Batı Avrupa Türklerine

Özgür Çelik Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Christoph Reichwein/DPA

Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde dün yapılan yerel seçimler, aslında bize bir kez daha acı bir gerçeği hatırlattı: Burada yaşıyoruz, burada üretiyor, burada vergi veriyor, çocuklarımızı burada büyütüyoruz; ama siyasal temsil söz konusu olduğunda hâlâ yok sayılmayı kendi ellerimizle kabulleniyoruz.

Oysa dün sandıkta Türk kökenli belediye başkan adayları, meclis üyeleri ve hatta yerel ölçekte kurulan Türk kökenli Alman vatandaşlarının partileri vardı.

Katılım düşük olmasına rağmen, alınan sonuçlar kısmi bir başarı olarak değerlendirilebilir.

Ama sormak gerekiyor: Türkiye'de seçim zamanı otobüsler kaldırıp insanları camiden, dernekten sandığa taşıyan sivil toplum örgütleri, burada, yani bizim asıl geleceğimizin şekillendiği yerde neredeler?

Türkiye elbette hepimizin memleketi, canımız.

Fakat unutmayalım: Biz burada yaşıyoruz.

Bizim sorunlarımızı burada çözmek zorunda olan siyasiler, bizim oyumuzla güçlenecek.

Çocuğumuzun okulundaki ayrımcılığa, iş yerindeki engellere, sosyal hayattaki ihtiyaçlarımıza çözümü Berlin'de ya da Ankara'da değil, yaşadığımız şehrin belediye meclisinde bulacağız.

Bunun yolu da sadece bir tek şeyden geçiyor: Sandığa gitmekten!

Ama biz hâlâ bahanelere sığınıyoruz. "Ne olacak ki, yüzde 1 bile alamazlar" diyoruz.

"Ben bu işi yapanı tanıyorum, zaten beceremez" diye kestirip atıyoruz.

Peki, madem daha iyisini yapabileceğini düşünüyorsun, neden aday olmuyorsun?

Yapmıyorsan, en azından yapanı destekle.

Çünkü asıl sorun yetersizlik değil; asıl sorun kıskançlık, çekemezlik ve en kötüsü, nemelazımcılık.

1 oy vermek sadece birkaç dakikanı alıyor.

Sandık çoğu yerde evinden yürüme mesafesinde.

Ne zaman bu kadar tembelleştik?

Bugün oy kullanmayan, yarın kahvede oturup "şu parti ne oy aldı, bu liste ne kadar rezil oldu" diye konuşuyor.

Oysa kendi iradesini ortaya koymayanın başkasını eleştirme hakkı da yoktur.

Dahası, "Almanya batsın, belediye çöksün" diyerek öfke ile oy kullananlar var.

Onlara tek bir şey söylemek lazım: Türk milleti, yediği tabağa ne zamandan beri pislemeye başladı?

Eğer sistemin sorunlu olduğunu düşünüyorsan, daha çok oy vererek, daha çok aday çıkararak sistemi içeriden değiştirmeye çalışırsın.

Yoksa köşeye çekilip beddua etmek, sadece kendi gücünü zayıflatmaktır.

Somut bir örnek:

Sadece benim yaşadığım şehirde son 5 yılda 718 Türk kökenli kişi Alman vatandaşlığına geçmiş.

Bu seçimde ilk kez sandığa çıkan genç bir partinin aldığı oy sayısı ise 1502.

Oysa sadece benim yaşadığım köyde, 2023 verilerine göre buna eş değer bir seçmen potansiyeli bulunuyor.

Daha da önemlisi: 2000 sonrası doğan çocuklarımız zaten otomatik olarak Alman vatandaşı.

Bu rakamlar mevcut verilere dahil değil; ama özellikle kayda geçmesi için söylüyorum.

Çünkü elimizde büyüyen devasa bir potansiyel var ve biz hâlâ bunun farkında değiliz.

Yerel seçimlerle birlikte yapılan entegrasyon konseyi seçimlerinde ise tablo daha da düşündürücü: 6 listenin 5'i Türklerden oluşuyordu.

Fakat toplamda kullanılan oy sayısı sadece 5 bin 103.

Oysa sadece benim köyümde bu sayının üzerinde oy kullanabilecek vatandaşımız var.
 


Şunu unutmayalım:

Bizler Batı Avrupa Türkleri olarak taşın altına elimizi koymazsak, bizim doldurmadığımız yeri başkaları doldurur.

Gençlerimizi teşvik etmeli, onlara destek olmalı, köstek olmaktan vazgeçmeliyiz.

Ve aday olmuş gençlerimize;

Sandığa ilk kez kendi listenizle çıktınız, oylar belki beklediğiniz gibi olmadı.

Ama unutmayın:

Her oy, size duyulan güvenin; her konuşma, paylaşılan bir hayalin; her çalınan kapı, atılmış bir tohumun işaretidir.

Tecrübe elbette değerlidir; ama sizin gençliğinizin enerjisi, cesaretiniz ve fikirleriniz siyaseti tazeleyen en güçlü damardır.

Bugün attığınız adım, yarının büyük yürüyüşünün başlangıcıdır.

Güçlü olduğunuz kadar nazik, inançlı olduğunuz kadar azimlisiniz.

Yorulduğunuzda dinlenin, birbirinize sarılın, öğrenin ve tekrar yola çıkın.

Çünkü bu yolun sonu, yalnızca size değil, çocuklarınıza da daha güçlü bir gelecek hazırlayacaktır.

Batı Avrupa Türkleri! Uyanın!

Gücünüzün farkına varın.

Oy vermek sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluktur.

Sandığa gitmek, geleceğe sahip çıkmaktır.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU