Bana bilmediğim bir şey söyle…
Stratejiden konuşuluyorsa, ancak isabetten yoksun ve sahici olmayan çıkışlar yapılıyorsa, en basit şekliyle buna ne denir?
Popülizm, seviyesizlik...
İşte bu noktada bir alkış almak bile mümkün olabilir!
Bu yeterli mi? Buna "dünya hali" mi diyeceğiz?
Seviye ve beklentiler sorulmalı...
Stratejik seviyede konuşmak demek, beylik sözleri karıştırıp, bir reçete sunuyor gözükmek değildir.
Sonuçta, namınızın yürümesini sağlamak hiç değildir.
Stratejiden söz etmeden önce, elde ne var denmeli.
Konulara tam hakimiyet şart!
Jeopolitik ve tarih konusunda asla eksiğiniz olmayacak.
Askeri alanda uzmanlaşacaksınız.
Polemoloji bileceksiniz.
Politikalar ve ekonomik yöntemleri belli ölçeklerde bileceksiniz.
Teknolojik gelişmeleri takip edeceksiniz.
Mutlaka vizyoner olacaksınız.
Ama en önemlisi bir felsefi derinliğiniz olacak.
Bugüne kadar, dünyada kayda girmiş stratejilere ve bunların sonuçlarına vakıf olmak gerekir.
Bilinenleri tekrar etmek demek, bir stratejik plan veya öneri sahibi olmak demek değildir.
Analiz, birkaç veriden sonuç çıkarmak olabilir mi?
"Analistim" deyip, kendi hayalini ileri sürenlere ne demeli?
Analiz bilimseldir, yeterli verileri içermelidir, geçerli işlem türleriyle ve metotlar üzerinden çalışılmalıdır, bir senteze varılmalıdır.
Sosyal bilimler için gerçek veriler önemlidir, bunlar sahadan olmalıdır, literatür taraması yeterli değildir.
Ülkede öteden beri bir alan, tıpkı sahillerde şezlongçuların yaptıkları gibi, küçük işgalciler tarafından ele geçirilmiş haldedir.
Bu alan çok ciddi kurumlardan medyaya kadar uzanmaktadır.
Şezlongçular… Bunlar ne adamakıllı iş insanı ne de mafyadır.
Kolay alan bulup buradan nutuk atmak yok!
Örneğin, hegemoni sözcüğü bazılarının ağzında sakız gibidir.
Hegemonyayı sevip sevmemek başka bir meseledir.
Asıl mesele, uzman hangi konuda, ne için bu hegemonya sözcüğünü kullanmakta, bu iyi anlaşılmalıdır.
Uzmanların kurdukları cümleyi dikkatlice dinleyin, bunlar aslında ya hegemonyaya itaat edenlerdendir ya da kullanılanlardandır.
Daha çok kullanılıyorlardır. Zira yapılan işlerin asıl nereye yerleştiğini ve nasıl finanse edildiğini izleklerden öğrenmek mümkündür.
Kullanılanın kendisi acaba bulunduğu yerin ne denli farkında?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Benzer şekilde; sömürge, emperyalizm, kapitalizm…
Bunları dünya dışı varlıkların konusuymuş gibi anlatanlara bakmayın siz, aslında popülizm ve çıkarcılık için kolaycılık yapıyorlar.
Gerçek anlamda bilmedikleri, bilmeleri için tam yerinde olmadıkları ve orada tek bir gözlemde bulunmadıkları halde, sadece bizlere ahkam keserler.
Bunlar, bu tür beylik konuları sadece kullanmakla meşguller.
Neresi orası?
Örneğin, küresel çapta çalışan piyasalara, bir değer üreten ve sunanların, buralarda büyüyebilenlerin olduğu yerler; sözün senet olduğunun bilindiği yerler; boş sözün veya dolandırıcılığın insanı bitirdiği gerçek yerler; içinde on binlerce uzmanın çalıştığı gökdelenlerden onlarcasının yan yana olduğu merkezler; ABD Başkanı'nın sözlerine bile, "sen bana karışamazsın" dendiği yüksek kuleler…
Söylediğim gibi, bütün bunlar, felsefe, politika, ekonomi, bilim ve tarih içinde insanlığın gerçek konularıdır.
Net sorayım, örneğin etrafınızda Diu Savaşı'nı hiç bilmeyen, bugüne kadar sözünü bile etmeyen bir amiral var ise onun apoletlerinin sökülmesi gerekmez mi?
Şakası olmaz böyle konuların.
Bu gibi insanlıkla ilgili çok önemli dönemeçleri ve detay yüklü gelişmeleri bilmeden, böyle bir şahıs, "denizler…" diye başlayan bir cümle kuramaz.
Ama siz işin bir tarafındasınız; dinleyen, okuyan, düşünen, öğrenmek isteyen…
Hatta her bir sözü fazlasıyla önemseyenlerden olabilirsiniz.
Öyle ki, tarihsel gelişimde, gemilerin direkleri ile yelkenlerini sayamayacak bir denizciden, eğer "Akdeniz" kelimesini duyuyorsanız, duyarlılığınız gereği, "bu beni ilgilendiriyor" diye kulak kabartabilirsiniz.
Bu sizin durumunuzda böyledir, hak veriyorum.
Ancak gerçek bir uzman nezdinde bu bir komedi konusundan öte değildir.
Alfred Mahan'ı okumak yeterli olmaz.
"Onun teorisi doğmadan" diye düşünün; acaba siz o tarz ne söyleyebilirdiniz?
Bugün kurduğunuz cümleler neler? Yeni bir şey mi?
Yoksa Mahan'ı mı taklit ediyorsunuz?
Eğer taklitçiyseniz, bunu herkes bir yerlerden okur, size ihtiyaç yok.
Bırakın okumayı, artık AI uygulamaları size akademik tez bile yazabiliyor.
Barbaros Akdeniz'de yaklaşık 400 parça kadırga ile yelken açıyorken, aynı tarihlerde Venediklilerin, Cenevizlilerin, Flamanların, Portekizlilerin, İspanyolların, Angılların her biri, acaba kaçar ticaret filosuna sahipti ve nerelerde, hangi coğrafyalarda ticaret yapıyorlardı?
Binlerce ticaret gemisinin sahipleri, o dönemlerde dünyada neler taşıdılar, kime taşıdılar, kimler satın aldı, kaça aldı, bunlar ne tür imtiyazlarla çalıştılar, riskler nelerdi, ne tür yeni kurumlar inşa ettiler, bunlar hakkında politikacılar ne tür kararlar verdiler, bu büyük dünya ticaretini yapanlar hangi stratejiyle hareket ettiler, neler kazandılar, ortaya çıkan servet daha sonra neleri yarattı?
Mukayeseli bakın…
Kapitalizmi bilmeden bu dünyada yaşanabilir mi, üstelik uzmanım diyen biri bunu nasıl atlar da konuşur?
Bugün bunu bilmeyen bir denizci olur mu hiç?
Oluyor ve konuşuyor.
Üstelik haberciler de onlardan alıntıyla haber yapabiliyor.
Yani ayna tutanlar oluyor.
Neden? Kime hizmet?
Ayna tutanlar, yeniyetmeler, hazır mama ile beslenenler…
O mamalar nereden geliyor dersiniz?
Yine en bilinen örneklerden, NATO…
Geçenlerde bir televizyon yayını esnasında bir uluslararası ilişkiler uzmanı "Ben NATO çalıştım" dedi, sonra birkaç cümle kurdu.
Söyledikleri her neyse, ama "NATO çalışmak" nasıl oluyor, ben de bunu merak ettim.
İşlediğim konuyla ilgisi yönüyle bakın şimdi:
NATO konusunu tam bilmek veya "çalıştım" demek; "savaşı bilmek, savaşta bulunmak, kararlar nasıl alınıyor yerinde tanık olmak, gücü hissetmek, savunma-güvenlik konularında riskli alanlarda tecrübe sahibi olmak, sahada terlemek, akan kanları görmek, nükleer silah hesapları nasıl yapılır bilmek, stratejide derinlik sahibi olmak, velhasıl bu başlığın tarihsel, ekonomik, felsefi, politik, askeri, bütün yönlerinde bulunmak veya konulara vakıf olmak" demektir.
Dolmabahçe önlerinde dikilip, NATO aleyhtarı eylemcilerden olup (olabilir de), kendine buradan bir sonuç çıkarmak mümkündür belki.
Ama bunun, sahilden para kazanmaya çalışan o şezlongçuluktan farkı olmaz.
Faydadan çok zarar getirir.
Çünkü o kimse, ben bir uzmanım diye gezmektedir.
Soğuk Savaş'ın galibi ve halen gezegenin tek güvenlik paktı NATO!
Bunun hakkında konuşabilmek için yeterli neyiniz var?
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya gibi ülkeler, hatta Trump, Macron, Starmer, Putin gibi politikacılar, bu konuda konuşarak politika yapabilirler; çünkü bunun üzerinden gerçek büyük amaçları, büyük stratejik çözümleri vardır.
Bakın, şu iyidir veya kötüdür demiyorum, sağlı sollu, çeşitli taraftakilerin, örneğin Macron'un da Putin'in de, seviyeleri gereği ne konuşup konuşamayacaklarına dair bir izahatta bulunuyorum ve şezlongçuluk yapanları bu seviyeden ayırmaya çalışıyorum.
Putin de bir işgalcidir ama seviye çok farklıdır.
O halde bizim uzman, bir Putin seviyesinde değilse nedir?
Örneğin bizim uzmanı hangi orta veya üst seviyeli bir gücün başkanı, idarecisi karşısına alıp danışır?
Muhataplık düzeyi nedir?
Örneğin, dışarıda bazı enstitülerin tanınmış isimleri var, isimlerini söylemeyeyim, saati yüzbinlerce dolardan danışmanlık hizmeti veriyorlar.
Nerede bizim uzmanlar?
Ama bizlere stratejiden söz edebiliyorlar, NATO, Trump, Putin, Ukrayna savaşı ve anlaşma çabası diyebiliyorlar…
Bu tür sözlerin değeri ne?
Eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte, bu zamanda bir NATO Genel Sekreteri olabilirdi, oldu da.
Nedenini düşündünüz mü?
Başbakanlık yapması, bir politikacı olması bile yetmiyor.
Hollanda'nın tarihsel gücünü ve varlığını da omuzlarına alıyor.
Gidin Flamanlara kadar…
Eski Estonya Başbakanı Kaja Kallas, bu zamanda bir AB Komisyonu'na atanabilirdi, atandı da.
Nedenini düşündünüz mü?
Bunun için başbakanlık yapması, bir politikacı olması yetmiyor.
Estonya dahil o Baltık topraklarının tarihsel gücünü ve varlığını taşıyor.
Avrupa'nın feodal sisteminin kökenine bakın…
Eski KGB ajanı Vladimir Putin, bu zamanlarda Rusya gibi bir ülkeye devlet başkanı olabilirdi, oldu da.
Nedenini düşündünüz mü?
Bunun için casus olması, dünyayı bilmesi yetmiyor.
Kremlin'in, Moskova'nın, Slovikilerin, İmparatorluk zamanından kalma ve bugün de hâkim güç olan Rus oligarşisinin tarihsel gücünü ve varlığını taşıyor.
İmparatorluk'un oligarşik sisteminin kökenine bakın…
Bunlar rasgele işler değildir.
Ama bizim bazı uzmanlar rasgele konuşabilirler, ortam müsaittir.
Sonuca geleyim.
Stratejik seviyede konuşmalar yapmak ve hatta reçeteler yazmak için ülkemizde bir yeterlilik testi yok.
Öyleyse nereye bakmalıyız?
Önce şu: Biz Türk'üz!
Köklü gücümüzü ve taşıdığımız değerleri iyi bilelim.
Dikkatlice bakalım; bizi aldatmaya, oyalamaya, hatta kendilerine bir alan açmaya kalkarlar çıkıyor mu?
Eğer biri, stratejide ve jeopolitikte çok iyi bilinmesi gereken konuları, sıradan sözcüklerle karıştırıp karşımıza çıkıyor ise bu başka türlü anlaşılmalıdır; ona önce amacın ne diye sormak gerekir.
Güç mücadelesi, NATO, Rusya, İran, Suriye, AB, ABD, İsrail, Yunanistan, Doğu Akdeniz, Levant, Kıbrıs, enerji savaşı, vs. söylenmeyen söz kalmadı.
Yeni bir şey söyleyin de (örneğin) ben de duyayım, sizden yararlanmış olayım.
Şahsen neye dikkat ediyorum?
Eğer bazı hassasiyet içeren cümleleri kurarken, öncesinde sizden özür diliyorsam ve salt o noktayı tarif etmeye özen gösteriyorsam, rasgele davranmıyorsam, geniş izahatlar yapmayı seçiyorsam, felsefeden ekonomiye, tarihten jeopolitiğe konuşmaya gayret ediyorsam, o zaman hakkım var; karşımdaki uzmanın, yaşamı boyunca yaptığı işte herhangi bir risk alıp almadığına ve ne tür bir yüklere maruz kaldığına bakarım.
Siz de bu gözle bakın isterim.
Neticede bu ülkenin yetişmiş insanları, tek bir hedefe odaklanmalılar: Bu, ülkemizin refahını ve güvenliğini artırmak ve baki kalmasını sağlamaktır.
Mukayeseleri mutlaka yapalım, stratejilerimizi gerçekçi oluşturalım.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish