Afrika politikalarında rol model diplomat

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

Merhum devlet adamı, Vali Recep Yazıcıoğlu (1948-2003 )

Türkiye Cumhuriyeti'nin köklü geçmişine nispeten Afrika siyasetinde kadrolarının tam kapasiteyle çalıştığını söylemek biraz fazla iyi niyetli bir yorum olacaktır.

Bunun iki mühim nedeninden biri; son derece samimi olarak başlatılan Afrika açılım politikasının bilinçli projelerle desteklenmemiş olmasından ileri gelmektedir.

2021 yılında İstanbul'da düzenlenen Afrika Platformu'nun Afrika basınında neredeyse hiç yer almamış olması bu iddiamız delil teşkil eder.


Diğer mühim bir sebebi ise kıtadaki köklü Türk-İslam mirasının önemini anlayıp sahip çıkacak diplomat tipi yetiştirmemiş olmamızdan kaynaklanmaktadır.

Bunu Güney Afrika'da dört yıl büyükelçilik yapıp o topraklara ilim tohumları yaymış olan Osmanlı aliminin mezarını dahi ziyaret etmeyen bazı devlet görevlilerden biliyoruz.

Hal böyle olunca 20 yıla yakın hizmet ettiği Afrika'da yerel dili öğrenip öğrencileri için o dilde bir ilmihal yazan Osmanlı aliminden Güney Afrika'nın devlet büyükleri de haberdar olamamıştır.

Halbuki iki ülke arasındaki münasebetlerde kullanılabilecek en sağlam argümanlardan biri, bu Türk-İslam aliminin bıraktığı ortak kültür mirası olmalıydı.

Bu serzeniş şüphesiz bir tenkitten ziyade bir çözüm analizi olarak anlaşılmalıdır. Zira bu yazıdaki gayemiz Afrika'da görev yapacak olan ideal diplomat tipini teşhis etmektir.


Bu minvalde insanın aklına ilk olarak merhum Cevdet Paşa'nın "Tarih bilmeyen diplomat, pusuladan anlamayan kaptana benzer; her ikisinin de karaya oturmak tehlikesi vardır" sözü gelmektedir.

Yani diplomatın tarih bilmesi ve özellikle vazife yapacağı bölgeye intikal etmeden önce o coğrafyayı tetkik etmiş olması elzemdir.

İşte bu noktada aranan en ideal diplomat tipi şüphesiz tarih bilgisini kullanarak tıpkı efsane Vali merhum Recep Yazıcıoğlu gibi sahada çalışan eli nasırlı diplomat tipidir.

Zira Mısır'dan Etiyopya'ya, Eritre'den Sudan'a Osmanlı izlerini sürmek ve diplomaside o kaynaktan beslenerek politika yapmak için bu tür bir strateji izlemek şarttır.

Dolayısıyla ofiste vakit geçiren diplomat yerine, merhum Recep Yazıcıoğlu gibi sahada aktif olan ve tarihine sahip çıkan diplomat tipinin yetişmesi için çalışılmalıdır.

Mesela iyi İngilizce biliyor diye Kenya, Uganda, Güney Afrika  yada Nijerya gibi ülkelere sahayı bilmeyen bir diplomat yollamak hatadır.

Zira uyanan Afrika halkı İngilizceden etkilense Kraliçe Elizabeth'i sevgiyle yad eder, Fransızca'ya itibar etse Macron'u Cezayir'de çiçekle karşılarlardı.

Halbuki daha geçen ay Zimbabve Devlet Başkanı Emmerson Mnangagwa, ülkesini tarumar edip orada ölen sömürgeci Cecil John Rhodes'un mezarının İngiltere'ye gönderilmesini talep etmiştir.

Dolayısıyla artık Afrikalının Batı dünyasına vereceği sağlam bir cevap vardır. Öte yandan 150 yıldır Güney Afrika'da yatan Müderris Ebubekir Efendi yerli halk tarafından hürmet ve muhabbetle yad edilmektedir.

İşte bu tarihi mirasımıza sahip çıktğımız sürece sömürgeci kıta üzerinde Batı'dan farkımız anlaşılacaktır.

Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti'nin Afrika özelinde bölgelere has bilgi ve strateji geliştiren bir diplomasi okulunun olması ve 1000 yıllık Türk mirası olan bir kıtada kadrolarının neye hizmet ettiğinden haberdar olması gerekir.


Bunun en önemli yolu sahada çalışabilecek beceri ve donanıma sahip diplomatların görevlendirilmesiyle mümkün olabilir.  

Evliya Çelebi, Nil Nehri'nden aşağı doğru inerken İbrim'de Özdemir Paşa'nın yaptırdığı tek minareli camiden bahseder.

Mezarı Eritre'de bulunan Özdemir Paşa'nın gezdiği bu coğrafyada korkmadan hareket edebilecek diplomatlar Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu diplomat tipidir.

Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu; "Biz hizmet makamıyız, naz makamı değiliz, gidemediğimiz yer bizim değildir" derken zihnindeki görev sahasını belirlemişti.

Bu noktadan hareketle Afrika açılımı politikalarının ideal noktaya ulaşması için Afrika'daki Türk-İslam mirasına yerinde sahip çıkacak diplomatlarımızın görev yapması ülkemizi kıtada arzu edilen ideal diplomasiye ulaştıracaktır.

Afrika diplomasisinde Osmanlı haritasının izini sürecek diplomatlarımıza ihtiyacımız vardır.

Bir zamanlar Afrika'nın köylerine okullar açan Osmanlı Devleti'nden tevarüs eden köklü mirasın sahipleri olarak Türkiye'yi sahada temsil edecek olan rol model diplomatlarımız, yaşlı kıtada beklenilen etkin diplomasiye yön verecektir.

 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU