Üç büyükler yayın gelirlerini düşürür mü?

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Tarihi bir sezon yaşanıyor Süper Lig'de. Ligin üst tarafından oldukça uzak yüzyıllık kulüpler.

Hatta Galatasaray için magazinleşmiş küme düşme tartışmaları bile yapılıyor. Yüzyıllık kulüplerin yaşadığı bu düşüşler, Anadolu kulüplerinin çıkış yapmasını da tetikliyor.

Çünkü aldıkları yüksek puanlar ve sıralamayı üstte tamamlamaları, gelirlerinin artmasına sebep oluyor.

İstanbul'un kötü yönetilen üç büyükleri de bu şekilde, diğer kulüplere fırsatlar sunuyor.


Yayın gelirlerinden daha çok pay almaya başlayan Anadolu kulüpleri, düşük maliyetler ile büyük kulüpler ile rekabet ederken, daha özgüvenli davranabiliyor artık. Son iki yılın puan tablosuna bakıldığında, zaten bu durum ortaya çıkıyor.

Mesela Hatayspor, Alanyaspor, Sivasspor sürdürülebilir bir başarı yakalamaya başladılar. Bununla beraber, İstanbul'un semt takımı Fatih Karagümrük de kendi yolunu çizmeye başlayan bir kulüp olarak, dikkat çekiyor.

Ve zirvede bulunan Trabzonspor ile takipçisi Konyaspor, Şampiyonlar Ligi için mücadele ediyorlar. Fakat Trabzonspor için ayrı bir parantez açmak gerek çünkü bordo mavili kulüp, şampiyonluk için çok fazla borçlandı. Ve bu risk, mutlaka önüne çıkacaktır.

Ve ortaya çıkan bu görüntü, Anadolu kulüplerinin gelişimi ve orada yaşayan gençler için yeni bir hikâye yaratıyor. Tabi ki konuştuğumuz Türk futbolu ve bilinmeyen hala çok şey var var bu sistemde.


Yayın ihalesinin hangi bedelle yapıldığının önemi kalmadı

Anadolu'dan çıkan bu başarı, Türk futbol sistemindeki çelişkileri de ortaya çıkarıyor maalesef.

Çünkü Türk futbol sistemi, İstanbul'un üç büyük takımının başarısına göre inşa edildi. Gelirler ve rating, yüzyıllık takımların performansına bağlı kaldı.

Gerek taraftar sayısı gerekse takımların İstanbul merkezli olması, futbol sisteminin spot ışıklarını hep bu kulüplere çevirdi.

Sezon sonunda, yeni yayın ihalesi yapılacak. Bir önceki yayın ihale bedeli, vadedilen paranın kırpılmasına rağmen, yayıncı kuruluş için sorunlar yaratmıştı.

Şişirilmiş yayın ihale bedeli ile Türk futbolu bu kadar para etmiyordu aslında. 500 milyon dolar ile başlayan, sonra 410 milyon dolara düşen yıllık yayın bedeli, geçen sezon net olmamakla beraber, 340 milyon dolarlara kadar düşmüştü.

Bu sezon da yayıncı kuruluşun, bu miktarın daha altında bir ödeme yapmak için teklif yaptığı biliniyor. Yani ihaleyi, hangi bedelle yaptığınızın bir önemi kalmadı.

Peki, Anadolu takımlarının domine ettiği Süper Lig için yayıncı kuruluşlar, ne kadar para verebilir?

Mevcut görünümde Süper Lig, daha önce anlaştığı rakamlara çıkabilir mi?

Çıkamaz.

Hatta son yaptığı ihalenin yarı fiyatına anlaşması, büyük bir başarı olur. Bu şartlarda 200-220 milyon dolar bandı bile başarı sayılabilir belki de.

Çünkü Süper Lig, borçlu bir lig ve kulüplerin eli bağlı. Pandemi ile beraber koşullar da değişti.

Bununla beraber oyun ve oyuncu gelişimi olmuyor Türk futbolunda ve yerel futbol, Avrupa futboluna entegre olamıyor.

Yaşanan ekonomik kriz ve artan döviz kurları ile futbolseverlerin maliyetleri zaten arttı. Abone sayısının, yıllardır 1,2 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.

Ve en önemlisi ligin rekabet düzeyi ve kalitesi de sorunlu. Yıllardır marka değeri diye konuşulsa da bir marka değeri oluşma ihtimali şimdilik yok. Ve Süper Lig, merak uyandırmıyor.

Hakem tartışmalarının yarattığı gölge altında oynanan oyun, sürekli bulanık kalıyor. Türkiye futbol Federasyonu'nun yönetimi ve kurulları zaten tartışmalı.


Anadolu takımlarının başarısı paradoks yaratabiliyor

Son olarak İstanbul'un büyükleri, bu sezon şampiyonluk yarışında yoklar. Her ne kadar Anadolu kulüpleri başarılı olsa da bu bir paradoks yaratabiliyor.

Çünkü yayıncı kuruluş, pazarlık masasında 3 büyüklerin başarısızlığını da fiyatlayacak. Çünkü İstanbul'un büyük kulüpleri, harcadıkları paralar ile bir kalite yaratmadılar Süper Lig'de.

Mesela Premier Lig yıllık 1,6 milyon pound, Bundesliga 1,1 milyar euro, La Liga 1 milyar euro ve Seri A da yaklaşık 1 milyar euroluk anlaşma yaptılar. Bu bedellere bakıldığında, aradaki mesafenin nasıl açıldığı ortada.

Sonuç olarak gelirler düşüyor ve bugünler de haykıra haykıra geldi.

Ve şimdi kötü yönetilen 3 büyük kulübün başarısızlığı da yayın bedeline dahil olacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU