"Kar yağmaya başlıyor, burada kimler kalacak?"

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Birkaç hafta önce "Çocukluğuma Kar Yağardı" başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazıda çocukluk yıllarımda yağan karın hayatımıza kattığı enerjiyi, o dönem sosyal hayat üzerindeki etkisini yazmış, kar özlemimi dile getirmiştim.

İyi ki yazmışım, özlemimi dile getirmişim. 

İşte o özlem duyduğum yılların yaşanmışlığına döndük bu hafta. Her taraftan kar haberleri gelmeye başladı. Sosyal medya, basın, televizyonlar kar görüntüleriyle doldu, taştı.

Sevinenler, sevinçlerinden uçanlar fotoğrafın görünen, çarpıcı yönünü oluşturdu.
 

Dscf4082.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Hiç düşünemediğim kadar kar yağdı dört bir tarafa. Halen de yağmaya devam ediyor. Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi. 

"Kar yağdı, kar üstüne" 1 türküsü yeniden hayat buldu.
 


Oturduğumuz yerden beyaz örtüyü görmüş olduk yeniden. Lapa lapa yağdı ve her tarafı beyaza boyadı.  

Oysa unutmuştuk karın sıcaklığını, rengini, şeklini. Güzel bir anı olarak duruyordu zihnimizde. Şimdi zihnimizin anılarına yeniden kar yağdı, kar üstüne.
 

FB_IMG_1552718374333.jpg
Fotoğraf: Facebook

 

Güzel de oldu bence. 

Toprağın da ihtiyacı vardı böylesi bir havaya. 

Kimi yerlerde kar o kadar çok yağdı ki kapı pencere kapandı, dam boyuna geldi, doğa sessizleşti, ortalık kar altında kaldı. Yağdıkça yağdı.
 

DSC_1555-01.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Beyaz örtü doğaya bambaşka bir renk katarak insan yüreğine dokunan tablolar oluştu. Ağaçlar beyaza, dereler turkuaz rengine döndü.

Her yerde aynı manzaralar oluşmadı elbette. Kar yüzü görmeyen kıyı kesimleri de vardı.
 

Düzeştilmiş SCF4105.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Sıcak iklimin etkisinde olan yerlerde kar yağmasa da, çevresindeki yüksek yerler bembeyaz ve dağlar karla doldu.

Karın çok yağdığı yerlerde hayat durma noktasına geldi. Az yağan yerlerde bile son yıllarda hiç yağmadığı kadar kar yağdı. Beyaza büründü bütün yollar, köyler, kentler. 
 

1643108165323-01.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Yer yer kapandı yollar; araçlar mahsur, hayvanlar sahipsiz, evsizler dondu, kaldı. Kuş uçmaz, kervan geçmez hale geldi uzak ve yüksek rakımlı yerler.

Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar
Ray, asfalt, şose, makadam
Benim sarp yolum, patikam
Toros, anti-toros ve asi fırat
Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler
Vatanım boylu boyunca
Kar altındadır. 2

 

1643108082326-01.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Kar gücünü gösterdi. Ne teknoloji yetti, ne de göstermelik önlemler.

Yer yer elektrikler kesildi, düşünülmeyen arızalar ortaya çıktı. Usul usul yağdı, lapa lapa yağdı.

Kar romantik boyutunda kimisine eğlence, fırtına boyutunda ise kimisine esaret, işkence oldu.

Kar yağdı oysa. Doğanın can simidi kar yağdı, hepsi bu…
 

06.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Yıllar önce bir karikatür dikkatimi çekmişti. Yolda yürüyen iki insan üzerine yağan kar, üstü başı perişan olanın her tarafını kaplarken, varlıklı olanın kürküne daha ulaşmadan birkaç metre yukardan eriyip, buharlaştığı resmederek anlatmıştı sanatçı.

Harika bir çizimdi, etkileyici ve oldukça iğneleyiciydi. Kim çizmişti, nerede yayımlanmıştı hatırlamıyorum. Ama o karikatür yıllardır aklımda.

Ne zaman kar yağsa, beyaz kelebekler gibi lapa lapa kar başlasa, o karikatür aklıma gelir.

Yolda yürüyen o iki insan canlanır gözlerimin önünde. Karın aynı anda hem sıcak, hem soğuk bir enerjiye nasıl dönüştüğünü düşünürüm o an.
 

DÜZELTİLMİŞ HAL DSC_1557.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

İşin ilginç tarafı karikatür hala güncelliğini koruyor. Değişen hiçbir şey yok. Karlı havada varlıkla yokluk arasındaki keskin çizgiler belirginleşiyor, kar insanın sosyal statüsüne göre sevinç ve keder oluveriyor bir anda.

Evsizler için kar güzel de olsa, sonuçta üşümek ve aç kalmak demek. Evinde sıcacık şöminesinin önünde kestane yiyen, kalorifer ve sobasının başında oturanlar için kar elbette eğlence olabilir.
 

12.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Ama soğuk ve kara rağmen dışarda sabahlayan evsizler için kar hiç de sevimli gelmiyor. Ya da kar kış çalışmak zorunda olanlar için karın zaman zaman tam bir eziyet haline geldiği açık.

Gerçi son yıllarda kar yeterince yağmadığı için, doğrusu unutmuştuk karlı havanın sarsıcı yönlerini. Aklımızda karda kayanlar kalmıştı sadece.

Kar yoksulların üzerinde buz, varlıklılar üzerinde beyaz kelebek oluyor oysa. Dolayısıyla bazılarımız için eğlence, bazılarımız için ise esaret, işkence.
 

yarışma düzeştilmiş 101.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Kime eğlence olduğu belli. Çok açmaya gerek yok, herkes biliyor. Parası olan için kar, soğuk tatilin en sıcak hali.

Karda kaymak, alabildiğince süzülmek ve karda sıcak içeceğini yudumlamak elbette güzel.  Hatta karın yağması tek başına bile olağanüstü güzel.

Güzel olmayan ise bu gerçekliği görmezlikten gelip, hayatı sürekli mevsimsiz kabul ederek, tek düze bir yaşam öngörmek.
 

IMG_20220121_131557_840.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Ne yağmur yağsın, ne kar, ne de sel kalksın. Oysa doğa bu dediğimiz bütün ayrıntıları taşır bağrında. 

Önlem almak, hayatı mevsimlere göre örgütlemek ise bize düşer. Kış kıyameti öngörmüyorsak niye yönetiyoruz bu hayatı?

Karda, kışta, sokaklarda, fabrikalarda, limanlarda, soğuk ortamlarda, inşaatlarda çalışmak zorunda olanlar. Evsizler, barakalarda yaşayanlar, sobasız kalanlar da var bu havalarda.
 

IMG_20220119_132000.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Hayatın gerçekliği sadece bahçede kartopu atmak değil, bir bütün olarak kar altında kalan her şey…

İşçiler, evsizler, emekçiler, yolda kalanlar,  eğlence, romantiklik olsun diye karda yürümüyorlar.

İşleri gereği karın en soğuk zamanlarında bile çalışıyorlar. Hayat buz kesse de işe gitmek zorundalar…
 


Ne süzülüyorlar kar üzerinden, ne de kayıyorlar karda. Tek dertleri ekmek parası kazanmak, günün yevmiyesini hak etmek için buz gibi havaya rağmen çalışmak.

Gün boyu üşüyorlar ve sıcak bir şeyler içemiyorlar. Kötü hava koşulları nedeniyle servis çıkamasa, belediye otobüsleri çalışmasa bile, işçi uzun uzun yürümek zorunda kalır karda, kışta.

Çünkü çalışmasa, kötü hava koşullarında evde kalsa aç kalacağı, hatta işinden olacağı gerçekliği var. Bu nedenle el ayak buz kesse de hayat devam etmek zorunda…
 

IMG_2018.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

İşsize, evsize, işçiye. Sokaklarda kağıt toplayan binler, ne yapar karlı günlerde, ya da evi olmayan evsizler nereye sığınır, evinde yakacağı olmayanlar nasıl ısınır bilen, düşünen var mı?

Susardın ve kar yağardı.
Gözlerinde başlardı gece
Yarım kalmış kitaplarda sürerdi
Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı günler
Zaman kırılmış aynalardı.
Susardın durmadan susardın ve kar yağardı. 3


Biz de sustuk.

Kar yağdı ve dona kaldık bütün hayata. Ne kendimiz aynaya baktık, ne de empati kurabildik yanı başımızdakilerle.
 

IMG_20220112_082845-01.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Oysa aslolan zor günlerde düze çıkma becerisi göstermektir. Toplumsal refleksi bunun için örgütlemeli, insanların hayatına dokunmalıyız.

Karda biri mahsur kalıyorsa, üzerimize alınmalıyız ya da aç kalıyorsa çocuklar, üşüyor ve çıplak kalıyorsa acısını içimizde hissetmeliyiz.

Elbette en çok yöneticiler sorumludur bu işten. Onların sorumluluğu kişisel olmaktan çok toplumsaldır ve iki mislidir. Yani kaçınılmayacak düzeydedir.
 

DSCF5132-01.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Yani kar yağdığında en azından herkes için eğlenceye dönüşmeli ve bahçede, sokakta, dağda, bayırda, fabrikada kaygısızca kartopu oynanmalıdır.

En çok da evsizlere sığınacak bir yer düşünmeliyiz önceden…

Kar başlıyor yağmaya.
Burada kimler kalacak?
Eskisi gibi gene
taşlarla yoksullar. 4

 

 

Kaynakça:

1. Türkü sözü. Derleme İzzet Altınmeşe/ Söz: Çiğdem Gökay Seçkal
2. Ahmet Arif Karanfil Sokağı adlı şiirinden…
3. A.Hicri İzgören /Suskun adlı şiirinden…
4. Bertolt Brecht

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU