Bilim insanları Dünya'nın geçmişindeki "düşmanca" koşulları ortaya çıkardı

İnsanlar yokken, Dünya diğer canlılar için nasıl bir yerdi?

Dünya'nın yaklaşık 4,5 milyar yaşında olduğu tahmin ediliyor (NASA)

Yeni bir araştırma, Dünya'nın insanlardan önce nasıl bir yer olduğuna dair önemli ayrıntıları ortaya çıkardı.

Birleşik Krallık'taki Leeds Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi, Dünya'nın son 2,4 milyar yıllık dönemine ışık tutmak için bilgisayar simülasyonlarına başvurdu.

Bulgular, bu dönemin büyük kısmında gezegenin yaşam için daha önce düşünülenden çok daha elverişsiz olduğunu gösterdi. Leeds Üniversitesi'nden gelen açıklamada söz konusu araştırmanın "yaşamın evrimleştiği sırada Dünya'daki düşmanca koşulları" ortaya çıkardığı ifade edildi.

Araştırmacılara göre Güneş'ten gelen ve Dünya yüzeyine ulaşan ultraviyole ışınlar (UV) bazı dönemlerde, tahmin edilenden 10 kat yüksek seviyelere çıkmış olabilir. Bu da Dünya'nın geçmişindeki radyasyon seviyelerinin bugüne dek hafife alındığı anlamına geliyor.

Yoğun UV radyasyonunun yıkıcı etkileri

Dünya'da 2,4 milyar yıl önce Büyük Oksidasyon Olayı adı verilen bir olay meydana geldi. Bu olayda atmosferde ve okyanuslardaki oksijen seviyeleri, neredeyse sıfırken hızla yükselmeye başladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu olayın ardından oksijen seviyelerinin dönem dönem dalgalandığı da oldu ama yaklaşık 400 milyon yıl önce gezegen bugünkü oksijen yoğunluğuna ulaştı.

Büyük Oksidasyon Olayı, karmaşık çok hücreli organizmalar ve hayvanların karada kolonileşmesinin önünü açtı. Bilinen en eski insan fosilleri ise 300 bin yıla kadar uzanıyor.

Yeni araştırmayı yöneten Gregory Cooke ve ekibi, son 2,,4 milyar yıl içinde yaşam biçimlerinin ve bunların evriminin radyasyon seviyelerinden nasıl etkilendiği sorusunun peşine düştü.

"Yaşam UV radyasyonuna çok fazla maruz kalırsa feci etkilerle karşılaşabilir. Örneğin radyasyon, insanlarda cilt kanserine neden olabilir. Ama bazı organizmaların etkili savunma mekanizmaları vardır ve birçoğu UV radyasyonunun neden olduğu hasarın bir kısmını onarabilir" diyen Cooke, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yüksek miktarda UV radyasyonu, yaşamın ortaya çıkmasını veya evrimini engellemedi. UV radyasyonuyla daha iyi başa çıkabilen organizmalar bir avantaj elde etmiş olabilir.

Radyasyon seviyeleri 10 kat fazla olabilir

Dünya'ya ulaşan UV radyasyonunun miktarı ozon tabakasıyla sınırlı. Zira bu tabaka UV radyasyonunu absorbe ederek yaşamın gelişmesindeki en önemli rollerden birine sahip. 

Öte yandan ozon tabakasının yoğunluğu da atmosferdeki oksijen seviyesine bağlı.

Son 40 yıldır bilim insanları, bugünkü seviyelerin yaklaşık yüzde 1'i kadar oksijenin zararlı UV radyasyonunu uzak tutmak için yeterli olacağını düşünüyordu.

Hakemli bilimsel dergi Royal Society Open Science'ta yayımlanan yeni araştırma ise gereken oksijen seviyesinin çok daha fazla olduğunu ortaya koydu. Simülasyonlara göre yüzeyi radyasyondan korumak için gereken miktar, bugünkü oksijen seviyesinin yüzde 5 ila 10'una denk geliyor.

Başka bir deyişle ozon tabakasının UV ışınlarını önemli ölçüde engellediği varsayılan dönemlerde aslında durum böyle değildi. Zira Dünya yüzeyindeki UV radyasyon seviyelerinin çok daha yüksek olduğu dönemler olmuştu. Hatta bu dönemler Dünya tarihinin önemli bir kısmını kapsıyordu.

Araştırmacılara göre bu seviyelerin gezegende yaşamın gelişim süreci üzerinde önemli etkileri oldu. Örneğin ekip, artan radyasyon seviyelerinin çağlar boyunca en az bir kitlesel yok oluşa sebebiyet verdiğini düşünüyor.

Bu nedenle araştırma ekibi, bilim camiasında yaşamın evrimine dair mevcut anlayışın yeniden gözden geçirilmesini talep ediyor. 

Cooke, "Hayvanların ne zaman ortaya çıktığı veya okyanuslarda ya da karada hangi koşullarla karşılaştıkları tam olarak bilinmiyor" diyor ve ekliyor:

Ancak, oksijen yoğunluğuna bağlı olarak, hayvanlar ve bitkiler günümüz dünyasından çok daha zorlu koşullarla karşı karşıya kalmış olabilir. Bulgularımızın evrimsel açıdan ne anlama geldiğinin gelecekte tespit edilebileceğini umuyoruz.

 

Independent Türkçe, Leeds Üniversitesi, Science Alert, Evresel

Derleyen: Çağla Üren

DAHA FAZLA HABER OKU