Salt Bae: İnternetin şef aşçısı Nusret dünyayı nasıl trolledi?

Salt Bae, Eylül 2021'de Londra'daki restoranını açtığında kimse bunun hakkında konuşmayı bırakamadı. Kate Ng, neden adamdan veya mimden hiç bıkmadığımızı araştırıyor

Nusret Gökçe, 2019'daki Cannes Film Festivali'nde (Reuters)

2021 boyunca Birleşik Krallık'ta yaşanan kültürel anlardan çok azı eylülde Salt Bae'nin Londra restoranının açılışı kadar dayanıklı ve bölücüydü.

Gerçek adı Nusret Gökçe olan Türk şef, 2017'de bir bifteğe ön kolundan aşağı bolca tuz döktüğü videosu patlayınca bir mim olarak yıldızlığa yükseldi. Bugün hem restoranlarında müşterilere yönelik performansının bir parçası olarak hem de halka açık yerlerde fotoğraflandığında ona ün kazandıran kendine has pozunu hâlâ kullanıyor.

Salt Bae'yi hem halkın gözü önündeki bir ünlü olarak, hem de restoran işinde bu kadar başarılı kılan şey, internetin neyi sevdiğine ilişkin bu aşırı farkındalık. Bu farkındalık yıllardır onun yaşam gücü oldu, gerçek hayattaki başka hiçbir mimin öznesinin beceremediği şekilde bir mimin sınırlarının çok ötesine büyümesine olanak tanıdı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Gökçe, yemek sektöründeki deneyimini artırmak için Arjantin ve ABD'de çeşitli restoranlarda çalıştıktan sonra ilk restoranını 2010'da İstanbul'da açtı. Lüks et lokantası zinciri Nusr-et (kendi adı ve Türkçe "et" kelimesi üzerine bir kelime oyunu), o zamandan beri 30'a yakın şube doğurdu ve düzenli olarak ünlü isimleri, siyasetçileri, sporcuları, aklınıza kim gelirse ağırlıyor. Şaşaalı konuk listesi, Nusr-et'in yemek yenen ve yemek yerken görülen bir yer olarak ününü artırdı.

Yine de Salt Bae'nin sürekli olumsuz yorumlar aldığı halde dünyanın en çok rağbet gören yerlerinde (Dubai'de, Los Angeles'ta, New York'ta, Londra'da) restoran üstüne restoran açmayı başarması mucize gibi bir şey. 2018'de New York'taki restoranı açıldığında eleştirmenler devasa bifteklerini ve iri dilimli etlerini "yavan ve sıkıcı" diye nitelendirmişti.

 


New York Post'ta yazan yemek eleştirmeni Steve Cuozzo, restoranı bir "dümen" diye nitelendirip epey acımasız bir şekilde bifteğinin "ekstra zevk için tüyler ürperten yağ öbekleriyle doldurulmuş ayakkabı derisi sertliğinde kemikli bir antrikot" olduğunu söylemişti. GQ'dan Joshua David Stein menünün "New York et lokantası standartlarına göre bile absürt şekilde pahalı" olduğunu eklemişti.

Bu yıl Londra Twitter'ının tamamı, altınla kaplı her şeye yer veren aşırı pahalı menü hakkında öfke kustu. 100 sterlinlik (yaklaşık 1500 TL) hamburgerlerden 850 sterlinlik (yaklaşık 13 bin TL) tomahawk bifteğine (bu yazarın aylık kirası için ödediğinden çok daha pahalı) kadar Salt Bae, bol miktarda tuz serperek menüsündeki şeylere uçuk fiyatlar biçtiği için geniş çevrelerde eleştirildi.

Bazı müşteriler halkı alaya davet edercesine, Knightsbridge'teki Nusr-et'te yedikleri yemeklerin hesaplarının fotoğraflarını paylaşarak harcadıkları göz yaşartıcı miktarda parayı gösterdi. Ünlü tomahawk bifteği, kuşkonmaz (18 sterlin [yaklaşık 275 TL]) ve patates püresi (12 sterlin [yaklaşık 185 TL]) gibi pahalı garnitürlerin yanı sıra binlerce sterlin değerinde şarap ve şampanya da dahil 4 kişilik bir masanın hesabının dudak uçuklatan bir 37 bin sterline (yaklaşık 560 bin TL) ulaştığı ortaya çıktı.

Restoran Tripadvisor'da aldığı yığınla olumsuz eleştirilerden de etkilendi: Şu an sitede 23 bin 811 işletmenin arasında 20 bin 491 kadar düşük bir sırada yer alıyor. En yakın tarihli yorumlardan bazıları insanlara "sosyal medya fotoğraflarınız için bile" orada yemek yememe uyarısında bulunuyor ve servis edilen etlerin "inek hâlâ hayattaymışçasına" çiğ olmasından şikayet ediyor.

Özellikle sivri dilli (öhöm) bir eleştirmen, yemeğin "insanlığa hakaret" olduğunu yazmış ve eklemiş:

Yediğim en kötü yemek, karşılaştığım en kötü hizmet, üç kişiye "1800 sterlinlik (yaklaşık 27 bin TL) hesap. Kalitesiz, kötü kokulu et; küçük porsiyonlar. Yerel restoranda 50 sterlin (yaklaşık 760 TL) harcasam daha iyi!" Bir daha asla! Uzak durun, burası bir ölüm tuzağı.

Yayıncı üstüne yayıncı (The Independent dahil) Salt Bae'nin restoranının aldığı olumsuz değerlendirmelerin üzerine atladı. Açılışını takiben haftalar boyunca akla gelebilecek her gazetede sayısız köşeyazısı, haber, inceleme ve sıcağı sıcağına yorumlar yer aldı. Özellikle yemek eleştirmeni Jimi Faruwera'nın Evening Standard için kaleme aldığı bir eleştiri yazısı restoranın sunduğu deneyimi epey yerinde ifade etmişti:

Bu kadar açık bir şekilde ciddiyetsiz bir şeyle ciddiyetle ilgilenmeye yönelik her çaba nihayetinde beyhude: Kapı aralığında trafik konisini didgeridoo (Avustralya yerlilerine özgü bir rüzgar enstrümanı -ç.n) gibi çalan birine samimi müzik eleştirisi vermek gibi bir şey.

Ama yine de Salt Bae'nin Manchester restoran patronu Nikolas Opacic'in takdirini kazanmasını sağlayan bir başarıyla Londra restoranı ağzına kadar dolu. Opacic ünlü şefi "akıl almaz fiyatlara" rağmen bir "dahi" diye nitelendirdi.
 


Evening Standard'a konuşan Opacic "Aferin ona, tüm övgüleri hak ediyor" dedi.

Şikayet edenler restorana adım bile atmayanlar. Eğer birilerinin parası buna yetiyorsa ve bunu deneyimlemek istiyorsa, bırakın yapsınlar. Eğer bir restoranı bu fiyatlarla doldurabiliyorsa o bir dahidir.

Salt Bae'nin manyetik çekimine hayran olmamak elde değil. Bazıları onun süper zenginlerden hiçbir devletin asla alamayacağı şekilde para alabilme yeteneğini onurlandıracak kadar ileri gitti. Basında çıkan kötü haberler bile onu durduramıyor: Muhtemelen bu durmak bilmez içerik makinesinin ona yalnızca daha fazla ilgi, daha çok rezervasyon ve daha çok yorum kazandırmaya yarıyor.

Salt Bae ve Nusr-et'e verilen dikkatin tamamı yemekle ilgili değil, hiçbir zaman da olmadı. Bu ilginin sebebi performans, Salt Bae'nin müşterileri için düzenlediği yemekli tiyatro. Buradaki şubeyi açtıktan iki ay sonra Londra'dan ayrıldığında restoran puanının düşmesi belki de şaşırtıcı değil.

Şimdi Suudi Arabistan'a 28. şubesi olacak bir restoran daha açmaya gitti. Oradayken şüphesiz kesmeye, tuz sermeye ve daha da büyük bir imparatorluğa doğru poz vermeye devam edecek. Ve bunun için sadece kendimizi suçlayabiliriz.



https://www.independent.co.uk/life-style/food-and-drink

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU