Bin bir emekle kurup…

Zeki Sarıhan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Evrensel

Türkiye bir dernekler mezarlığıdır. 

Büyük umutlarla, geniş kitlelerle kucaklaşmak, bir davayı yaymak, toplumu uyandırmak için nice aydın gecesini gündüzüne katmıştır. Derneğin kuruluşuna insanları ikna etmek, üye kazanmak için ne kadar çok buluşma yapmış, ne kadar çok nefes tüketmişsinizdir.

Öğretmenler cephesinde bunun en bilinen örnekleri Türkiye Öğretmenler Sendikası, onun kapatılmasıyla kurulan TÖB-DER ve 1990'da öğretmenlerin kurduğu sendikalardır.

Bunlar toplumla birlikte öğretmenlerin de dalgalar halinde ileri atıldığı yılların ürünüdür.   Aşağıda kuruluş günlüğünden parçalar verdiğim Ulusal Eğitim Derneği ise toplumun geri çekilme dönemine rastlayan 2003 yılında kurulmuştur.

AKP'nin iktidara gelmesiyle aydınların büyük çoğunluğu davayı kaybettiği kanısına kapılmış, cesaretini kaybetmiş, bir kenara çekilme eğilimleri artmıştır. Gene de Türkiye büyük bir ülkedir, devrimci kültürün yabana atılamayacak birikimi vardır. 

Bu derneği, Öğretmen Dünyası'nın biriktirdiği 23 yıllık ilişkiler ağı ve yarattığı halkçı eğitim kültürü üzerine 2003'te 47 eğitimci aydınla, uzunca bir hazırlık döneminden sonra kurmuştuk. 

Dernek için Ankara dışında çalışmalar yapmak, ona üye ve temsilciler bulmak üzere 2003 yılı yaz tatilini vesile saydım. Ayvalık'taki tatil sitemize ailece giderken yapacağımız yolculukta geniş bir yay çizecektik.

Aşağıda bu yolculukta yaptığımız görüşmelerden bir özet sunmamın nedeni, o tarihlerde öğretmenlerimizin öncü kesimlerinin ruh haline ayna tutmaktır.  

26 Temmuz 2003  Cumartesi günü Ankara'dan yola çıktık. Sivrihisar'da eşimin doğduğu evi dışından görüp Emirdağ Öğretmenevinde Öğretmen Dünyası'nın temsilcisi K. O'yu bulduk. Görüşmemiz sonucunda "Hayat kalmamış" yargısına vardım.

Bolvadin Öğretmenevinde entel sakalı bırakmış ve kimseyle ilişkisi olmayan S. E'yi buldum. Onunla Çay'a gidip bir çay bahçesinde M. A. İle buluştuk. Çay'da bir şube açmanın mümkün olmadığı yanıtını aldık. Keçiborlu ilçesinin caddelerini turladık.

Daha önce randevulaştığımız Faik Çakmak'la Burdur Öğretmenevinde buluştuk. Eğitim-Sen'e gittik ama bizi bekleyen kimseyi bulamadık. Rastlantı olarak karşılaştığımız birkaç kişiyle sohbet ettik.

Müzik Öğretmeni Serkan'ı dergi temsilcisi olmaya ikna ettik. Isparta'dan bu buluşmaya gelmeye iki kez söz veren arkadaş da ortada görünmüyordu! Akşamki arkadaşlar bizi bırakıp gittiler. Burdur'da yapayalnız kaldık. Not defterime "Bu ne dehşetli örgütsüzlük, ne acı yabancılık" notunu düştüm. 
 

 

27 Temmuz 2003 Pazar: Burdur toprağından geçerken hep Fakir Baykurt'u düşündüm. Karamanlı, Tefenni, Çavdır ilçelerinde tur atıp yola devam ettik. Fethiye'ye ulaştık. Turizm Otelcilik Okuluna indik. 31 yıldır Fethiye'de oturan emekli öğretmen Mehmet Ergün gelerek bizimle ilgilendi.

Onunla Ölü Deniz'i gezdik. Şehre dönüp Ahmet Hoca ile Öğretmenevine gittik. Oyun oynayan öğretmenlerden hiç biri bizimle ilgilenmedi!

Muhasebeci bürosunda ziyaretret ettiğimiz Melih Eren derginin her sayısından kendisine beş adet gönderilmesini istedi. Yolumuz üzerinde bulunan bazı kişilerin adlarını verdi. Akşam birlikte yemek yedik.


28 Temmuz 2003 Pazartesi: Sıcak bir havada Fethiye'den ayrıldık. Çiftlik İlköğretim Okulu'nda okul müdürü Âdem Bey, dershane sahibi İsmail İshakoğlu ve öğretmen Ayhan Canver'le buluştuk. Dergiye abone bulacakları sözünü verdiler.

Buradan dost uğurlaması ile ayrıldık. Ortaca'da derginin temsilcisi Mehmet Polat tarafından karşılanıp Yüksel Sarı'nın bürosuna götürüldük. Burada karşılaştığımız bir yazar öğretmen, Derneği Ortaca'da kotaracakları sözünü verdiler.

Öğretmenevinde Eğitim-Sen başkanı ile bir ayran içtik. Köyceğiz Öğretmenevinin önünde Aziz Mersin, Suphi Tuncer ve Kadri Nalbantoğlu tarafından karşılandık.

Bir grup öğretmenle dernek hakkında görüşsem de ilgilenen olmadı. Suphi Tuncer bizi ormanlar içindeki yayla evine götürdü, serin ayranını içtik. Akşam yemeğini Aziz Mersin'in evinde yiyip Milas Selimiye Ortaokulundaki öğretmenlik günlerimizi andık.

Gece beş odasından beşinin boş olduğundan Öğretmenevinde kaldık. Köyceğiz'de 40 abonemiz olmasına rağmen Öğretmenevinde oyun oynayan öğretmenler, toplantılarından başlarını çevirip bakmadılar! Burada bir önderliğin olmadığı anlaşıldı. Her tarafta bir yozlaşma yaşanmaktaydı.

 
29 Temmuz 2003 Salı: Köyceğiz'den hareketle Ula yoluna saparak güzel bir yayla yolu gezintisi yapıp Muğla'ya ulaştık. Öğretmenevinde bir süre bekledikten sonra Bahattin Uyar'la buluştuk. O daha önce söz verdiği halde kimseye haber veremediğini söyledi.

Devrim gazetesinde Ünal Türkeş'i, Matbaacı Vahit Gücüyener'i ardımsa da yerlerinde bulamadım. ADD başkanı Ali Rıza Koca'yı bulduk. Onunla Öğretmenevinde buluştuk. Koca, girişimci biri ve Ulusal eğitim Derneği ulusal eğitim düşüncesini tutuyordu.

Ankara'dan tanıdığımız Avukat Ecnan Çelik'i çağırdı. Abdülkadir Bozacı başkanlığında üç kişiden oluşan bir girişim komitesi kuruldu. Bahattin Uyar'ı yol üzerindeki evine bırakıp Yatağan'da CKD şubesine uğradıksa da kapalı bulduğumuzdan kart bırakıp Milas'a devam ettik.

Milas Öğretmenevinde 12 kişiyle toplandık. Bunların çoğu derneğin Milas'ta şube açabileceği görüşünde birleşti. Beş kişilik bir girişim komitesi kuruldu. Bodrum Yalıkavak'ta  Şenel İke'nin yazlığına vardığımızda saat 22.00 idi.

 
30 Temmuz 2003 Çarşamba: 37 yıl önce beni evinde misafir eden Mustafa Ertuğrul'u Türkbükü köyünde aradık. Kendisi Bodrum'a gittiği için eşinin kahvesini içtik. Türkbükü köyü tanınmaz bir hale girmişti. Gümüşlük yoluyla Çökertme'ye indik.

Örentur Tatil Köyü'nde Almanya'daki konferanslarımdan tanıdığım Cafer Sincer, Ahmet Kırmızıtaş, Murat Metin'le karşılaştım ve onları yeniden dergiye abone yaptım. Şenel İke'yi Milas Otogarı'na bırakıp Selimiye'de geçtik, 33 yıl önce kaldığım evi gördüm.

Celil Akkoyun'u da alıp Derince köyüne gittim. Şahin Bilgi'yi buldum. Köy kahvesinde çay içip Selimiye'ye döndüm. Söke'ye geçtim. Emekli öğretmen Mehmet Günay'(ı buldum. Onun aracılığı ile öğretretmenevi bahçesinde Milli Eğitim Müdürü Durmuş Bozkurt ve birkaç öğretmenle tanıştım.

Bozkurt, Öğretmen Dünyası'na 100 öğretmeni abone yapacaklarını söyledi ve bunun için Okul müdürü Mustafa Öztürk'ü görevlendirdiğini bildirdi. Öğretmen Abdurrahman Suyakar, ÇYDD ve ADD başkanlarıyla buluştuk. Et kızartıp yedik. Öğretmenevinde geceledik.

 
31 Temmuz 2003 Perşembe: Sabah Söke ilçe milli eğitim müdürü ilçe millî eğitim müdürünü makamında ziyaret edip ondan Germencik, İncirliova ve Sultanhisar'dan bazı adlar aldım. Bağarası yoluyla Koçarlı'ya ulaştım. Burada ve İncirliova'da pek umut vermeyen görüşmeler yaparak Aydın'a geçtim.

Öğretmenevinde Harun Bülbül'le buluştuk. İbrahim Bayar ve Niyazi Bayrak da yanımıza geldi. 1980 başlarında dergi yazı kurulunda bulunan Halil Yapağılı gelmedi. Derneğin burada bir şube açmasının hayal olduğu anlaşıldı.

 Harun Bülbül'ü de alıp Nazilli'de Gündüz Murgul'la buluştuk. Murgul sanki duvara bakarak konuşuyordu… Dergi ile meşgul olacak bir öğretmem bulunduğunu ama bir kooperatif işi nedeniyle bunu hep geciktirdiğini anlattı.

Sinirlendim ve bu tip arkadaşların arkasından koşmaktan yorulduğumu, Türk Eğitim-SenEğitim-Sen'e gitsem daha çok ilgi göreceğimden emin olduğumu söyledim.   Beydağ kıvrımlarını aşarak buluşma saatinde Kiraz Öğretmenevine ulaştık.

Öğretmen Eşref Karadağ'ın haber verdiği çeşitli siyasi eğilimden 23 öğretmen, Öğretmenevi bahçesinde toplandı. Onları Ulusal eğitim Derneği’ni anlattım. 20 kişi net olarak burada bir şube açılması gerektiğini söyledi.

Mehmet Kerim başkanlığında 7 kişilik bir hazırlık komitesi kurduk. Yaklaşık üç saat süren bu görüşme sırasında katılımcılar tek tek elimizi sıkarak ayrıldılar.

 
1 Ağustos 2003 Cuma:
Kahvaltıyı Eşref Karadağ'ın evinde yaptıktan sonra Ödemiş'e indik. Öğretmenevinde ADD başkanını sordum. Başkan Dergi'nin eski Kırıkkale Temsilcisi Kâmil Sever'miş.

1984'te kurulan, 20 kadar kitap yayımladıktan sonra faaliyetine son vermek zorunda kalan Öğretmen Yayınları'nın ortağı olduğunu, yayınevinin kapatılmasına kızdığını, bu nedenle derneğin Ödemiş'te kurulmasına karşı olduğunu söyledi. Tire Öğretmenevinde öğle yemeği yedik. Torbalı'dan geçtik, İzmir'e uğramayarak Ayvalık'ta Bizim Köy Tatil Sitesi'ne ulaştık.

 
4 Ağustos 2003 Pazartesi: Ayvalık Endüstri Meslek Lisesi'nde derginin temsilcisi Akif Ekiz'le görüştüm. Ekiz, gelen beş dergiyi parasız dağıttığını söyledi! Ulusal Eğitim Derneği'nin  Ayvayık'ta hayat bulacağına ihtimal vermediğini söyledi. Derginin borçlarını üç aylığını alınca gönderecekti.

 
9 Ağustos 2003 Cumartesi: Kozak Yaylası'ndaki Doğa Lokantası'nda 110 kişinin geldiği Köy Enstitüleri buluşmasına katıldık. "Bizim aydınlarımız ya daha beriye gelemediklerinden, ya da başka bir örgütsel dayanakları olmadığından bu buluşmaları Köy Enstitülerine sığınarak yapıyorlar" diye düşündüm.

Mehmet Başaran, Sami Karaören, Necati Cebe, Numan Dönmez ve bazı başka tanıdıklarla karşılaştım. İki hatıra çınar diktik. Yaptığım kısa konuşmada Ulusal eğitim Derneği’nin Ulusal Eğitim Derneği'nin kuruluşunu haber verdim ve bölgede onunla ilgili çalışmalar yapacağımı söyledim.

"Çocuklarımızın ve torunlarımızın bu diktiğimiz çınarların gölgesinde ülkülerimizi yaşatmaları için örgütlü mücadele etmemiz gerekir" diye konuştum ve alkışlandım. Derneğin broşürünü dağıttım. Birkaçı üyelik formu doldurdu.
 

 

11 Ağustos 2003 Pazartesi: Ayvalık'ta ADD Başkanı Nadide Hanım'dan birkaç gün sonrası için aydınlarla bir buluşma ayarlamasını rica ettim. Dikili'de Celal Kıran ve Ergun Karakaşlar ile buluştum.

Onları pek istekli görmedim. Buluşmaya geç gelen ADD başkanı ise hiçbir tepki vermeden yalnızca beni dinledi. Aliağa ADD'de birkaç kişiyle buluştum ancak onlar derneğin kuruluşunu coşkuyla karşılamadılar. Tanıdık bir isim alamadığım için Menemen'&e uğramaktan vazgeçtim. Torbalı'da aradığım adları bulamadım. 


12 Ağustos 2003 Salı: Torbalı'dan hareketle öğleye doğru Manisa'ya ulaştım. Yoldan telefon ettiklerimin hiç birine ulaşamadım. Sonunda Emekliler Parkı içinde kafeterya işleten Ekrem Altın'la buluşabildim. Onun çağırdığı 7–8 kişiyle toplandık.

Dernek için gereken çalışmanın yapılacağı sözünü aldım. Yeni tanıştığım Dilara Bilge'yi dergi temsilcisi yaptım. Akhisar'a geçtim. Burada Mehmet Pekel ve beş arkadaşıyla buluştum. Dernek konusunda çalışma yapacakları sözünü aldım.

Üç kişilik bir girişim komitesi de kuruldu. Akşam yemeğinde Tapu Müdürü Muzaffer Ökek'in evine götürüldüm. Gece yarısına kadar Öğretmenevinde sohbet ettik. Gece Mehmet Pekel'in evinde konuk oldum.

 
13 Ağustos2003 Çarşamba: Erkenden kalkıp Kırkağaç'a indim. Burada görüşeceğim kimseyi tanımıyordum. Kavun alıp yoluma devam ederek Soma'da "cıvıl cıvıl bir arkadaş" olarak bulduğum Maşallah Delil'le buluştum.

Eğitim Gönüllüleri Derneği'ne gittik. Burada Milli İlçe Millî Eğitim Müdürü Servet Okur'la bir arayla geldik. Onun ilk sorusu "İşçi Partisi'yle bu derneğin ilgisi var mı?" oldu.

Ona derneğin İP'in emir veya tavsiyesiyle kurulmadığını anlattım. Bu soruyu bütünüyle gereksiz gördüğümü söyledim. ADD'ye gittik. Başkan Melek Hanım konuya ilgisizdi. Kınık'ta ÖD'nın kuruluşunda beraber olduğumuz Halit Gider ve bir süre önce dergi temsilciliğinden ayrılan Murtaza Bolat'la Belediye Parkı'nda buluştum.

Öğretmenevi müdürü de bu buluşmaya katıldı. Ancak bu kadroda hiçbir heyecan göremedim. Ancak Halit, üyelik bildirgesini doldurdu. Öğretmenevin müdürü tek bir sözcük söylemedi. Bergama'da Mehmet Albayrak'ı buldum.

Onunla oturduğumuz masaya ikinci bir kişi gelmedi. Derginin eski temsilcisi, şimdi okul müdürü olan Kadir Ulusoy'a gittik. Neyse ki o biraz ilgi gösterdi ve Albayrak'la Bergama'da yapılabilecek olanları sonra görüşeceği sözünü verdi. Dikili yoluyla Ayvalık'a döndüm.

 
17 Ağustos 2003 Pazar: Ankara'ya dönüş yolculuğumda uğrayacağımız yerlerden telefon numaraları almaya çalıştım ve bunlardan bazılarına telefon ederek kendisine uğrayacağımı haber verdim.

  
19 Ağustos 2003 Salı: Burhaniye'de boya dükkânı da işleten öğretmen ve "Bu işlerden uzaklaştım" diyen S. P'ya uğrayıp abone parasını aldım. "Mücadele riskli, para tatlı"dır yorumunu yaptım. Ören'de Sami Karaören'e uğradım. Karaören Cumhuriyet'teki kadrolardan yakındı.

"Birkaç ulusalcı kaldık" dedi. Ona Cumhuriyet'le Öğretmen Dünyası'nın Öğretmen Dünyası'nın reklam takası yapmasını önerdim ve bu iş için uğraşacağı sözünü aldım. Halit Çelenk'le odasında oksijen aldığı için görüşemedik. Şekibe Çelenk'le bir süre sohbet ettik.

Talip Apaydınlarla da bir yarım saat geçirdik. Onu derneğe üye olmaya davet etsem de "Üye olduğum derneklerle bütün ilişiğimi kestim" yanıtını aldım.

Yılmış, yorulmuş bir hali vardı. Rauf İnan sağ olsaydı derneğin kurucuları arasında yer almış olacağını söyleyince Apaydın "Ama benim Rauf İnan'da eleştirdiğim yanlar var" yanıtını verdi. Denetko'da Gülten Akın'a da uğradık.


20 Ağustos 2003 Çarşamba: Ayvalık ÇYDD şubesinde Ulusal Eğitim Derneği şubesi açılması için yaptığımız toplantıya 10 kişi katıldı. Görüşmeler olumlu giderken ÇYDD başkanı, öğretmenlerin ÇYDD'de çalışmalarını isteyerek Ulusal Eğitim Derneği girişimine karşı çıktı. Derneğinin Avrupa'dan para alınabileceğini söylemesi tartışmalara neden oldu. 


21 Ağustos 2003 Perşembe: Tatil köyü komşum Barış Yiğit'le Altınok'a gittik. Öğretmenevinde Ulusal Eğitim Derneği'nin Ulusal Eğitim Derneğinin tanıtımı için yapılan toplantıya 18 kişi katıldı.

Edremitli aydınlar Ulusal Eğitim Derneği'ni coşku ile karşıladılar. Yalnız Avukat Mahmut Ceylan, bu girişimde yer almayacağını söyleyerek pişmiş ata su kattı. Toplantıyı İP'li Seyfettin Özyar'ın düzenlemiş olduğunu ima ederek kendisinin CHP'de politika yaptığını, ilk seçimde aday olacağını söyledi.

Girişim suya düştü! Seyfettin Özyar, hem dergi temsilciliği, hem dernek için çalışmalar yapacağı ve bunları bir öğretmene devredeceği sözünü verdi. Toplantıdan sonra bir çay bahçesinde altı kişi çay içtik. Mahmut Ceylan'ın bozgunculuk yaptığında görüş birliğine vardık.

 
23 Ağustos 2003 Cumartesi: Ankara'ya dönüş yolculuğunda uğrayacağım yerlere telefon ederek randevular aldım.

 
25 Ağustos 2003 Pazartesi: Sabah erkenden tatil köyünden ayrıldık. Sabah kahvaltısını Gömeç'te yaptık. Ayvacık'ta söz veren ADD şube başkanı buluşmaya gelmedi. Eğitim-Sen temsilcisi İsmail Özçakır'a derneğin broşürlerinden verdim. Edincik'te pazaryerini gezdik.

Öğretmenevinde ADD Başkanı Osman Aydın ve Selahattin Türker'le buluştuk. İkisinin de bu işle ilgili olmadıklarını gördüm. 1967 ve 1975'te gördüğüm Truva'yı yeniden gezdik.

Çanakkale Öğretmenevinin bahçesinde akşam 12 kişiyle yaptığımız toplantıda Ulusal Eğitim Derneğini anlattım. Katılımcılar, derneği Çanakkale'de kuracaklarına söz verdiler. Alaaddin Özkurnaz bu konuda çalışma yapmak üzere görev aldı. Gece Halit Uzun ve eşi tarafından sahilde ağırlandık.

 
26 Ağustos 2003 Salı: Sabah Çanakkale'den ayrılıp Çan yoluna saptık. Bu yol çok hoşuma gitti. Çan'daki görüşmeye Muhasebeci M. Kemal Ertuğrul ile Matbaacı ve gazeteci Celal İmren geldiler. Söz verdikleri halde Belediye Başkanı ile ADDOO başkanı gelmediler.

Eğitim-Sen temsilcisi İbrahim Ordu ile de tanışıp onu dergiye abone yaptım. Burada aydınların mücadeleden çekildiklerini anlattılar. Biga'dan arabasıyla gelen Hüseyin Çimen'in ardına düşerek Biga Öğretmenevine ulaştık. 15 kişiyle bir toplantı yaptık.

Hemen hepsi "içleri geçmiş" kişilerdi. Mücadeleden çekiliklerini kendileri söylediler. Erdek'e uğrayıp Bandırma'ya geçtik. Öğretmenevinde sevgili öğretmenim İbrahim Belek, birkaç arkadaşıyla bizi beklemekteydi.

Toplanan 20 kişiye ziyaret amacımı anlattım. Herkesin bu konuda görüş bildirmesini rica ettim. İbrahim Belek, heyecan duyduğunu, en az 6 kişi ise derneğin amaçlarını benimsediklerini söyledi.

Diğerleri ÇYDD, Eğitim-Sen varken bu derneğe gerek olmadığını, beyan ettiler… 2,5 saat süren sohbet sonunda bir komite kurulamadı. Bu görevi Belek öğretmenimden rica ettim. 
 

 

27 Ağustos 2003 Çarşamba: Karacabey Öğretmenevine uğradıksa da konuşacak kimseyi bulamadık. Öğleyin Bursa Öğretmenevine ulaştık. Bursa'nın yurtsever-devrimci kişilerinden 17'si gelmişti. Hepsi derneği desteklediklerini söylediler.

ADD Başkanı Lütfi Kırayoğlu, ADD'nin kurulacak derneğe her türlü kolaylığı sağlayacağını bildirdi. Burada üç kişilik bir hazırlık komitesi kuruldu. Gemlik'e geçtik. Öğretmenevi müdürü burada bir buluşmaya izin vermek istemedi.

Konuştuğumuz iki kişiye derneği tanıtan broşür verip yola devam ettik. Gölcük'te Eğitim-Sen temsilcisi Zeki Karal, sendikada 18 kişinin katıldığı bir toplantı düzenlemişti. Buradaki görüşler karışıktı. Bir sonuca varılamadı. Gece Zeki Karal'ın konuğu olduk.

 
28 Ağustos 2003 Perşembe: Sabahleyin bizimle görüşmek isteyen Kaymakam'a uğradıksa da makamına henüz gelmediğini anlayıp yolumuza devam ettik. İzmit'te Öğretmenevinin bahçesinde 18 kişiyle toplandık. En verimli toplantı burada yapılmış oldu.

İki kişilik bir görüşmeden sonra yedi kişilik bir girişim kurulu oluşturuldu. Adapazarı'nda öğretmenler tatilde diye bir buluşma gerçekleştirilemedi. Akyazı Batakköy'de aile dostu Önder-Hamiyet Köseoğlu'nda konuk olduk.

 
29 Ağustos 2003 Cuma sabahı güzel bir balık ziyafetinden sonra Ankara'ya uğurlandık.


1 Eylül 2003: Tatilde yaptığım çalışmaların raporunu Öğretmen Dünyası Yazı Kuruluna sundum. 42 yerde dernek için toplantı yapmıştık. "Gezen tilki, yatan aslandan iyidir" dedim. Dergiye 360 milyon liralık abone parası getirmiştim. 

"Şube Açma Çalışması Yapan Arkadaşlara" hitaben kaleme aldığım yazıda, yaz aylarında 47 yerde yaklaşık 500 kişiye derneği tanıttığımı, 1.500 adet broşür dağıttığımı, 16 yerde derneğin kuruluş koşullarını araştırmak için 53 kişinin görev aldığını bildirerek derneğe kimlerin üye olabileceğini anlattım.

Derneğin hiçbir partinin yan örgütü olmayacağını, şube kurmak için en az beş üyenin başvurması gerektiğini, şubeleri en az 50 kişiyle açmalarının yerinde olacağını bildirdim. 

2003 yılı içinde derneği örgütlemek ve konuşmalar yapmak için gittiğim yol 20 bin kilometreden az değildi…

Ulusal Eğitim Derneği, Ankara'da işlek bir merkezden başka, İzmir, Kocaeli, Samsun, Tarsus, Mersin'de şubeler açtı. 16 yerde de temsilcilik oluşturdu. Ancak bunlar zaman içinde (İzmir dışında) tek tek kapandılar.

2021'de Genel Başkanlıktan ayrıldım. Ankara merkez 2020'ye kadar faaliyetine devam etti. Yeni yönetim, Pandemi nedeniyle çalışmaları tatil etti, büroyu boşalttı. Dernek ölüme terk edildi!

Emek emek kurulan derneğin sonunda işlevsiz hale gelmesinin nedeni, devrimin geri çekildiği bir dönemde kurulması, yöneticilerinin heyecanlarını kaybetmesi ve daha da önemlisi "Ulusalcılık" kavramının "milliyetçilik" olarak algılanmasıdır. Bu kavram da zaten son birkaç yıldır iktidarı destekleme politikasına dönüşmüştür.

Bu talihsiz sona rağmen Ulusal Eğitim Derneği, yaptığı çalışmaları, savunduğu "bağımsızlıkçı, aydınlanmacı, halkçı" eğitim politikalarıyla önemli bir birikim ve deneyim bırakmıştır.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU