İş dünyası idam cezasını bitirme mücadelesine öncülük etmeli

İdam cezası uygulamada ırkçı sonuçlar doğuruyor, sıklıkla siyasi baskı ve sosyal kontrol aracı olarak kullanılıyor ve işe yaramayan bir sistem için korkutucu derecede pahalıya mâl oluyor

26 Mayıs 2020'de ABD'nin Indiana eyaletindeki Terra Haute'de federal hapishane önünde toplanan idam karşıtları (AP)

İş dünyasında 130'dan fazla lider ve The Independent, ölüm cezasına son verilmesi çağrısında bulunan bir bildiriye imza attı. İdam Cezasına Karşı İş Liderleri (The Business Leaders Against the Death Penalty) kampanyası, martta devreye girmesinden bu yana dünyanın dört bir yanındaki CEO'ların desteğini alıyor ve bu beni şaşırtmıyor.

İdam cezası, işletme liderlerinin hakkında konuşulması gerektiğini bildiği pek çok meseleye dokunuyor: İdam cezası uygulamada ırkçı sonuçlar doğuruyor, yoksul ve akıl hastalığı olan kişileri orantısız şekilde etkiliyor, sıklıkla siyasi baskı ve sosyal kontrol aracı olarak kullanılıyor ve işe yaramayan bir sistem için korkutucu derecede pahalıya mâl oluyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ABD genelinde, seçilmiş birçok lider, ölüm cezasının seçmenlerine hizmet etmediğini kabul ediyor. Utah Valisi Spencer Cox, idam cezasını destekleyen eski tutumunu yeniden değerlendirdiğini söylerken, Ohio Valisi Mike DeWine idam için fiili bir moratoryum uyguluyor. İş liderleri de bunun farkında: Yatırım yaptıkları ve faaliyet gösterdikleri toplulukların refahını artırmak bir yana, aslında tam tersini yapıyor.

İdam cezasının apaçık kusurları için örnek teşkil eden istatistikleri burada da tekrarlamak gerek. İdam cezası ırkçıdır: Siyahiyseniz, aynı suçu işlediğiniz beyaz kişiye kıyasla idam cezası alma olasılığınız 4 kat daha fazla. Etkili değil: İdamın uygulandığı eyaletlerdeki cinayet oranları daha yüksek. Son derece pahalı: Birini idam etmek müebbet hapis cezasından 2 milyon dolar (yaklaşık 19 milyon TL) fazla tutuyor. Kabul edilemez derecede hataya yatkın: İdam edilen her 8 kişiden biri masum olduğu gerekçesiyle aklanıyor.

Başarısızlıkları dünya çapında biliniyor: Bu, müttefiklerin ve ticaret ortaklarının uygulamanın sonlanması için baskı yapmasına neden oluyor. Pazartesi günü AB'nin ABD Büyükelçisi Stavros Lambrinidis ve ona eşlik eden İsveç'im büyükelçisi Karin Olofsdotter, daha fazla şirketi bu uygulamanın sonlanmasına desteklemek için adım atmaya çağırdı. AB üyeliği, idam cezasının kaldırılmasına dayanıyor ve Avrupa ülkeleri (ayrıca Meksika, Kanada ve Avustralya gibi ülkeler) devamlı olarak bunun önemini yineliyor, hatta bu meseleyi ticaretten daha öncelikli hale getiriyor. 2018'de Birleşik Krallık (BK) hükümeti, ticaret müzakereleriyle insan hakları öncelikleri (ki bunların arasında ölüm cezası da var) arasında bir çatışma olması durumunda ikincisinin öncelikli olması gerektiğini belirten bir rapor yayımladı. 2019'da Fransız Devlet Emeklilik Fonu, Amerika ölüm cezası kullandığı için ABD hazine piyasasını kara listeye aldı. Avrupa ülkeleri, idamın sona erdirilmesinin o kadar önemli olduğunu düşünüyor ki ticaret ve yatırım güçlerini masaya getirdiler.

Aynı şekilde, şirketler ve liderleri de toplumda iyiliğin gücü olma sorumluluklarını giderek daha fazla üstleniyor. Her 10 Amerikalıdan 6'sı, işletmelerin sosyal adalet meselelerinde sessiz kalmasının artık kabul edilemez olduğunu söylüyor ve yarısı da sessiz kalan işletmelerin umursamadığını varsayıyor. Aynı zamanda, geçtiğimiz 18 ay bize Amerika'nın bozuk adalet sisteminin bu neslin karşı karşıya olduğu en acil sosyal sorun olduğunu gösterdi. İdam cezası, onu tanımlayan ayrımcılığın, etkisizliğin ve zulmün en keskin örneği.

Peki şirketler neden şimdi müdahil oluyor? Cevap basit: Etkileri olabileceğini biliyorlar. Kampanya yürütenlerin ve buna karşı çıkanların (ki bu kişiler ya masum bir şekilde yıllarca idam hücresinde kalarak ya da sevdikleri şiddet suçlarının mağduru olduğu için idam cezasını deneyimledi) onlarca yıllık uğraşı ölüm cezasını devrilme noktasına getirdi. İlk defa çoğu Amerikalı cinayet için alternatif cezalar tercih ediyor. İdam cezasına verilen destek azalmaya devam ediyor ve birçok yargı yetki alanı bu cezayı kaldırmaya hazırlanıyor. Önceki aylarda, diğer eyaletlerden daha fazla kişiyi idam eden Virginia, idam cezasını kaldırılan ilk Güney eyaleti oldu. Cumhuriyetçilerin önderlik ettiği kampanyalar Utah ve Ohio'da da büyüyor. İdam cezasını sona erdirme imkanı ulaşılabilecek bir yerde gibi hissettiriyor ve şirketler (ve bu şirketleri yöneten kişiler) benzersiz etkilerinin ve kozlarının, kampanyacıların onlara en çok ihtiyaç duyduğu anda masada onlara güç kazandıracağını biliyor.

Kovid-19'un yarattığı sistem şokunun tümü ve George Floyd cinayetinin ardından gelen öfke, dünyadaki adalet sistemleri için bir hesaplaşma oldu. Halk daha adil ve daha eşit bir dünya talep ediyor, bizim de bu dünyayı yeniden inşa etme fırsatımız var. Pandemi sonrasındaki toparlanmanın ekonomik lokomotifi ve küresel toplumumuzdaki en yüksek çıkan seslerden bazıları olarak işverenler ve yatırımcılar daha iyi bir adalet sisteminin gerçeğe dönüşmesi için faydalı olabilir ve tam da bunu yapıyorlar. Yasa koyucular ve karar vericiler dikkatini vermeli, iş dünyasının liderleri bu mücadeleye müdahil oluyor ve idam cezasına son verilmesini talep ediyor. İdam cezasını sona erdirmek için yeni bir teşvik mevcut: Kaldırılması iş dünyası için de iyi.

Celia Ouellette, idam cezasına karşı yürütülen kampanyada The Independent'la ortak çalışan Adalet için Sorumlu İş Girişimi'nin (Responsible Business Initiative for Justice) kurucusu ve CEO'sudur



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU