Olimpiyatları mı yoksa dünya eczacılık şampiyonasını mı izliyoruz?

İzlediklerine dair düşünen sporseverlerin akıllarının bir köşesinde giderilmeyen şüpheler kalacak

Olimpiyat Oyunları öncesinde, çoğu parayla ilgili olmak üzere her zaman tartışmalar yaşanır. Ev sahibi şehrin ne kadar ödediğine. Kentin bu gösteriyi aslında ne kadar istendiğine. Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) ne kadar aldığına dair tartışmalar. Bu şekilde sonsuza kadar devam edilebiliriz.

Elbette Kovid ve özellikle de yukarıdaki ikinci sorunun yarattığı etki sebebiyle bu sefer alışılandan da fazla yaygara oldu. Tokyo, Pandemi Oyunlarına ev sahipliği yapma konusunda kesinlikle karışık duygular içinde. Virüs tartışmaya yepyeni bir çeşni ekledi ki bu, yemeğe dahil edildiğinde tadı güzel gelen bir çeşni değil.

Ama artık burada. Tüm sorunlara rağmen buraya kadar geldi ve günlerce TV ekranlarımıza ve haber bültenlerimize serpişecek.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu noktaya gelinince, genelde her şeye rağmen halkın işin içine dalmaya karar verdiğini görürsünüz. 2012'de Londra'daki alanı gezdikten sonra Birleşik Krallık gazetelerinden birinin editörü bana, "Para meselesini halletmeye çalıştık. Şimdi de bunun arkasında durmamız gerekiyor" demişti. "Gerçekten iyi görünüyor."

Şimdi müsabakalar başladı; özellikle de Amerikalı jimnastikçi Simone Biles, yerçekiminin kendisini etkilemediğini kanıtlamasıyla Twitter'da heyecan ve "vay be" anları olacak.

Ama yine de… Özellikle de çocukluğumdan beri bunu izlemekten zevk aldığım için gerçekten oyunbozanlık yapmak istemiyorum. Diğer zamanlarda dikkat çekmeyen tüm o tuhaf ve harika azınlık sporlarını izlemek bu yıl seyirci yokken de eğlenceli.

Aklımın köşesinde kendime sorup durduğum şu soru hariç: Ne izliyoruz?
 

 

Bu, kötü saatinde bile olsa onu takdir etmek için zaman yaratmaya her zaman değen Biles için geçerli değil. Aynı şey sanırım takım sporları, bazı dövüş sporları ve tenis için de büyük ölçüde böyle.

Ama koşu ve yüzme, muhtemelen bisiklet, çünkü hepimiz bu sporun inişli çıkışlı tarihini biliyoruz (öhöm, Lance Armstrong, öhöm) ve kesinlikle halter başlayınca, umutsuzca naif ya da dar görüşlü değillerse izlediklerine dair düşünen sporseverlerin akıllarının bir köşesinde giderilmeyen şüpheler kalacak.

Gerçek miydi? Yoksa bu müsabaka orta mesafe eczacılık şampiyonası mıydı? Ya da ilaçlı paralel bar mıydı? Belki de enjeksiyon destekli yüzme? Böyle gidiyor.

Ağır topları geçmeye başlayıp İran'ın üçüncü bronzunu hangi dalda kazandığına veya Nijer ya da Estonya'nın hangi dalda başarılı olduğuna bakınca eğlenceli hale gelen madalya tablosu, aslında geçici madalya tablosu olarak yeniden adlandırılmalı.

Londra 2012 Olimpiyatları'ndan sonra yarışmacılardan alınan örneklerin geriye dönük şekilde uyuşturucu testine tabi tutulabileceği 8 yıllık bir pencere vardı ki bu hiç şaşırtıcı değil. Test edenler her zaman hilelerin bir adım gerisinden gelir. Yetişmek için ekstra zamana ihtiyaçlar duyarlar. Bu sefer bu süre yaklaşık 10 yıl olacak.

Geçen yıl Londra penceresi kapanırken Olimpiyat tarihçisi Bill Mallon, oyunlardan önce, oyunlar sırasında ya da oyunlardan sonra dopingle mücadele kurallarını ihlal eden (ADRV) 143 vaka olduğunu belirtti. Bunların yarısından fazlasından sorumlu atletizmde 19 kişi ya da takımın elinden madalyalarının alındığı görüldü. Aynı gemide 18 halterci de vardı.

Hayal kırıklığına uğrayan Mallon, "Birileri bana ya da @OlympicStatman'a gelip toplam madalyaların listesini soruyor ve sonra bunun başka bir listeden farklı olduğuna dair şikayet ediyor. Bunun sebebi o sayıların sürekli bir akış halinde olması ve artık sık sık değişmesi" diye tweet attı. Onu suçlayamazsınız.

Rusya'nın Londra'daki son doping tablosunda zirvede yer aldığını ve onların ardından da Ukrayna'nın geldiğini öğrenmek kimseyi şaşırtmayacaktır. Ama kendimizi kandırmayalım. Bu küresel bir problem. Genelde hilecilere parmak sallamaktan zevk alsa da yasağının ardından yeniden ortaya çıktığında kendi yıldızlarına karşı sessiz kalan batılı ülkeler de dahil, sporcuları hile yaparken yakalanan ülkelerin uzun bir listesi var.

Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) görevlendirdiği laboratuvarlar, olimpiyat yılı olmayan 2019'da, şaşırtıcı miktardaki 278 bin 47 örneği inceledi ki bunların büyük çoğunluğu Olimpik sporlardandı. Bu, bir önceki yıla kıyasla 14 binden fazla artış gösteriyordu.

Bunların yaklaşık her 100 tanesinden 1'i alışılmamış ya da aykırı sonuçlar veriyordu, yani şüpheli yerine kullanılan jargon. Bu, Tokyo'da bir araya gelen 11 binden fazla sporcunun 100'den fazlasının dopingli olmasını bekleyebileceğimiz anlamına mı geliyor?

Muhtemelen gerçek sayı bundan çok daha fazla. Rio'dan sonra Scientific American dergisi, WADA'nın o zaman da benzer orandaki pozitif sonuçlarına karşı, "büyük bir uluslararası toplantıda araştırmacıların kimliklerinin gizli kalmasına dair söz verdiği sporcuların yüzde 29'u performans artıran maddeler kullandığını kabul etti" demişti.

Dergi, "Görülüyor ki hile yapanların büyük kısmı paçayı kurtarıyor" diyerek görüşlerini belirtmişti.

Rus takımı bu yıl da katılıyor ama devlet destekli doping tartışmaları sonucu "Rus Olimpiyat Komitesi" sporcularının ülkenin adını, marşını ve bayrağını kullanması yasaklandı. Kimsenin işine gelmeyen rahatsız edici bir orta nokta.

Olimpiyatlar, dünyanın yaptıkları şeyi umursadığı herkesin izleyeceği bir an için sporcuların yıllarca antrenman yapmasını gerektiriyor. Yanlış zamanda sakatlanma bunu mahvedebiliyor. Aynı şey bu sefer pozitif Kovid testi için de geçerli.

Altı yıl sonra, ne bileyim, 10 bin metreyi dördüncü bitirip ülke taraftarlarının cebine hiçbir teselli koyamayan atlete aslında bronz madalya alması gerektiği söylenirse nasıl hissedeceğini hayal edin. Temiz oynadığınız için tebrik ederiz. Gecikmiş madalyanızı postayla gönderiyoruz.

Evet, sonuç olarak ne izliyoruz? Olimpiyatları mı? Yoksa dünya eczacılık şampiyonasını mı? Peki umursamayacak mıyız? WADA'nın yeteri kadar uğraşıp uğraşmadığı, araştırmacı gazeteciler ve belgesel yapımcıları için zengin bir damar sağladı. Olimpiyat hareketiyle aynı şekilde.

Ama doping skandalları izlenme rakamlarını anlamlı bir şekilde etkilemeye ve bu şovu ayakta tutan TV gelirleri düşmeye başlayana kadar bu mesele pek ilgi görmeyecek.

İzlenecek temiz müsabakaları bulana kadar geçici madalya tablosunun ilk haline bakmayacağım.


https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU