Homo Economicus karşısında yurttaş

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: contioutra

Çağımız demokrasilerinde toplumsal alanın giderek genişlediği, politik alanın ise her geçen gün daralmakta olduğu söylenebilir.

Geçmişte hane alanına dâhil olan ekonomik ve sosyal süreçler günümüzde toplumsal alana girmiştir.

Ekonomik ve sosyal süreçlerin egemen olduğu toplumsal alanda ise yurttaşlar politik birer özne olarak değil de sadece ekonomik üreticiler ve/veya tüketiciler olarak yer alıyorlar.

Günümüz insanı biyolojik varoluşunu sürdürme kaygısıyla sadece ekonomik üretici ve tüketici olarak yer aldığı toplumsal alanda özgürlüğü deneyimleyebilir mi?

Bunun pek de olanaklı olmadığı aşikâr; çünkü bireylerin yalnızca ekonominin nesnesi haline geldikleri bir alan olsa olsa zorunluluk alanı olarak tanımlanabilir.

Tam da bu noktada, toplumsalın yükselişine karşı politikaya yeniden değer kazandırmak açısından Aristoteles bizlere ışık tutabilir.

Aristoteles için politikon terimi, insanın toplumsal yaşamının belirli bir biçimine, özgül polis (şehir devleti) örgütlenmesine işaret eder.

Düşünürün gözünde politika, insanların topluluk içinde yaşadığı her yerde kendiliğinden beliren bir olgu değildir.

Aristoteles politikayı polisle birlikte anar. Polisteki yaşamı diğerlerinden farklı kılan ise -Hannah Arendt'in Aristoteles yorumuyla- özgürlüktür.

Dolayısıyla bir poliste politik yapılanmanın amacı yurttaşların yalnızca hayatta kalmalarını olanaklı kılma ya da ekonomik çıkarlarını gözetmek değil, özgür insanların bir araya gelerek yaşanmaya değer bir yaşamı, erdemli bir yaşamı olanaklı kılma çabasıdır.

İnsanın yaşanmaya değer bir yaşam kurma çabası yerine salt biyolojik varoluşunu ve/veya ekonomik çıkarını amaç edinen toplumsal bir yapılanma, araç değerlerin hüküm sürdüğü yararcı bir sosyal birlik inşası çabasına işaret eder.

Yararı ve çıkarı önceleyen bir toplumsal yapı insansal iyiyi, yaşanmaya değer bir yaşamı olanaklı kılmak yerine insanı bir araca, nesneye ya da Aristoteles'in saptamasıyla bir köle ya da hayvan düzeyine indirger.

Böylesi bir toplumsal yapıda özgürlüğün olanağı ortadan kalkarken yurttaşların değerini de servetleri belirler!

Oysaki Aristoteles'in zoon politikon olarak tanımladığı yurttaşları poliste, kamusal alanda bir araya getiren, her bir yurttaşın, toplumun iyi yaşamına katkıda bulunan ortak iyinin peşi sıra eylemde bulunuşudur.

Aristoteles'ten günümüze dönecek olursak, araç değerlerin ön planda olduğu çağımızda Alman düşünür Carl Schmitt'in de işaret ettiği gibi politika ekonomiyle ikame edilmektedir.

Politik olanın ekonomiye tabi kılınması ile politik özne yerini ekonomik özneye terk etmiştir.

Diğer bir ifadeyle, günümüz bireyi kamusal alanda politik olarak değil, ekonomik olarak belirmektedir.

Dolayısıyla çağımız bireyinin gündeminde politik sorunlar değil örgütsel, teknik ve ekonomik sorunlar yer almaktadır.

Atomlaşmış bireylerden oluşan bu toplumlarda herkes kendi yarar ve çıkarını gözetirken söz konusu yarar ve çıkarın ölçütünün ağırlıklı olarak ekonomik faktörler olduğu söylenebilir.

Dolayısıyla günümüzde egemen olan ekonomik, teknik zihniyetin politik olanı ne kadar kavradığı bir soru işaretidir.

Çağımızda gerek siyasal olması gereken bir kurum olarak 'devlet' gerekse de idealde politik olması gereken 'yurttaş' kavramlarının içi boşaltılmış, söz konusu kavramlar depolitize edilmiştir.

Sonuçta ekonomik ve sosyal süreçler içinde uzmanlık alanlarına bölünen insan yaşamında politikaya neredeyse yer kalmamıştır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU