Ermenistan’da darbe kime yarar?

Dr. Mehmet Perinçek Independent Türkçe için yazdı

Güney Kafkasya’daki gelişmeleri ve Ermenistan’daki son darbe girişimini, geçmişin kalıplarıyla anlamak mümkün değil. Süreç, hızlı ilerliyor; buna göre koşullar ve taraflar da değişiyor. Kimi zaman bir gün öncesiyle bir gün sonrası farklı bakış açılarını, farklı taktikleri gerektirebiliyor.

Karabağ meselesi çerçevesinde yaşanan gelişmeleri yazılarımızda ayrıntılı ele almıştık. 90’lardan bugüne olan süreci bu makalelerimizden takip edebilirsiniz. (Bkz. Azerbaycan-Ermenistan sınır çatışmaları ve Karabağ sorunuKarabağ zaferinin stratejisi ve arka planı, Güney Kafkasya’da yeni dönem: Türk-Rus Ortak Gözlem Merkezi)

Bu yazılarımız Ermenistan’daki son darbe girişimini yorumlamak için temel oluşturuyor ama yeterli değil. Çünkü ortaya çıkan yeni bir durum söz konusu.

10 Kasım öncesi ve sonrasında Paşinyan

Ermenistan’daki Paşinyan hükümetine bakışta artık belirleyici iki farklı dönem var. Birincisi ateşkes, yani 10 Kasım 2020 öncesi süreç; diğeri, ateşkesten sonraki dönem.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

10 Kasım öncesinde Batı destekli turuncu devrimle iktidara gelmiş bir Paşinyan hükümeti vardı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de “Soros’un çocukları” olarak tanımladığı üzere Paşinyan hükümetinin arkasında Atlantik cephesi bulunuyordu. Paşinyan’ın bu konumu, doğal olarak Türkiye, Azerbaycan ve Rusya karşıtı politikaları beraberinde getiriyordu. Dolayısıyla Ermenistan hükümeti, bu üç ülkenin de tam düşman kampında yer alıyordu. Zaten Azerbaycan’la doğrudan silahlı bir savaş da yaşandı.

Fakat 10 Kasım’da ateşkesin imzalanmasından sonra, Erivan hükümeti savaşta aldığı ağır yenilginin de etkisiyle görece hizaya gelmiş oldu ve ateşkes anlaşmasının gereklerini, Bakû karşısındaki sorumluluklarını yerine getirmeye başladı. Bununla birlikte Paşinyan, Türkiye ve Azerbaycan’a karşı görece daha ılımlı bir politika izliyor.

Örneğin Sünik bölgesinde sınırların çizilmesi sırasında Azerbaycan hak ettiğini Paşinyan’dan sorunsuz alabildi. Ermenistan içinde kıyamet biraz da ondan sonra koptu. Aliyev de bu süreçte Paşinyan’a yaklaşımını değiştirdi. Hatta kimi zaman tek başına suçlanamayacağını söyleyerek Paşinyan’ı diğer rakiplerine karşı savunan sözler sarf etti. En son Ermenistan’la barış yapılabileceğini dile getirdi.

Ateşkesin arabulucusu ve garantörü konumundaki Rusya da şu an Paşinyan hükümetine söz geçirebiliyor, ateşkes sürecinin sağlıklı devam edebilmesi bağlamında Erivan’ı kontrol altında tutabiliyor.

Muhalefet rövanş peşinde

Buna karşılık Paşinyan muhalifleri ve ordu, Türkiye ve Azerbaycan’a çok daha düşman bir konumda. Hatta Paşinyan’ı Türkiye ve Azerbaycan’a teslim olmakla suçluyorlar. Bu darbe girişimini destekleyen öncü güçler, Erivan sokaklarındaki eylemleri örgütleyenler, Paşinyan ve taraftarlarını “Türk faresi”, Türk p.çi” olarak niteliyorlar.

Ateşkesin sağlıklı yürütülmesini engeller

Dolayısıyla Ermenistan’da olası bir iktidar değişikliğinde, Türkiye ve Azerbaycan’a çok daha düşman bir kesim hükümete gelecektir. Bu da ateşkes sürecine zarar verebilir. Ne de olsa Karabağ sorununda hâlâ sonuca ulaştırılmamış noktalar var: Ayrılıkçıların kontrolündeki Hankendi’nin Azerbaycan’a geçiş süreci, Azerbaycanlı kaçkınların Karabağ’a geri dönüşü bunların başında geliyor.

Dolayısıyla Azerbaycan ve Türkiye’ye doğrudan düşman bir gücün Ermenistan’da iktidara gelmesi, bütün bu sorunların çözümünde atılacak adımları zora sokacaktır.

Rusya açısından bakılacak olursa da bu tür bir iktidar değişikliği, olumlu sonuçlara yol açmayacaktır. Moskova, ateşkesin garantörü konumunda. Dolayısıyla bu sürecin zarar görmesi, Rusya’nın prestij kaybına, Güney Kafkasya’da inisiyatif kaybetmesine ve Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerinin zorlanmasına yol açar.

Batı’nın çıkarları muhalefetle örtüşüyor

Tartışmasız Soros ve Batılı güçler eskiden Paşinyan’ın arkasındaydı, ama bugün Batılı güçlerin çıkarları, Paşinyan’ın muhalefeti “şahinlerle” örtüşüyor. Çünkü Karabağ sorununda şu anki statüko Ankara, Bakû ve Moskova lehine. Minsk Grubu tamamen devre dışı, inisiyatif yerel ülkelerin elinde. Batı’nın Güney Kafkasya’da neredeyse söz hakkı kalmadı. Atlantik cephesinin bu bölgeye dâhil olabilmesinin tek koşulu, bölgede statükonun, istikrarın ve bölgesel inisiyatifin bozulması.

Kısacası ateşkese zarar verecek her gelişme, ABD ve Fransa’ya yarayacak. O bakımdan Paşinyan’ın bir süre daha iktidarda kalması, Azerbaycan, Türkiye ve Rusya açısından daha makul.

“Rövanşist çizgi Ermenistan’ın intiharı olur”

Tabii ki Rusya, Atlantik ağının iktidara getirdiği Paşinyan’dan kurtulmak istiyordu. Karabağ Savaşı’nın sonunda hezimete uğramış olan Paşinyan’ın iktidardan gitmesi, Moskova’nın planları dâhilindeydi. Fakat 10 Kasım sonrasında oluşan tabloda bu süreci ayak sürmeyecek Paşinyan’la götürmenin muhalefetteki şahinlerden ve Karabağ klanından daha kolay olacağı görüldü.

Zaten Putin, bunu açık olarak da dile getirdi. 10 Kasım’ın ardından Paşinyan’ın görevine devam etmesinin önemine dikkat çekti, rövanşist çizginin Ermenistan için intihar olacağını vurguladı.

Muhalefet, Paşinyan’ın hatalarını tekrarlamak niyetinde

Ermenistan halkının çıkarları açısından bakılacak olursa da tablo farklı değil. Paşinyan’a haklı bir tepki var doğal olarak. Batı destekli politikaları ülkeyi yıkıma götürdü. Ama bu yıkımda önceki hükümetlerin de önemli payı var. Ayrıca bugün en azından Paşinyan, komşularıyla daha uzlaşmacı bir tavır sergiliyor. Geçmişten ders çıkarabileceğinin biraz da olsa sinyallerini veriyor.

Muhalefet ve darbeciler ise Paşinyan’ın hatalarından ders çıkarmak değil, o hataları tekrarlamak niyetinde. Yani Ermenistan’ı yeni bir maceraya sürüklemek. Her ne kadar ordu ve muhalefet, intikamcı güdülerle hareket etse de yeni bir savaşa girecek güçlerinin olmadığı kesin. Ancak ateşkesin sağlıklı ilerlemesi ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün tam olarak sağlanması sürecini baltalamak isteyecekleri ve Ermenistan’ın da Ankara-Moskova-Tahran-Bakû ekseninde gelişen bölgesel inisiyatife katılmasını engelleyecekleri muhakkak.

Darbe, bölge ülkelerine değil, Batı’ya yarar

Dolayısıyla bu darbe girişimi, Türkiye’yi de Azerbaycan’ı da Rusya’yı da rahatsız etmiştir. Ermenistan’da şahinlerin iktidara gelmesi Aliyev ve Erdoğan’ın önerdikleri 3+3 (6’lı platform) önerisini de boşa çıkarmaya yöneliktir. Türkiye, Rusya ve İran Güney Kafkasya’da inisiyatifi ele geçirmiş ve Batı müdahalesini tasfiye etmişti.

Ermenistan’ın bu inisiyatife katılması demek Batı’nın bütün ümitlerinin de ortadan kalkması anlamı taşıyacaktı. Bu süreç, ancak Türkiye ve Azerbaycan düşmanlığı ile bozulabilirdi. Darbe girişimi, bu nedenle bölge ülkelerinin değil, tamamen Batı’nın çıkarınadır. Putin’in intihar olur dediği “rövanşist çizgi” uzlaşma arayışındaki Paşinyan’ın yerine geçmeye hazırlanmaktadır.

Ermeni Ordusunun “İskender” planı

Ermenistan Ordusu da bu girişiminde kurnazca hareket etti. Tam İskender füzeleri tartışmasının ertesi gününde böyle bir çıkış yaptı. Anlaşılıyor ki, niyetleri, Paşinyan’a karşı İskender füzeleri olayından dolayı tepkisi doğan Kremlin’in desteğini arkasına almaktı. Fakat Ermenistan Ordusu umduğunu bulamadı.

Bu arada Rus yetkililerin ve Aliyev’in de ifade ettiği üzere İskender füzeleri son Karabağ Savaşı’nda kullanılmadı. Rus tarafı, Paşinyan’ın yanlış bilgilendirildiğini de vurguladı. Peki, Moskova’yla arasını açacak bu çıkışı Paşinyan’a kim yaptırdı? Bu yanlış bilgiyi ona kim verdi? Öyle ki, ertesi gün askerlerin Rus desteğini alma hesabıyla muhtırası geldi. Paşinyan, devlet adamı olamayacağını bir kez daha göstermiş oldu. Belki de tuzağa düşürülüp kendi ayağına sıkması sağlanmış oldu.

Rusya, darbeyi desteklemedi

Ancak yine de Kremlin darbeyi desteklemedi, bunun da ötesinde sükûnet çağrısında bulundu ve meselenin anayasal düzlemde çözülmesi gerektiğini söyledi. Rus kamuoyunda bu açıklama, Ermenistan Ordusuna “kışladan çıkma” mesajı olarak yorumlandı.

Diğer taraftan Karabağ savaşı başladığında Putin, günlerce Paşinyan’ın telefonlarına çıkmamıştı, darbe girişiminin olduğu gün ise Paşinyan’la bir görüşme de gerçekleştirdi. Anlaşılıyor ki, ordu istediği desteği bulamayınca ne tankları ne de askerleri sokağa çıkardı. Sadece bir muhtırayla yetinilmek zorunda kalındı.

İkili iktidar

Bugün ülkede ikili bir iktidar durumu oluştu. Ordunun istifa çağrısı da Paşinyan’ın Genelkurmay Başkanı’nı görevden alma girişimi de sonuçsuz kaldı. Muhalefet, sokak eylemleri üzerinden harekete geçti. Paşinyan taraftarları da alanlarda.

Bu ikili iktidarın sürmesi mümkün değil. Birinden biri, diğerini tasfiye edecek. Ama her hâlükârda Paşinyan’ın konumu oldukça zayıflamış oldu. Darbeci komuta kademesi ise görevi başında ve silahı hâlâ elinde tutuyor.

Şahinlerin gücü neye yeter?

Altını da çizmek gerekir ki, bu mücadeleden şahinler üstün çıksa bile yapabilecekleri sınırlı. Bir savaşa kalkışmaları mümkün değil. Öyle bir güçleri yok. ABD ve Fransa’nın da Güney Kafkasya’ya kolu yetişmez bu anlamda. Şahinlerin Rusya’nın garantörlüğünü doğrudan zora sokacak bir adım atmaları da zor.

Ancak ateşkes sürecinde sorunlar yaşanabilecek, provokasyonlara açık bir durum oluşacaktır. Batı’nın istihbarat örgütlerine de gün doğar. Ayrıca Ermenistan, bölge inisiyatifine katılma konusunda vakit kaybedecek, rövanşist söylemler yine hız kazanacaktır. Ülke içinde de ciddi karışıklıkların önü açılacaktır. Herkesten önce şahinlerin iktidarı, Ermenistan’ın kendisine zarar verecektir.

Kötünün iyisi

Sonuç olarak: Bir tarafta 10 Kasım’a kadar Atlantik kontrolündeki, 10 Kasım sonrası kullanılıp atılmış olan, en azından bölgedeki muhataplarıyla görece uyumlu çalışan Paşinyan var. Diğer tarafta ise azılı Türk düşmanları Manukyanlar, ülkeyi senelerce yönetip bu hale getiren ve yolsuzluklara batmış Koçaryanlardan oluşan Karabağ klanı ve onların yanında kümelenmiş bulunan Taşnaklar ve ASALA artıkları.

Ermenistan, hâlâ gerçek seçeneğini yaratabilmiş değil. Şimdilik “ehven-i şer”e mahkûm.

Ermenistan ve Ermenistan halkının çıkarı ise Türkiye, Rusya ve Azerbaycan’a dost bir iktidardan yanadır. Ülkenin içinden geçtiği ekonomik, toplumsal, siyasal sorunlar ve ağır yenilginin yarattığı travma ancak bu şekilde çözülebilecektir.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU