Binaları ve insanları hasta eden nem

Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Contributor

Türkiye'de, 2017 yılı verilerine göre, bina sayısı, 11 milyon 491 bin 320'dır. Bu binaların yüzde sekseni, yalıtımsız durumdadır.

2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na göre, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nde kayıtlı toplam konut sayısı eylül sonu itibarıyla 38,4 milyon olmuştur.

TUİK tarafından 2018 yılında yapılan bir çalışmaya göre, Türkiye'deki konutların yüzde 36'sında odalar rutubetli, duvarlar nemli ve küflü olduğu tespit edilmiştir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yani, 38,4 milyon konutun yaklaşık 13 milyon 824 bininin odaları rutubetli, duvarları nemli ve küflüdür.

Odaları rutubetli, duvarları nemli ve küflü konutlar ve işyerleri insanı hasta eder ve binaları çürütür. Yani 13 milyon 824 bin hasta konutta yaşayan insanların sağlıkları risk altındadır.

İç mekanlarda yoğuşma, "suyun gaz fazından sıvı faza geçmesi" ile meydana gelir. 

Binalarda buhar ve nem yönetimi oldukça önemlidir. Isı yalıtımsız binalarda yoğuşmayı önlemek zordur.

Su yalıtımsız binalarda nem, özellikle bodrum katlardaki kolon ve kirişleri çürütür.  


Yalıtımsız binalarda veya uzman olmayan işçilik ve kötü malzeme kullanımı ile sözde yalıtım yapılan binalarda;

  • Kolonların, 
  • Kirişlerin,
  • Dış duvarların,

İç yüzeylerinde sıcak ve nemli havanın kılcal hareketle sızması ve en soğuk yüzeylere temas etmesi ile oluşan yoğuşma;

  • Binanın yapısal bütünlüğüne (kolon, kiriş ve dış duvarın en soğuk iç yüzeyi gibi) zarar verir, taşıyıcı elamanları ve duvarları zayıflatır, binanın yaşlanmasını hızlandırır ve kullanım ömrünü kısaltır.
  • Binanın ısıl iletkenliğini, yani ısı transferini, önemli ölçüde artırır ve ısınmada ve soğutmada yakıt tüketim maliyetini artırır.
  • Binanın dış cephesinde görsel kirliliğe neden olur. 
  • Bina sakinlerini/çalışanları/öğrencileri hasta eder.
  • Sağlık harcamalarını artırır. 

Yalıtımsız binalarda veya kalitesiz işçilik ve kötü malzeme kullanılarak yalıtım yapılan binalarda;

  • Isıtma ve soğutma için enerji verimli kullanılmaz, savurganlık devam eder.
  • İç mekanda konforlu yaşam ortamı sağlanamaz.
  • Faturalar kabarık gelmeye devam eder.
  • Dış duvarların soğuk iç yüzeylerinde yoğuşma ve küf oluşur.

Yalıtımsız binalarda veya vasıfsız işçilik ve kötü malzeme kullanılarak sözde yalıtımı yapılan binalarda en çok karşılaşılan sorunlardan biri de evin bölümleri arasında meydana gelen ısı dengesizlikleridir.

Isı dengesizliği gizli cereyan demektir. Gizli cereyan, oda içinde oturanları hasta eder. 

Yalıtımsız binanın veya kalitesiz işçilik ve kalitesiz (kötü) malzeme kullanılarak sözde yalıtımı yapılan binanın dış cephesinde aşınmalar, binanın ömrünü kısaltır.

Bu aşınma binanın dış cephesinde görüntü kirliliğine neden olur.

Yoğuşma ile, dış duvarın soğuk iç yüzeyinde küf ve mantar gibi istenmeyen durumlar oluşabilir.

Duvarlardaki küf ve mantar oluşumları zararsız gibi görünse de uzun süre solunduğu takdirde astım, alerjik reaksiyonlar ve üst solunum yolları enfeksiyonları da dâhil olmak üzere pek çok önemli sağlık sorununa davetiye çıkartabilir. 

Resim 1'de yalıtımsız bina dış duvarlarının soğuk iç yüzeylerinde oluşan toksin siyah küfler görülmektedir. 

Siyah küfler, sakinleri ve çalışanları hasta eden gizli davetsiz misafirlerdir. Siyah küf, hem evler/işyerleri hem de insanlar için bir beladır.

Evlerde, özellikle karanlık ve nemli ortamlarda küf yaygındır.
 

1.jpg
Resim 1. Toksin siyah küflü iç mekanlar

 

Binaların soğuk iç yüzeylerinde yoğuşmanın etkisi ile oluşan toksin siyah küf, iç mekanlarda hava kirliliğine (indoor pollution) neden olur. 

Küfler, hem içeride hem de dışarıda büyüyen organizmalardır. İç mekanlara ve sakinlere zarar verir. 

Isı ve su yalıtımsız binaların bodrum katları yoğuşmanın en yüksek olduğu yerlerdir. Buralarda oturanlar, bina görevlileri ve aileleri, sağlıkları risk altındadır. 

Küf, rutubetli (nemli) ve oksijenli iç ortamlarda oluşan bir mantar türüdür. Mantarlar, solunduğu zaman zararlı olan, "sporlar" adı verilen, küçük partikül maddeler üretir ve salımlar.

Rutubetli iç mekanda oturmak, çalışmak veya okumak pek çok sağlık sorununa yol açar.

Rutubetli evlerde/işyerlerinde/sınıflarda sağlık sorunları:

  • Astım veya astım başlangıcı bulunan kişilerde ani tetiklenmeler,
  • Öksürük, ateşlenme, kronik baş ağrısı,
  • Hırıltılı soluma,
  • Soğuk algınlığı veya grip,
  • Küçük küf partikül maddelerini soluma sonucu göğüs enfeksiyonlarına yakalanma (örneğin, Aspergilus adı verilen bir küf türünü solumak aspergiloz adlı bir enfeksiyona yol açabilir),
  • Nefes darlığı veya nefes almada güçlük, kronik yorgunluk,
  • Burun duvarının şişerek hapşırığa ve burun akıntısına ve burun tıkanıklığı,
  • Hipersensitivite pnömonisi- akciğerlerde dokunun solunan maddeye tepki vermesi ve iltihaplanması (şişmesi),
  • Diğer taraftan, sıcak ve rutubetli ortamlarda ev tozu akarları ortaya çıkabilir ve alerjik reaksiyonlara (astım semptomları, egzama ve rinit gibi) yol açabilir.

Akciğer sorunları olan bebekler, çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olanlar daha fazla risk altındadır. 

Çıplak gözle görülmeyen katil küf sporlarıdır. Siyah küf, insanlarda sağlık sorunlarına neden olabilen mikrotoksinler adı verilen toksinler ürettiği için evlerde bulunabilecek en toksin küflerden biridir.

İç mekan ortamı havası içinde askıda duran küf sporları, insanların cildine, giysilerine, ayakkabılarına, alışveriş çantalarına, mobilyalarına, halılarına ve hatta evcil hayvanlarına bağlanabilir.

Küf sporları, evinize girdiğinde, herhangi bir yüzeye yerleşebilir ve hızla çoğalmaya başlayabilir.

Özellikle binaların bodrum katlardaki taşıyıcı kolon ve kiriş sistemleri, su yalıtımsız ise, yoğuşma etkisiyle korozyona uğrar.

Korozyon, kolon ve kirişlerin taşıma gücü zayıflar ve bina her an yıkılabilir. 

Daire kiralamadan veya satın almadan önce, bodrum katlarda taşıyıcı kolon ve kiriş sistemlerine mutlaka bakınız. Veya uzman kişilere baktırınız. 

Bodrum katlar dahil yapıların taşıyıcı kolon ve kirişleri, kaliteli malzeme kullanılarak ve kaliteli işçilik ile su yalıtımı yapılan binaların ömrü uzar. 

Yine binalar kaliteli malzeme ve kaliteli işçilik ile ısı yalıtımı yapılırsa iç mekanlarda küf ve mantar oluşması önlenir.

Tekniğine uygun yalıtımlı binaların soğuk iç yüzeyleri oluşmadığı için yoğuşma vakaları gözlenmez.  
    

2.jpg
Resim 2. Soğuk iç yüzey görüntüleri

 

Alçı, hidroskopik olduğu için iç mekanlarda mantar büyümesini teşvik eder. İç mekan yüzeylerinde kullanılan kağıt ve tutkal, iç mekan mantarlarının çoğu için çok iyi büyüme substratlarıdır.

İç mekanlarda küf büyümesi, sağlık sorunu, yapı malzemelerine, kitaplara, giysilere ve depolanmış yiyeceklere zarar verme gibi Hasta Bina Sendromuna neden olduğu olgulardır.

Baş ağrısı, kafaya baskı, zonklama ve yorgunluk hissi, binadan çıktıktan kısa bir süre sonra rahatlamaya dönüyorsa biliniz ki eviniz/işyeriniz sizi hasta ediyor demektir. 

Sürekli soğuk algınlığı veya grip oluyorsanız, ev küflü olabilir. Elbette, stres, zayıf beslenme, viral ve bakteriyel enfeksiyon ve anksiyete gibi hasta hissetmek için çok sayıda neden vardır, ancak devam eden halsizlik aynı zamanda bir küf salgınının fiziksel bir tezahürü olabilir.

Küf olup olmadığını belirlemenin en iyi yolu, evi birkaç günlüğüne terk etmektir. Semptomlarınız siz evde yokken kaybolur ve eve döndüğünüzde geri gelirse, muhtemelen suçlu küftür.


Türkiye'de nemli ve küflü binaların insanların sağlık maliyeti ve iş verimsizliği kaybı tespit edilmeli.

Nemli ve küflü binalar, verimsizliğe ve hastalığa davetiye çıkartır.

Bir binada mantarları yönetmenin en etkili yolu, mantar oluşumunu ve büyümesini destekleyen koşulları ortadan kaldırmaktır.

Nemi azaltma adımları arasında, iç mekan bağıl neminin yüzde 40 ile yüzde 60 arasında tutulmasıdır. Isı ve su yalıtımı yapılmayan binalarda bağıl nemi kontrol etmek mümkün değildir. 

Yüzde 70 ve üzeri bağıl nem, iç mekanların soğuk yüzeylerinde küf büyümesini artıran faktörler olduğu için bu ortamlar mantar büyümesini teşvik eder.

Japonya gibi iç mekanlarda hava mantarların kapalı ortam sınır değerleri belirlenmeli. Japonya'da bu değer, 1000 CFU/m3'dır. Peki ülkemiz için bir sınır değer var mı?

 

 

Kaynak: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1319562X1200040X

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU