Avrupa Birliği'nin (AB) güvenlikte stratejik özerklik arayışı çeşitli projelerle desteklenerek devam ediyor.
Bunlardan biri de bu yılın mayıs ayında açıklanan "Karadeniz Stratejisi".
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın "Karadeniz'in güvenliği Avrupa'nın güvenliği açısından hayati önem taşıyor" sözleriyle sunulan bu strateji, bölgenin kritik jeopolitik öneminin geç de olsa kabul edildiğinin işareti niteliğinde.
Karadeniz'in stratejik önemi
Karadeniz bölgesi, Avrupa ile Orta Asya arasındaki bağlantının kilit noktası konumunda.
Bölge, güvenlik, uluslararası ticaret, enerji ve gıda güvenliği açısından sadece Avrupa için değil, küresel anlamda da kritik bir rol oynuyor.
AB'nin yeni stratejik yaklaşımı, Ukrayna, Moldova Cumhuriyeti, Gürcistan, Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan ile daha yakın iş birliği kurmayı hedefliyor.
Bu bölge, aynı zamanda AB ile komşularını birbirine bağlayan doğal bir köprü işlevi görüyor.
Ukrayna ve Moldova'nın AB üyelik sürecinde ilerlemesi, Gürcistan'ın da AB yoluna geri dönmesi halinde desteklenmesi, bölgenin AB için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Geçmişten günümüze: AB'nin Karadeniz politikası
AB'nin Karadeniz'e yönelik stratejik yaklaşımı aslında yeni değil.
2008'de Kiev'de başlatılan "Karadeniz Sinerjisi" ile AB, kıyıdaş ülkelerle denizcilik, enerji, ulaştırma ve yönetişim konularında iş birliği çerçevesi oluşturmuştu.
Ancak bu girişim, bölgedeki karmaşık güvenlik tehditlerini ele almada yetersiz kaldı.
2008'deki Rusya-Gürcistan savaşından bu yana bölge, üç büyük savaş (Gürcistan ve Ukrayna'da), geniş çaplı hibrit tehditler ve sabotaj operasyonları yaşadı.
AB'nin 2014'teki Kırım ilhakına tepkisi büyük ölçüde reaktif kaldı.
Yaptırımlar, ekonomik yardım ve destek açıklamaları ile sınırlı bir krize müdahale yaklaşımı sergiledi.
Doğu Ortaklığı (DOP) gibi mevcut politika çerçeveleri de bölgesel güvenlik zorluklarını, özellikle Rus tehditlerini caydırmada etkisiz kaldı.
Bu durum, AB'nin bölgesel rolünü zayıflatırken, Rusya'nın bölgedeki etkisini artırmasına alan yarattı.
Yeni stratejinin 3 ana direği
AB'nin yeni Karadeniz stratejisi 3 ana eksende şekilleniyor:
1. Güvenlik, istikrar ve dayanıklılık
Bu başlık altında öne çıkan en önemli gelişme, Karadeniz Deniz Güvenliği Merkezi'nin kurulması planı.
Bu merkez, Avrupa'nın Karadeniz'deki erken uyarı sistemi olarak işlev görecek.
Merkez, durumsal farkındalığı artıracak ve açık deniz tesisleri ile denizaltı kabloları gibi kritik altyapının korunmasına yardımcı olacak.
Güvenlik boyutunun diğer önemli unsurları:
- Askeri hareketlilik: Ağır askeri teçhizatı idare edebilmek için bölgesel limanları, demiryolları, yollar ve havalimanlarının iyileştirilmesi
- Hibrit tehditlerle mücadele: Siber saldırılar, dezenformasyon ve diğer düşmanca eylemlerle mücadele için iş birliğinin artırılması
- Mayın temizleme: Karadeniz'de büyük tehdit oluşturan mayınların temizlenmesi çalışmaları
2. Sürdürülebilir büyüme ve refah
Bu eksende ticaretin artırılması, ulaştırma, dijital ve enerji bağlantılarının güçlendirilmesi hedefleniyor.
Mavi ekonomi, tarım ve yenilenebilir enerji sektörlerinin geliştirilmesi de stratejinin önemli bileşenleri arasında.
3. Çevresel koruma ve iklim değişikliği dayanıklılığı
Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırılarının çevresel zararlarının ele alınması, bilimsel iş birliğinin güçlendirilmesi ve çevresel dayanıklılığın artırılması bu başlık altında öncelik kazanıyor.
Güvenlik odaklı yaklaşımın nedenleri
AB'nin güvenlik konularına özel vurgu yapmasının arkasında somut gerekçeler bulunuyor:
- Rusya'nın artan tehdidi: Moskova'nın bölgedeki askeri varlığını güçlendirmesi, hibrit savaş taktikleri kullanması ve savunmasız devletler üzerinde zorlayıcı ekonomik-politik araçlar kullanması, AB'yi harekete geçiren temel faktör.
- Kritik altyapı tehditleri: Denizaltı kabloları, limanlar ve enerji tesislerine yönelik saldırı riski, AB'nin erken uyarı sistemine olan ihtiyacını ortaya koyuyor.
- Dezenformasyon kampanyaları: Gürcistan, Moldova ve Romanya'daki seçimlerde görülen Rusya destekli dezenformasyon kampanyaları, AB'nin bu alanda proaktif bir yaklaşım benimsemesini zorunlu kılıyor.
Çok kutuplu bir bölgede zorluklar
Karadeniz artık sadece Rusya'nın etkili olduğu bir alan değil.
Türkiye etkisini pekiştirirken, Çin gibi dış aktörler ekonomik çıkarları için kritik altyapıya yatırım yapıyor.
Körfez ülkeleri, Hindistan ve Pakistan da Güney Kafkasya'da yeni politik ve ekonomik dayanaklar kurdu.
Bu çok kutuplu yapı, kıyıdaş devletlere daha fazla manevra alanı sağlıyor ve onları tek bir güce bağımlılıklarını azaltmaya yöneltiyor.
AB'nin stratejisinin başarısı, bu karmaşık dinamikleri anlayabilmesine ve sadece Rus tehdidine değil, bölgeyi şekillendiren daha geniş politik, ekonomik ve güvenlik akımlarına yanıt verebilmesine bağlı.
Uygulama zorluklarında neler bekliyor?
Yeni stratejinin başarısı için AB'nin aşması gereken önemli zorluklar var:
- Mali kaynak ihtiyacı: 1 Ocak 2025 itibariyle Doğu Ortaklığı çerçevesinde 14,5 milyar avro kaynak seferber edilmişti. Karadeniz stratejisi için de benzer ölçekte yatırım gerekecek.
- Üye devletler arası koordinasyon: AB üye devletleri ve ortakları arasında farklı güvenlik kaygıları ve tehdit algıları bulunuyor. Bu çeşitliliğin aşılması kritik önem taşıyor.
- NATO ile iş birliği: Stratejinin güvenlik boyutunun NATO'nun bölgedeki rolüyle nasıl bütünleşeceği henüz net değil.
- Türkiye faktörü: Türkiye'nin hem Rusya ile işlemsel bir ilişkisi hem de AB ile stratejik ortaklığı var. Bu dengenin yönetilmesi önemli bir diplomatik beceri gerektiriyor.
Sonuç: Geç ama umut verici bir başlangıç
AB'nin Karadeniz stratejisi, uzun zamandır eksikliği hissedilen kapsamlı bir bölgesel yaklaşımın ilk adımı olarak görülüyor.
Ancak bu vizyon eylem planına dönüştürülürken, AB'nin jeopolitik bir aktör olarak en çekişmeli ve savunmasız sınırında güvenlik mimarisini şekillendirebilme kapasitesi test edilecek.
Stratejinin başarısı, AB'nin sadece reaktif politikalardan proaktif ve stratejik bir yaklaşıma geçişini sağlayabilmesine bağlı.
Bölgedeki güvenlik zorluklarının karmaşıklığı göz önüne alındığında, bu dönüşüm sadece AB'nin Karadeniz'deki etkisi için değil, küresel güvenilirliği için de kritik önem taşıyor.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish