Temmuz 1921'de, Kütahya-Eskişehir muharebelerinin sonlarında, cepheye gelen Amerikalı bir gazeteci, Yunan General Trikopis ile röportaj yaptı.
Yunan hayranı gazeteci, General Trikopis'e heyecanla, "Kesin zaferi kazanmanızı bekliyoruz, Ankara'yı alacak mısınız?" diye sordu.
Türk birliklerinin Sakarya'nın doğusuna çekilmesinden cesaret alan General Trikopis ise, Ankara'yı "çantada keklik" gördüğü için "Yakında Talas'ta, Amerikan Koleji'nde kahve içeceğim" sözleriyle Kayseri'yi de alacakları mesajını verdi.
General Trikopis'in bu sözleri Mustafa Kemal'e aktarılır.
Hiçbir yorum yapmayan Mustafa Kemal Paşa gülümsemekle yetinir.
Çünkü Atatürk uzun vadeli düşünen ve geleceği öngören bir komutandır.
Nitekim yaklaşık 1 yıl sonra Atatürk'ün yanıtı gelecektir.
30 Ağustos 1922 tarihindeki Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın ardından 2 Eylül'de, bozguna uğrayarak kaçan Yunan askerlerin arasında General Trikopis de vardır.
Kaçanların peşine düşen Mehmetçik, birçok Yunan askerini esir alır.
Birinci Kolordu Komutanı General Trikopis ve 2. Kolordu Komutanı General Digenis geri çekilirken Uşak yakınlarında direnmeye çalıştılar.
Ancak Yunan birlikleri artık direniş gösterecek, savaşacak güçte değildi.
Askerlerine emirlerini dinletemeyen Yunan generaller teslim olmaya karar verdiler.
Trikopis ve Digenis'i, Çalköy mevkisindeki Türk birliklerinin komutanlarından Yüzbaşı Nihat teslim aldı.
Generaller Trikopis, Digenis ve beraberlerindeki üst düzey Yunan komutanlar, Uşak'ta önce İsmet (İnönü) Paşa'ya götürüldüler.
Bir süre Yunan generallerle sohbet eden, savaşta neden yeterince direnemediklerini ve yaptıkları hataları soran İsmet Paşa, daha sonra "Başkomutanımıza gidelim" diyerek esirleri Mustafa Kemal Paşa'nın karargahına götürdü.
Mustafa Kemal Atatürk, Fransızca konuştuğu Trikopis ve Digenis'i çok iyi karşıladı, ellerini sıktı ve güzel sözlerle teselli etti.
"Üzülmeyin, Napolyon da esir düşmüştü. Artık bizim misafirimizsiniz. İstirahat edin. Her şey düzelir" dedi.
Sigara ve kahve ikram ettiği Yunan generallerden herhangi bir istekleri olup olmadığını da sordu.
Trikopis, İstanbul'daki eşine durumu hakkında bilgi verilmesini istedi.
Sonrasında da General Trikopis, 1923 yılında ülkesine iade edilinceye kadar diğer savaş esirleriyle birlikte kalacağı Kayseri-Talas'daki kampa gönderildi.
Yunan Generale, 1 yıl önce Amerikalı gazeteciye içeceğini söylediği o kahve, Talas'taki kampa geldiği gün özellikle ikram edildi.
Kaderin garip bir cilvesidir ki Trikopis, kahveyi Kayseri'yi almış komutan olarak değil, Talas'daki kampa yerleştirilmiş bir savaş esiri olarak içti.
Mustafa Kemal Paşa ise kahvesini, muzaffer bir komutan olarak, 9 Eylül'de, İzmir'e girmeden önce kente baktığı Belkahve tepesinde içti.
30 Ağustos Zaferini Türk milletine hediye eden Mustafa Kemal Atatürk ve tüm askerlerini, saygıyla ve minnetle anıyorum.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish