Türkiye ve Kürtler: Öcalan’ın mesajı

Prof. Dr. Fuat Keyman Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Asrın Hukuk Bürosu avukatları 2 Mayıs günü İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uzun zaman sonra Abdullah Öcalan ile görüştüler. 6 Mayıs’ta Öcalan’ın mesajı Türkiye kamuoyu ile paylaşıldı. 

YSK’nın İstanbul seçimlerinin iptal edilip edilmeyeceği için vereceği karara kilitlenmiş Türkiye kamuoyu bir anda Öcalan’la ilgili bu sürpriz gelişmeyle ve Öcalan’ın verdiği çok önemli ve gündem değiştirme niteliği taşıyan mesajla karşılaştı.

6 Mayıs’ta, yani aynı günün akşamı, hafta ortası ya da sonuna doğru karar alması beklenen YSK, sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal eden, ne hukuka, ne akla, ne de vicdana uygun olmayan kararını kamuoyuyla paylaşılınca, Öcalan’la ilgili bu önemli gelişme gündeme bile gelemedi.

Bu durumun Öcalan’ın mesajının kritik önemini azaltmadığını vurgulayalım.

Öcalan’la görüşme ve mesajı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı “Türkiye İttifakı” açıklamasından sonra; dış politikada ve Suriye meselesinde de, gerek S400 ve Türkiye-Rusya ilişkileri, gerekse de Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin rolü ve konumu noktasında, Türkiye-Amerika ilişkilerinde kriz endişesinin arttığı bir zamanda ortaya çıktı.

Öcalan’ın son yıllarda verdiği mesajların önemini ve sonuçlarını da hesaba kattığımız zaman, 6 Mayıs’ta Öcalan’ın Türkiye kamuoyuyla paylaşılan mesajının ne anlama geldiği, neyi amaçladığı ve ne tür sonuçlar doğurabileceği sorusunu sormalı ve tartışmalıyız.

Türkiye İttifakı ile Öcalan’ın mesajı arasında bağlantı var mıdır?

Suriye meselesinde çatışma sonrası döneme geçiş için adımlar atılırken açıklanan Öcalan’ın mesajını nasıl okumalıyız?

Öcalan’ın mesajına dönelim. Mesaj üç çok önemli noktayı içeriyor. Bunları alıntılayalım:

Birincisi, Suriye meselesinde;  
 

“Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz.

İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır”


İkincisi, içeride, açlık grevleriyle ilgili;
 

“Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz”


Üçüncüsü, HDP ve PKK’ya;
 

“Onurlu bir barış ve demokratik siyaset”e dönmenin zamanı gelmiştir.


Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Birimi, Öcalan’ın mesajından “çözüm sürecine dönüş” gibi bir düşüncenin çıkmayacağını, bunun mümkün olmadığını söylediler.

Çözüm sürecine, o dönem yaşandığı ve örgütlendiği bir biçimde dönüş olmayacağını kabul etmek gerekir. Ama altını çizelim, çözüm sürecine dönüş olmaması “çatışma çözümü”ne, şiddetin, terörün, çatışmanın bitmesine; normalleşmeye dönüş olmaması anlamına gelmemeli.  

Kürtler günlük yaşamlarının “normalleşmesi”ni, çatışmanın bitmesini ve geleceğe güvenle bakmak istiyorlar. Bu da ancak, barış ve demokratik siyaset ile ekonomi-kimlik-demokrasi ilişkisinin kurulmasıyla olur.

Öcalan’ın mesajında Suriye meselesi üzerine söylediklerinin kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum. “Suriye’nin bütünlüğü”, “Anayasanın önemi”, “yerel demokrasi” ve “Türkiye’nin hassasiyetlerine duyarlı olunması” vurguları, hem Türkiye’nin, Suriye’nin geleceği üzerine tezlerini kabul eden, hem de çatışma çözümü sonrası Suriye’nin şekillenmesinde Türkiye-Kürtler arası işbirliği olasılığını arttıran niteliktedir. 

Öcalan’ın Suriye meselesinde Türkiye’nin alansal ve ulusal güvenlik temelinde endişelerini tanıyan, aynı zamanda, bu endişelerin giderilmesinde Türkiye-Kürtler işbirliğini olası gören mesajı, sadece Suriye’de değil, Türkiye içinde de çatışma çözümü noktasında çok önemlidir. 

Çözüm sürecinin bitmesinin ve 7 Haziran 2015 genel seçimleri sonrası hendek siyaseti adı altında başlayan çatışma sürecinin temel nedeni Suriye meselesiydi. 2015’ten bugüne Türkiye’de Kürt sorunu tartışmasının odağı ulusal/yerel boyuttan bölgesel/küresel boyuta geçti. Kürt sorunu bölgeselleşti.

Şu öneriyi yapmanın doğru olacağını düşünüyorum: Kürt sorunu tarihsel olarak bölgesel/küresel boyutları olan, ama özünde ulusal/yerel olan bir sorundu. Suriye meselesiyle, özellikle 2015’ten bugüne, bu sorunun yaşanmasında ve çözümünde paradigmatik bir dönüşüm yaşamaya başladık: Kürt sorunu, ulusal/yerel boyutları olan bölgesel/küresel bir soruna dönüştü.

Bu nedenle de, Türkiye içinde çatışma çözümü süreci Suriye’den başlayacak, dolayısıyla Suriye odaklı olacak, bölgeden başlayıp ülke içine yerel ve ulusala yayılacaktır.

Öcalan, mesajında tam da bu noktanın altını çizip, Suriye’de çatışma çözümü sonrası döneme geçmenin öneminin ve Türkiye’nin hassasiyetlerine karşı duyarlı olunması gerekliliğini vurgulamaktadır.
 
Bu nedenle de, açlık grevlerinin bitmesi gerekmektedir.

Öcalan’ın mesajı, sadece İstanbul seçimleri ile ilgiliyse, bir anlam taşımaz, etki de yaratmaz. Umarım, bu mesajı bu şekilde kullanma düşüncesi yoktur.

Öcalan’ın mesajı, Türkiye’nin iç istikrarı, çatışma çözümü ve de Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinde Türkiye-Kürtler işbirliğinin yaratılması için bir ilk adım olacaksa anlam taşır ve etki yaratır.

Zamansal olarak, İstanbul seçiminin yenilenmesi kararı ile aynı zamanda olması Öcalan’ın mesajını sorunlu hale getirmiştir. Bununla birlikte, Türkiye İttifakı, Suriye meselesi ve Türkiye-Amerika-Rusya ilişkileri ekseninde düşünüldüğünde de, mesajın zamansallığı ve gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Öcalan’ın mesajının yakın zamanda önemli gelişmelerin ortaya çıkacağının bir göstergesi olarak görülmesi düşüncesindeyim.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU