Savaş hizmet madalyası

Prof. Dr. Mesut Uyar, Independent Türkçe için yazdı

Geçen gün haber sitelerine "son Kore gazisi vefat etti" başlıklı bir haber düştü. Bir an şaşırdıktan sonra: "Hadi canım!" dedim. Hem hayatta olduğunu bildiğim Kore gazileri var hem de basit bir aritmetik işlem bile bunun yanlış haber olduğunu kanıtlamaya yeterli. Ancak şu da gerçek 90lı yaşlardaki Kore gazilerinin her geçen gün sayıları azalıyor. Çok geç olmadan en önemli taleplerine cevap vermemiz gerekli: Kore Savaşı Hizmet Madalyası’yla taltif edilmeleri.

Amerikan Kore Savaşı Gazilerine Verilen Hizmet Madalyaları (soldan sağa BM, Amerikan ve Kore).jpg
Amerikan Kore Savaşı Gazilerine Verilen Hizmet Madalyaları (soldan sağa BM, Amerikan ve Kore)

 

Seneler önce bir akademik araştırma için Kore gazileri ile görüşmüştüm. Askeri tarihçi olduğumdan ben, muharebeleri yani savaş makinesinin Kore’de işleyişini sorgulamak isterken onlar ise her fırsatta Türkiye’nin bir madalya bile vermediğinden dert yanıyorlardı. Savaşa katılan her askere Birleşmiş Milletler savaş hizmet madalyası vermişti. Amerika kahramanlık gösteren askerlerimizi farklı madalyalarla taltif etmişti. Savaştan bir süre sonra Güney Kore savaşan bütün askerlere Kore madalyası takdim etti. Türkiye dışında savaşa katılan bütün ülkeler askerlerine kendi Kore madalyalarını taktı. Ama Türkiye kendi askerlerine ne kahramanlık ne de savaş hizmet madalyası verdi. Çünkü o tarihte Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin madalyası yoktu. Uzun süre bekledikten sonra söz verilen madalyalarını alamayan Kore gazileri istek ve sitemlerini dilekçe yazarak, gazetelere açıklama yaparak ve rastladıkları devlet görevlilerine dertlerini dökerek bildirmeye çalıştılar. Ne yazık ki bu çabaları şimdiye kadar başarısız oldu.

Benzeri mağduriyeti daha sonra Kıbrıs gazileri de yaşayacaktı. Savaş esnasında verilen teklif ve sözlere rağmen Kıbrıs’ta savaşan askerlere savaştan sonra madalya verilmedi. 1983’te Türkiye’nin ilk madalya kanunu ve yönergesinin çıkması sonrasında Orgeneral Nurettin Ersin’in şahsi çabasıyla bir grup gaziye kahramanlık madalyası verilmesi ise beklenenin aksine büyük tartışma ve üzüntüye sebebiyet verdi. Madalya alamayan binlerce gazi, senelerce istek ve üzüntülerini bulabildikleri her mecrada dile getirdiler. Bazıları bu konuda kitap bile yazdı. 2019’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kıbrıs gazilerine hizmet madalyası vermeye başlaması senelerdir devam eden üzüntü ve kırgınlığa bir nebze deva olsa da Türkiye’nin kendi gazilerine madalya vermediği gerçeğini kapatamadı.

Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Madalyası.jpg
Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Madalyası

 

Öncelikle neden gazilerin ısrarla madalya istemelerini açıklamamız gerekir. Çok eski tarihlerden bu yana savaşa katılan ve zor koşullarda görevini yapan askerlerde takdir edilmek ve ödül almak isteği hep var olmuştur. İlaveten zaferle sonuçlanan veya büyük zorluk ve fedakarlıkların gösterildiği bir savaş veya muharebeye katıldığının onaylanması talebi de bulunmaktadır. Rütbe ve statüsünü giydiği üniforma üstünde gösteren askerler, katıldıkları savaş ve muharebelerle gösterdikleri kahramanlıkları da üzerlerinde göstermek istemeleri doğaldır. Sözde veya kâğıt üstünde kalan bir takdiri başkalarına karşı gösteremezsiniz. Ama üniforma veya elbisenize takabileceğiniz herkesin bileceği bir işaret bunu kolaylıkla ifa edecektir. Böylelikle görevdeki veya terhis olmuş asker, meşhur bir savaşın veya zorlu ve kanlı bir muharebenin gazisi olduğunu gururla herkese ispat edebilecektir. Seçkin bir grubun parçası olduğunu hissetmek ve göstermek ile bundan ötürü toplumdan saygı görmek isteği yaş ilerledikçe daha da artar.

1nci ve 2nci Dünya Savaşlarında Verilen İngiliz Savaş Hizmet Madalyaları.jpg
1nci ve 2nci Dünya Savaşlarında Verilen İngiliz Savaş Hizmet Madalyaları

 

İşte bu sebeplerden dolayı, çok eskiden beri savaş gazilerine katıldıkları savaş ve muharebeleri gösteren muhtelif işaretler verilmiştir. 14nci yüzyılda İtalya’da ilk savaş madalyası tasarlanıp askerlere verilmeye başlamıştır. Zaman için bu adet önce Avrupa sonra bütün dünya tarafından benimsenmiştir. Günümüzde iki tür askeri madalya vardır. Birincisi kahramanlık ve liyakatte emsali askerlerden çok daha büyük başarı ve fedakârlıkta bulunan askerlere verilen madalyalardır. Kendi içinde bir hiyerarşisi olan bu madalyalar özelliği gereği az sayıda askere takdim edilir. İkincisi ve bu yazımızın konusu olan madalyalar ise hizmet (service) veya sefer (campaign) madalyalarıdır. Bir savaş veya muharebeye katılan, herhangi disiplinsizliği görülmeden görevini yapan her askere verilen madalyalardır. İşin ilginç tarafı ilk askeri madalyalar savaş hizmet madalyasıydı. Kahramanlık ve liyakat madalyaları sonradan icat edilmiştir. Bu iki farklı kategorilerdeki madalyalar başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın çoğu ülkesinde mevcuttur ve uygulanmaktadır.

Ülkemizde ilk madalya I. Mahmut (1730-54) döneminde verilmiştir. Daha öncesinde özel başlık, kıyafet veya çelenk denilen değerli madenden yapılmış sorguçlar verilmekteydi. Batı tarzı madalyalar ise II. Mahmut (1808-39) döneminde verilmeye başlanmıştır. İlk hizmet madalyası ise 1831’de Vaka-i Hayriye’ye katılan askerlere verilen Cami-i Nusret madalya ve nişanıdır. Yani savaş hizmet madalyası bilmediğimiz bir adet değildir. Ülkemizde en az 200 senelik geçmişi bulunmaktadır. Osmanlı döneminde bazı istisnalar hariç bütün önemli savaş ve seferler için madalya ihdas edilmiş ve dağıtılmıştır. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ve Balkan Savaşları gibi büyük bir yenilgiyle sonuçlanan savaşlar için tahmin edeceğiniz nedenlerden dolayı madalya verilmemiştir. 1nci Dünya Savaşı da yenilgiyle bittiği için bir savaş hizmet madalyası ihdas edilmese de savaş esnasında çok sayıda verilen ve savaştan sonra lağvedilen Harp Madalyası bu savaşın özel madalyası haline dönüşmüştür.

Cami-i Nusret Madalyası.jpg
Cami-i Nusret Madalyası

 

Kurtuluş Savaşı esnasında önce savaş takdirnamesi ve eski Osmanlı madalyaları verilirken bundan tam yüzyıl önce 29 Kasım 1920’de İstiklal Madalyası ihdas edilip verilmeye başlamıştır. Başlangıçta olağanüstü kahramanlıklar nedeniyle meclis onayıyla taltif edilen İstiklal Madalyası, savaştan sonra savaşa katılan ve hizmeti görülen bütün asker ve sivillere verilerek cumhuriyetin ilk savaş hizmet madalyası olmuştur. Ancak İstiklal Madalyası’nın zamanla bir efsaneye dönüşmesi yeni cumhuriyet ordusu için madalya ihdas edilmesinin önünü kapatmıştır. Bu konuda yoğun isteğe ve farklı dönemlerde yürütülen çabalara rağmen 1983’e kadar madalya kanun ve yönetmeliği çıkartılamamıştır. Türk Ordusu ve dolayısıyla Türk gazileri 60 sene boyunca madalyasız kalmıştır.

1983 Madalya Kanunu çerçevesinde çıkarılan TSK Savaş Takdirnamesi, Madalya ve Nişan Yönetmeliği, Türk ve yabancılar için farklı nişan ve madalyalar ihdas ederken cumhuriyet döneminin ilk savaş hizmet madalyası "Birinci Derece Gümüş Kaplama Övünç Madalyası"nı da tesis edilmiştir. Yönergeye göre bu madalya: "Uluslararası hukukun meşru saydığı haller ile Türkiye’nin taraf olduğu andlaşmalar gereği yapılan savaşlara katılıp herhangi bir disiplinsiz durumu görülmeyen….asker kişilere, bunların hayatta olmamaları halinde ise kanuni mirasçılarına verilir". 1983’ten bu yana Türkiye, belirtilen tarzda bir savaşa girmediği için bu madalya henüz kimseye verilmemiştir. Bu yazıyı yazarken Genelkurmay Başkanlığı web sitesinin ilgili sayfasına baktığımda bu madalyanın çok farklı bir şekilde tasvir edildiğini bir kavram karmaşası olduğunu da eklemeliyim.

TSK 1nci Derece Övünç Madalyası.jpg
TSK 1nci Derece Övünç Madalyası

 

Görüldüğü gibi geç de olsa ve kafa karışıklığı devam etse dahi Türkiye de savaş hizmet madalyasının gerekli olduğuna ikna olmuştur. 1983’de kanun çıkarken geçici bir ek madde ile Kore ve Kıbrıs gazilerine Övünç Madalyası verilebilirdi. Bu ne yazık ki yapılmadı. Ama bu konuda bir engel bulunmamaktadır. Meclis bu tarz bir kanun kolaylıkla çıkarabilir. Hatta Milli Savunma Bakanlığı yeni kanuna bile gerek görmeden mevcut yönergeye geçici madde ekleterek Kore ve Kıbrıs gazilerine Övünç Madalyası verebilir. Bunun bir an önce yapılmasında büyük fayda bulunmaktadır. Kore gazileri 90lı Kıbrıs gazileri ise 70li yaşlardadırlar. Çok geç olmadan bu mağduriyetin giderilmesi hem ahde vefa açısından önemlidir hem de gelecek nesillerin böyle bir mağduriyet yaşamasını önleyecektir.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU