Cesur yeni medya düzeni: Transmedya, multimedya crossmedya ve bunların podcast ile ilişkisi

Rıfat Özcan Independent Türkçe için yazdı

Henry Jenkins / Fotoğraf: Twitter

Henry Jenkins, 2006 yılında "Cesur Yeni Medya" adında bir kitap yazdı. 2016 yılında ise söz konusu kitap İletişim Yayınları tarafından Türkçe'ye çevrildi. 

Hayatımıza o günden itibaren yeni bir kavram girdi: transmedya. Aslında o güne kadar son dönemde yaşanmış olanları bir nevi çerçevelendirmekti yaptığı Jenkins'in.

Çağımızın "MC Luhan"ı olarak anılan Jenkins, bu kavram etrafında bir dünya inşa edildiğini gözler önüne serdi. Genişletilmiş bir evren kurgusuydu olanlar.


Öncelikle, başlıkta verdiğim kavramları açıklayarak yazıya başlamak isterim. Multimedya terimi, tek bir kanal üzerinden farklı formatlarda içeriğin kullanılması durumunu tanımlar.

Tek bir hikaye; grafik, video, metin ve animasyonlar yoluyla, tek bir sayfa üzerinden anlatılmaya çalışılır.

Power point sunumları, video klipler, haber  siteleri bunlara örnek olarak verilebilir. Böylece birden fazla içerik türü tek bir cihaz üzerinden ulaşılabilir kılınır.


Crossmedia (çapraz medya), aynı medya içeriklerinin farklı medyalar arasındaki dağılımını ifade eder. Reklam filminin hikayesi, hem gazete, hem  televizyon, hem de radyo gibi farklı mecralarda karşımıza çıkabilir.

Tek bir hikaye vardır ve bu hikayenin medyalar arasında  dolaştığını görürüz. Farklı sosyal medyalarımızda, aynı içeriği paylaşmamızı buna örnek verebiliriz.

Ben şu an okuduğunuz bu yazıyı hem Twitter hem de Instagram hesabımdan paylaşacağım ve böylece çapraz medyaları kullanarak hikayemi duyurabileceğim.

Yine bu yazımı podcast olarak yayımlayıp, aşağıda açıklayacağım transmedya pratiğine de göz kırpmış olacağım.


En önemli kavramımız olan transmedya anlatısını açıklamaya geldi sıra. Jenkins, transmedyayı şöyle tanımlıyor:

Bir transmedya hikaye, çok sayıda medya platformunda açılır. Her yeni metin bütüne, kendine özgü ve değerli bir katkıda bulunur.


Ayrıca "transmedyada her ortam en iyi yapabileceği şeyi yapar. Yani bir öykü bir filmle izleyciye sunulur. TV, roman ve çizgi romanlarla genişler. Transmedya dünyası oyun aracılığıyla keşfedilir."

Transmedya hikayeleri, istedikleri noktadan bu evrenin içine dahil olabilir ve bu hikayeler her bir kanal aracılığıyla farklı bir kitleye ulaşabilir.

Ya da kendi mevcut kitlesini farklı formlarda bir arada tutma amacına hizmet ederler. Ortada bütünleşik bir pazarlama stratejisinin bir üst aşaması vardır aslında.  

Karşı karşıya olduğumuz şey, devasa bir hikaye dünyasıdır  ve bu hikayeler bize farklı formlarla ulaştırılır.
 

ECAM.png
Görsel: ECAM


Transmedyanın ilkelerini açıklamadan önce, bu anlatı türünü biraz daha somutlaştırmak için örneklendirmek istiyorum.

1999 yılında gösterime giren Matrix filmi, bir transmedya anlatımı olarak bize sunulmuştur. Ana hikaye filmin kendisidir.

Filmden yola çıkarak ana hikayeyi genişleten bir dizi yapılması, bir transmedya genişlemesidir ve ana hikayenin arka planı ile yan hikayeleri geliştiren çizgi romanlarının yapılması, bir fan kültürü oluşmasını sağlamıştır.

Yine benzer şekilde, Star Wars serilerinin oluşturduğu dünya, genişletilmiş bir evreni bize sunarak bir transmedya evreni oluşturur. 

Jenkins, Matrix için şunları kaydetmektedir:

Wachowski kardeşler transmedyalık oyununu çok güzel oynamışlardır, ilgi uyandırmak üzere orijinal filmi öncelikle sunmuşlar, kararlı hayranların daha fazla bilgiye açlığını ayakta tutmak için az miktarda web-çizgi romanı hazırlamışlar, ikinci filmin beklentisi içinde animasyon filmlerini yayınlamışlar, ikinci filmin tanıtım kampanyası ile bilgisayar oyununu piyasaya sürmüşler, çemberi The Matrix Revolutions ile sona erdirmişler, ve daha sonra bir devasa online oyun() ile tüm mitolojiyi oyunculara teslim etmişlerdir.


Gidilen bir konserin biletinin Twitter'dan paylaşılması, konserden bir kesitin Instagram'a konulması ve etkinlik için açılmış blogda da konseri değerlendiren bir yazının yayınlaması, internet erişimi olan herkesin yapabileceği ya da yaptığı düşük bütçeli bir transmedya anlatısıdır.

Her mecranın, kendisine en uygun ve en iyi yapabileceği şeyi yapıyor olmasından kastedilen de budur.

Farklı kanallardan hiyerarşik olmayan bir sıralamayla izleyicilere sunulan bu ürünler,  transmedyal üretimin yarattığı hareketi aktif ederek insanlar arasında sosyal etkileşimle büyümektedir.


Jenkins'in çıkış noktası, tek bir alan üzerinden insanlara ulaşmanın  artık zorlaşmış olmasıdır. Farklı kitleleri farklı mecralarda yakalayabilmek için, ana hikayeyi besleyecek ve genişletecek şekilde bu evrenin genişlemesi gerekmektedir.

Ana hikayeden kopmadan, onunla bağını sürdürerek yeni bir hikayenin yeni bir mecrada sunulması önemlidir.


Özetlemek gerekirse, her üç kavramı karşılaştırdığımızda, multimedyada bir hikaye olduğunu ve bunun tek bir mecra üzerinden farklı şekillerde sunulduğunu görüyoruz.  

Çapraz medyada, tek hikayenin farklı mecralarda yer alması durumuna tanık oluyoruz. Transmedyada ise, farklı hikayelerin farklı mecralarda kitlelere ulaşması söz konusudur. 

Dolayısıyla, çapraz medya ile transmedya arasındaki temel farkın şu olduğunu söyleyebiliriz:

Transmedya, farklı platformlarda farklı içeriklerin olmasını şart koşarken; çapraz medyada hikayenin değişmesi söz  konusu değildir.

Transmedyada her seferinde yeni bir hikaye olmalıdır ve her hikaye, Jenkins'in deyimiyle, ana gemiyi genişletmelidir.
 

Fundacion Renovables.png
Görsel: Fundacion Renovables


Transmedya'nın ilkeleri

1- Yayılabilirlik/derinleşme

Transmedyanın temel ilkesi yayılabilirliktir. İçeriğin aktif bir şekilde izleyiciler tarafından sosyal ağlar aracılığıyla dolaşıma girmesini ifade eder.

İzlediğimiz filmi sosyal medyada paylaşarak onu yaymış oluruz. Bu dolaşım, söz konusu içeriğin ekonomik ve kültürel değerini artırır.


2- Kuşatılmışlık

İzleyicilerin ya da takipçilerin, kurgusal dünyaların içine girip orada vakit geçirmesini ifade eder.

Bu dünya bir tema park ya da oyun dünyası olabilir. Bu şekilde izleyecilerin günlük hayatlarına dahil olunur.


3- Devamlılık-tutarlılık-çeşitlenme

Transmedya anlatısı, geleneksel anlatıdan farklı olarak,  çeşitli ve çoklu metinler üzerinden hikayenin geliştirilmesi fikrine dayanır.

Bu nedenle, kurulan transmedya dünyasında tutarlı, bütünlüklü ve devamlılığa sahip içerikler olması gerekir.

İzleyici/kullanıcı için devamlılık, harcadıkları enerjinin sonucudur demektedir Jenkins.


4- Dünya inşa etme

Klasik anlatıda iyi ve kötü karekterlerden farklı olarak bir dünya inşa edilmelidir. Bu dünyada, birçok karekterin ve çok sayıda anlatının yer aldığı, birden fazla medya kanalını destekleyen bir yapının oluşturulması gerekmektedir.


5- Dizisellik

Olay örgüsünde gecen bilgilerin, hangi sıra ile verileceğini ifade eder.


6- Öznellik

Transmedyal anlatılar, bir anlatı evreninin keşfedilmemiş boyutlarına odaklanır ve ana hikayede ele alınmamış noktaları farklı medya kanalları ile tüketiciye sunar.

Örneğin, ana hikaye ikincil bir karekterin gözünden farklı bir medyada anlatılabilir. Bu sayede, anlatının zaman çizgisi genişletilebildiği gibi, ikincil karekterleri merkeze alan hikayeler yaratmak da mümkün olur.


7- Performans

Katılımcı kültürün üyeleri, katkılarının önemli olduğunu ve diğerleriyle belli bir oranda bir bağ içinde bulundukları kanaatini geliştirir.


Peki neden transmedyal hikayelere gerek duyuluyor?

Türkiye'de bu alanda çalışan en önemli isim olan Didem Baykan,  bu konuda şu noktalara dikkat çekiyor:

  • Tüketiciyi çekme sürecinin zorlaşması
  • "Dijital yerliler" için internet dünyasının sıradanlığı
  • "Edilgen izleyici" nosyonunun geçmişte kalması
  • "Çoklu etkinlik" kavramı ile aynı anda birden fazla şeyin yapılabiliyor olması 
  • Oluşan kolektif zeka ile sosyal ağlarlada sağlanan etkilişim
  • İnteraktif  oyunlar
  • Platformlar arası sınırların silikleşmesi
     
Pngio.png
Görsel: Pngio


Transmedya için önemli bazı kavramlar

1- Yöndeşme kültürü

Jenkins'e göre yöndeşme; farklı medya işlevlerinin tek bir cihazda toplanmasını ifade eden teknolojik bir süreçten çok, tüketicilerin yeni enformasyon kaynakları aramaya yönlendirildikleri ve dağınık medya içerikleri arasında bağlantılar kurmaya teşvik edildikleri kültürel bir değişimi ifade eder.

Farklı medya işlevlerinin tek cihazda toplanmasını ifade etmekle birlikte, yöndeşme ile, tüketicilerin yeni enformasyon kaynaklarını aramaya yönlendirildiklerini ve dağınık medya içerikleri arasında bağlantılar kurmayıa teşvik edildiğini görüyoruz.

Bu sayede, paylaşılan kültür yeniden üretilir, yeniden dolaşıma sokulur.

Yöndeşme türleri ise şunlardır: Teknolojik, kültürel, küresel, ekonomik, teknik ve medya.

Baykan, yöndeşmenin kültür kısmına şu şekilde vurgu yapar: 

Yöndeşme kültürü, şirket topluluklarının etki alanlarını genişletmek üzere çoklu platformları kullanma talepleri ve, istedikleri yerde, istedikleri zamanda, istedikleri formatta medyaya sahip olmak isteyen tüketicilerin taleplerinin kesişimi ve etkileşimi ile şekillenir. Medya içeriklerinin bu farklı medya platformları üzerinden dolaşımı, ancak tüketicinin aktif katılımı ile mümkündür ve tam da bu sebeple, kültürel bir süreçtir.


2- Katılımcı kültür

Jenkins'e göreyse katılımcı kültür; sanatsal ifade ve sivil katılıma ilişkin engellerin azaldığı, bireyin kendi yaratılarını üretmesi ve paylaşmasına imkan veren, deneyimli olandan acemiye, gayriresmi akıl hocalığı için destek sağlayan bir kültürü ifade eder. 

Bileşenler de şunlardır: Üyelikler, ifadeler, ortaklaşa sorun çözme, dolaşım.


3- Kolektif zeka

Baykan, kolektif zekaya şu şekilde vurgu yapar:

Sosyal medya, mobil teknolojiler vb. aracılığıyla büyük grupların bir araya gelebiliyor olması ve bu grupların birlikte hareket edebilmeleri hikaye anlatım yöntemlerine daha önce hayal bile edilemeyecek yeni olanaklar eklemiştir.


Podcast yayıncılığı, transmedya ilişkisi ve sunduğu fırsatlar

Transmedya anlatımının, podcast yayıncılığı için fazlasıyla kullanışlı bir alan olduğunu fark ediyoruz. Yepyeni hikayeler genişletilerek bu format üzerinden sunulabilir ya da podcast formatı merkeze alınarak buradan yeni hikayeler üretilebilir.

Bunun üzerine yazılmış Türkçe kaynak bulmak hala zor olsa da, kendi podcast maceramdan ve aldığım Transmedya Anlatıları dersinden yola çıkarak bir ilişki kurabileceğimi düşünüyorum...

Kurduğumuz podcast ağında yaşadığımız süreçle ilgili deneyimlerimi de, yeni girişimcilere fikir vermesi açısından süreç ilerledikçe paylaşma niyetindeyim.

Bu yazıya son halini verirken, Spotify şirketinin de, tüm hakları elinde olan podcastlerin sinemaya uyarlanması ile ilgili adımlar atıyor olduğunu öğrendim.

Yazıda üstünde durulan noktalardan bakınca, bu gelişmenin de, transmedya anlatı kültürüne hizmet edecek bir adım olacağını öngörebiliriz.


Podcast yayıncılığı alanında neler yapılabileceğine baktığımızda, bu formatta üretilmiş herhangi bir dizide yer alan anti-kahraman karekterin hikayesini anlatan sinema filminin yapılması ya da ana hikayenin daha da genişletilerek bir çizgi roman şeklinde sunulması bir transmedyal anlatım olacaktır.

Bu hikaye evreni üzerinden, katılımcı kültürünün yansıması olarak bir fan kültürü inşa edilebilir. Bu fan kültürü; tişörtler, çeşitli materyal tasarımları, yayına katılma, hikayenin ağlar içinde sürekli paylaşılması aracılığıyla sağlanabilir.  


Artık medyayı tüketen insanların, pasif durumda olan izleyiciden aktif  kullanıcıya, hatta oyuncuya dönüştüğü bir çağdayız.

Jenkins'in dediği gibi, transmedya dünyası oyunlarla keşfedilir. Dolayısıyla hedef kitlenin direkt oyuncu  olarak medyada yer almasına işaret eden bir durumdur bu.

Bu ortamda medya tüketicisi, aktif şekilde medyanın üretimine ya da içeriğin yönlendirilmesine katkıda bulanabiliyor.

Dönüşen dizi izleme pratiklerine baktığımızda, Netflix yapımı Black Mirror'un 2018 yılında yayınlanan interaktif bölümü, tüketicinin bu evrende nasıl bir oyuncuya dönüştüğünü de bize göstermektedir.


Benzer şekilde, daha önce yayımlanan ve AK Parti iktidarını üç alt dönem halinde ele aldığım "Erdoğanizm/ler" başlıklı yazımı da bir transmedya anlatısı haline getirmek mümkün.

Yazıda ele aldığım noktaları daha da genişletip bir kitap haline getirmek ya da röportajlarla destekleyecek şekilde bir podcast belgeseli yapmak, bir transmedyal anlatım olacaktır.

Hatta belgesel çekiminin arka planının görüntülü olarak yayınlanması ve kayıt sırasında çekilen fotoğrafların bir foto-kitap haline gelmesi ya da bir çizerin genel süreci resmetmesi ve bunun çizgi roman şeklinde sunulması da bir transmedyal anlatım örneği olabilir.

Bu tarz bir anlatım, her içerik türünde farklı kitlelerin çekilmesini ya da var olan kitlenin korunmasını sağlayabilir.

Günümüzde tek mecrada içerik yayınının, insanlara ulaşmak için zor ve az etkiye sahip bir yöntem olduğunu artık biliyoruz.

Yenilikçi bir duruş ve transmedya hikayelerinin planlı bir şekilde kurgulanması ile hedef kitlemize daha yakın duruş ve direkt bir temas sağlamamız mümkün. 

.
Medya anlatıları ve sosyal içerikler tasarlanırken, transmedya yöntemleri dikkate alınarak süreçlerin kurgulanmasının önemi gün geçtikçe artıyor ve bu yöntemlerin podcast yayıncılığı için son derece kullanışlı fırsatlar sunduğunu düşünüyorum.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU