Barışa açılar kapılar: Dünyadan barış örnekleri (2) Filipinler-Moro barış süreci

Prof. Dr. Nezir Akyeşilmen Independent Türkçe için yazdı

Manila ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi'nin 40 yıl süren savaşı, Müslümanlara geniş haklar tanıyan anlaşmayla resmen son buldu, 27 Mar 2014 / Fotoğraf: Reuters

Geçen hafta, Batı'dan dünyaya umut olmuş bir barış örneğini, Kuzey İrlanda barış sürecini ele aldık.

Yarım yüzyılı aşan etnik, mezhepsel ve siyasal bir çatışmayı sonlandıran bu süreç, dünyanın en başarılı barış inşa deneyimlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu hafta ise yüzümüzü doğuya çeviriyoruz: Filipinler Moro barış süreci.

Filipinler'in güneyinde, Moro Müslüman halkı ile merkezi hükümet arasında yaklaşık yarım asır süren silahlı çatışmalar, on binlerce can kaybına ve milyonlarca insanın yerinden edilmesine neden oldu.

Ancak 2014'te imzalanan ve 2019'da tam olarak uygulamaya giren Bengsamoro Barış Anlaşması, bu kanlı döngüyü durdurarak yakın zamanın en başarılı barış örneklerinden birine dönüştü.

Bu örneği benzersiz kılan unsurlardan biri, barış sürecinin sadece liberal demokratik sistemlerde değil, otoriter eğilimler taşıyan yönetimlerde de başarıyla yürütülebileceğini göstermesidir.

Genelde demokratik rejimlerin barış kapasitesi daha yüksek görülür, fakat Filipinler'deki bu deneyim, Rodrigo Duterte gibi otoriter popülist bir liderin de güçlü siyasi irade, yerel aidiyet ve pragmatik yaklaşım ile etkili bir barış mimarı olabileceğini ortaya koydu.

Bu barış yalnızca Filipinler iç dinamikleriyle değil, uluslararası katkılarla başarıya ulaştı. Malezya, sürecinin başından sonuna etkili bir arabulucu rolü üstlendi.

Türkiye'yi ise özellikle silahsızlanma ve geçiş adaletli mekanizmaları bağlamında uluslararası gözlemci olarak önemli katkılar sundu.

Hatta bu sürecin AK Parti dönemindeki birinci çözüm sürecine ilham kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz.


Kimlik, adalet ve kendi kaderini tayin hakkının tanınması

Moro halkı, İslam'la 14'üncü yüzyılda tanışmış, Mindanao bölgesinde yüzyıllar boyu yarı bağımsız sultanlık sistemiyle yönetilmiş bir topluluktur.

İspanyol ve ardından Amerikan sömürgeciliği ile başlayan dış müdahaleler, 1946'da Filipinler'in bağımsızlığını kazanmasıyla başka bir forma büründü: asimilasyon, marjinalleşme ve yerinden edilme.

Hıristiyan nüfusun bölgeye sistematik biçimde yerleştirilmesi, Morolu halkın siyasal temsilden dışlanması ve ekonomik geri kalmışlık, 1970'lerden itibaren silahlı direnişi tetikledi.

1970'lerde Moro halkının kimlik, toprak ve özerklik talepleriyle başlayan silahlı direnişi, önce Moro National Liberation Front -Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF), daha sonra 1980'lerde ayrılan Moro Islamic Liberation Front – Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) sürdürdü.

Çatışmalar, 120 bin insanın ölümüne ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesine yol açtı.

Bu arada Filipinler'in toplam nüfusu 115 milyon iken, yaklaşık yüzde 6-7'si Müslüman. Müslüman nüfusun neredeyse tamamı Mindanao, Sulu Adaları ve Palawan bölgesinde yoğunlaşır.

Güneydoğu Asya'nın en uzun soluklu çatışmalarından biri, 2014 yılında imzalanan Kapsamlı Bangsamoro Barış Anlaşması (CAB) ile bu acı tarih yeni bir sayfa açtı.

Bu anlaşmayla Moru halkı, Bangsamoro Özerk Bölgesi çatısı altında siyasal tanınma ve öz yönetim hakkı kazandı.

Sürecin ilginç bir kırılma anı, MILF lideri Murad Ebrahim ile Devlet Başkanı Rodrigo Duterte'nin yüz yüze görüşmesidir.

Duterte, kendisinin de Mindanao doğum doğu olduğunu vurgulayarak "Ben sizin hikâyenizi biliyorum" dedi. Bu önemli bir barış imgeleme örneğidir aslında.

Ve bu kişisel temas, çok şeyin önünü açtı. Üstelik Duterte, başkan olduktan sonra MILF lideri Ebrahim'i Bangsamoro geçiş hükümetinin başkanı yaptı.

Bu, bir silahlı grubun, anayasal düzlemde siyasi muhataplığa geçişinin en çarpıcı örneklerinden biri oldu.


Bangsamoro Barış Anlaşması ne getirdi?

2014 barış anlaşması, Moro halkına Bangsamoro Özerk Bölgesi adıyla siyasal bir alan açtı.

Yapılan anayasal reformlarla; 

  • Kendi Parlamentosu ve başkanlık sistemine sahip bir özerk yönetim kuruldu.
  • Moro MILF silah bıraktı ve geçiş hükümetine entegre edildi.
  • Polis gücünün yerel düzeyde paylaşımı sağlandı.
  • Eğitim, din, ekonomi ve kültür alanlarında özerklik genişletildi.
  • Geçiş dönemi adalet mekanizmaları oluşturuldu: Kayıpların akıbetinin araştırılması, geçmişte yaşanan ihlallerinin belgelenmesi ve mağdurlara yönelik rehabilitasyon çalışmaları başladı.

Bu maddeler detaylı incelendiğinde bu sistemin nasıl inşa edildiği daha iyi anlaşılacaktır. 


1- Siyasal özerklik: Bangsamoro Özerk Bölgesi (BARMM)

  • Güçlü etkilere sahip Bangsamoro Özerk Bölgesinde Filipinler Parlamentosu tarafından çıkarılan Bangsamoro Organic Law (BOL), bölgeye anayasal dayanak sağladı.
  • Kendi parlamentosuna sahip, halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşur.
  • Parlamento, başkanlık sistemiyle yürütmeyi seçer.
  • Parlamentonun, dini ve geleneksel hukukla çelişme koşuluyla yerel yasaları çıkarma yetkisi vardır.

2- Silahsızlanma ve siyasi entegrasyon

  • Moro MILP barış anlaşması uyarınca silah bırakmayı taahhüt etti.
  • "Decommissioning process" adım adım uygulandı: silahların BM gözetiminde teslimi ve savaşçıların sivil yaşama dönüşü sağlandı.
  • MILP lideri Murat Ebrahim geçiş hükümetinin başkanı oldu.

3- Polis gücünün yerelleşmesi

  • Filipinler ulusal polisine bağlı olmakla birlikte, Bangsamoro Bölgesi için ayrı bir komuta yapısı oluşturuldu.
  • Atamalarda yerel özerk hükümetin onayı alınıyor. Eski savaşçılar arasından eğitime uygun olanlar polis kadrolarına dâhil edildi.

4- Kültürel, dinsel, dilsel ve eğitimsel özerklik

  • Kendi müfredatlarına oluşturma hakkı verildi.
  • Barış, çok kültürlülük, İslam hukuku ve yerel tarih gibi alanlar ders programlarına alındı.
  • Medreselerin tanınması ve eğitim sistemine entegre edilmesi sağlandı.
  • Şeriat mahkemeleri sadece Müslümanlar için uygulanır hale getirildi.
  • Eğitimde, kamuda yerel diller ve özellikle Arapçanın kullanımı önündeki engeller kaldırıldı.
  • Kültürel kutlamalar, simgeler, bayrak kullanımı gibi sembolik alanlarda serbestlik tanındı.

5- Geçiş dönemi adaleti mekanizmaları: Geçmişle yüzleşme

  • Geçiş dönemi adaleti ve uzlaşma komisyonu kuruldu.
  • Kayıpların akıbeti, zorla yerinden edilmeleri, toprak gaspı ve kitlesel hak ihlallerine ilişkin araştırmalar yürütüldü.
  • Tazminat programları başlatıldı.
  • Kadınlar, çocukları ve etnik azınlıklar için özel destek mekanizmaları geliştirildi.
  • Barış anıtları, hafıza merkezleri, hikâye paylaşımları ve ortak anma günleri ilan edildi.

Barış sürecinin aktörleri ve stratejik dönemeçler

Barış süreci, 1997'den itibaren dönemsel müzakerelerle şekillense de, nihai anlaşma ancak 2014'te sağlandı.

Süreci belirleyen başlıca aktörler:

  • MILP: Baş müzakereci, silahlı güçleri olan siyasi yapı.
  • Filipinler hükümeti: 2010'a kadar farklı liderler başarısız girişimlerde bulundu. 2010'da  Benigno Aquino ve sonrasında Duterte süreci hızlandırdı.
  • Malezya: Arabulucu ve garantör ülkeoldu.
  • Mindanao'daki yerel STK'lar ve dini gruplar: Diyalog, eğitim ve rehabilitasyon çalışmalarında etkili oldular.
  • Avrupa Birliği, Japonya, Türkiye ve Norveç: İzleme ve raporlama misyonlarında yer aldılar.

Uluslararası aktörlerin başında Malezya gelmektedir.

Barış sürecinin en önemli dış destekçisi ve baş arabulucusuydu.

2001'den itibaren süreci resmen kolaylaştırdı.

Malezya barış heyeti, MILF'e daha yakın olduğu için hükümetin güvenini kazanması zaman aldı; ancak sonrasında güvenilir bir denge unsuru oldu.

Avrupa Birliği (AB), Japonya, Türkiye ve Norveç gibi oyuncular uluslararası bağlantı grubu içinde yer aldı (2009).

Başlıca fonksiyonları taraflar arasında güven tesisine katkı sağlamak, teknik destek, uzlaşma önerileri sunmak, izleme ve raporlama yapmaktı.


Barışın hayata geçirilmesi: Eğitim, STK'lar ve entegrasyon

Barış sadece silahların susturulması değil, hafızaların onarılması ve ortak bir gelecek tasavvurunun inşasıdır. Filipinler'de yürütülen barış sonrası çabalar bu anlayışla şekillenmiştir.

Bu bağlamda Filipinler Eğitim Bakanlığı barış eğitimini resmi müfredata dâhil etti ve okullarda diyalog, kültürel çoğulculuk, insan hakları ve uzlaşma dersleri verilmeye başlandı.


1- Barış eğitimi ve insan hakları programları

Filipinler Eğitim Bakanlığı barış antlaşmasından sonra "barış eğitimi yol haritası" kapsamında kamu okullarında özel bir müfredat geliştirdi. Bununla süreçte çatışma çözümleri teknikleri, dinler arası hoşgörü, yerli halkların hakları ve sosyal adalet gibi hak temelli bir anlayış geliştirildi.

BRAC Phillipines desteğiyle, Bangsamoro bölgesinde yürütülen "Alternatif Delivery Model" kapsamında barış eğitimi ve eğitime erişimi kısıtlı olan köylerde "mobil öğretmenler" aracılığıyla uygulandı. 

Mindanao State University ve Notre Dame University öğretmenlere yönelik "Peace Pedagogy – Barış Pedagojisi" eğitimi sundu. Bu eğitimlerde öğretmenler yalnızca bilgi değil, tutum ve davranış değiştirme yöntemleriyle donatıldı. Farklı şehirlerde düzenlenen "Teachers as Peacebuilders - Barış İnşacısı olarak Öğretmenler" Seminerleriyle 5000'den fazla eğitimciye ulaşıldı. 


2- STK'ların rolü ve yerel katılımcılık

STK'lar sadece hükümetle MILF örgütü arasında arabuluculuk süreçlerini desteklemekle kalmadı, aynı zamanda köy toplantıları ve barış atölyeleri ile halkın bilinç düzeyini artırdı.

Bu çerçevede "barış kahvesi" programlarıyla farklı etnik ve dini grupların temsilcilerini küçük gruplarda bir araya getirerek hikâye paylaşımı ve uzlaşma temelli konuşma halkaları kuruldu. Halktan ekipler kurularak barış sürecinin yerelde denetlenmesi sağlandı.

Aynı zamanda kadınların barış masasına katılımı için Birleşmiş Milletler'in 1325 sayılı kararı (Barış ve Güvenlik Süreçlerinde Kadınların Katılımı) doğrultusunda kampanyalar geliştirildi.  

MILF içerisinden kadınların teknik danışman, danışma kurulu üyesi ya da müzakereci olarak sürece katılımı bu kampanyalar sayesinde mümkün oldu. 

Müslüman genç gönüllülerin Hıristiyan kuruluşlarda ve toplumların karışık olduğu bölgelerde barış hizmetine gönderildiği bir gönüllülük programı oluşturuldu.

Karşılıklı empati ve dinler arası ilişkileri güçlendirmek için 2004'ten bu yana 300'den fazla gönüllüye eğitim birimi, sağlık ve afet yönetimi alanlarında hizmetler sunuldu. 


3- Toplumsal entegrasyon projeleri: Eski savaşçıların sivil hayata Dönüşü

Toplumsal entegrasyon faaliyetleri çerçevesinde eski savaşçılar için mesleki eğitim ve istihdam projeleri geliştirildi. Karma köylerde ortak üretim kooperatifleri kuruldu.

Dini gruplar arası ziyaretler organize edildiği ve yerinden edilmiş toplulukların geri dönüş süreci başlatıldı.

  • Ortak Normalleşme Komitesi gözetiminde MILF üyelerine silah bırakıp sivil hayata geçerken teknik mesleki eğitim, psikososyal destek, travma rehabilitasyonu ve mikro kredi ve girişimcilik hibeleri sağlandı. 2021'de başlatılan proje TURO ile 3000'den fazla eski savaşçıya teknik beceri eğitimi verildi.
     
  • Ortak üretim kooperatifleri ve karma köy projeleri- barış sonrası oluşturulan Barış ve Kalkınma Komitesi Yapısı kapsamında karma köylerde tarımsal üretim kooperatifleri kuruldu. Bu sayede hem geçim sağlandı, hem de topluluklar arasında güven pekiştirildi. Maguindanao'da Hristiyan ve Müslüman kadınların birlikte yönettiği bir "balıkçılık kooperatifi" ulusal ödül kazandı.
     
  • Geri Dönüş ve Yeniden Yerleşim- Yerinden edilen insanların 2019 sonrasında kendi köylerine geri dönüşü sağlandı. Bu çerçevede 200 binden fazla insan eski yerleşim yerlerine döndü. Bu kapsamda geçici barınaklar, okul ve sağlık merkezi inşaatları ve toplumsal travma destek oturumları gerçekleştirildi.


Sonuç: Barışın derinleşmesi yerelden geçer

Moro barış süreci yalnızca silahların bırakıldığı bir anlaşma değil, toplumun tüm kesimlerini içeren uzun soluklu bir toplumsal, siyasal ve kültürel dönüşüm süreci oldu.

Eğitimcilerden kadın liderlere, genç gönüllülerden savaş mağdurlarına kadar herkes barışın taşlarını yerine koyan aktörlere dönüştüğü.

Bu yönüyle Filipinliler Moro Barış örneği, barışın sürdürülebilirliğinin anlaşma masasının dışında yerelde ve yerel toplumla kurulduğunu bir kez daha gösterdi.

Yine, Moro barışı liberal barış teorilerine meydan okuyan bir örnek oldu.

Demokratik bir barış kapasitesi gelişmemiş iken bile, güçlü merkezi liderlik ve yerel kimliği tanıyan bir irade sayesinde süreç tamamlandı.

Bu da şunu gösterdi, barış, bazen merkezi otoritenin kararlılığıyla mümkün olur. Silahlı grupları siyasal alana entegre etmek, güvenliğin ötesinde kapsayıcı yönetişim gerektirir. Uluslararası destek, arabuluculukla sınırlı kalmayıp yerel projelere yayılmalıdır.

Filipinler, "illiberal" bir liderlik altında demokratikleşmeye açılan bir kapı araladı. Moro halkı için bu yalnızca bir barış anlaşması değil, asırlık dışlanmışlığın sona ermesi anlamına geliyor.

Dünya ise bu süreçten, barış kapasitesinin sadece sistemin değil, liderliğin ve yerelin kalitesiyle de doğrudan ilişkili olduğunu öğreniyor.

Barış anlaşması Filipinler'in demokratikleşmesinin önünü açtı. Bu çerçevede, Barış anlaşması, Filipinler'in çokkültürlü yapısını tanıyan ilk ciddi anayasal adımdır.  

Katılımcı, müzakereci ve çoğulcu yönetim anlayışının yerleşmesine katkı sundu. Bangsamoro bölgesinde seçimli yerel parlamento, federalizme yakın uygulamaların test edildiği bir alan haline geldi.

Buna rağmen Bangsamoro'daki demokratik kurumlar, yerel düzeyde "laboratuvar demokrasi" işlevi gördü.

Moro barış süreci yalnızca bir siyasal uzlaşma değil, aynı zamanda kolektif bir adalet, onarım ve toplumsal iyileşme çabasıdır.

Yerel ve uluslararası STK'lar, dini aktörler ve uluslararası gözlemciler, hem meşruiyet hem de teknik kapasite açısından sürecin omurgasını oluşturmuştur.

Geçiş dönemi adaleti ise sadece geçmişin yükünü değil, geleceğin umutlarını da taşıyan bir yapı olarak inşa edildi.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU