İnsan iyidir

Prof. Dr. Mehmet Çelik Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Kutsal kitabımız “Biz insanı en güzel şekilde yarattık” der. Bunun anlamı; insanın yaratılıştan kötü olmadığıdır.

İnsanı bozan, onu çoğu kez vahşileştiren çevresel şartlar ve hırslarıdır. Çünkü asıl olan ışıktır. Karanlık, sadece ışığın kaybolduğu haldir.

İnsan iyi olmak için yaratıldığına göre, bütün bilgelik ögretileri ve iyiliğe çağıran felsefeler insanı yaratıldığı andaki saflığına yeniden kavuşturmaya uğraşırlar.

İnsan kelimesi çok değişken anlamları beraberinde taşır. Çok büyük bir hata işleyen bir adamı sorguladığınızda ondan şu cevabı alırsınız;

Üstüme bu kadar gelmeyin, ben de insanım!   

Buradaki anlatımda insan zavallığın ve zaafın karşılığıdır. Yani hata yapma potansiyelinin zirvesi…

Gazete, televiziyon gibi yayın organlarında işlenmiş feci bir cinayeti gördüğünde insanların çoğu şu tepkiyi verir:      

Bunu yapan insan olamaz!

Oysa bir hayvanın boş yere ihtiyacı olmadan bir başka hayvanı öldürdüğü görülmemiştir.  

Bu anlamda da insan mükemmelliğin karşılığı olarak anlatılmıştır.

O halde insan; aslında çelişkilerinin toplamı değil midir?  

İnsan içindeki kuvvetlerin çarpışmasıyla harekete geçer.

Akıl ile öfke; hırs ile gözü tokluk; acele ile sabır; ihtiras ile vicdan; gaddarlık ile merhamet çarpışmadan insan olunur mu? 

İnsandaki bütün çatışma ve kurtuluşların formülü gene kendi içerisindedir.

Çünkü insan bir mikrokosmostur. Evrendeki her şeyin küçük bir çekirdeğini kendi içinde barındırır.                                  

Rıza Tevfik’e kulak verelim; 

Gel derviş gel hele yabana gitme
Her ne arar isen insan sendedir
Boşuna nefsine eziyet etme
Ka’be’yse maksadın Rahman sendedir.

Gayriden derdine arasın çare 
Ne varlık verirsin nâre ile mâre 
Cennet’ten çıktıysan be hey avâre 
Havva’yı aldatan yılan sendedir

diyor üstad…


Halk arasında olumsuzluk taşıyan ve iyilik yapmamayı tavsiye eden cok sayıda deyim ve hikaye vardır. Bunlar yanlış örneklerin kabul edilmesinden doğan kötü örneklemelerdir.

Çünkü “kötü örnek, örnek olamaz” kaidesi çok geçerlidir hâlâ…


İyilik yapmak kimseye lütuf değildir. Çünkü “Veren el alan elden daha muhtaçtır” der yüce bilgelerden birisi…

İyilik konusunda bir Arap efsanesi vardır. Şöyledir;

Arap asilzâdelerin birisi çölde at sırtında dolanırken, yerde yatan ve “su, su” diye inleyen bir adama rastlar.

Atından iner ve kırbasındaki suyu son damlasına kadar yerde yatan adama içirir. O yarı ölü yatan adam birden bire dirilir, kılıcını çeker ve asilzâdenin boğazına dayar.

Meğerse adam soygun için seçmiştir bu numarayı…

Asilzâdenin üzerindeki altın, mücevher ne varsa alır. Elbiselerini de çıkarttırır.

Asilzâdenin atına atlayıp gideceği sırada asilzâde arkasından bağırır: 

- Dostum aldığın her şeyim sana helâl olsun; ama ne olursun, bana yaptıklarını başka bir yerde asla anlatma!                      

Soyguncu güler ve şöyle der:

- Ne üzülüyorsun kardeşim, çölün ortasında bu halinle en çok bir gün sonra ölürsün, leşini akbabalar yer. Sen öldükten sonra anlatmam ya da anlatmamam seni ne ilgilendirir ki?

Asilzâde şöyle der: 

Doğru ben öldükten sonra senin anlatıp anlatmaman çok önemli değil; ama olur ki sen bunu anlattığında, benim hikâyemi duyanlardan birisi, iyilik niyetindeyse, iyilik yapmaktan vazgeçer. O yüzden anlatmanı istemiyorum! 

Soyguncu bu yüce davranış karşısında ezilir, üzülür ve kendisini affetmesi için asilzâdenin önünde diz çöker. 


Kötüler kadar güçlü olmak zorunda iyiler... Çünkü kötü, kötülükten vazgeçmezken sen nasıl olur da iyilikten vazgeçersin?..

Ve de unutma ki boş elini uzattığında ona bir şey bırakan birini bulamaman elbette kötü, ya dolu elini uzattığında ondan bir şey alacak birini bulamayacak kadar insanların nefretini kazanmışsan, nasıl olur da insan içine çıkarsın...                              


Unutma sen insansın ve “evrenin gözbebeğisin”!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU