Almanya’nın Suriye çıkmazı

Aydın Enes Seydanlıoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Suriye'nin kuzeyini terörden temizlemek amacıyla Türkiye’nin, terör örgütü PKK'nın uzantısı olan YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve IŞİD'e karşı başlattığı Barış Pınarı Harekatı ve sonrasında yaşanan gelişmeler Avrupa Birliği cephesinde büyük yankı uyandırdı.

İlk önce Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, 9 Ekim'de Suriye'deki Barış Pınarı Harekâtı konusunda, Ankara'ya itidal ve harekâtı durdurma çağrısı yapmış ve bununla birlikte Türkiye'nin Suriye sınırında anlaşılması gereken güvenlik kaygıları olduğunu belirtmişti.

Ancak Juncker´in, “Plan, sözde bir Güvenli Bölge oluşturulmasını da içeriyorsa, AB'den hiçbir şekilde maliyetini üstlenmesini beklemeyin” ifadeleri basına yansıdı.

AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ise esas kaygılarının Türkiye'nin operasyonunun yeni bir insani krize yol açma ihtimali olduğunu söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Suriye'deki tek taraflı operasyonu güçlü bir şekilde kınadığını ve Türkiye'nin buna en kısa zamanda son vermesini talep ettiğini dile getirirken, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Türkiye'nin adımlarının bölgeyi daha istikrarsız hale getirme ve IŞİD'in tekrar ortaya çıkmasına yol açabileceği riski taşıdığını deklare etti.

Özetle Avrupalı karar alıcılar net bir biçimde operasyona karşı olduklarını belirtti.

Bu süreçte Türkiye ile ilgili kanaatlerini beyan ederken kullandıkları jargon, Türkiye’nin müttefiki olmalarından öte Türkiye’nin “ötekisi” olduklarını da bir kez daha akla getirdi.

Bununla birlikte Almanya'da Federal Meclis Bilimsel Hizmetler Dairesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı Harekatı’nın uluslarası hukuka aykırı olduğu kaydedildi.  

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından da ABD ve Türkiye'nin Suriye'de ateşkes için anlaştığını duyurdu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da "ateşkesin iki meşru devlet arasında olacağını", anlaşmanın Barış Pınarı Harekatı'na 120 saatlik ara verilmesini kapsadığını söyledi.

Alman kamuoyunda ise operasyonun etkileri hala devam ediyor.
 

Annegret Kramp-Karrenbauer AFP.jpg
Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp Karrenbauer / Fotoğraf: AFP


Alman televizyon kanalı ZDF’de yayınlanan bir programda açıklamalarda bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın, “Kürt birliklerine ya da Kürt milislerine saldırının uluslararası hukuk açısından meşru olduğuna inanmıyorum” değerlendirmesi gündeme gelmişken, Almanya Savunma Bakanı ve Hristiyan Demokrat Partisi (CDU) Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Suriye'nin Türkiye sınırı boyunca, uluslararası olarak kontrol edilen bir Güvenli Bölge oluşturulması teklifini gündeme getirdi.

Türkiye'nin yıllardır gündeme getirdiği öneriye kulak tıkayıp mesele çözüme kavuşmak üzereyken iktidar partisinin genel başkanı tarafından Almanya Dışişleri Bakanının hilafına da böyle bir talebin dile getirilmesi, Almanya´nın Suriye meselesinde yetersiz ve dış politikada siyaseten başarısız olduğunu gösterdi.

Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer, bu öneriyi Başbakan Angela Merkel ile istişare ettiklerini ve Batılı müttefiklere de sunduklarını ifade etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Almanya'da koalisyon hükümetinin büyük ortağı olan CDU‘nun genel başkanlık görevini geçtiğimiz yıl Angela Merkel'den devralan Kramp-Karrenbauer´in bu önerisi ile öncelikle Güvenli Bölge'yi Türkiye'nin tek başına kontrol etmesinin önüne geçilmesini hedeflendiğini söylemek mümkündür.

Bununla birlikte YPG (SDG)'ye karşı olası hamleleri sadece Türkiye'nin "insafına" bırakmayarak Alman kamuoyunda bir sempati toplayacağı yorumları da gündeme gelmektedir.

Üçüncü olarak, Almanya’da bulunan mültecilerin en azından bir kısmının geri gönderilmesi için yeni bir alanın açılacak olması veya bu olmazsa dahi güvenli bölgenin daha fazla mülteci kabul etmeme noktasında önemli bir bahane olabileceği konuşulmaktadır.

Güvenli Bölge önerisinin aynı zamanda ekonomi ve yatırımlar açısında da öne çıkabileceği, söz konusu bölgedeki yerleşim yerleri, alt yapı, santraller gibi konularda Almanya'nın aktif rol üstlenebileceği konusu tartışılmaktadır.

Son olarak, uluslararası olarak kontrol edilen bir bölgenin önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği tarafından Rusya'ya karşı bir koz olarak kullanılabileceği yorumu da önemlidir.

Almanya’nın katalizörü olduğu Birlik ülkelerinin şimdiye kadar yaşananlara seyirci kaldığı ve uygulayabilirliği tartışmaya açık olsa da Güvenli Bölge konusundaki teklifleri ile daha aktif bir rol alma arzusu, Almanya’da güvenlik açısından söz sahibi iki kurumu karşı karşıya getirmiş ve bu durum, Almanya’nın askeri ve siyasi konularda kendine özgü ve bağımsız politikalar belirleyemediğini, nihayetinde Amerika’daki karar mekanizmasının etkisi altında olduğunu tekrar göstermiştir.

İç politikasında farklı seslere kapı aralarken, dış politikasında her zaman ticari ve askeri sebeplerden dolayı "doğu-batı" ikileminin arasına sıkışması, Almanya’yı özellikle dış politikada pasif  bir aktör haline getirmektedir. 

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU