Türkiye'de milliyetçilik, hem güncel siyasi tartışmalarda, hem de daha derindeki siyasal süreçlerin oluşmasında en etkili eğilim olmuştur. Neredeyse bütün siyasi yapıların içinde temsil edilen milliyetçilik Türkiye’de son dönemlerde, Muhafazakarlık, Atatürkçülük, İslamcılık kavramları etrafında çok tartışılıyor. Türkiye'deki milliyetçiliğin, dünyada yükselmekte olan yeni sağ popülizm ve milliyetçiliklerle birçok benzerlikleri yanında, bazı farkları da bulunduğu ve Türkiye’de dönüştürme gücüne sahipliği çok konuşuluyor. Özellikle AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı ile birlikte milliyetçiliğin Türkiye'nin mevcut tablosundaki gücü ve nasıl siyasi sonuçlar üretebileceği üzerine çokça araştırmalar yapılıyor.
Türkiye'de milliyetçiliğin yeniden popülerleşmesi ve yüksek etki gücüne kavuşması açısından -büyük bölümü halen iktidarda olan AK Parti döneminde gerçekleşmiş olmasının saha pratiği siyaseti de şekillendirmeye devam ediyor.
Özellikle kendisini Atatürkçülük ve Milliyetçilik üzerinden ifade edilen kesimlerde Türkiye ve dünya olaylarına bakışta zaman zaman keskin ayrımlar ortaya çıksa da aslında sön dönemde yapılan bir çalışma reflekslerin aynı olmaya başladığını ortaya koyuyor.
Son olarak Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından yapılan çalışma ve daha önce Ankara Enstitüsü ve İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yapılan Türkiye’de Milliyetçilik Algısı raporunda da ezber bozan saha araştırmaları karşımıza çıkıyor.
Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından Türkiye’nin Milliyetçilik Haritası araştırması yayınlandı.
Doç. Dr. İlker Aytürk, Hüseyin Raşit Yılmaz, Yağmur Uzunırmak, Gökhan Güler ve Emre Gürbüz tarafından yapılan söz konusu araştırma 18 yaş üzerindeki seçmen baz alınarak 25-29 Eylül tarihleri arasında telefon anketi yöntemiyle 2017 kişi ile yapıldı. Katılımcıların % 49.7 erkek 50.3 ise kadınlardan oluştu.
Araştırmada öne çıkan başlıklar:
Türkiye’de her 3 kişiden 2’sinin siyasi görüşünün milliyetçilik temelli olduğu anlaşılıyor.
Kendinizi öncelikle hangisinin bir parçası olarak görüyorsunuz?” sorusu yöneltilen katılımcıların %56’sı Türk milletinin, %40’ı ise İslam ümmetinin yanıtını vermiştir.
Kudüs’e kendisini “çok yakın” ve “yakın” hissedenlerin oranı %57,7 iken Kerkük’e “çok yakın” ve “yakın” hissedenlerin oranı %43,1.
Tarihimizin en çok hangi dönemiyle gurur duyulduğu sorusunda katılımcıların %53,8’i “Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet dönemi” cevabını verirken %37,1’i “Osmanlı/Selçuklu dönem yanıtını vermiştir.
Milli güvenlik gerekçesiyle kişisel hak ve özgürlüklerinizin kısıtlanmasını kabul eder misiniz?” sorusuna katılımcıların %62,6’sı “Hayır” yanıtını vermiştir.
Bir zeytinliğin ortadan kaldırılıp bölgeye önemli ekonomik katkı sağlayacak bir altın madeninin açılmasını destekler misiniz?” sorusuna katılımcıların %61,9’u “Hayır” yanıtını vermiştir.
Devletin varlığına yönelik tehdit olup olmadığı sorusuna ise katılımcıların %63’ü “Evet, var” yanıtını vermiştir.
Ne kadar dindar olduğu sorusu yöneltilenlerin %81,8’i “Çok dindar” ve “Dindar” olduklarını belirtmişlerdir.
Hükümetin üzerinde devletin uzun vadeli çıkar ve politikalarını takip eden bağımsız bir devlet aklı vardır.” görüşüne “Katılıyorum” ve “Kısmen katılıyorum” diyenlerin oranı %62,4.
“Kürtçe eğitim veren ilkokullar da açılmalı” görüşüne katılımcıların %65,2’si karşı çıkıyor.
“Meclis kürsüsünde DEM Parti’yi temsilen kimin konuşmasını tercih edersiniz?” sorusuna katılımcıların %55,4’ü Selahattin Demirtaş’ın, %4’ü ise Öcalan’ın konuşmasını istediğini belirtmiştir.
“Silah bıraktıkları takdirde PKK’lılara af çıkarılmalı” diyenlerin oranı %18’le sınırlı kalmıştır. Toplumun %82’si bu durumda bile affa karşı görüş beyan etmektedir.
Atatürkçülerin %70,5’i Kürtlerin eşit muamele gördüğünü belirtirken, Sosyal demokratların %69,8’i Kürtlerin eşit muamele görmediğini ifade etmektedir
“Öcalan serbest bırakılmalı mı?” sorusuna katılımcıların %87,8’i “Hayır” yanıtını vermektedir.
Türk milliyetçilerinin %93’ü, Atatürkçülerin %89,5’i, İslamcıların da %63,6’sı Türklük kavramının Anayasa’dan çıkarılmasına karşı olduklarını belirtmişlerdir.
Kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayanların %36,6’sı Ak Parti’yi desteklemektedir.
Türkiye’de ne kadar milliyetçi var?
Türkiye’de ne kadar milliyetçi var? Kamuoyu araştırması raporu Türkiye’de Türk milliyetçiliğinin renklerini, dokusunu veri bazlı anlamak ve milliyetçilerin tercihlerini ve eğilimlerini saptamak için gerçekleştirildi. Ulusal temsil kabiliyetine sahip çalışmanın sonuçlarına göre Türkiye’nin %73,4’ü kendisini “çok milliyetçi” ve “milliyetçi” olarak tanımlıyor.
Ak Parti’ye oy verenlerin %76,2’si, CHP’ye oy verenlerin %73’ü, MHP’ye oy verenlerin %95,3’ü, İyi Partililerin %85,9’u, Zafer Partililerin %98,2’si kendilerini milliyetçi olarak tanımlıyor.
Eğitim seviyesi ve yaş ilerledikçe milliyetçi olduğunu belirtenlerin oranında belirgin bir artış yaşanıyor. Siyasi olarak kendilerini tanımlamaları istenen katılımcıların %34,2’si Atatürkçü, %25,4’ü Türk milliyetçisi olduklarını belirtmektedir.
En çok tercih edilen beş politik görüşün 3’ünü milliyetçiliğin farklı formları oluşturuyor. %5,4 oranındaki ülkücüler de ilave edilirse Türkiye’de her 3 kişiden 2’sinin siyasi görüşünün milliyetçilik temelli olduğu anlaşılıyor. Diğer siyasi görüşlerdeki milliyetçiler eklendiğinde bu oran yukarıdaki %73,4’e, yani her 4 kişiden neredeyse 3’ünü kapsayan bir hacme ulaşıyor.
Milliyetçilerin “Millet” i kimlerden oluşuyor?
Araştırmaya katılanların %86,1’inin anadili Türkçe, %10,4’ünün anadili ise Kürtçe.
"Kökeni ne olursa olsun, kendini Türk hisseden ve Türkiye’ye bağlı olan herkes Türk kabul edilmelidir." görüşüne katılan katılımcıların oranı %72,6. Kendisini “Türk milliyetçisi” olarak tanımlayanlarda bu oran %71,8, “Atatürkçüler”de %82,9, “Ülkücüler”de %76,9. Parti kırılımlarında ise MHP’lilerde %74,1, İyi Partililerde %85,3, Zafer Partililerde ise %72,4. Aynı oran “Sosyal demokratlarda %56,5, “Sosyalistlerde %42,5. Yukarıda “ulus devlet” le uyumlu görünen tablonun tarihsel bir bagajı üzerinde taşıdığını da görüyoruz.
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtler Türk’tür.” diyenlerin oranı %69,3. Bu oran hata payı içerisinde “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Boşnak/Çerkes/Arnavutlar Türk’tür.” diyenlerin oranıyla (%68,6) aynıdır. Bu benzerlik uzun bir etnik bölücü terör sürecinin toplumsal “tek millet” kabulünü bozamadığını göstermesi bakımından dikkate değerdir.
Bununla birlikte “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Rum/Ermeni/Yahudiler Türk’tür.” diyenlerin oranı %34,1’le sınırlı kalıyor. Yani katılımcılar imparatorluk dönemindeki gibi Müslüman etnik grupları çoğunlukla “biz” = “Türk” çatısı altında kabul ederken Müslüman olmayan etnik grupları çoğunlukla aynı şekilde kabul etmiyor. “Okuyacağım gruplara mensup birinin ailenize gelin/damat olarak katılmasını isteyip/istememe” sorusunda ise “ulus devlet”in çatısı altında olmanın etnisite üstü etkisiyle oluşan toplumsal kabulü görüyoruz. Iraklı bir Kürt’ün ailesine katılımına karşı olanların oranı %58,2 iken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Kürt’ün ailesine katılımına karşı olanların oranı yalnızca %19,3.
Aynı soruda Suriyeli bir Türkmen’in aileye katılımı sorusunda ise karşı olanların oranı %47,7. Aynı soruda Türk vatandaşı bir Kürt’ün aileye girişinde olumsuz görüş belirtenler Türk milliyetçilerinde %23,8, Atatürkçülerde %23,2, Ülkücülerde 23,9. Bu oranın Ak Parti’de %22,8, CHP’de %19,1 olduğunu göz önünde bulundurursak milliyetçilerin hem ulusal ortalama ile hem de iki büyük parti seçmeniyle oldukça benzer bir “öteki” kabulüne sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu ortak tavrın “etnik haklar” söz konusu olduğunda yine ortaklaşacağını ama bu defa karşıtlık üzerinde bir mutabakat olduğunu göreceğiz
Demokrasi olmazsa olmaz
Demokrasi kıpkırmızı, laiklik kırmızı çizgi “Ülkeyi yönetenlerin belirli aralıklarla halk tarafından seçildiği ve egemenliğin halka dayandığı bir yönetim şekli olan demokrasiyi, ülkemiz açısından olmazsa olmaz olarak görüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların %84,3’ü “Evet” cevabını vermiştir. Ak Parti seçmenlerinde bu oran %83,4, CHP seçmenlerinde %86,4’tür. Türk milliyetçilerinde söz konusu oran %87,8, Atatürkçülerde %88,3, Muhafazakârlarda %77,9, İslamcılarda %71,4’tür. Aynı soruda “Evet” oranı olası cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı tercih edenlerde %83,6, Mansur Yavaş’ı tercih edenlerde %87,2, Ekrem İmamoğlu’nu tercih edenlerde %84,8, Özgür Özel’i tercih edenlerde ise %86,2’dir. Yine aynı oran öğrencilerde %89,4 iken 18-24 arası toplam katılımcılarda %79,7’dir. Katılımcı öğrencilerin çok büyük çoğunluğunun 18-24 yaş arası olmasına rağmen 18-24 yaş arası katılımcıların tümünde 10 puanlık belirgin bir düşüş söz konusu yaş grubunda öğrenci olmayanlarda “demokrasinin olmazsa olmazlığı” görüşünün ülke ortalamasının oldukça altında kaldığını göstermektedir. Yani öğrenci gençlerle, öğrenci olmayan gençler arasında çok temel bir konuda büyük bir ayrışma görülmektedir. Öğrenci olan 18-24 ile öğrenci olmayan 18-24 arasındaki bu belirgin ayrışmaya başka sorularda da rastladığımızı belirtmeliyiz.
Laiklik anlayışı gerekli
“Türkiye için laik bir yönetim anlayışını gerekli görüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların %71,6’sı “evet” yanıtını vermiştir. Yeniden Refah Partisi hariç tüm partilerde “evet” cevabı belirgin olarak yüksektir. Kadınlarda bu soruya verilen “evet” oranı erkeklerden 4 puan öndedir. Milliyetçilerde Devlet, Din, Coğrafya Algısı Katılımcılara 9 farklı şehir/bölge/ülke sorularak kendilerini duygusal yakınlık olarak nasıl konumlandırdıkları ölçüldü.
Milliyetçiler Kudüs’ü Kerkük’ten daha yakın görüyorlar
Sorulan dokuz coğrafi yerin her birinin sembolik ve tarihsel anlamları mevcuttu. Yakınlık sıralamasına göre yerler şöyle sıralandı: 1. Kudüs, 2, Kerkük, 3. Balkanlar, 4. Orta Asya, 5. Avrupa, 6. Japonya, 7. Rusya, 8. Çin, 9. ABD. Kudüs’e kendisini “çok yakın” ve “yakın” hissedenlerin oranı %57,7 iken Kerkük’e “çok yakın” ve “yakın” hissedenlerin oranı %43,1. Kendisini Kerkük’e yakın hisseden MHP seçmenlerinin oranı %73,4. Aynı soru Kudüs için sorulduğunda MHP’lilerin yakınlık oranı %75,9 ile Kerkük’le hayli benzeşiyor. Türk milliyetçisiyim diyenlerde Kudüs’e yakınlık hissedenlerin oranı %67,3, Atatürkçülerde %41,1.
Önce Türk Milletinin sonra İslam Ümmetinin parçası görüyorlar
“Kendinizi öncelikle hangisinin bir parçası olarak görüyorsunuz?” sorusu yöneltilen katılımcıların %56’sı Türk milletinin, %40’ı ise İslam ümmetinin yanıtını vermiştir. Zafer Partililerin %89,1’i, İyi Partililerin %84,7’si, CHP’lilerin %80’i, MHP’lilerin %%63,4’ü öncelikle Türk milletinin parçası olduklarını belirtmişlerdir. Ak Partililerde bu oran %37,8 Türk milletinin, %60,4 İslam ümmetinin şeklinde gerçekleşmiştir. Kendisini İslamcı olarak tanımlayanlarda “öncelikle Türk milletinin parçasıyım” diyenlerin oranı %15,5’e kadar gerilemektedir.
Kurtuluş savaşıyla gurur duyuyorlar.
Tarihimizin en çok hangi dönemiyle gurur duyulduğu sorusunda katılımcıların %53,8’i “Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet dönemi” cevabını verirken %37,1’i “Osmanlı/Selçuklu dönem yanıtını vermiştir. En çok “Hunlar- Göktürkler” dönemiyle gurur duyanlar ise %3,2 ile sınırlı kalmıştır. Türk milliyetçilerinde neredeyse yarı yarıya “Kurtuluş Savaşı/Cumhuriyet dönemi” ve “Osmanlı/Selçuklu dönemi” en gurur duyulan tarihsel dönemler olurken Atatürkçülerde %82,4 ile “Kurtuluş Savaşı/Cumhuriyet dönemi” en gurur duyulan tarihi dönem olarak öne çıkmıştır. Ülkücülerde ise %60,8 ile “Osmanlı/Selçuklu dönemi” tercih edilmiştir.
Hak ver özgülüklerin kısıtlanması Milli Güvenlik gerekçesiyle kabul edilmiyor
“Milli güvenlik gerekçesiyle kişisel hak ve özgürlüklerinizin kısıtlanmasını kabul eder misiniz?” sorusuna katılımcıların %62,6’sı “Hayır” yanıtını vermiştir. Bu soruda Türk milliyetçisi ve Atatürkçülerle Ülkücüler arasında sıklıkla ortaya çıkan ayrışmalardan birini daha görüyoruz. Türk milliyetçilerinin %63,3’ü, Atatürkçülerin %68,2’si hak ve özgürlüklerinin milli güvenlik gerekçesiyle kısıtlanmasını kabul etmeyeceğini belirtirken Ülkücülerde bu oran %43,9’da kalmıştır.
Bağımsız devlet aklı vardır
“Hükümetle milletin menfaatleri çatışır mı?” sorusunda da benzer bir ayrışma görülmektedir. “Hükümetin üzerinde devletin uzun vadeli çıkar ve politikalarını takip eden bağımsız bir devlet aklı vardır.” görüşüne “Katılıyorum” ve “Kısmen katılıyorum” diyenlerin oranı %62,4. Bu oran kendisini “muhafazakâr” olarak tanımlayanlarda %81,5 gibi astronomik bir seviyeye çıkıyor. Türk milliyetçilerinde ise ulusal ortalamayla neredeyse aynı oranda: %62,8.
“Bir zeytinliğin ortadan kaldırılıp bölgeye önemli ekonomik katkı sağlayacak bir altın madeninin açılmasını destekler misiniz?” sorusuna katılımcıların %61,9’u “Hayır” yanıtını vermiştir. “Hayır” oranı en yüksek iki parti %87,5 ile İyi Parti ve %77,6 ile CHP’dir. MHP ve Ak Parti’de birbirine yaklaşık oranlarla destekleyenler çoğunluktadır.
Devletin varlığına tehdit var: Dış Güçler
Devletin varlığına yönelik tehdit olup olmadığı sorusuna ise katılımcıların %63’ü “Evet, var” yanıtını vermiştir. Tehdit olduğunu düşünen %63’e tehdidin ne olduğu sorulduğunda toplumumuzun kadim yanıtı en çok tercih edilen cevap olarak öne çıkmıştır: “Dış Güçler”, %30,4. Onu %12,7 ile “Ekonomi/ Geçim sıkıntısı” ve %10 ile “İsrail” yanıtları izlemektedir.
Dindarız
Ne kadar dindar olduğu sorusu yöneltilenlerin %81,8’i “Çok dindar” ve “Dindar” olduklarını belirtmişlerdir. “Çok dindar” diyenlerin oranı %16,1’dir. Ak Partililerin %89,5’i, CHP’lilerin 70,8’i kendilerini dindar olarak tanımlamaktadır. Buradaki dindarlığın dini pratikler vb. uygulamalarla ilgili olmadığını, kişilerin öznel duygu durumuyla alakalı olduğunu belirtmek yerinde olacaktır.
Kürtçe eğitim veren okullara karşı çıkılıyor
Kürtler, Anayasa, Öcalan…Türkler Ne düşünüyor? Türk milliyetçileri ne düşünüyor? Türklerin aileye yeni birinin katılımı konusunda Iraklı Kürt ve Suriyeli Türkmen’e yaklaşımındaki yüksek olumsuz tavır ve Türk vatandaşı Kürt’e olan yüksek olumlu yaklaşımı ulus devletin değişimi/dönüşümü ihtimali söz konusu olduğunda etnik hak taleplerine yönelik keskin bir karşıtlığa dönüşüyor. Bu karşıtlık hemen her politik görüş, yaş ve meslek grubunda benzeşiyor. “Kürtçe eğitim veren ilkokullar da açılmalı” görüşüne katılımcıların %65,2’si karşı çıkıyor. Karşı çıkanlar Ak Parti seçmenlerin %63,4, CHP seçmenlerinde %72,2, MHP seçmenlerinde %75,7, İyi Parti seçmenlerinde %91,1. Türk milliyetçilerinde, Atatürkçülerde ve Ülkücülerde karşı olma oranları, hata payı içinde, aynı: %77. İslamcıların %60,3’ü, sosyal demokratların %61,5’i ve Sosyalistlerin %76,3’ü ise Kürtçe eğitim veren ilkokulları destekliyor.
Meclis’te DEM Parti adına Öcalan değil, Demirtaş konuşsun
“Meclis kürsüsünde DEM Parti’yi temsilen kimin konuşmasını tercih edersiniz?” sorusuna katılımcıların %55,4’ü Selahattin Demirtaş’ın, %4’ü ise Öcalan’ın konuşmasını istediğini belirtmiştir. MHP seçmenlerinde Öcalan’ın DEM Parti’yi temsilen konuşmasını tercih edenlerin oranı %2,3’le sınırlı kalmıştır. DEM Partililerin %88,8’i kendi partilerini temsilen Demirtaş’ın konuşmasını tercih ederken %8,2’si Öcalan’ı tercih etmiştir.
PKK silah bıraksa da affa karşıtlık var
“Silah bıraktıkları takdirde PKK’lılara af çıkarılmalı” diyenlerin oranı %18’le sınırlı kalmıştır. Toplumun %82’si bu durumda bile affa karşı görüş beyan etmektedir. Bu soruda da pek çok soruda olduğu gibi Türk milliyetçileri ve Atatürkçüler benzer oranlarda yüksek karşıt tutum sergilemektedir. Türk milliyetçilerinin %93,1’i, Atatürkçülerin %90,8’i Pkk’lılara olası affa karşı çıkmaktadır. Olası bir Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ı, Mansur Yavaş’ı, Ekrem İmamoğlu’nu ve Özgür Özel’i destekleyeceklerini belirten seçmenlerin %80’inden fazlası silah bırakma halinde Pkk’lılara affa karşı olduklarını ifade etmişlerdir. 4 olası adayın destekçilerinin bu sorudaki yüksek benzeşmeleri dikkat çekicidir. “Kürtler eşit vatandaş muamelesi görüyor mu?” sorusuna katılımcıların %67,8’i “Evet” yanıtını vermiştir. Bu oran yeni açılım sürecinin başladığı Ekim 2024’de yaptığımız araştırmada aynı soruda elde ettiğimiz sonucun neredeyse aynısıdır.
Kürtler konusunda Atatürkçülerle sosyal demokratlar ayrışıyor
Bu soruda pek çok soruda olduğu gibi Atatürkçülerle Sosyal demokratların keskin bir biçimde ayrıştığını görüyoruz. Atatürkçülerin %70,5’i Kürtlerin eşit muamele gördüğünü belirtirken, Sosyal demokratların %69,8’i Kürtlerin eşit muamele görmediğini ifade etmektedir. Bu keskin ayrışma her iki siyasi görüşü de benimsediği iddiasındaki CHP’nin dilemması gibi görünmektedir. Hem ulusal ölçekte hem de CHP seçmeni içindeki Atatürkçü yoğunluğunun sosyal demokratlardan çok daha fazla olmasının, CHP’nin aldığı politik pozisyonun daha çok eleştirilmesine yol açtığı söylenebilir.
Öcalan serbest bırakılmalı mı?
“Öcalan serbest bırakılmalı mı?” sorusuna katılımcıların %87,8’i “Hayır” yanıtını vermektedir. Bu yanıtı verenlerin oranı DEM Parti hariç tüm partilerde %91,5 ile %98,3 arasındadır. Atatürkçülerin %95,1’i Öcalan’ın serbest bırakılmasına karşı çıkarken sosyal demokratlarda karşı çıkma oranı %63’tür. “Anayasadan Türklük kavramı çıkarılmalıdır.” görüşüne katılımcıların %84,7’si karşı çıkmaktadır. Ak Parti seçmenlerinde bu oran %82,7, CHP’de %89,3’tür.
Türk kavramı Anayasa’dan çıkarılmalı mı?
Türk milliyetçilerinin %93’ü, Atatürkçülerin %89,5’i, İslamcıların da %63,6’sı Türklük kavramının Anayasa’dan çıkarılmasına karşı olduklarını belirtmişlerdir. Türkiye ve Türk milliyetçileri dünün/ bugünün liderlerine nasıl bakıyor? Türkiye’yi yöneten siyasi liderden öncelikli beklenti tüm katılımcılarda %52,9’la “Adaleti sağlaması”, onu %20,4 ile “Türkiye’nin güvenliğinin sağlanması” izliyor.
Geçmiş siyasetçiler bugün aktif siyaset yapsalardı Erdoğan kadar başarılı olur muydu?
Erdoğan öncesi dönemin popüler 4 lideri üzerinden (Özal, Demirel, Ecevit, Türkeş) katılımcılara “söz konusu isimler aktif siyaset yapıyor olsalardı Tayyip Erdoğan bu kadar başarılı olur muydu?” sorusu yöneltildiğinde Ecevit, Demirel ve Türkeş isimlerinde “Hayır, olmazdı.” yanıtını verenlerin oranı “Evet, olurdu.” diyenlerin oranından fazla oldu. “Alparslan Türkeş aktif siyasette olsaydı Erdoğan bu kadar başarılı olmazdı” diyenler tüm katılımcılarda öndeyken MHP seçmenlerinde “Türkeş aktif politikada olsaydı bile Erdoğan bu kadar başarılı olurdu” diyenler %53,6 ile genel orandan Erdoğan lehine ayrışmaktadır.
Türk milliyetçileri Erdoğan’ı mı Yavaş’ı mı destekler
Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda muhalefetin olası adayları arasından sadece Mansur Yavaş’ın ilk turda %43,4 ile %38,7 oy oranına sahip Tayyip Erdoğan’ın önünde yer alabildiği görülmektedir. İmamoğlu’nun adaylığında, hata payı içerisinde, Erdoğan’la hemen hemen aynı oyu almaktadır (Erdoğan %42,6, İmamoğlu %40,3). Özgür Özel’in adaylığında ise Erdoğan ilk turda %47,9, Özgür Özel ise %35,7 oy almaktadır. Erdoğan’la Yavaş’ın yarıştığı bir ikinci tur seçiminde Erdoğan Türk milliyetçilerinin %54,3’ünün, muhafazakârların %77,1’inin, İslamcıların %69,1’inin, ülkücülerin %64,1’inin oyunu almaktadır. Yavaş ise Atatürkçülerin %73,4’ünün, sosyal demokratların %64,4’ünün, sosyalistlerin %58’inin desteğine sahip görünüyor.
Bugün seçim olsa kime oy verirsiniz
“Bugün bir milletvekili genel seçimi olsa oyunuzu kime verirsiniz?” sorusuna, karasızlar dağıtıldığında, katılımcıların %32,7’si Ak Parti, %29,2’si CHP, %9,5’i Dem Parti, %9’u MHP, %5’i İyi Parti, %4,5’i Zafer Partisi, %3’ü Yeniden Refah Partisi, yine %3’ü Anahtar Parti yanıtını vermektedir. Kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayanların %36,6’sı Ak Parti’yi desteklemektedir. Atatürkçülerin %57’si CHP’yi desteklerken ülkücülerin %42,9’unun tercihi MHP’dir. Kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan seçmenlerin %10,6’sı İyi Parti’yi, %6,9’u Zafer Partisi’ni, %6’sı Anahtar Parti’yi desteklemektedir.
Bu tablo kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan seçmenlerin parti tercihlerindeki ilk sırayı Ak Parti’nin aldığını göstermektedir. Bu bakımdan cumhurbaşkanlığı ikinci turdaki olası bir yarışta Erdoğan’ın, milliyetçi gelenekten gelen popüler bir aday olan Yavaş’ın karşısında yarışırken bile, seçimi kazanamasa da, Türk milliyetçilerinin ilk tercihi olmayı başardığı görülüyor.
Raporun tamamını okumak için www.toplum.org.tr adresini ziyaret ediniz.
© The Independentturkish