İsrail jeopolitiği ve durum değerlendirmesi

Gürsel Tokmakoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: AA

İsrail jeopolitiğini biraz inceleyelim.

Hatta biraz da olsa savunma durumunu ve ne tür gelişme alanlarına sahip olabileceğini gözden geçirelim.

İsrail, 1948'de kurulan, Doğu Akdeniz'de (Levant bölgesinde) kuzey-güney istikametinde dar bir coğrafyaya sahip ülkedir.

İsrail'in Mısır ve Ürdün sınırları net, Filistin, Suriye ve Lübnan sınırları anlaşmalarla sonuca bağlanmış değil.

İsrail özellikle sınırlarındaki bu belirsizliği sürdürüyor.

Aşağıdaki haritada noktalı gösterilen çizgiler belirlenmemiş sınırları gösteriyor.

Bu aynı zamanda İsrail'in yayılmayı planladığı coğrafyaları gösteriyor.
 

İsrail haritası (CIA, The World Factbook)
İsrail haritası (CIA, The World Factbook)

 

Nüfusu 10 milyondan az.

Çeşitli zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinden göç eden Yahudilerin oluşturduğu bir ülkedir.

Halkını kadın-erkek demeden silah altında tutuyor.

Halen teknoloji, ticaret ve finans gibi alanlarda ülkesine yeterli.

Hatta dünya politikasında ve ekonomisinde önde gelen şirketlerin birçoğu Yahudi kökenli ve bağlantılı olduğu nedenle, bu ülkeye birçok alanda transferler yapılabiliyor.

İsrail'e teknoloji, ekonomi ve politika yönleriyle baktığınızda, bu husus, küresel derinliği olan bir ülkeden bahsettiğiniz anlamına gelir. 

Ancak İsrail'in ülke savunması için coğrafi derinliği yoktur.

Eğer bir ülkenin savunmasını düşünecekseniz, o ülkenin coğrafyasına dikkatlice bakmanız gerekir.

İsrailliler 1956 tarihlerinde Sina bölgesinde Elat yerleşkesiyle Mısır ve Kızıldeniz çıkışlı Necef çölünde yayılma imkânı buldular.

Ancak bu alan o ülkeye, Kızıldeniz'e çıkış verdiyse ve Mısır'la komşu sınırını daha uzun tuttuysa da gerekli savunma derinliğini oluşturmasına kısmen yetti.

Çünkü İsrail'in bölgesel ve küresel güç olma arzusu ve niteliği ile değerlendirilirse, her türlü potansiyelini biriktirme ve geliştirme yönüyle, Necef Çölü bölgesi (konuya düzlük diye bakın) pek de iç bölgeleri savunmaya yarayan bir arazi şekli değil. 

Sina'nın en büyük önemi İsrail'in Elat'tan Kızıldeniz'e çıkış imkânı vermesidir.

Bu olmasaydı her defasında Süveyş'i kullanmak zorunluğu olacaktı.

Üstelik bu Kızıldeniz çıkışı İsrail'i Afrika'ya, Mısır'a ve Suudi Arabistan'a da komşu yaptı.

Su kaynakları, tarım alanları ve başka ülkelerle ilişkisi yönüyle değerlendireceğimiz gibi, en önemli husus da enerji alanında olacaktır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail toprakları üzerinde hidrokarbon yatağı yoktur.

Ancak Doğu Akdeniz bölgesinde, Gazze açıklarından itibaren başlayarak, Güney Kıbrıs'a doğru uzanan menzilde, hidrokarbon yatakları bulunuyor.

Halen İsrail'in Leviathan ve Tamar gibi sahalarda rezervi bulunuyor ve işletiyor.

Bunların 2000'li yılların başlarında itibaren çalışmaları sürüyor. 

İsrail'in enerji kadar elektrik ve suya ihtiyacı var.

Eğer bir boru hattı sistemi düşünürseniz, İsrail bunu, imkânı olan yerler için enerji (doğalgaz, petrol ve elektrik) ve su olarak inşa etmek isteyecektir.

Eğer İsrail, Türkiye ile anlaşsaydı bu hatları Türkiye-Lübnan-Suriye düzleminde çözecekti.

Şimdi bir çıkış ve genişleme ile nüfuz alanı arıyor, birileriyle ortak çalışmak istiyor. 

Ortaklık ama ipler İsrail'de olacak; böyle düşünüyor.

Onun için etrafında zayıf hükümetler olsun istiyor.

Etrafındaki ülkelerde zayıf hükümetler oluşturmak İsrail devletinin politik hedeflerinden.

Savunma güvenlik alanında bir ülkenin coğrafi derinliğinin olması, o ülkenin geleceğini tayin eden önemli stratejik hususlardandır.

Eğer herhangi bir ülke bekasını düşünüyorsa ilk adım budur; savunma derinliği.

Ülke, savunma ve strateji üçlüsü bir bütündür ve bir omurga gibidir.

Bir ülke düşünün ki, bir tarafı çöl, diğer tarafı ise deniz, bu durumda ülkenin savunmasını çöle ve denize bağlayacaksınız?

Bu kolay olan bir husus değil.

Çünkü savunma imkanlarınızı, birliklerinizi ve hatlarınızı asıl güç noktalarından itibaren kademeli bir şekilde kurabilmeniz için karasal bazı düzeneklere ihtiyaç duyacaksınız.

Bunlar lojistikten tutunuz, savunma hatlarının oluşturulmasına kadar ve bütün bunlarla ilgili savunma planlarınızı etkileyecek kadar önemli. 

Şu anda İsrail'in kendi toprakları içerisinde kara gücü oluşturma imkânı kısıtlı.

Bunun için hava gücüne daha fazla ilgi duyuyor.

Milli çıkarlarını elde etmek için, hava gücünü daha fazla kullanıyor.

Kara gücünü ileri çıkaracağı toprak yok.

Bundan önceki savaşlarında İsrail kara savaşlarında pek de başarılı olamamış, hava gücü ile baskınlar yapmaya daha fazla güvenmiş idi.

Fakat denizdeki derinliğini ileriye taşımak için eline geçirdiği fırsatları değerlendirdiğinden dolayı, İsrail'in deniz gücüne (denizaltı ve su üstü olarak) biraz daha ağırlık verebileceğini şimdiden söyleyebiliriz. 

Geriye kalan kısım Lübnan-Suriye bölgesinde oluyor.

Lübnan'da Litani Nehri üzerinden gidebileceği alan sınırlı.

Ama su kaynakları ve tarım alanları yönüyle ve önemlisi, bu vadinin hemen üst kısmının elinde bulundurana savunma imkânı vermesi nedeniyle, bu da onun için önemli.

İsrail yaklaşma istikametlerini ve sızmaları en ileriden tespit etmek isteyecektir.

Arazi bu nedenle önemli.

Hatta Litani ile bağlantılı olan Golan tepelerini de bu gözle görmek gerekir.
 

ISW isimli düşünce kuruluşunun yayımladığı harita
ISW isimli düşünce kuruluşunun yayımladığı harita

 

Asıl genişleme alanı İsrail'in Suriye bölgesinde olabilir.

Suriye bölgesinde Golan'ın işgal etti, bunu tek taraflı bir şekilde ilan etti.

Şimdi gözünü Dürzi bölgesine çevirdi, Dara ve Süveyda bölgesi ile ilgili bazı haritalar ileri sürülmeye başlandı.

Bu, şu anda Suriye'de egemenlik alanı inşa etmek ve bu alanda söz sahibi olmak yönleriyle bir adım ileriye taşınmış hamledir.

Fakat daha sonra, hiç farklı düşünecek husus yok, İsrail'in karasal derinliğini sağlamak için, bu bölgelerde ilerleme kaydetmek isteyeceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Bütün bunlar, İsrail'in teopolitik anlatımlarla ülkesinin derinliğini inşa etme yönünden yapılan yorumlara ters değil.

Strateji, teopolitiğe bakmasa da kendi gerçeklikleri doğrultusunda ne olacağını bize söylüyor. 

İsrail, Suriye'de nüfuz alanını güçlendirmek ve daha sonra bu bölgelerde o nüfuzu kendi egemenliğine geçirmek için çaba sarf edebilir, bu durum göz önünden hiç uzak tutulmamalıdır. 

Benim burada Suriye'nin dışında ikinci olarak işaret edeceğim Doğu Akdeniz konusudur.

Sadece hava gücü olarak bile baksak, İsrail'in eğitimlerini yapabileceği, uçak havalandığında belirli formasyonları yapabilmesi için bile, kendi ülke kara coğrafyası ve üstündeki hava sahası buna yetmiyor.

Nerede uçacak?

Hava savunmasını hangi menzilde yapacak? 

İran ile yaptığı 12 Gün Savaşı'nı hatırlayın, hava savunmasını Irak, Suriye ve Ürdün üzerinde kurmuş idi.

Bu durum İsrail için hayati bir durumdur. 

Artık hava savunma faaliyetleri, stratejik görünmez uçaklara, hipersonik füzelere ve dronlara göre yeniden değerlendirilen bir alandır.

Bunun için savunma derinliği şarttır.
 


Uzun zamandır İsrail savaş uçakları, uzun uçuşlar için Güney Kıbrıs ve Yunanistan'a doğru deniz üzerinden uçarak eğitim yapıyor.

Bir zamanlar Türkiye'de (Konya'da) eğitim almaktaydı. Uçakların eğitimleri bu şekilde olur.

Uçağı kaldırdığınız anda onun 1-2 saatlik yapacağı eğitim uçuşu bile yüzlerce kilometre ileriye gitmeyi, manevra, taarruz ve savunma yapmayı gerektirir.

Birçok hava görevi için bu şarttır. 

Bir de deniz-hava iş birliği görevleri olur.

(Ayrıca bu bağlamda kara-hava işbirliğini de hatırlatalım tabii, ama burada özellikle denizi işliyorum.)

İsrail'in deniz kuvvetlerini hava kuvvetleri gibi geliştirmesini beklemeliyiz.

Bu itibarla deniz-hava işbirliğinin daha da fazla Doğu Akdeniz'de faaliyeti olabilir, göz önünde bulunduracağımız ikinci husus budur. 

Doğu Akdeniz demek küresel ticaret, enerji ve tabii refah demek!

Güvence sağlamak şart demek!

Değinmeden geçmemek lazım, yeni silah sistemleri, savunma teknolojileri ve doktrinleri ile savaş mantığı çerçevesinde bakılır ise bugünden sonra siber-uzayın kullanılması çok daha öne çıkıyor.

Bu İsrail'in kullanabileceği en büyük alandır.

Siber-uzay İsrail'e, ülkesinin dar olmasına rağmen, geniş bir çalışma alanı yaratıyor.

Bu izafi ülke anlayışı biraz da kapasite ile ilgili.

İsrail'in kapasitesi izafi ülke sınırlarını taşar mahiyette, küresel alanın üstünde, siber-uzaydadır.

Bu itibarla durum İsrail'e, çeşitli şirketlerin ve teknolojik imkanların getirisiyle birlikte, avantajlı bir hâl veriyor.

Burada Filistin konusuna ayrıca değinmek istedim.

Eğer İsrailliler bir stratejik durum değerlendirmesi yapıyor ise (ki yapmaması mümkün değil) kendi topraklarını bir başka ülke ile paylaşmak istemeyecektir (ki şu an yaptıkları da bu yöndedir). 

Burada iç içe geçmiş bir Filistin-İsrail ülkelerinden bahsediyoruz.

Bu bir ülke jeopolitiği ve savunma stratejisi bakımından ne kadar mümkün hem İsrail hem Filistin için? 

İşin doğrusu, bu iki ayrı devletli çözüm için ülke sınırlarının paylaşımı bahsiyle ilgili henüz tartışmaya yeni başlanmış gibi görünüyor. 

İsrailli stratejistler diyeceklerdir ki, ülke bir bütünlüğe ve derinliğe sahipse savunulabilir ve ayrıca çok iyi savunma anlaşmalarıyla bu durum pekiştirilmeli.

Diyelim İsrail kabul etti ve Filistin ile anlaştı, bu durumda yeni soru şu olacak:

Filistin ülkesinin savunması nasıl gerçekleştirilecek?

Filistin jeolojiği nasıl tarif edilecek? 

Bakın bu açıdan İsrail kendi hedeflerini tatbik ediyor, Doğu Akdeniz'e kıyısı ve gaz sahası olan Gazze'yi işgal ediyor ve içeride geniş yer tutan Batı Şeria'yı adım adım kendine katıyor.

Filistin bu seviyede düşünmeye daha başlamadı bile, onlar halen var olma savaşı veriyor.

Acaba Mahmud Abbas ve kurmayları ne düşünüyor?

Son soru:

İki devletli ve iç içe iki ülke nasıl olacak?

Önce Filistin olsun, sonra duruma bakılır, denecektir de esasen bu sorun bitmeyecek gibi görünüyor.

Uluslar için egemenlik inşası kolay olmuyor. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU