Giriş: Savaşlar sadece tüfekle kazanılmaz
Modern savaşlar, artık tankların, füzelerin ya da piyadelerin alanından çıkıp; düşünceler, sezgiler ve refleksleri de hedef alan bir boyuta ulaştı.
Bu yeni savaş alanının en etkili teorilerinden biri olan Refleksif Kontrol (Reflexive Control), rakibin karar alma mekanizmasını hedef alarak onu kendi çıkarına uygun tercihler yapmaya zorlamayı amaçlıyor.
Teori, ilk bakışta bir tür aldatma sanatı gibi görünse de özünde psikolojik, bilişsel ve stratejik mühendisliği içeren sofistike bir düşünce yönlendirme sistematiğidir.
Soğuk Savaş döneminde Sovyet askeri düşüncesi içinde şekillenen bu yaklaşım, Rusya'yı aşarak, aslında birçok küresel gücün -özellikle ABD'nin- örtük biçimde benimsediği bir yöntem oldu.
Bugün Ukrayna savaşında, İsrail-İran geriliminde ve hatta Hamas'la yaşanan çatışmalarda, aktörlerin birbirine yönelik karar süreçlerini yönlendirme çabalarının izlerini bu teoride bulmak mümkündür.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Refleksif kontrol nedir?
Refleksif kontrol, rakibin kararlarını doğrudan değiştirmek yerine, onu yanlış bilgi, yönlendirme ya da algılar yoluyla öyle bir noktaya getirir ki, kendi kararını kendi verdiğini zanneder; oysa o karar, manipülatörün arzuladığı doğrultudadır.
Başka bir ifadeyle, düşmanınız sizin istediğiniz tepkiyi vermeye ikna edilmiş olur.
Teori ilk olarak 1960'larda Sovyet askeri stratejistleri tarafından geliştirildi.
En önemli isimlerden biri, General Vladimir Lefebvre'dir.
Lefebvre, insanın karar alma süreçlerini "refleksif modeller" üzerinden çözümlerken, bir bireyin ya da kurumun sadece nesnel koşullara göre değil, kendi algılarına ve karşı tarafın ne düşündüğüne dair tahminlerine göre karar verdiğini savundu.
Bu, karar alma sürecinin çok katmanlı bir "yansıtma aynası"na dönüştüğü anlamına gelir. Her aktör karşı tarafın kendisi hakkında ne düşündüğünü de hesaba katar.
Refleksif kontrol uygulamaları birçok teknik içerir. Bunlar arasında:
- Bilinçli bilgi sızdırma (leaks)
- Yanıltıcı askeri tatbikatlar (maskirovka)
- İkircikli diplomatik mesajlar
- Psikolojik operasyonlar (psyops)
- Sahte güvenlik açıkları
- Karşı tarafın değer sistemine yönelik manipülasyonlar
Bu teknikler ya doğrudan (aktif) ya da dolaylı (pasif) biçimde işletilir.
Amaç, karşı tarafı kendi planlama ve uygulama sürecinde yanıltarak, onun davranışlarını kontrol altına almaktır.
ABD'nin Saddam Hüseyin'i Kuveyt'e sürüklemesi (1990)
Saddam Hüseyin, Kuveyt ile petrol üretim kotası ve borçlar konusunda gerilim yaşıyordu.
ABD'nin Bağdat Büyükelçisi April Glaspie, Saddam'a "Kuveyt ile olan Arap içi meselelerinize karışmayacağız" mesajını verdi.
ABD, bu sinyalle Saddam'ı işgale teşvik etti ya da en azından işgal kararını almasını sağladı.
Ardından Irak'a karşı uluslararası bir koalisyon oluşturuldu.
Saddam'ın hesaplaması, ABD'nin reaksiyon vermeyeceği yönündeydi; bu da onun bilinçli olarak yanıltıldığını gösteriyor.
Rusya'nın Gürcistan Savaşı (2008) öncesindeki manipülasyonları
Rusya, Güney Osetya ve Abhazya'da pasaport dağıtarak bölgedeki nüfuzunu artırdı.
Gürcistan'ın herhangi bir askerî müdahalesi "Rus vatandaşlarını koruma" bahanesiyle işgal için kullanılabilecekti.
Saakaşvili yönetimi, Rusya'nın savaşa istekli olmayacağı varsayımıyla -Gürcistan yönetimi bu algıyı edinmişti- Güney Osetya'ya taarruz etti.
Bu sayede Rusya tam kapsamlı müdahale için semin kazandı.
Ukrayna savaşı: Kim kimi yanılttı?
2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi, refleksif kontrol teorisinin sahadaki sınanması anlamına da geldi.
Ama bu kez sadece uygulayan değil, teoriyi bilenler de karşı taraftaydı.
- "Üç Günde Kiev" söylemi: ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley'nin işgalin hemen öncesinde "Rusya üç gün içinde Kiev'i alabilir" açıklaması, ilk bakışta bir istihbarat uyarısı gibiydi. Ama bu açıklamanın bilerek ve isteyerek Rusya'nın stratejik kararlarına etki etme amacı taşıyıp taşımadığı tartışmalı.
Eğer Rus liderliği bu tür analizlere güvendiyse, başlangıçta Kiev'e gönderilen kuvvetlerin görece sınırlı olması -hava indirme birlikleri, özel kuvvetler ve zırhlı birliklerle "hızlı teslim" senaryosuna oynanması- ABD'nin bu söylemle bir refleksif etki yaratmış olabileceğini düşündürür. Sonuç olarak bu "hafif ama hızlı" plan başarısız oldu ve savaş kısa değil, yıllara yayılan bir yıpratma savaşına dönüştü.
- ABD'nin ikircikli tavrı: Savaşın başlarında Batı'nın Ukrayna'ya yardım konusunda sergilediği tereddütlü tutum da bir refleksif kontrol stratejisi olabilir. Bu ikirciklilik, Rusya'nın daha temkinli davranmasına neden olmuş olabilir: "Batı müdahale etmeyecek" algısı, belki de Putin'in işgal kararını kolaylaştırdı.
Diğer yandan, savaşın giderek uzaması ve Rusya'nın ekonomik, askeri ve diplomatik açıdan yıpranması, bu savaşın bir yandan da Rusya'nın içine çekildiği bir yıpratma savaşı olduğu ihtimalini gündeme getiriyor. Refleksif kontrol, sadece savaşın öncesinde değil, savaş devam ederken de işler. ABD'nin kademeli yardım politikası ve sürekli değişen "kırmızı çizgi"leri, Rusya'nın ne zaman neyle karşılaşacağını öngöremediği bir belirsizlik ortamı yaratıyor.
İsrail-Hamas savaşı: Kim kimin algısını yönetti?
- 7 Ekim saldırısı: "Görmediler mi, yoksa görmek mi istemediler?"
Hamas'ın 7 Ekim 2023'te gerçekleştirdiği saldırı, İsrail istihbaratının ve ordusunun nasıl bu kadar hazırlıksız yakalandığı sorusunu gündeme getirdi. Bu soruya refleksif kontrol penceresinden bakıldığında, Hamas'ın İsrail'in güvenlik algısını manipüle etmeye yönelik önceden hazırlanmış bir psikolojik planı olduğu varsayılabilir.
Gazze sınırındaki sükûnetin haftalarca sürmesi, Hamas'ın roket yerine sosyal mesajlar vermesi, altyapı projeleriyle uğraşması; İsrail'in Hamas'ı "yumuşamış ve öncelik değiştirmiş" bir aktör olarak görmesine neden olmuş olabilir. Bu da güvenlik önlemlerinin rutinleşmesine ve reflekslerin körelmesine yol açtı. Saldırı anında İsrail'in "görünürde" hazır olmaması, Hamas'ın bir refleksif kontrol stratejisi izlediğini gösteriyor.
- İsrail'in Gazze tepkisi: Beklenen mi, yönlendirilen mi?
Diğer yandan İsrail'in saldırıya verdiği yoğun tepki -toplu bombardıman, sivil kayıpları- uluslararası kamuoyunun hızla Filistin lehine yönelmesine neden oldu. Bu noktada şu soru gündeme gelir: Hamas, İsrail'in bu tepkiyi vereceğini öngörerek mi saldırdı? Eğer öyleyse, bu da refleksif kontrolün tersine işleyen ama aynı derecede etkili bir örneğidir. Düşmanı tahmin edilebilir şekilde davranmaya zorlamak, bazen onun kendi itibarını zedelemesine yol açabilir.
Refleksi kim, kimin için kullanıyor?
Refleksif kontrol, artık sadece Sovyet-Rus askeri düşüncesinin değil, küresel strateji dünyasının ayrılmaz bir parçası.
Her aktör, diğerinin kararlarını yönlendirmek, reflekslerini tahmin etmek ve onu öngörülebilir tepki kalıplarına hapsetmek için bu teknikleri kullanıyor.
Bilgi savaşları, diplomatik söylemler, ekonomik sinyaller ve hatta sosyal medya bile bu kontrol mekanizmasının parçaları haline gelmiş durumda.
Günümüz savaşlarında cephedeki asker kadar, karar masasında oturan liderin zihni de hedef haline geliyor.
Karşı tarafı silah kullanmadan yanlış bir yola sevk etmek, onu kayıplar yaşatacak tercihlere yöneltmek ve nihayetinde kendi meşruiyetini zedelemesine yol açmak -işte refleksif kontrol tam da bu noktada devreye giriyor.
Bu teori, sadece askeri planlamacıların değil, gazetecilerin, diplomatların, stratejistlerin ve kamuoyunu yönlendiren herkesin dikkatle takip etmesi gereken bir zihinsel silah.
Çünkü bazen en etkili silah, hiç fark edilmeden kullanılanıdır.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish