Amerika Birleşik Devletleri (ABD), fiilen iki partili bir siyasi düzene sahiptir: Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti.
Her ne kadar sistem, başka partilerin kurulmasına ve seçime katılmasına hukuken olanak tanısa da, bu partilerin ulusal çapta etkili hale gelmeleri son derece zordur.
Bunun başlıca nedeni, ABD'nin federal yapısıdır. Ülke, 50 eyaletten oluşur ve her eyaletin seçim kuralları farklılık gösterir.
Bu da ulusal ölçekte bir parti kurmayı ve işletmeyi son derece karmaşık hale getirir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bir partinin her eyalette seçim pusulasında yer alabilmesi için ayrı ayrı hukuki ve lojistik süreçleri tamamlaması gerekir.
Bu süreçlerin her biri ciddi maliyetler doğurur. Bu yüzden Yeşiller Partisi gibi varlığı bilinen bazı partiler ulusal siyasette etkili olamamaktadır.
Sonuç olarak, üçüncü bir yol açmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir.
Üçüncü partiler neden başarısız olur?
Üçüncü partilerin önündeki en büyük engellerden biri finansmandır.
Seçim kampanyaları, reklamlar, eyalet düzeyindeki başvurular ve organizasyon ağı ciddi bir kaynak gerektirir.
Sadece bu da değil; kamuoyunda tanınmak, medyada görünür olmak ve ana akım siyasi tartışmalarda yer bulmak da büyük zorluklar taşır.
Tarihte bu tür girişimler olmuştur: Ross Perot'un 1992'deki bağımsız adaylığı, Ralph Nader'in 2000'de Yeşiller Partisi'nden aday oluşu ve yakın zamanda Andrew Yang'ın "Forward Party" girişimi.
Ancak bu çabalar sistemin doğal bariyerlerine çarparak uzun vadede başarısız olmuştur.
Amerika'da yasal olarak herkes bir siyasi parti kurabilir ya da başkanlığa aday olabilir.
Ancak gerçek hayatta bu süreçler büyük finansal yükler ve yasal engeller içerir.
Örneğin, Türk kökenli Amerikalı gazeteci Cenk Uygur, 2024 seçimlerinde başkan adaylığını açıklamış, ancak yeterli bağış toplayamadığı için kampanyasını sonlandırmak zorunda kalmıştı.
Bu yüzden genellikle sadece çok zengin bireyler -Elon Musk gibi- parti kurma veya ulusal siyasette yer alma cesaretini gösterebilmektedir.
Elon Musk ve Trump ortaklığı
Amerika'nın en zengin iş insanı Elon Musk, 2024 seçimleri sürecinde Donald Trump'a verdiği destekle dikkat çekmişti.
Musk, sahip olduğu dijital platformları -özellikle X (eski adıyla Twitter)- Trump'ın lehine etkin bir şekilde kullanmış, ayrıca önemli miktarda maddi bağışta bulunmuştu.
Her ne kadar tek başına belirleyici olmasa da bu desteğin Trump'ın yeniden seçilmesinde etkili olduğu açıktı.
Seçimin ardından, Trump hükümetinde Musk'a da yer verildi.
Kurulan yeni birimlerden biri olan DOGE (Department of Government Efficiency), Musk'a emanet edildi.
Bu yapı, teknoloji temelli çözümlerle bürokrasiyi azaltmayı ve devleti daha verimli hale getirmeyi hedefliyordu.
DOGE birimi, iki eş başkanla yönetilmek üzere tasarlanmıştı: Elon Musk ve eski başkan aday adayı Vivek Ramaswamy.
Ancak Ramaswamy, hükümette birlikte çalışamayacağını belirterek görevinden istifa etti.
Kamuoyuna net bir gerekçe sunulmadı, ancak arka planda liderlik çatışması, vizyon farkı veya yetki paylaşımı konularında anlaşmazlıklar yaşandığı tahmin ediliyor.
Bu gelişme, Trump-Musk-Ramaswamy üçlüsü arasında oluşan ittifakın kısa sürede sarsılmasına neden oldu.
Musk, seçim sonrası dönemde adeta "gölge başkan" gibi konumlandırılmaya başlandı.
Medyada sıkça "Trump'ı yönlendiren kişi" olarak anıldı.
Ancak bu birliktelik uzun sürmedi.
Trump'ın büyük ve kapsamlı vergi reformu planına Musk şiddetle karşı çıktı.
Reformun, teknoloji ve girişimcilik ekosistemine zarar vereceğini savundu ve bunu "modern bir kölelik yasası" olarak niteledi.
Bu çıkış, Trump'ı öfkelendirdi.
İddialara göre, Trump Musk'ı sınır dışı etmek, vatandaşlığını iptal etmek ve ekonomik yaptırımlar uygulamakla tehdit etti.
Aralarındaki gerginlik kamuoyuna yansımasa da perde arkasında ciddi bir kopuş yaşandı.
"Amerika Partisi": Yeni bir siyasi girişim
Bu gelişmelerin ardından Elon Musk, politikanın dışına çıkmayacağını, hatta daha da içine gireceğini belirterek yeni bir siyasi parti kurduğunu ilan etti: Amerika Partisi.
Parti hakkında detaylar henüz sınırlı olsa da girişimcilik, dijital özgürlükler, yapay zeka düzenlemeleri ve düşük vergilendirme gibi, Musk'ın daha önce savunduğu konuları temel alacağı tahmin ediliyor.
Amerika Partisi'nin Demokrat veya Cumhuriyetçi partilerle rekabet etmesi çok zor.
Her iki partinin onlarca yıllık seçmen tabanı, köklü eyalet organizasyonları ve devasa bağış altyapıları bulunuyor.
Ancak Musk'ın sınırsız sayılabilecek kişisel serveti ve medya etkisi, partiyi belirli kritik eyaletlerde "denge bozucu" bir aktör haline getirebilir.
Bu da demektir ki, Musk'ın partisi başkanlığı kazanamayabilir ama kilit eyaletlerde dengeyi değiştirerek seçim sonucunu etkileyebilir.
Böyle bir etki, örneğin Demokratların lehine olacak bir sonucu Cumhuriyetçilerin kazanmasına veya tam tersi bir tabloya neden olabilir.
Sonuç: Üçüncü yol gerçekleşebilir mi?
ABD'de üçüncü bir siyasi partinin kalıcı hale gelmesi, sistemin yapısı nedeniyle bugüne kadar mümkün olmadı.
Pek çok siyasi figür ve iş insanı bu yapıyı kırmak istese de başarılı olamadı.
Yine de yeni kurulan partiler veya bağımsız adaylar, çoğu zaman iki ana partiden birine avantaj kazandıracak şekilde seçim sonucunu etkileyebilir.
Elon Musk'ın Amerika Partisi de büyük ihtimalle bu şekilde bir rol oynayacaktır:
Doğrudan iktidara gelmese de, kilit noktalarda güç dengelerini değiştiren, mesajı olan ve mevcut düzene baskı uygulayan bir yapı olarak siyasi tarihte yerini alabilir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish