Teröristlerle Konuşmak (2)

Behçet Darğın Independent Türkçe için yazdı

FMLN-FDR temsilcileri, El Salvador'un Chalatenango kentindeki La Palma'da, Cumhurbaşkanı José Napoleón Duarte hükümetiyle ilk diyalog toplantısında, 1984

Jonathan Powell, "Teröristlerle Konuşmak – Silahlı Çatışmalar Nasıl Sona Erdirilir?" adlı kitabında barış müzakerelerini daha anlaşılır kılmak için geliştirmiş olduğu önemli teorilere yer veriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunu yaparken siyaset bilimi, edebiyat, sanat gibi disiplinlerde kullanılan kavramlardan yararlanmış, mevcut teorilere atıfta bulunmuş, onları kendi saha tecrübeleriyle harmanlayarak özgün bir yaklaşım ortaya koyuyor.

Bu yazımızda; Powell'ın ele aldığı teorileri, tarihten somut örnekler üzerinden inceleyeceğiz.

Her bir teori, silahlı çatışmaların dinamikleri ve çözüm yolları hakkında önemli ipuçları veriyor.


Ölü kedi etkisi

Barış müzakereleri, pamuk ipliğine bağlıdır ve doğası gereği provoke edilmeye çok müsaittir.

Süreci yönetenler bu kırılganlığı yönetme becerisi gösteremediklerinde, masanın devrilmesi kaçınılmaz hale gelir.

Görüşmelerin kopma noktasına gelmesi durumunda, masayı deviren kanat olmak, tarafların istediği bir konum değildir.

Bu yüzden taraflar, sert açıklamalar yaparak, provoke edici adımlar atarak ya da kabul edilemeyecek talepler öne sürerek birbirlerini masadan kalkmaya zorlar.

Böylece kamuoyuna "Süreci biz değil, onlar bitirdi" diyerek, olası bir başarısızlığın sorumluluğunu karşı tarafa yüklemeye çalışırlar.

Müzakerelerin çökmesinden doğacak ağır sorumluluğu hiçbir taraf, üstlenmek istemez. Bu, politik olarak yıpratıcıdır. 

Burada yaşanan tıkanmalar ve başarısızlıklar "ölü kedi etkisi" olarak tanımlanır.

Bu metafor, ilk kez Jim Baker tarafından 1991'de Madrid Konferansında kullanılmıştır.

Müzakere sürecinin çöküşü "ölü bir kedi" gibi ortada kalır.

"Ölü bir kedi"yi kimsenin kapısının önünde görmek istememesi doğal.

Fakat; asıl mesele, o kedinin hiç ölmemesini sağlamaktır.

De Klerk, Güney Afrika meselesinde müzakereleri ilerletme çabalarını şöyle anlatıyor:

Diğer taraf müzakere sürecinde rol kesebilme yahut görüşmelerden çekilebilme lüksüne sahipti. Bariz sebeplerle Ulusal Parti ve hükümet bunu yapamazdı. Bizim açımızdan 1992 Eylül'ünde ANC'yi müzakere masasına geri getirmek esastı. 1
 

 

Bisiklet teorisi

Jonathan Powell'ın "bisiklet teorisi", barış görüşmelerinde sürekli ilerlemenin önemine dikkat çeker.

Nasıl ki bir bisikletin dengede kalması için durmadan ilerlemesi gerekiyorsa, müzakerelerin de aynı şekilde duraksamadan devam etmesi gerekir:

Müzakerelerde ilerleme ilerlemeye yol açar. Bir anlaşma diğerini tetikler. 2


Powell'a göre görüşmeler bazen yavaş ilerleyebilir ya da geçici olarak tıkanabilir.

Ancak görüşmenin sürüyor olması bile başlı başına bir kazanımdır.

Çünkü tamamen duran bir süreç, yeniden başladığında artık aynı koşullarda devam edemez; her şey değişmiş olur.

Bu nedenle, taraflar arasında güvenin zayıf olduğu ya da çözüme ulaşmanın zaman aldığı durumlarda bile temasın kesilmemesi, diyaloğun mutlaka sürdürülmesi gerekir.

Aksi takdirde süreç çöker, denge bozulur ve masa devrilir.


"Akıllılık Aptallıktır" teorisi

Başarılı bir müzakerecinin zihni karşı tarafın görünüşte zararsız bir cümlesindeki muhtemel tuzağı anında görebilecek kadar tetikte olmalı ve kulağa aynı gelen ama özünde çok farklı olan bir karşı öneriyi formüle edebilmelidir. Bir bakıma müzakere bir hızlı kavrama oyunudur ve teröristler ilginç bir şekilde bu oyunda genellikle çok iyidir.

Müzakereler, hileli taktiklerin ve gizli mesajların kullanıldığı uzun bir süreçtir.

Ancak barış gibi ciddi ve çok yönlü bir konuda, süreci manipülasyonlarla yürütmeye çalışmak büyük hatalara yol açabilir.

Jonathan Powell, güzel sözlerle ya da bazı oyunlarla bir tarafın fikrini değiştirmenin işe yaramayacağını, işe yarasa bile bunun kalıcı olmayacağını söyler.

Böyle yöntemlerin sürece zarar verdiğini belirtir. 
 

Birleşik Krallık Ulusal Güvenlik Danışmanı Jonathan Powell / Fotoğraf: Reuters
Birleşik Krallık Ulusal Güvenlik Danışmanı Jonathan Powell / Fotoğraf: Reuters

 

Benzer şekilde Neil Barnard da, karşı tarafı laf oyunlarıyla ikna etmeye çalışmanın güveni sarsacağını ve süreci daha kırılgan hâle getireceğini söyler.

Bu düşüncesini "Akıllılık Aptallıktır" teorisiyle açıklar.

Yani, ilk bakışta akıllıca görünen kurnazlıklar, aslında süreci bozan aptalca hamlelerdir.

El Salvador'daki FMLN hareketinin liderlerinden Şefik Handal buna iyi bir örnektir.

Handal, masaya anlaşmak için değil, geçmişte yaşananların suçunu karşı tarafa yüklemek için oturmuş; eski acıları gündeme getirerek tartışmayı büyütmüş ve sonunda Birleşmiş Milletler öncülüğündeki oturumun dağılmasına yol açmıştır.

Powell'a göre, müzakerelerin amacı tarafları aynı düşüncede buluşturmak değil; en azından kağıt üzerinde bile olsa bir anlaşmaya varmaktır.

Anlaşma sağlansa bile taraflar arasında fikir ayrılıkları devam edebilir.


Melek metinleri

Silahlı çatışmalarda taraflar birbirine güvenmemesi, görüşmelerde sunulan metinleri şaibeli hale getirir.

Hükümetin hazırladığı bir belge tuzak, silahlı grubun sunduğu belge ise samimiyetsiz bulunabilir.

Bu güvensizlik, ortak bir metne ulaşmayı zorlaştırır. Metindeki kelimelerin anlamı taraflara göre değişebilir.

Bu yüzden çevirmenin, kâğıdın ve kalemin önemi büyüktür.

Yazıya dökülen her ifade bağlayıcı hâle gelir ve geri adım atmak siyasi bedel doğurabilir.

Bu nedenle, kolay anlaşılabilecek başlıklarla başlamak ve bunları yazıya dökmek önemlidir.

Zor konularsa, hazır olana kadar ertelenmelidir.

Barış süreci, sadece ne söylendiğiyle değil, nasıl ve ne zaman söylendiğiyle de şekillenir.

Çünkü barış, sadece neyin konuşulduğuyla değil, nasıl ve ne zaman konuşulduğuyla da ilgilidir.

Powell, ETA tebliğlerinin yazılış aşamasından çarpıcı bir örnek veriyor:

Kendisi toplum tarafından ileriye doğru atılmış büyük adımlar olarak görülecek cümleler arıyor. George ise bunları metnin dışında tutmaya çalışıyormuş. 4


Seraya koyma teorisi

Hükümetler hızlı karar alabilirken, silahlı örgütler çoğunlukla dağlık ve izole alanlarda bulunduklarından karar alma süreçleri yavaş işler.

Bu da müzakereleri aksatabilir.

Bu sorunu aşmak için "seraya koymak" yöntemi uygulanır:

Taraflar, medya baskısından ve dış etkilerden uzak, kontrollü bir ortama alınarak müzakereye odaklanmaları sağlanır.

Kardinal Richelieu, Political Testament adlı eserinde, barış görüşmelerinin kısa süreli bile olsa kesintiye uğramaması için "sürekli dikkat" ve "odaklanma"nın önemini belirtir.

Theuns Eloff ise şöyle der:

Bir ülkenin geleceğini medyanın gözü önünde müzakere edemezsiniz. 5


Örneğin, 1995'te Bosna savaşının tarafları, Dayton Hava Üssü'ne götürülerek günler süren kapalı görüşmelere tabi tutulmuş ve Dayton Anlaşması bu şekilde sağlanmıştır.

Yazar Michael Young'a göre, bu yöntemin sırrı tarafları medyanın ve kamuoyunun baskısından uzaklaştırmaktır.

Jonathan Powell da kalıcı çözüme ulaşan her ciddi müzakerenin böyle bir izolasyon sürecinden geçtiğini belirtir.


Yenişememe teorisi

William Zartman tarafından geliştirilmiştir.

Teoriye göre, taraflar çatışmada kazanamayacaklarını ve sürecin her iki taraf için de giderek ağırlaştığını fark ettiklerinde, çözüm arayışına girerler.

Bu noktada barış görüşmeleri mümkün hâle gelir.

Temelinde kar-zarar hesabı vardır:

Çatışmanın maliyeti, anlaşmadan daha yüksekse, masa cazip hâle gelir.

Ancak bu aşamaya gelmek, otomatik olarak barış anlamına gelmez.

Tarafların en azından uzlaşabilecek bir zemine ulaştığını gösterir.

Bu noktada en önemli görev, vizyoner liderlere düşer.

Yaşanan çıkmazı fark etmek, bunu kabul etmek ve halkı barışa ikna etmek ancak güçlü ve cesur liderlerin başarabileceği bir iştir.

Nelson Mandela bu durumu şöyle özetlemiştir:

Askeri bir zafer imkânsız değilse eğer, uzak bir hayal olduğu benim için açıktı…Görüşmenin sırasıydı. 6 

 

(Devam edecek…)

 

 

1.  Age,s,250
2.  Age,s,251
3.  Age,s,261
4.  Age,s,261
5.  Age,s,265
6.  Age,s,219

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU