İran'ın hava savunma ve füze gücü: İsrail karşısında performansı

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Press TV

İran, caydırıcılığı füzelerle sağlarken, hava savunma kabiliyetini modern tehditlere göre uyarlamakta başarısız.

Bu durum, askeri dengeyi ciddi şekilde zedeliyor.
 

13 Haziran 2025 tarihinde İsrail'in "Yükselen Aslan Harekâtı"na karşılık olarak İran'ın başlattığı geniş çaplı füze saldırısı, iki ülke arasında yıllardır örtük şekilde süren çatışmayı doğrudan bir askeri hesaplaşmaya dönüştürdü.

Bu saldırı dalgası, İran'ın yıllardır geliştirmeye çalıştığı füze kapasitesini ve hava savunma sistemlerini gerçek bir savaş ortamında test etme fırsatı sundu.

İran, 180'den fazla balistik ve seyir füzesi fırlattığını duyururken; İsrail, bu saldırıların büyük kısmını etkisiz hale getirdiğini iddia etti.

Bu gelişmeler, İran'ın askeri stratejisinde merkezî bir rol oynayan füze gücü ve hava savunma sistemlerinin sahadaki etkinliğini sorgulatır hale getirdi.

Özellikle Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) yönettiği füze operasyonları ile geleneksel İran Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolündeki hava savunma sistemleri arasındaki kurumsal bölünme, askeri kapasitenin bütüncül etkinliğini zayıflatan temel unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.


Tarihsel arka plan: Füze doktrini ve yerli üretimin gelişimi

İran'ın füze doktrini, 1980-1988 arasındaki İran-Irak Savaşı sırasında yaşanan bombardıman travmasına dayanır. Saddam Hüseyin'in Scud füzeleriyle İran şehirlerini hedef alması, Tahran yönetimini kendi füze kabiliyetlerini geliştirmeye yöneltti.

Savaş sonrası dönemde uygulanan ağır uluslararası ambargolar ve silah ithalatına yönelik kısıtlamalar, İran'ı yerli üretime mecbur bıraktı.

Bu zorunluluk, zamanla ideolojik bir stratejiye dönüştü:

Bağımsız caydırıcılık.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

1990'lardan itibaren başta Kuzey Kore ve Çin olmak üzere dış kaynaklı teknik bilgi transferiyle geliştirilen balistik füze programı, 2000'lerden itibaren Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) Havacılık ve Uzay Kuvvetleri Komutanlığı'nın doğrudan kontrolüne girdi.

Böylece klasik ordu (Artesh) ile paralel bir füze kuvveti doğdu.

Bugün İran'ın uzun menzilli saldırı kapasitesi neredeyse tamamen DMO'nun elindedir.

Hava savunma cephesindeyse durum daha karmaşıktır

İran Hava Savunma Kuvvetleri (Kadim orduya bağlı) bu alandaki operasyonel kontrolü elinde tutarken, DMO da bazı kritik tesisleri korumak üzere kendi hava savunma sistemlerini konuşlandırmaktadır.

Bu çifte yapı, stratejik koordinasyonu zorlaştırmakta; kriz anlarında bilgi ve komuta akışında gecikmelere neden olabilmektedir.

Yerli üretim hamleleri, özellikle 2010 sonrası hız kazandı.

Batılı sistemlere erişimin olmaması, Rus S-300'ün sınırlı tedariği ve ardından geliştirilen Bavar-373 gibi yerli sistemler, İran'ın "Batısız silahlanma" paradigmasını şekillendirdi

Ancak ileri teknolojiye erişimin sınırlı olması, bu sistemlerin performansını küresel muadilleriyle kıyaslandığında zayıf bırakmaktadır.


Hava savunma yetkinliği: Sistemler, performans ve açıklar

İran'ın hava savunma mimarisi, dışa bağımlılıkla şekillenen ancak yerli üretimle desteklenmeye çalışılan karmaşık bir yapıya sahiptir.

Rusya'dan temin edilen S-200 ve S-300 sistemleri, Çin kaynaklı radar teknolojileri ve yerli çözümlerle oluşturulan bu yapı, hem coğrafi hem de yapısal olarak asimetrik tehditlere karşı şekillendirilmiştir.

Ancak 13 Haziran 2025'teki İsrail saldırısı, bu sistemlerin modern tehditler karşısındaki sınırlarını net biçimde ortaya koymuştur.


Yüksek irtifa hava savunma sistemleri ve teknik kabiliyetler
 

 

Komuta karmaşası: İkili yapının dezavantajı

İran'daki hava savunma sistemleri, iki farklı komuta yapısına dağıtılmış durumda:

  • İran Hava Savunma Kuvvetleri (Artesh): Ülke çapındaki savunma sistemlerinin genel koordinasyonundan sorumlu.
  • Devrim Muhafızları Ordusu (DMO): Stratejik tesisler ve füze üslerinin çevresine konuşlandırılan özel sistemleri kontrol ediyor.

Bu ikili yapı, bazı stratejik bölgelerde örtüşen sorumluluklar yaratıyor.

Komuta zincirinin bütünleşik olmaması, özellikle hızlı karar alınması gereken senaryolarda etkinliği azaltıyor.

İsrail saldırısında gözlenen "tepki gecikmeleri" bu yapısal zafiyetle açıklanıyor.


İsrail saldırısında performans: Gerçek test

13 Haziran'daki İsrail saldırılarında İran hava sahasına çok sayıda seyir füzesi, kamikaze İHA ve düşük radar izli F-35 uçakları yönlendirildi.

  • F-35 uçaklarının çoğu hedefi vurduğu, radar sistemlerinin büyük ölçüde devre dışı kaldığı bildirildi.
  • Kamikaze İHA'lara karşı Khordad-15 ve Tor-M1 gibi kısa menzilli sistemlerin kısmen başarılı olduğu gözlemlendi.
  • Bavar-373'ün hedef tespiti yetersiz kaldı, füze ateşleme oranı düşük seviyede kaldı.
  • Elektronik harp ile radarların körleştirildiği bazı bağımsız kaynaklarca ileri sürüldü.

Füze kabiliyeti: Caydırıcılıktan taarruza geçiş

İran'ın füze programı, askeri stratejisinin merkezinde yer alıyor.

Konvansiyonel hava kuvvetlerinin zayıflığı nedeniyle füzelere yapılan yatırım, ülkenin hem caydırıcılığını hem de saldırı kabiliyetini güçlendirme arayışının bir ürünü.

Balistik, seyir ve hipersonik füzelerden oluşan geniş bir yelpazeye sahip olan İran, bu silahları doğrudan çatışmalarda olduğu kadar, vekil güçler aracılığıyla yürütülen dolaylı savaşlarda da etkili biçimde kullanıyor.


Füze envanteri ve kabiliyetler
 

 

Bu tabloda yer verilen füze sistemleri, İran'ın 2025 yılında İsrail'le yaşadığı doğrudan çatışma bağlamında önemli rol oynayan veya operasyonel olarak gündeme gelen sistemlerden oluşmaktadır.

Her biri farklı bir füze sınıfını temsil ederek İran'ın füze doktrininin çeşitliliğini göstermektedir.

Tabloya alınmayan ancak İran'ın cephaneliğinde yer aldığı bilinen bazı füze sistemleri şunlardır:

  • Shahab-3: Daha eski bir MRBM modeli olup Emad'ın öncülüdür. İsrail'e ulaşabilen ilk İran füzelerindendi ancak rehberlik sorunları nedeniyle etkinliği sınırlıdır.
  • Sejjil: Katı yakıtlı, yüksek menzilli bir füze olsa da operasyonel olarak nadiren test edilmiştir.
  • Ghadr ve Kheibar Shekan: Yeni nesil balistik füzeler olarak tanıtılsalar da 2025 çatışmasında doğrudan bir kullanımları doğrulanmamıştır.


DMO ve ordu: Füze kuvvetlerinin ikili komutası

İran'daki füze kabiliyeti iki farklı yapı tarafından yürütülüyor:

  • DMO Havacılık ve Uzay Kuvvetleri: Balistik ve hipersonik füze envanterinin büyük kısmını kontrol ediyor. Stratejik hedeflere yönelik uzun menzilli sistemler burada konuşlu.
  • İran Ordusu Topçu ve Füze Birlikleri: Kısa menzilli taktik füzeler ve alan kontrol sistemleri üzerinde çalışıyor.

Bu çift başlı yapı, teknik kabiliyet açısından çeşitlilik sunsa da; operasyonel bütünlük, lojistik entegrasyon ve hedef önceliklendirmesi açısından zafiyet yaratıyor.

Özellikle 13 Haziran'da yaşanan bazı koordinasyon hataları, bu yapısal ayrışmanın sahaya yansıyan sonuçları olarak değerlendiriliyor.


13 Haziran saldırısı: Füze gerçekliği

İran'ın 13 Haziran'da İsrail'e 180'den fazla füze fırlattığı bildirildi.

  • İsrail Savunma Kuvvetleri, yüzde 90'ının engellendiğini açıkladı.
    ve kısıtlı hasara yol açtığı yönünde açık kaynak raporları yayımlandı.
    Wall Street Journal'a göre füzelerin yaklaşık yüzde 50'si hedefini bulamadı, bir kısmı fırlatma sırasında arıza yaptı veya erken infilak etti.
  • Ancak Tel Aviv çevresinde Fattah hipersonik füzesinin isabet sağladığı

Asimetrik uzantı: Füze transferleri ve vekil güçler

İran'ın askeri doktrininde vekil güçler, konvansiyonel zayıflığını dengeleyen ana kaldıraçtı.

İran, füze kapasitesini yalnızca kendi ordusu üzerinden değil, uzun süredir vekil güçler aracılığıyla da bölgesel tehdit enstrümanı olarak kullanıyordu.

Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Husiler, Suriye ve Irak'ta Şii milis gruplar bu yapının temel taşıyıcılarıydı.

Ancak 7 Ekim 2023'ten beri bu yapılara karşı yürütülen kapsamlı İsrail saldırıları ve en sonunda Suriye'deki yönetim değişimi bu yapıları ciddi ölçüde zayıflattı ya da etkisiz hale getirdi.

Bu yapılardan herhangi birinin elinde, halen operasyonel kapasiteye sahip kısa menzilli Fatih-110 benzeri füzeler veya kamikaze İHA stokları kaldıysa: 

  • Bunlar bölgesel taciz için kullanılabilir.
  • Ancak koordineli ve yüksek etkili saldırı düzenleme kapasitesi ciddi şekilde zayıflamış durumda.

Son söz: Denge değil, kırılgan istikrar

İran, güçlü füze stoğu ve vekil savaş stratejisiyle İsrail'e yönelik baskısını sürdürebiliyor.

Ancak modern savaşta yalnızca saldırı değil, savunma da belirleyici.

Hava savunmadaki zafiyet, teknolojik gerilik ve yapısal dağınıklık, İran'ın kırılgan bir güç profiline sahip olduğunu gösteriyor.

13 Haziran çatışması bu dengesizliği açığa çıkardı.

Ortadoğu'da gerilim, silahlanma ve asimetrik tehditler dönemi daha yeni başlıyor olabilir.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU