İran, ağır darbeler aldıktan sonra masaya oturan bir geleneğe sahip

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

İran ile İsrail arasında 46 yıldır vekil güçler üzerinden süren savaş nihayet Tahran ile Telaviv hattındaki hava savaşına döndü ve neredeyse yarım asırdır propaganda ve komplo teorilerine konu olan hesaplaşma fiili olarak yaşanıyor.

Öyle görünüyor ki hesaplaşma ilk etapta bitmeyecek ve İran rejimi nükleer silah üretme kapasitesinden uzaklaştırılarak ayakta bırakılacak. 


İran ve İsrail birbirlerini gücünü denedi

İsrail'in 13 Haziran gecesi Tahran'ı doğrudan hedef alması ve İran'ın askeri komuta kademesini felç etmesi ve nükleer bilimci kadroyu nereden ortadan kaldırmasının şokunu gün boyunca üzerinden atamayan İran rejimi, akşam saatlerinde Sadık Vaad 3 adını verdiği karşı füze saldırısına geçerek ayakta olduğunu gösterdi. 

Netanyahu çılgınlığının bir sonucu olan Tahran saldırısının ardından İran'ın batılı ülkeler ve özellikle ABD ile bir daha müzakere masasına oturmayacağı ve Ortadoğu'yu adeta cehenneme çevirecek savaşın startının verildiği yorumları-analizleri yapılmış olsa da geçmiş tecrübeler bize bunun tersini söylüyor.


İran söylemde çıtayı yükseltip eylemde aksini yapan bir geçmişe sahip

İran'ın 1979'dan bu yana 46 yıldır ABD ve İsrail ile karşı karşıya gelmedi, partnerlerini ve proxy güçlerini sahaya sürdü ve ağır darbeler aldıktan sonra müzakere masasına oturdu.  

Bunu sayısız örneklerden ve geçmiş tecrübelerden hatırlıyoruz.

Şimdi kendisi doğrudan İsrail ile karşı karşıya geldi ve iki taraf da askeri ve istihbarat gücünü denedi. 

İran geçen yıl da 31 Temmuz'da İsmail Heniyye'nin Tahran'da ve ardından Hasan Nasrallah'ın Beyrut'ta öldürülmesinin ardından Sadık Vaad adını verdiği füze saldırılarını gerçekleştirmişti.

Saldırının 400 balistik füzeyle gerçekleştirildiği açıklansa da İsrail'e misilleme olacak zaiyatı vermekten uzak kaldı. 

İran'ın geçen seneki karşı saldırısı Hasan Nasrallah, İsmail Heniyye ve Şam'da büyükelçiliğe düzenlenen saldırıda 7 komutanın öldürülmesinden sonra geldi.

Saldırı bir gün sürdü ve bitti. İran tekrar ABD ile arka kapı diplomasisini sürdürdü ve nisanda Umman'da başlayan müzakereler 5 tur yapıldı, 6. tur da 15 Haziran'da Maskat'ta yapılacaktı ancak İsrail saldırısı nedeniye iptal oldu. 

İran, 2020'nin başında Kasım Süleymani gibi rejimin neredeyse ikinci adamı konumundaki ismi ABD saldırısında, nükleer programın başındaki bir numaralı kişi olan Muhsin Fahrizade'yi ise aynı yılın sonlarına doğru İsrail'in düzenlediği tahmin edilen bir suikastta kaybetti. 

İran'ın bu saldırılara yanıtı ise tehditten öteye gidemedi ve ABD'nin Irak'taki üslerine herhangi bir ziyana yol açmayan birkaç füze atmakla yetindi.

Üstelik Süleymani'ye suikast emrini Trump bizzat "Ben verdim" demişti.

İran Süleymani'ye karşılık Trump hakkında ölüm emri çıkartmış ve Hamaney "ağır intikam alınacağı vaadinde" bulunmuştu. 

Ardından ise Biden Kasım 2020'de seçimleri kazanıp Ocak 2021'de de göreve başlayınca müzakere masasına döndü ve ABD tarafından yaptırımlar kısmi olarak gevşetildi. 


İran "ağır intikam alacağını" ilan ettiği Trump ile masaya oturdu

İran 2020'de Süleymani suikastı emrini veren Trump için ölüm emri çıkarttı ancak 2025'te aynı kişi ile müzakere masasına oturdu. Bu müzakereler de 5 tur devam etti.

Müzakerelerin yapıldığı atmosfer de İran'ın ağır badirelerden geçtiği ve devletin önemli kademelerinde yer alan kişileri kaybetmesinin ardından, Suriye'de Esed rejiminin çöküşü, Yemen'de Husilerin İsrail-ABD-İngiltere'nin ağır hava saldırılarına maruz kaldığı bir süreçte gerçekleşti.

Tahran yönetiminin müzakere masasına oturması kayıplarını telafi ya da kurban verdiği isimlerin intikamını almasından sonra gerçekleşmiyor, burada çok farklı parametreler ve dengeler belirleyici oluyor.

İran, tansiyonu biraz yükseltse 13 Haziran'daki gibi bir sonuçla karşılaşacağını bildiği için sürekli olarak önce gerip sonra gevşetme stratejisini uyguladı. 
 


"Stratejik sabır" teorisinin çöküşü

İran'ın "stratejik sabır" dediği şey esasında gücünün sınırlarını bilmesinden ileri geliyordu.  

İran'ın askeri kapasitesini abartanların aksine rejim daha realist ve dünya dengeleriyle uyumlu bir siyaset ve diplomasi yürütüyordu.

46 yıldır yürüttüğü bu politikanın da nihayet sonuna geldi ve "stratejik sabrın" tersi olan "anında misliyle mukabele stratejisine" evrildi. 

İran'ın sabrının sona ermesiyle askeri, istihbari, siyasi, ekonomik ve silah kapasitesinin sınırlarını da gördük. Yani, büyü bozuldu ve gerçeklik ortaya çıktı.

Sabrı taşarsa İsrail'i haritadan sileceği propagandasının da bir şehir efsanesi olduğu görüldü. 

İran, Hizbullah'ı feda etti, Esed'i feda etti. Yemen'de Husileri ve Irak'ta Haşdi Şabi'yi de kurban edecek.

Trump'ın şart koştuğu nükleer enerjiden de vazgeçecek. 

Hamas 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırarak, Netanyahu'nun bölgesel savaş arzusunu gerçekleştirmesinin önünü açtı.

İsrail bu tarihten itibaren Gazze'de saldırılara başladı ve Hamas'ı yok etme hedefini dillendirdi fakat esasında temel amacı İran'ın Ortadoğu'daki kollarını kesmek ve proxy güçlerinin ABD müttefiklerine zarar veremeyeceği kadar zayıflatmaktı. 


ABD hazır olduğunda İran da müzakereye hazır olacaktır

Umman'da 15 Haziran'da Maskat'ta gerçekleşmesi planan 6. tur müzakerelerde de ilerleme sağlanmadan önce İsrail, Trump'ın da yeşil ışık yakmasıyla İran tehdidini minimize etme hedefine yöneldi.  

Bu doğrultuda 13 Haziran'da İran'a düzenlediği saldırılardaAbdulhamid Minuçehr, Ahmed Rıza Zülfikari, Seyid Emir Hüseyin Fıkhi, Motlabizade, Muhammet Mehdi Tehrançi, Feridun Abbasi, Ali Bakayi Kerimii Mansur Esgari, Said Burci adında 9 nükleer bilim adamını öldürdü. 

Bununla yetinmedi Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Genel Komutanı Hüseyin Selami, DMO İstihbarat Teşkilatı Başkanı Muhammed Kazımi, Hatemul Enbiya Karargahı Komutanı Gulamali Reşid, Devrim Muhafızları Ordusu Hava ve Uzay Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade, DMO Hava Savunma Sistemleri Komutanı Davud Şeyhiyan, DMO generalleri GulamRıza Mihrabi ve Mehdi Rabbani gibi bir numaraları öldürdü.

İran, 46 yıldır savaşı kendi evinin dışında vermeyi başardı fakat bugün savaş kapısına dayandı.

O nedenle söylem düzeyinde sert sloganlar ve büyük laflar edecektir fakat günün sonunda ABD'nin istediği bir merhalede müzakere masasına oturacaktır.

Zira şu an müzakere masası da Trump'ın arzu ettiği bir şey değil. Trump 16 Haziran'daki açıklamasında "Bazen işleri kendi aralarında halletmeleri gerekiyor" diyerek İsrail'in saldırılarına haklılık payı verdi ve Netanyahu için de "Çok iyi anlaşıyoruz ve birbirimize büyük saygı duyuyoruz" dedi.

Trump, arzu etmediği için İran da yüksek perdeden konuşuyor ve DMO ağzından "İsrail dursa da biz durmayacağız" diyor ya da Dışişleri Bakanı Arakçi, İsrail durursa biz de dururuz diyor.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU