Amerika'yı anlamak: Anayasa

Av. Ahmet Yavuz Uşaklıoğlu, Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AI

Tarihte hukuk sistemi düzgün işlemeyen hiçbir devlet süper güç olamamıştır.

ABD’yi “süper güç” yapan ana unsurlardan birisi, elbette ki hukuktur.

Amerika’yı anlamanın ilk adımı, ABD’deki federal güç dengesini kavramaktan geçer. Çünkü bugünkü lobileri, büyük şirketleri, devlet kurumlarını ortaya çıkartan ve onları hukuk ile düzenlemeye devam eden federal devlettir ve eyaletlerdir. Bu güç dengesi, federal devlet ile eyaletler arasındaki tarihî gerilimde saklıdır.

ABD, kuruluşunda zayıf bir federal yapıyla doğmuş, ancak zamanla – inişli çıkışlı da olsa – merkezin gücü, yani federalin gücü, artmıştır. Bu değişimi, en güzel anlatan metin iki yüz yılı deviren Federal Anayasasıdır, nam-ı diğer ABD Anayasası.

Anayasanın iki yüzü

ABD Anayasası iki temel kısımdan oluşur:

1. Ana metin: 7 “bölümden” müteşekkildir. "7 bölüm" demeyi tercih ediyorum, “7 madde” demektense, zira her bölüm (Kongre, Başkanlık, Yargı vd.) uzun uzun detaylandırılmıştır. Örneğin, ilk bölüm Kongre hakkındadır ve posta yollarının düzenlenmesine kadar uzanan bir yetkiler manzumesi sunar. Hatta fikrî mülkiyetin dahi korunması gerektiğini ve bu yetkinin en üst ve en yetkili organ olan Kongre’ye ait olduğunu söyler (hatta bu sebeple fikrî mülkiyet eyalet hukukuna değil, federal hukuka tabidir).

2. Ek değişiklikler: Türk hukukundan farklı olarak, ABD’de anayasa değişiklikleri orijinal metni silmez; mevcut olanın üzerine eklenir. Böylece hem eski hükmü hem de yeni düzenlemeyi aynı metinde, anayasada, görebilirsiniz. Eski, hükmünü yitirse dahi korunur. Ana metin genel olarak Federal yapıyı yani birleşik devletleri düzenlerken ve federal hükümete yetkiler verirken; ek değişiklikler, bilhassa ilk on madde, federal yapıyı kısıtlar; vatandaşları korur.

Haklar bildirisi

İlk 10 ek madde (Bill of Rights), federal hükümeti adeta bir "monarşi"ye dönüşmemesi için kısıtlar. Amerika’nın karakterini oluşturacak haklar buradadır. Din ve ifade özgürlüğü (1. Ek Madde) gibi temel güvenceler buradan doğar.

Ancak ABD İç Savaşı sonrasında, köleliğin kaldırılmasıyla (13-15. Ek Maddeler) federal hükümet eyaletlere baskın gelmiş, eyaletlerin iç işlerine müdahale yetkisini genişletmiştir.

Peki eyaletler kısaca nedir, ne değildir?

Eyalet yerine devlet

ABD’deki eyaletleri anlatırken bize ezberletilen "Eyaletler iç işlerinde özerk, dış politikada federal hükümete bağlıdır" tanımı eksik kalır. Zira eyaletler, kendi anayasaları, yasaları ve mahkemeleriyle âdeta bir devlet gibidir.

Kendi silahlı kuvvetleri, anayasası, vergilendirmesi, meclisi, başkanı, bağımsız yargısı vardır. Aldığı kararlar elbette dış işlerini dahi etkiler. Zira Kaliforniya başkanının tek başına getireceği idari yaptırımlar, silikon vadisindeki binlerce şirketi etkileyebiliyor. Bu da dünyayı etkiliyor. Demek ki Eyalet başkanının uluslararası alanda dolaylı yetkileri var. Zaten olmasaydı neden 2023 yılında Kaliforniya Eyalet Başkanı Newsom, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i ağırlasın, baş başa görüşme gerçekleştirsin?

Kısacası, eyaletleri birer devlet gibi düşünmek lazım. Fakat kendisinden daha büyük bir devlete tâbi olan bir devlet.

Birleşik Devlet“ler”e tâbi olan elli devlet.

Aksi takdirde, ABD’nin temel yapıtaşı olan “eyaletleri” doğru anlayamamış oluruz. Sanki bir büyükşehirden biraz daha yetkili bir idarî yapı gibi görürüz ki bu da yanlış olur.

13 eyaletle başlayan süreç 50’ye ulaşmış olsa da, bu sayısal artış eyaletlerin federal hükümet karşısındaki gücünü artırmamıştır. Aksine, Kongre’nin ekonomi, insan hakları ve altyapı gibi alanlarda düzenleme yetkisi genişlemiştir.

Sonuç olarak; Federal ve Eyalet Hukukunu anlamak tek başına ABD’yi anlamanızı sağlamaz. Fakat ABD’nin hukukî düzenini anlamadan da ABD’yi anlayamazsınız.

ABD’de “law and order” yani “hukuk ve düzen” popüler bir slogandır. Hemen hemen her başkanın bu sloganı söylediğini görebilirsiniz. Zira Amerikan toplumunu inşa edenler, örneğin Thomas Jefferson ve George Washington, bu ilkeyi topluma benimsetmeye gayret etmiştir. Yani ABD’nin iç işlerindeki güç dengesi ve idarî yapının temelleri ülkenin kurucu babaları tarafından hukuk ile atılmıştır. İç savaş olduğunda bile iç savaş hukukî mühür vurulması ile sona erdirilmiştir.

ABD hukuku, federal ve eyalet katmanlarının iç içe geçtiği devasa bir mozaiktir. Yaklaşık iki yüz elli yıllık bu ülkenin hukukî yapısı, anayasasında gizlidir. Bu anayasa; federal ve eyaletlerin sınırlarını kabaca belirler

Ekonomisi iyi olan hangi ülke varsa, hukuk sistemi hataları olsa da, kayda değer bir seviyede, işliyordur. Zira hukuk yoksa, öngörülebilirlik yoktur. Öngörülebilirlik yoksa, gelecek vizyonu olamaz. Öngörülebilirlik olmadan, büyük yatırımlar yapılamaz. Hukuk yoksa, istikrar yoktur, iyi bir ekonomi yoktur. Zira tarih dahi buna şahittir. Osmanlı ve Roma süper güç olduğu zamanlarda adaleti öncelemişlerdir. Hâlâ ikisinin de hukuku birçok ülkeye rehber olmaya devam ediyor. Her birinin kendi zamanında ve şartlarında soyut bir kavram olan adaleti somutlaştıran hukuk sistemi ile ekonomilerini güçlü tutmuşlardır.

Dolayısıyla, ABD’nin bir bütün olarak ekonomik, siyasi, sosyolojik yapısını anlamanın en kısa yolu, hukukî serüvenini takip etmektir. Önümüzdeki yazılarda bu serüveni takip edeceğiz. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU