Türkiye'nin toplumsal yapısı sessiz bir değişim geçiriyor.
Doğurganlık oranındaki düşüş, evliliklerin azalması ve boşanma oranlarının artışı, sadece istatistiklere yansıyan verilerden ibaret değil.
Bunlar, derin bir toplumsal dönüşümün işaretçileri.
Peki, bu dönüşüm nereye gidiyor?
Sorunları çözmek için ne yapılabilir?
Aile Bakanlığı'nın doğum yardımları
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, doğum yapan annelere yönelik yeni teşvikler sunuyor.
İlk çocuk için tek seferlik 5.000 TL, ikinci çocuk için aylık 1.500 TL, üçüncü ve sonraki çocuklar için aylık 5.000 TL destek sağlanıyor.
Bu yardımlar, çocuklar beş yaşına gelene kadar devam edecek.
Ancak bu teşviklerin yalnızca ekonomik boyutla sınırlı kalması, kadınların doğum sonrası kariyerlerini destekleyen mekanizmaların eksikliği gibi sorunları çözmekte yetersiz kalıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sağlık bakanlığı ve nüfus politikaları
Sağlık Bakanlığı, Türkiye'nin doğurganlık hızının kritik seviyelere düştüğünü vurguluyor.
2023 yılında 1,51 olan doğurganlık hızı, nüfusun kendini yenileme oranı olan 2,1'in oldukça altında seyrediyor.
Bu durum, yaşlı nüfus oranının artmasına ve genç nüfusun hızla azalmasına yol açıyor.
Sağlık Bakanlığı, bu sorunu çözmek için aile dostu politikalar geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık hızındaki düşüşün Türkiye için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu ifade ederek 2025'i "Aile Yılı" ilan etti.
Erdoğan, aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi için kapsamlı çalışmalar yapılacağını duyurdu.
Ayrıca, doğum yardımları ve genç çiftlere yönelik destek programlarıyla nüfus artışını teşvik etmeyi hedeflediklerini belirtti.
Dünyadan çıkarmamız gereken dersler
Dünyada da benzer sorunlar yaşanıyor.
Güney Kore, doğurganlık oranını artırmak için 200 milyar dolardan fazla harcadı.
Ancak konut fiyatlarının yükselişi ve iş-yaşam dengesizliği, gençlerin çocuk sahibi olma motivasyonunu düşürdü.
Japonya ise doğum masraflarını karşılayan sigorta paketleri ve genişletilmiş çocuk yardımı programları sunuyor.
Ancak gençlerin geleceğe dair kaygıları giderilmeden bu politikalar tam anlamıyla çözüm sağlamıyor.
Fransa ve İsveç gibi ülkeler ise çocuk bakım hizmetlerini sübvanse ederek ailelerin üzerindeki yükü hafifletmeye çalışıyor.
İsveç, ebeveynlere toplam 480 gün ücretli izin hakkı tanıyor ve bu süre ebeveynler arasında bölüştürülebiliyor.
Fransa'da ise doğum yapan annelere 1.068 euro doğum yardımı sağlanıyor.
Bu ülkeler, kariyer ile annelik arasında denge kurabilen sistemler sayesinde nispeten daha başarılı görünüyor.
Ancak burada bile hâlâ toplumsal baskıların ve kadınlar üzerindeki yükün tam anlamıyla kaldırılmadığı bir gerçek.
Macaristan ve İtalya'dan örnekler
Macaristan, doğurganlık oranlarını artırmak için kapsamlı teşvik politikaları uyguluyor.
2 ve 3 çocuk sahibi annelere ömür boyu gelir vergisi muafiyeti getirildi.
Ayrıca, genç çiftlere faizsiz kredi imkânı ve çocuklu ailelere konut destekleri sunuluyor.
İtalya ise doğan veya evlat edinilen her çocuk için 1.000 euro tutarında vergiden muaf bebek ikramiyesi programını başlattı.
Ancak bu politikaların uzun vadeli etkileri hâlâ tartışmalı.
Çözüm önerileri
- Kadınların kariyer ve annelik dengesi: Hibrit çalışma modelleri yaygınlaştırılmalı, çocuk bakım desteği artırılmalı ve doğum izni süreleri uzatılmalı.
- Gençlere umut aşılamak: Gençlere, evlilik ve çocuk sahibi olmanın bir kayıp değil, yaşamın zenginleşmesi anlamına geldiğini hissettiren bir vizyon sunulmalı.
- Ebeveyn dostu iş yerleri: İşverenler, ebeveyn dostu politikaları yaygınlaştırarak kariyer ile aile arasında denge sağlanmasına yardımcı olmalı.
- Toplumsal değerlerin yeniden inşası: Kadınların üzerindeki yükü azaltacak kültürel değişimler desteklenmeli. Aynı zamanda erkeklerin aile içindeki sorumluluklarını artıracak eğitim programları geliştirilmelidir.
- Ekonomik istikrar ve sosyal güven: Genç çiftlere uygun fiyatlı konut ve uzun vadeli sosyal güvence sağlayacak sistemler inşa edilmeli.
- Eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları: Gençlere yönelik eğitim programları ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenerek aile kurmanın ve çocuk sahibi olmanın önemi vurgulanmalı.
- Vergi ve finansal teşvikler: Macaristan örneğinde olduğu gibi, çocuk sahibi ailelere yönelik vergi muafiyetleri ve faizsiz kredi imkânları sağlanabilir.
- Uzun vadeli sosyal politikalar: İtalya'nın bebek ikramiyesi gibi kısa vadeli çözümler yerine, uzun vadeli sosyal politikalarla ailelerin yaşam kalitesini artıracak adımlar atılmalıdır.
Sonuç
Türkiye'nin geleceğini güvence altına almak için ekonomik, toplumsal ve kültürel bir dönüşüm gerekli.
Gençlere umut aşılayarak, kadınların kariyerlerinden ödün vermeden anne olabilecekleri sistemler kurarak ve erkeklerin aile içindeki rollerini artıracak politikalar geliştirerek daha dengeli ve sağlıklı bir toplumsal yapı oluşturabiliriz.
Ancak, gençlerin evlilikten uzaklaşmasının ardındaki sebepleri anlamadan bu dönüşüm mümkün değil.
Artan ekonomik belirsizlikler, yüksek yaşam maliyetleri ve sosyal güvencesizlik, gençleri aile kurma fikrinden uzaklaştırıyor.
Örneğin, yüksek kiralar ve konut fiyatları, maddi zorlukların en görünür yüzü.
Ayrıca, kariyer hedeflerinin öncelik kazanması ve evlilik gibi geleneksel yapıların bireysel özgürlükleri kısıtlayacağına dair algı da evlilik oranlarındaki düşüşte etkili.
Toplum olarak, gençlerin güvenle aile kurabileceği bir ortam yaratmak zorundayız.
Bu, sadece ekonomik teşviklerle değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin dönüşümü ve bireylerin kaygılarını azaltacak somut adımlarla mümkün olabilir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish