Bereketli Hilal

Hüseyin Siyabend Aytemur Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Independent Türkçe/Microsoft/Bing-Copilot

Kısa bir zaman önce Independent Türkçe bölümünde Lübnanlı Semir Ataullah tarafından "Zor Hilal" başlığı altında bir makalesi yayımlandı.

Makalesinde "Bereketli Hilal" olarak tanımladığı coğrafya bilgisi hem son derece hatalı hem de "lanetli" bir tanımlama ile coğrafyadaki yaşanan duruma dikkat çekti. 

Biz ise bunaltı vermeden "Bereketli Hilal" olarak çizdiği haritanın son derece yanlış olduğuna dikkat çekerek durumu özetleyelim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kürt­ler bin­ler­ce yıl­dır Or­tadoğu'da Toros, Zag­ros Dağ­ları ve çev­resin­de yaşıyor.

Bu coğ­raf­yada ter­kedil­miş bin­ler­ce es­ki yer­leşim yeri, höyük ve harabe var­dır.

Bu harabelerin bir kıs­mı böl­gede yapılan baraj­ların göl sularının al­tın­da kal­mıştır.

Yeni dönemde yüz­ler­cesi ar­keolog­lar tarafın­dan kazıl­dı ve fark­lı disip­lin­ler­den uz­man­lar tarafın­dan araş­tırıl­dı.

El­de edilen ar­keolojik bul­gu ve bil­gilere göre, birçok kül­tür bit­kisinin (buğ­day, ar­pa, mer­cimek, nohut, fasul­ye, bezel­ye, bur­çak, an­tep­fıs­tığı, üzüm) ve birçok ev­cil hay­vanın (koyun, keçi, domuz ve köpeğin) ilk defa bu coğ­raf­yada kül­türe alın­dığı ve ev­cil­leş­tiril­diği, in­san­ların yer­leşik duruma geç­tiği ve uy­gar­lığın doğ­duğu, "neolitik dev­rim"in ger­çek­leş­tiği coğ­rafik alan­lar­dan biri ol­duğu an­laşıl­mış­tır.

Bu araş­tır­malar ve bil­giler, Kürt­lerin de tarih ön­cesi dönem­lerine açık­lık getir­mek­tedir. Kürt­ler ve Kür­dis­tan'ın tarihiy­le il­gilenen­lerin, bu araş­tır­malar­dan yarar­lan­maları ve tarihin yazımını yeniden değer­len­dir­melidir­ler.

Kürdistan coğrafyasının siyasal açıdan cazibe merkezi olduğu gibi ekonomik zenginlikleri açısından da bir cazibe merkezidir.

Kürt coğ­raf­ya­sı­nın omur­ga­sı­nı dağ­lar oluş­tur­mak­ta­dır. Ak­de­niz To­ros­la­rı­nın İs­ken­de­run Kör­fe­zin­den baş­la­yan kıs­mı do­ğu­ya doğ­ru Hak­ka­ri'de Zag­ros Dağ­la­rı ile bir­le­şir.

Zag­ros Dağ­la­rı­nın Hür­müz Bo­ğa­zı­na ka­dar olan kıs­mı Kürt coğ­raf­ya­sı­nın ana ek­se­ni­ni oluş­tu­rur. To­ros-Zag­ros dağ sil­si­le­si Kür­dis­tan'ı ku­zey ve gü­ney ol­mak üze­re iki alt böl­ge­ye ayır­mak­ta­dır.

İk­li­mi ve to­pog­raf­ya­sı fark­lı olan bu iki alt böl­ge, eko­sis­tem ola­rak bir­bi­ri­ni ta­mam­lı­yor.

Ku­zey alt böl­ge, To­ros-Zag­ros sis­te­mi ile Do­ğu Ka­ra­de­niz'de Pon­tus Dağ­la­rı ve Kaf­kas­lar ara­sın­da­ki coğ­raf­ya­yı kap­sar.

Bu alt böl­ge yer yer dağ dü­ğüm­le­ri­ni ve ara­la­rın­da pla­to­la­rı ba­rın­dı­rır. Ku­ze­yin­de Kaf­kas­la­ra doğ­ru Ağ­rı Da­ğı, Pon­tus­la­ra doğ­ru Mun­zur­lar yer alır.

To­ros-Zag­ros sı­ra dağ­la­rı­nın oluş­tur­du­ğu ya­yın gü­ne­yin­de, ya­ya gö­mü­lü va­zi­yet­te Ka­ra­ca­dağ ade­ta bir ok gi­bi yer alır.

Ay­rı­ca dal­ga­lı ve on­dü­le­li bir ya­pı oluş­tu­ran Ba­gok, Ma­zı Da­ğı (Çi­ya­yê Ma­zî) ve Ga­ros yük­sel­ti­le­ri, gü­ney­de­ki Dic­le-Fı­rat ne­hir­le­ri­nin ara­sın­da­ki pla­toy­la bir­le­şir.

Arap­lar bu yö­re­ye Ce­zi­re, Kürt­ler Ber­rî, Türk­çe kay­nak­lar­da hem Ber­ri­ye­cik, hem de El-Ce­zi­re ola­rak ge­çi­yor. To­ros-Zag­ros sis­te­mi­nin ku­ze­yi yay­la ve yaz­lık, gü­ne­yi ise ova ve kış­lak­la­rı oluş­tu­rur.

Gü­ney alt böl­ge de To­ros-Zag­ros sis­te­mi­nin gü­ne­yin­de ka­lan Fı­rat ve Dic­le ne­hir­le­ri­nin iç ve dış pla­to­la­rın­dan oluş­mak­ta­dır.

Ba­tı ucu Do­ğu Ak­de­niz'e, do­ğu ucu Hür­müz Bo­ğa­zı­na ka­dar ulaş­mak­ta­dır. Gü­ney sı­nı­rı Arap Çö­lü­dür. Bu kısa bilgiden sonra konumuza dönersek:

Bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan ar­ke­olo­jik ve ant­ro­po­lo­jik bi­lim­sel araş­tır­ma ve ça­lış­ma­lar­dan el­de edi­len bul­gu ve bil­gi­le­re gö­re Kür­dis­tan'ın, ta­rı­mın baş­lan­gıç böl­ge­le­rin­den bi­ri, uy­gar­lı­ğın ilk doğ­du­ğu yer­ler­den bi­ri ve bi­yo­lo­jik çe­şit­li­lik ba­kı­mın­dan dün­ya­nın zen­gin böl­ge­le­rin­den bi­ri ol­du­ğu an­la­şıl­mış­tır.

Bu çev­re, ay­nı za­man­da bi­lim çev­re­le­rin­ce "Be­re­ket­li Hi­lal" ola­rak ta­nım­lan­mış ve ad­lan­dı­rıl­mış­tır.  

Aynı zamanda Cud, (Guti-Gudi) Cömertlik, "Bereket" anlamındadır. Kur'anda da işaret edildiği gibi;

Nuh as. Dedi, Ey Rabbim beni Mübarek ve bereketli bir yere indir. Mü'minun suresi, ayet no:29


Bu gö­rüş­le­re hiz­met ve­ren ve en çok araş­tır­ma ya­pan birçok bi­lim ada­mı ol­ma­sı­na rağ­men, bun­lar­dan üçü; Dr. Ja­mes H. Bre­as­ted, Prof. Dr. Ro­bert Bra­id­wo­od ve Prof. Dr. Jack R. Har­lan böl­ge­de yo­ğun bir şe­kil­de ça­lış­mış ve kök­lü gö­rüş­ler or­ta­ya koy­muş­lar­dır.

Üç bilim adamının "Be­re­ket­li Hi­lal" olarak tanımlaması, Kürdistan haritasına da mutabık düşmektedir.

Buna aynın zamanda Ters "V" şeklindede tanımlanmaktadır: ∧
 

 

Dr. Ja­mes Bre­as­ted'in dok­to­ra te­zi­nin ko­nu­su Mı­sır ta­ri­hiy­di. Mı­sır ta­ri­hi­ni araş­tı­rır­ken Kür­dis­tan'ın Mısır'dan da­ha ön­ce uy­gar­laş­tı­ğı­nı fark et­ti. Kür­dis­tan mer­kez­li coğ­raf­ya­da uy­gar­lı­ğın doğ­du­ğu­nu, Do­ğu Ak­de­niz sa­hil şe­ri­diy­le Mı­sı­ra ulaş­tı­ğı­nı ve Mı­sır'da gör­kem­li bir ko­nu­ma ulaş­tı­ğı­nı be­lir­le­di.

Bre­as­ted, uy­gar­lı­ğın ilk doğ­du­ğu yer­le­rin Kürdistan coğrafyası olarak konumlandırmaktadır.

Bre­as­ted, "Be­re­ket­li Hi­lal" diye adlandırdığı coğ­raf­ya­­nın: Dün­ya­nın ilk kar­ma­şık top­lum­la­rı­nın baş­lan­gı­cı ol­du­ğu­nu, Bu uy­gar­lık­la­rın te­mel ne­de­ni­nin ve­rim­li­lik olduğunu, bu coğ­raf­ya­da çok faz­la ar­tı ürü­nün el­de edil­di­ği­ni vurgulamaktadır.

Dr. Ja­mes Bre­as­ted, bu coğrafyanın şeklinin hi­la­le ben­ze­di­ği­ni gör­dü. Onun için, dok­to­ra te­zin­de bu coğ­raf­ya­ya "Fer­ti­le Cres­cent" adı­nı ver­di "Be­re­ket­li ve­ya Ve­rim­li Hi­lal" ola­rak ad­lan­dı­rıl­mış­tır.

Bre­as­ted, 1928-1935 yıl­la­rı ara­sın­da Gü­ney Kür­dis­tan'da "Xor­sa­bad" ve Do­ğu Kür­dis­tan'da meş­hur Per­se­po­lis si­te­le­rin­de ar­ke­olo­jik ka­zı­lar yap­tı.

Oğ­lu Char­les Bre­as­ted ba­ba­sı­nın bi­yog­ra­fi­si­ni ya­zar­ken ba­ba­sı için "Pi­one­er to The Past" (geç­mi­şin ön­cü­sü) la­ka­bı­nı kul­lan­dı.

Bu la­kap bi­lim çev­re­le­rin­de de be­nim­sen­di. Ja­mes, da­ha son­ra eşi olan Fran­ces Hart ile be­ra­ber, Ya­kın-Do­ğu ta­ri­hi ile il­gi­li çok bil­gi edin­di­ler. Bu­nun so­nu­cun­da da dok­to­ra te­zin­de "Be­re­ket­li Hi­lal" te­ri­min ilk de­fa Ja­mes kul­lan­dı.

Za­man­la Be­re­ket­li Hi­lal coğ­raf­ya­sı­nın sı­nır­la­rı fark­lı bi­lim adam­la­rı ta­ra­fın­dan ge­niş­le­til­di. Dr.Bre­as­ted'in bel­li baş­lı eser­le­ri şun­lar­dır, An­ci­ent Re­cords of Egypt 1907,The De­ve­lop­ment of Re­li­gi­on and Tho­ught in An­ci­ent Egypt,Out­li­nes of Eu­ro­pe­an His­tory,Ori­en­tal Fo­re­un­ners of Byzan­ti­ne Pa­in­ting 1924The Con­qu­est of Ci­vi­li­za­ti­on,The Dawn of Cons­ci­en­ce 1933His­tory of Egypt from the Ear­li­est Ti­mes to the Per­si­an Con­qu­est (rev. ed. 1928).

Kürt tarih gelişiminin, 19'uncu yüzyıl ve sonlarına doğru, Uluslararası güçler, Kürdistan, çok daha geniş sızlamara maruz kaldı Kürdistanda, mutlak egemenlik kurmak ve sayısız doğal zenginliklerini, özellikle petrol yatakları yüzünden Kürdistan'ın önemli yataklarını ele geçirmek için çok sert savaşlarada sahne oldu.

19'uncu yüzyıl başlarında ve yeni dünya birbiriyle çekişmeye dayalı olarak bir evrenselcilik söylemi geliştiğinede şahitlik yapmaktayız. Bu evrenselcilik, Kürtlerin kültürü içine çok rahat sızdı.

Ati­na­lı Kse­nop­hon Kür­dis­tan'a ya­pı­lan bir as­ke­ri ha­re­kat­ta gö­rev al­mış, sa­vaş­ta gör­dük­le­ri­ni ka­le­me al­dı­ğı "Ana­ba­sis" ad­lı ese­rin­de Kürt­ler ve Kür­dis­tan hak­kın­da de­ğer­li bil­gi­ler ver­miş­tir.

Birçok defa bu eserden de istifade ettik. Yi­ne yu­nan­lı ta­rih­çisi, He­re­do­tos'un, Dic­le ve Fı­rat ne­hir­le­ri ara­sın­da­ki böl­ge için ver­di­ği bil­gi­ler önem­li kay­nak­tır.

Stra­bon'un "Ge­og­rap­hi­ka"sın­da ve "Pli­ni­us'un His­to­ria Na­tu­ra­lis"in­de bu böl­ge hak­kın­da önem­li coğ­ra­fik bil­gi­ler var­dır.

İlk Ar­ke­olo­jik ka­zı­yı, Fran­sa'nın Mu­sul bü­yü­kel­çi­si olan Dr. Pa­ul-Emi­le Bot­ta (1802-1870), Fran­sız hü­kü­me­ti­nin spon­sor­lu­ğuy­la 1843'te Ker­kük ya­kın­la­rın­da­ki Xor­sa­bad hö­yü­ğün­de ar­ke­olo­jik ka­zı yap­tı ve Kral II. Sar­gon'un me­za­rı­nı açı­ğa çı­kar­dı.

1920 de Ja­mes Bre­as­ted Irak'a ge­le­rek Xor­sa­bad'ı, özel­lik­le Bot­ta'nın da­ha ön­ce ka­zı yap­tı­ğı ye­ri zi­ya­ret et­ti.

Bre­as­ted da­ha son­ra Ori­en­tal Ens­ti­tü'nün adı­na al­dı­ğı izin­le bu sa­ha­da 1928-1935 yıl­la­rın­da al­tı se­zon ka­zı ger­çek­leş­tir­di.

1933 yı­lı ka­zı­la­rı­na Ro­bert Bra­id­wo­od da ka­tıl­dı. İn­gi­liz Ar­ke­olog Gert­ru­de Bell (1868-1926) I. Dün­ya sa­va­şı bo­yun­ca böl­ge­de hem ka­zı ve in­ce­le­me­ler yap­tı hem de İn­gi­liz Giz­li Ser­vi­si için de­ğer­li bil­gi­ler içe­ren mek­tup­lar ha­lin­de ka­yıt­lar al­dı.

Do­ğu Kür­dis­tan'da Ali Koş Hö­yü­ğü­nü in­ce­le­di. Gü­ney Kür­dis­tan'da Ker­kük, Mu­sul, Du­hok, Ku­zey Kür­dis­tan'da Mar­din ve Vi­ran­şe­hir'de in­ce­le­me­ler­de bu­lun­du.

Gert­ru­de Bell Çö­lün Kız­kar­de­şi ve­ya Çöl Kra­li­çe­si la­ka­bıy­la da ta­nı­nır. I. Dün­ya Sa­va­şı ön­ce­si Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu ayak­ta dur­ma­ya ça­lı­şır­ken Ege, Ak­de­niz ve nis­pe­ten Ba­tı Kür­dis­tan'da­ki de­ğer­li ta­ri­hi eser­ler ka­çı­rıl­dı, tah­rip edil­di, yağ­ma ve ta­lan edil­di.

Onun için şim­di ba­zı eser­ler Lo­uv­re Mü­ze­sin­de, ba­zı­la­rı Av­ru­pa'nın de­ği­şik mü­ze­le­rin­de ser­gi­le­ni­yor.

I. Dün­ya Sa­va­şı'n­dan son­ra Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'­nun da­ğıl­ma­sıy­la, Kür­dis­tan'ın gü­ne­yi­nin bir kıs­mı İn­gi­liz, bir kıs­mı da Fran­sız­la­rın ege­men­li­ğin­de kal­dı.

İn­gi­liz­le­rin de­ne­ti­min­de ka­lan Aşa­ğı Me­zo­po­tam­ya'da ya­pı­lan ka­zı­lar uy­gar­lı­ğın önem­li bir kıs­mı­nı açı­ğa çı­kar­dı.

Bu­ra­dan el­de edi­len bil­gi­ler­le "Uy­gar­lı­ğın Be­şi­ği" ol­du­ğu ka­na­ati­ne va­rıl­dı. Da­ha çok Su­mer, Ba­bil, Akad, Kal­de ve Asur­lu­la­ra ait olan ilk bu­lun­tu­lar araş­tır­ma­cı­la­rı bü­yü­le­di.

Camb­rid­ge Üni­ver­si­te­si­nin ilk ar­ke­olo­ji pro­fe­sö­rü olan Do­rothy Gar­rod (1862-1969), 1928 de Zag­ros Dağ­la­rın­da, Ker­man­şah Ova­sın­da birçok si­te­de araş­tır­ma ve ka­zı­lar yap­tı.

2. Dün­ya sa­va­şın­dan son­ra Or­yan­tal Ens­ti­tü, Ta­rih-ön­ce­si Araş­tır­ma Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de Irak Kür­dis­ta­nı Di­ya­la Hav­za­sın­da ka­zı ça­lış­ma­la­rı­na baş­la­dı.

Irak'ta 1958'de yö­ne­ti­min as­ke­ri bir dar­bey­le de­ğiş­me­si üze­ri­ne, ça­lış­ma­lar İran Kur­dis­ta­nı'na kay­dı­rıl­dı. Bra­id­wo­od bil­gi ve sez­gi­siy­le Zag­ros böl­ge­sin­de yo­ğun­laş­mak is­ti­yor­du.

Co­lum­bia Üni­ver­si­te­sin­den Prof. Dr. Ralph So­lec­ki, 1951-60 yıl­la­rı ara­sın­da Bra­dost yö­re­sin­de Ze­wi­ye Çe­me Şe­ni­dar'da, Şe­ni­dar Ma­ğa­ra­sın­da (Şi­kef­ta Me­zin) yap­tı­ğı ar­ke­olo­jik ka­zı­lar­da Ne­an­dert­hal in­sa­nın ya­şam tar­zı ile il­gi­li çok önem­li bil­gi­ler el­de et­ti.

Ba­tı Av­ru­pa, ABD, Ja­pon­ya ve Kür­dis­tan'ı bo­yun­du­ru­ğun­da bu­lun­du­ran dev­let­le­rin ar­ke­olo­ji ve ant­ro­po­lo­ji dal­la­rın­da ku­rum­laş­ma­sı (üni­ver­si­te, ens­ti­tü ve aka­de­mi) ge­liş­tik­çe Kür­dis­tan­'da­ki ar­ke­olo­jik ve di­ğer bi­lim­sel araş­tır­ma­lar da art­tı.

Arkeoloji profesörü olan Vere Gordon Childe, şu görüşü ortaya attı:

Bit­ki­le­rin kül­tü­re alın­ma­sı, hay­van­la­rın ev­cil­leş­ti­ril­me­si ve uy­gar­lı­ğın doğuşu. Gıda re­ka­be­ti­nin tek ça­re­si, bit­ki­le­ri kül­tü­re al­mak ve hay­van­la­rı ev­cil­leş­tir­mek­ti. Çün­kü av­cı top­la­yı­cı nü­fus git­tik­çe büyüyordu. İnsanlar, hay­van­lar ve bit­ki­ler ara­sın­da sem­bi­yo­tik iliş­ki­ler gelişti. Sonuçta Ne­oli­tik Dev­rim mey­da­na gel­di.


Chil­de göre, ta­rım dev­ri­mi ve uy­gar­lı­ğın do­ğuşu Sü­mer, Akad ve Asur coğ­raf­ya­sın­dan doğ­muş ve çev­re­ye ya­yıl­mış­tır.

Bra­id­wo­od, bu te­zin ak­si­ne "Nuk­le­ar" ve­ya "Do­ğal Ha­bi­tat Zon­la­rı" (alan­la­rı) te­zi­ni ge­liş­tir­di.

Ona gö­re uy­gar­lık, bit­ki­le­rin kül­tü­re alın­ma­sı, hay­van­la­rın ev­cil­leş­ti­ril­me­si ve yer­le­şik ha­ya­ta ge­çil­me­si; To­ros-Zag­ros dağ­la­rı­nın etek­le­rin­de, ova ile da­ğın bir­leş­ti­ği kı­sım­lar­da, va­di­ler­de ger­çek­leş­miş­ti.

Özel­lik­le Te­pe Se­rab da ça­lı­şır­ken, Te­pe Se­rab, Te­pe Gu­ran ve Cer­mo'nun dağ­lar­la il­gi­li ko­nu­mu­nu de­ğer­len­di­rir­ken Zag­ros Kal­ka­nı (Zag­ros Flanks) te­ri­mi­ni kul­lan­dı.

Bu te­ze gö­re buğ­day, ar­pa, no­hut, mer­ci­mek, fa­sul­ye gi­bi bit­ki­le­rin kül­tü­re alın­ma­sı, ko­yun, ke­çi, do­muz ve kö­pek gi­bi hay­van­la­rın ev­cil­leş­ti­ril­me­si ve ilk ta­rım­cı köy top­lu­luk­la­rı­nın or­ta­ya çık­ma­sı, Kür­dis­tan'da ger­çek­leş­miş­ti. Bra­id­wo­od tüm ça­lış­ma­la­rın­da Kürt­le­ri ça­lış­tır­mış, alış­ve­ri­şi­ni Kürt şe­hir­le­rin­de yap­mış­tı. Kürt hal­kı­nın ya­şam bi­çi­mi­ni ve kül­tü­rü­nü de in­ce­le­miş­ti. So­nun­da bu ya­ra­tı­lan de­ğer­le­rin ağır­lık­lı ola­rak Kürt hal­kı­na ait ol­du­ğu ka­nı­sı­na var­dı.  

Ro­bert Bra­id­wo­od' "Irak ve İran Zag­ros Dağ ba­yır­la­rı­nın bir par­ça­sı olan Tür­ki­ye'nin Gü­ney­do­ğu­su­nun sa­kin­le­ri Kürt­ler­dir. On­lar İn­do-Av­ru­pai bir dil ko­nu­şu­yor­lar. Ge­nel­lik­le Kse­nop­hon'un ‘On­bin­le­rin Dö­nü­şü' ad­lı ya­pı­tın­da bah­set­ti­ği Kar­duc­hoi de­di­ği halk ol­du­ğu­na ina­nı­lır. Biz on­lar­dan hep mem­nun ol­duk."

Prof. Dr. Jack Har­lan, Jack Har­lan'ın mes­lek se­çi­min­de bo­ta­nik­çi olan ba­ba­sı Harry ile 20. yüzyılın bü­yük bi­lim adam­la­rın­dan Rus Prof. Dr. Ni­ko­lay I. Va­vi­lov ara­sın­da­ki di­ya­log ve tar­tış­ma­la­rın et­ki­si ol­du.

Ba­ba­sı Harry V. Har­lan 1910 yı­lın­dan 1944 yı­lı­na ka­dar Ame­ri­ka Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın ar­pa araş­tır­ma­la­rı­nın li­de­riy­di.

O, Ame­ri­ka, As­ya, Av­ru­pa ve Af­ri­ka'dan ar­pa ko­lek­si­yo­nu ya­pı­yor­du. 1951 yı­lın­da Ok­la­ho­ma Üni­ver­si­te­si­ne geç­ti. 1966 yı­lın­da Il­li­no­is Üni­ver­si­te­si­ne geç­ti.

Bir yıl son­ra J.M.J. de Wet ile bir­lik­te Bit­ki­sel Ürün Ge­liş­tir­me la­bo­ra­tu­arı­nı kur­du. 35 yıl­lık mes­lek ya­şa­mın­da 43 dev­le­ti gez­di.
 


II. Dün­ya Sa­va­şı'­nın bi­ti­min­den son­ra 1948 yı­lın­da Jack R. Har­lan Tür­ki­ye'ye gel­di.Ka­ra­de­niz'den son­ra Kür­dis­tan'a geç­miş ve Hak­ka­ri Şem­din­li'ye ka­dar git­miş­tir.

Şem­din­li'den al­dı­ğı bir buğ­day çe­şi­di ile yap­tı­ğı me­lez­leş­me ça­lış­ma­la­rın­dan el­de et­ti­ği ye­ni hat -ki 178383 kot nu­ma­ra­sıy­la adlandırıyor.

İstanbul ve Chi­ca­go Üni­ver­si­te­le­ri­nin iş­bir­li­ği ile yü­rü­tü­len Gü­ney­do­ğu Ta­ri­hön­ce­si Kar­ma Pro­je­si  araş­tır­ma eki­bi için­de yer alan Jack R. Har­lan 1964 yı­lı ilk­ba­ha­rın­da ya­ba­ni ta­hıl­la­rın ye­tiş­ti­ği alan­la­rı be­lir­le­mek ve bun­lar­dan ör­nek­ler top­la­mak üze­re Si­irt-Di­yar­ba­kır ve Ur­fa yö­re­le­ri ile gü­ney­de Su­ri­ye sı­nı­rı­na ka­dar uza­nan alan­lar­da bir­kaç ge­zi yap­tı.

Bu yol­la ya­ba­ni emer ve ein­corn buğ­day ve ya­ba­ni ar­pa tür­le­ri­nin da­ğı­lım ha­ri­ta­la­rı­na ye­ni bil­gi­ler ek­le­di.

Ay­nı yıl Ka­ra­ca­dağ'a ya­kın ha­sat ol­gun­lu­ğu­na eri­şen ya­ba­ni buğ­day­lar üze­rin­de çak­mak ta­şın­dan ya­pı­lan orak­lar kul­la­na­rak bi­çim işi­ni, ha­van kul­la­na­rak ta­ne ka­vuz ayı­rı­mı­nı ya­pan Har­lan, iki ki­şi­nin bir iş gü­nün­de ne ka­dar ta­ne ürün el­de et­ti­ği­ni sap­ta­dı.

Ha­sat edi­len ta­ne buğ­day­gil­le­rin be­sin de­ğe­ri­ni sap­ta­dı. Bir ai­le­nin bir ol­gun­laş­ma mev­si­mi bo­yun­ca ova­dan da­ğın etek­le­ri ve de­ği­şik yük­sel­ti­le­ri­ne gö­re pey­der­pey ol­gun­la­şan ya­ba­ni ta­hıl­la­rı ha­sat et­me­si ha­lin­de bir yıl­lık ih­ti­ya­cı­nı üre­te­bi­le­ce­ği­ni gös­ter­di. 

Çam­bel ve Bra­id­wo­od bu ça­lış­ma­nın şim­di­den bir baş ya­pıt ni­te­li­ğin­de ol­du­ğu­nu, Kar­ma Pro­je­nin ge­nel so­ru­nu açı­sın­dan son de­re­ce önem­li ol­du­ğu­nu be­lirt­mek­te­dir.

Jack Har­lan'ın Kürt coğ­raf­ya­sı ile il­gi­li ya­yın­la­rı Ba­zı ya­yın­la­rı Kür­dis­tan ile doğ­ru­dan, ba­zı­la­rı da do­lay­lı il­gi­li­dir. Kür­dis­tan'la doğ­ru­dan il­gi­li iki ma­ka­le­si. 1950. Col­lec­ti­on of crop plants in Tur­key, 1948. Ag­ro­nomy Jo­ur­nal 42: 258-259.  1967. A wild whe­at har­vest in Tur­key. Arc­ha­eo­logy 20: 197-201.

Jack Har­lan'ın adına yapılan (10-14 Mayıs 1997) senpozyum ger­çek­leş­ti ve ken­disi de biz­zat bir bil­diri sunarak katıl­mış­tır.

Sem­poz­yumun bir adı ‘Har­la Sem­poz­yumu' ol­mak­la beraber esas adı ‘The Origins of Ag­ricul­ture and Crop Domes­tication' dir.

Bu, ay­nı zaman­da Sem­poz­yumun şem­siye konusudur. Yani kül­tür bit­kilerinin ev­cil­leş­tiril­mesi ve tarımın orijin­leridir. Sem­poz­yuma sunulan bil­diriler al­tı ana bölüm­de sunul­muş­tur.

Bun­lar:

  1. Kül­tür bit­kileri ve tarımın baş­lan­gıç mer­kez­leri.
  2. Yakın­doğu bit­kisel ürün çeşit­liliği ve global göçü.
  3. Tarımın yayılışının ar­keo-botanik kanıt­ları.
  4. Kül­tür bit­kilerinin ev­cil­leş­tiril­mesi.
  5. Kül­tür bit­kilerinin ev­rimi ve tarih­sel değer­len­dir­me.
  6. Kül­tür bit­kilerinin doğal soy kay­nak­larının korun­ması.

Ar­keolojik araş­tır­ma alan­ları Kür­dis­tan'daki es­ki yer­leşim yer­leri ve alan­ları (Dic­le ve Fırat vadi ve platoları, Ker­man­şah ovası, Ali Koş, Çayönü, Nevala Çore, Halan Çemi, Karacadağ, Hacılar, Aşık­lı Höyük, Can Hasan, Tepe Guran, Tepe Gew­ra, Zag­ros Dağ­ları, Jer­mo, Tepe Serab, Kuru Dere, Kır­mızı Dere, Zewi Çem, Şanidar Mağarası, Karim Şahr, Yor­gan Tepe(Nû-zê), Nem­rik, M'lefat), bu coğ­raf­yada kül­türe alınan bit­kiler ve doğal florada bulunan  yabani tür­leri konu edin­miş­tir.  

Sem­poz­yumun son bil­dirisin­de Ar­dis­hir B. Dam­nia kül­tür bit­kilerinin gen kay­nak­larının, yani doğal or­tam­daki atalarının ve hali hazır­da çeşit ve hat olarak bulunan tohum­ların in-situ ve ex-situ ted­bir­ler­le korun­ması konusun­da öneride bulun­mak­tadır.

Milletler ve İnsanlar her biri özel bir şekilde tarihi hatırlıyor. Bu konuda farklı anlayışlara sahiptirler. Tarih ilminde çeşitli okluma biçimleri ekolleri oluşmuştur.

Bazı tarihçiler sadece medeniyet kurmuş milletlerin tarihine ilgi duyup ve sadece o medeniyetleri tanımaya tarih diyorlar.

Bazıları ise kültürlerin maneviyatların bu ister dini olsun ister din dışı olsun bu kültürlerin asaletine inanıyorlar.

Mesela, Kürt kültürü, Hint kültürü, Mısır kültürü, İslam kültürü, Çin kültürü, İran kültürü... vb. Tarihin incelenmesi ve mütalaa edilmesin de çünkü gerek bugün gerek geçmişte elde kalan ve işe yarayan sadece kültür olduğuna inanıyorlar.

Tarihin biriktirmiş olduğu en değerli sermaye tanımaya ihtiyaç hissettiği şey kültürdür. Bir başka ekol ise siyasi askeri olayların önceleyen tarih bakış açısıdır, bu bakış klasik tarihçiliktir.

Tarih boyunca askeri siyasi hadiselerin incelenmesi gerektiğine inanan ekoldür. Bu açıdan Kürt tarihini de her ekol ayrı bir şekilde ele alıp hatta tarihini devrelere ayırıp müşahhaslaştırmalıdır.

Bu devrelerin her birini tanınması, araştırılması, sıfatlandırılması, teşhis edilip, durumları, özellikleri, ruhu ve bütünsel şekliyle mantıklı ve toplu bir tarife ulaştırılması gerekir.

Bu tanımlama sayesinde de Kürtler, ona hakim olan unsurların, ve olanaklarının tahlilini yapıp, bir özbilinç oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Aynı zamanda, Dr. Ali Şeriati'nin dile getirdiği "çok ilginçtir hiçbir zaman Dicle ve Fırat arasındaki yörede Beynennehreyden, Batı söz etmiyor. Çünkü bundan söz ederse geliştirdiği bütün nazariye bir anda boşa çıkacaktır."

Dr. Ali Şeriati çok isabetli bir tespitte bulunmuştur. "Söz edilmemesi" Kürtlerin, siyasal ve ekonomik zeminden düşürülmüş olmasıdır. Kürtler hem düşünsel olarak, hem de ekonomik olarak, iktidarlaştıkça, kendine özgü, kültür, dil, din, tarih, tezini kendi belirleyeceği gibi aynı zamanda da tarihe yön verecektir.

 

 

Not: Daha geniş bilgi için Hîvda İletişim'den yayınlanmış "Dördüncü Bakış" kitabıma bakabilirsiniz.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA OKU

DAHA FAZLA HABER OKU