Lübnan'da, tahrip olan güney mahallelerinin üzerinde gökyüzü kırmızıya boyandı. İsrail'de ise roketler gelirken hava saldırısı sirenleri çaldı. Bu sınır artık bölgenin en değişken fay hatlarından biri ve çok daha geniş bir savaş için olası bir tetik noktası haline geldi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
25 Ağustos sabahı İsrail, Lübnan üzerine 100 savaş uçağı gönderdiğini ve Lübnanlı militan grup Hizbullah'ın saldırı hazırlığında olduğunu söylediği binlerce roketatarı vurduğunu açıkladı.
Hizbullah, İsrail'in geçen ay Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği bir saldırıda üst düzey komutanları Fuad Şükür'ü öldürmesine karşılık olarak İsrail'deki askeri mevzilere 300'den fazla Katyuşa roketi ve çok sayıda drone gönderdiğini açıkladı. Bu, dünyanın nefesini tutarak beklediği bir misillemeydi.
Bu karşılıklı ateş karşısında Gazze'deki savaş için ateşkes görüşmeleri 25 Ağustos'ta Mısır'ın başkentinde devam etti. Tüm taraflardan temsilcilerin orada olması bekleniyordu.
Daha geçen hafta, hızla kötüye giden bu duruma son vermek için uluslararası diplomasinin belki de şimdiye kadarki en yoğun telaşına tanık olduk ve bir anlaşmaya varılabileceğine dair umutlar yeşerdi. Aralarında Britanya Dışişleri Bakanı David Lammy, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Fransa Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné'nin de bulunduğu üst düzey diplomatlar, çok önemli isimler arasında mekik dokudu. Lammy bunun "Ortadoğu için tehlikeli bir an" olduğu uyarısında bulunurken, Blinken görüşmeleri bölgeyi uçurumun kenarından döndürmek, rehineleri kurtarmak ve ateşkes sağlamak için "belki de son" fırsat diye niteledi.
Ancak pazar sabahı, (sağlık yetkililerinin İsrail bombardımanlarında 40 bin kişinin öldüğünü söylediği) Gazze'de şiddetle akan kanın bir an önce durması ve Hamas'ın 7 Ekim'deki kanlı saldırılarında rehin alınanlardan geriye kalan 115 kişinin evlerine dönmesi umutları her zamankinden daha uzak görünüyordu.
Ve Gazze'deki ateşkesin İsrail'le Lübnan, destekçisi İran ve daha geniş bir bölge arasındaki çatışmayı dizginleyip dizginleyemeyeceği sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Hemen ardından İsrail'de, Hizbullah'ın Beyrut'taki üst düzey liderinin öldürülmesine misilleme yaptığı ve bunun bölgenin tam bir kaosa sürüklendiği an olmaktan ziyade karşılıklı sınır ötesi ateşin "normale döneceği" görüşü hakim oldu. Hizbullah, saldırılarının "ilk aşamasının" artık sona erdiğini söyledi.
Brookings Enstitüsü düşünce kuruluşunda kıdemli araştırmacı ve İsrail savunma muhabiri olan Amos Harel, "Bu duyuru, bu aşama için operasyonlarının sona erdiği anlamına geliyor ve biz bunu, 'Kibarca bir çıkış yolu arıyoruz... Tam ölçekli bir savaştan kaçınmayı tercih ediyoruz' demeleri olarak görüyoruz" dedi.
Ancak mevcut durum her iki taraf için de korkunç. Evlerine dönmesine izin verilmeyen 60 bin İsrailli var. Lübnan tarafındaysa bu sayı iki kat fazla.
Şiddet olaylarındaki son hızlı artıştan önce de derin bir insani krizin pençesinde olan Lübnan'da geçen ekimden bu yana ölen sivillerin sayısı 133'e ulaştı. Action Aid'e göre İsrail'in Lübnan'ın güneyi ve Bika Vadisi'ndeki hava saldırıları geniş çapta can kayıplarına ve temel altyapının tahrip edilmesine yol açtı. Süregelen çatışmalar yaklaşık 112 bin kişiyi yerinden etti ve bunların çoğu halihazırda aşırı kalabalık ve kaynakları yetersiz ev sahibi topluluklarda yaşıyor.
Ateşkes görüşmeleri Kahire'de devam edecek ancak Harel, asıl engelin her iki tarafın liderlerinin bir anlaşmaya yanaşmaması olduğuna inanıyor.
[Binyamin] Netanyahu'ya ateşkesi kabul etmesi için baskı yapmanın gerçek bir yolu yok. Zamana oynuyor, anlaşmayla ilgili ayrıntıları saklamaya devam ediyor. Siyasi nedenlerden ötürü, koalisyonunun bekası için bir çıkarı yok.
Siyasi analist ve ABD Savunma Bakanlığı'nın eski Ortadoğu danışmanı Jasmine Gamal, saldırıların mevcut görüşmelerin gerilimi düşürme çabalarının beyhude olduğunu gösterdiğini söyledi. Eğer müzakerelerde büyük bir ilerleme eli kulağında olsaydı, "Hizbullah'ın bunu bir saldırıyla tehlikeye atması pek olası olmazdı" dedi.
"Bölgede devam eden kızışma, Biden yönetiminin çatışmanın taraflarına karşı yürüttüğü diplomasinin eksikliklerini de ortaya koydu" diye ekledi.
Özellikle de Biden'ın, uzlaşmaz tavrıyla İsrail müzakerelerini akamete uğratan ve bölgeyi savaşın eşiğine getiren Başbakan Netanyahu üzerinde anlamlı bir baskı unsuru oluşturamaması.
İsrail'de Netanyahu üzerindeki baskı giderek artıyor. Anketlere göre İsrail halkı yoruldukça ateşkese yönelik destek yükseliyor.
İsrail'in kuzeyindeki bölgesel sivil liderler kendilerini dinlemediği için hükümete öfkeli. Kendilerini "terk edilmiş" hissediyorlar ve ek fon sağlanmamasına ya da kuzeyi tahliye edenler için bir çözüm bulunmamasına kızgınlar.
Yukarı Celile Bölge Konseyi Başkanı Giora Zaltz, toplu tahliyelerin ardından The Independent'a yaptığı açıklamada, "Hislerimize göre İsrail sınırı an itibarıyla savaş öncesine göre 40 km daha güneyde" dedi.
Hükümet bizimle değil, bizimle konuşmuyorlar, bize danışmıyorlar, bizi desteklemiyorlar. Kuzeydeki sivil isimleri görmezden geliyorlar.
ABD'den Gazze'deki ateşkes görüşmelerinin İsrail ve Lübnan arasındaki çatışmalara da son vereceğine dair pek çok söz geldi. Ancak İsrail'in kuzeyinde durumun böyle olmadığı hissediliyor.
Zaltz, Gazze'deki ateşkes görüşmeleriyle kuzey cephesindeki durum arasında bir ayrım olması gerektiğine inanıyor ve ekliyor:
Hizbullah ve Hamas'ın istediği hata, bizim bu iki sınırı birleştirmemiz. İsrail devleti güneyle kuzeyi ayrı ayrı ele almalı. Hedefler farklı olmalı.
Daha savaş yanlısı bir tutum sergileyen Aşağı Celile Belediye Başkanı Nitzan Peleg de bu görüşte. Bölgesinin Gazze'yle ateşkesi "kendileri için yeterli" bulmadığını ve diplomatik bir çözümün sadece "her şeyi daha da zora sokacağını" söyledi. Tampon bölge oluşturmak için İsrail'in Lübnan'a kara harekatı düzenlemesini önerecek kadar ileri gitti ki uzmanlara göre bu eylem devasa bir bölgesel çatışmayı ve Lübnan'da tarifsiz bir yıkımı tetikleyebilir.
Peleg, "7 Ekim'den önce Hizbullah'ın sınırda sürekli ilerlediğini gördük, saldırmaktan kaçındık ve bakın ne oldu" dedi.
İşte bu yüzden, özellikle de ABD gibi uluslararası koalisyon güçleri etrafımızdayken, elimizdeki bu avantajı kullanmalıyız.
Şimdilik görüşmeler Kahire'de devam edecek ama bölgeyi uçurumun kenarından döndüreceklerine dair çok az umut var.
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent