Numan Kurtulmuş: Esas biz ne yapacağız... Davutoğlu tehdit etti

Türkiye’nin dört bir yanından gelen Gençlik Kuruluşları Birliği’ne üye yüzlerce genç, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Gençlik Zirvesi”nde buluştu. Buluşmada AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş gençlere “Türkiye’yi Geleceğe Taşımak” adında bir sunum gerçekleştirdi.

Sunum öncesi gazetecilerle yapılan sohbet toplantısında Numan Kurtulmuş’u dinlerken Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti’de neden ihraç edileceğini AK Partili bir yetkilinin ağzından ilk kez net duydum.

Kurtulmuş, bir tarafta partide kalıp diğer taraftan yeni parti çalışması yapmasının sürdürülebilir bir durum olmadığının altını çizse de esas vurucu cümlesi, Davutoğlu’nun yaptığı konuşmada üstü örtülü tehdit dili kullanmasının bardağı taşırdığını ifade etmesi oldu.

Kurtulmuş cümleyi çok net ifade etti;

Devletin sorumluluk makamında bulunanların tehditle konuşması doğru değil, üstü örtülü tehdit doğru değil.

Peki, AK Parti’nin neredeyse bizi tehdit etti dediği Davutoğlu ne demişti;

Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum.

Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın.

İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden, aylardan biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır.


Davutoğlu’nun bu sözleri AK Parti’de tehdit olarak algılandı. 

AK Parti içerisindeki bazı kesimler Davutoğlu’nun sözleriyle AK Parti’yi tehdit ettiğini ifade ederken başka bir görüş de devletin tehdit edildiğini savunuyor. Kurtulmuş’un sözleri AK Parti’nin bunu tehdit olarak kabul ettiğini gösteriyor.

Bu sadece AK Parti cephesinden değil MHP içinden de böyle okunuyor.

Gerek yeni parti çalışmaları gerekse de son seçim okumalarında Kurtulmuş, esas olarak “Biz ne yapacağız” sorusunu soruyor. Bu soru da AK Parti’nin dört temel özelliğine dönmesi durumunda yeni parti çalışmalarının da anlamsızlaşacağına olan vurgusu. Bunlar, demokratik adımların atılması, reformcu, yerli ve milli olması ve kuşatıcı ve kapsayıcı olması.

Kurtulmuş, “Bunları tekrar güçlendirirsek AK Parti’yi de tekrar güçlendireceğiz ve toplumla da ilişkilerimizi daha kuvvetli hale getiririz” diyor.

Bunlar aslında AK Parti’nin kuruluş ilkelerinde yer alan ama zaman zaman AK Parti tarafından da unutulan değerler. Aslında bunlar AK Parti’nin fabrika ayarları. Bunlar gerçekleşir mi gerçekleşmez mi önümüzdeki süreçlerde beraber görmüş olacağız.

Kurtulmuş bunları gençlere yaptığı “Türkiye’yi geleceğe taşımak” sunumunda daha da ileri taşıdı ve bugünün Türkiye’sinin şartlarında, geçmişle geleceği birleştirilmesinde 5 temel iddianın olması gerektiğini anlattı;

Birincisi, Türkiye’nin istikrarlı ve güçlü bir ekonomiye sahip olması için mücadele etmek.

İkincisi, güçlü bir demokrasinin olması,

Diğer üçü de; toplumsal istikrar, devlet ve millet kaynaşması olmasıdır.

Güçlü ve etkili bir dış politikaya sahip olmak, millet varlığına sahip çıkmak, içeride birlik ve dışarıda dostlarla ittifak içinde olunması lazım.


Kurtulmuş’un dile getirdiği bir başka çarpıcı görüş de yeni parti çalışmalarını Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik  hamle olarak değerlendirmesi.

Kurtulmuş, Fazilet Partisi’nde kendi ayrıldıkları dönem gibi siyasi bir atmosferin olmadığını, yeni bir partinin sıfırdan kurulması gerektiğini ve bunun da oldukça zor olduğunun altını çizerken, yeni parti çalışmalarının AK Parti tabanını etkilemeyeceği görüşünde ısrarcı ve bu hamleyi daha çok Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik olduğunu belirtmesi

Kurtulmuş, Ankara ve İstanbul seçimlerine yönelik olarak değerlendirme yaparken de "İddia ve davamızı kaybetmedik, kaybettiğimiz makamdır. Belediye Meclis grubunda çoğunluk halen bizdedir" demesi ve bu nedenle AK Parti’ye ANAP benzetmesi yapılamayacağını üstüne basa basa söylemesi oldu.

Kurtulmuş’un dile getirdiği iddia ve davayı kaybetmedik sözü aslında yeni parti çalışmalarına ve teşkilatlara da bir gönderme olarak okumak mümkün. 

AK Parti’nin özellikle muhafazakar Kürtler, şehirli milliyetçiler ve cami cemaatinden oy kaybettiğini belirten Kurtulmuş, partide kişisel hesap ve kaprislerin bir tarafa bırakılması gerektiğinin altını çizerken kamuoyunda konuşulan her şeyin AK Parti açısından masada konuşulduğunu söylerken, seçmenin tevazu, samimiyet ve kibre karşı bir uyarı görevi yaptığını olarak algılandığını söyledi.

Peki, neden bu sonuçlar alındı, cümlesine verdiği bazı teşkilatların içe kapanması, dar hareket alanı yanıtı ve küskünlüklerin oluştuğunu işaret etmesi, kongrede ciddi bir değişiklik olacağının işareti gibi geldi bana.

Her kongrede AK Parti yüzde 30 civarında bir değişim sağlasa da yapılacak olan il ve ilçe kongreleriyle birlikte bu değişimlerin daha fazla olacağı görülüyor.

Kurtulmuş, HDP’nin Meclisteki varlığının önemli olduğunu, ancak HDP’nin de bir karar vermesi gerektiğini ifade ederek, “Biz partilerin siyasi gerekçelerle kapatılmasına karşıyız. Bugüne kadar hiçbir sonuç vermediğini biliyoruz. Biz burada suçun şahsiliğini esas alıyoruz. Parti yöneticilerin terör örgütü ile ilişkisini 'şahsi' değerlendirip, yargıya taşıyoruz. HDP’nin terör örgütüyle arasına mesafe koyması yegâne çözümdür. Bu partinin hâlâ böyle bir imkânı var. Bunu biz sağlayamayız. CHP ile ilişkileri çerçevesi dolayısıyla CHP bunu sağlamaya çalışabilir. HDP’nin bölgemizin sınırlarını değiştirmek için çalışan PYD terör örgütünü arkasına alması asla kabul edilebilir değil” dedi. 

Terörle mücadele, emperyalizm, dış tehdide kadar bir çok konuda ittifak yürütüldüğünü ifade ederek, MHP ile ittifak sınırlarının belli olduğuna vurgu yaparak şöyle dedi:

MHP ve AK Parti iki ayrı siyasi partidir. Öncelikleri, siyasi hedefleri, stratejileri farklı olan partilerdir.

Her iki partinin hitap etmiş olduğu sosyolojik tabanları, her ne kadar birçok konuda müştereklikleri olmakla birlikte iki farklı tabandır.

 
Canan Kaftancıoğlu’nun yedi yıl önce attığı sosyal medya paylaşımlarından dolayı cezalandırılmasını nasıl yorumladığı ile soruya Kurtulmuş, bunu yargıya sormak lazım diye cevapladı.

Türkiye’de sorunların başkanlık sistemi ile alakalı gösterildiğini oysa sorunun Türkiye’nin durduğu çizgi ile ilgili olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Türkiye’nin istikametinden dönme şansının olmadığını, kırmadan, dökmeden milli çıkarları ile yol alacağını belirtti;

Türkiye’nin bir tane ekseni vardır o da kendi eksendir.

Türkiye ne NATO ne de Avrasya’nın perifer ülkesi değildir.


Muhalefetin ortak paydasının Erdoğan düşmanlığı üzerinde şekillendirildiğini ifade eden Kurtulmuş, önümüzdeki süreçte erken seçim için muhalefetin bastıracağını ancak kendi gündemlerinde böyle bir konunun olmadığını ve 2023’e kadar süreci değerlendireceklerini belirtti.

Kurtulmuş gazetecilerle sohbetinden sonra gençlere “Türkiye’yi Geleceğe Taşımak” adında bir sunum gerçekleştirdi.

Ülkenin farklı şehirlerinden gelmiş gençlere gündelik siyasi nutuklar yerine üniversitede dinlediğimiz sunumun bir benzerini Numan Hoca’dan görmek beni oldukça mutlu etti.

Öğrencilik yıllarımızda Hoca, bunları bize ve gittiği konferanslarda sık sık analatırdı, ama aktif siyaset bu konuda Hoca’nın bu sunumlarının aksamasını beraberinde getirse de bence esas önemli alan burası.  

Peki, Numan Hoca sunumunda neler anlattı;

 

 

 

 

 

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU