Afrika hem kendini hem de dünyayı besleyebilir mi?

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Afrika'da yetiştirilen sorgum, millet ve teff gibi tahıllar, buğday yerine kullanılan sağlıklı yerli tahıllar arasında / Fotoğraf: Food Tank

Afrika'da buğday tüketimi dünyanın diğer tüm bölgelerinden çok daha hızlı artıyor. Fakat buğdayın kıtadaki geçmişi çok eskilere dayanmıyor. 

Sahra Altı Afrika Orta Çağ'da Arap tüccarlar sayesinde buğdayla tanışmış olsa da sömürgeci döneme kadar buğday diğer tahıllar kadar ilgi görmedi.

Sömürge döneminde ise buğday öncelikli olarak Avrupa'ya ihraç edilmek ve kıtada yerleşen Avrupalı sömürgecilerin ihtiyacını karşılamak için yetiştirildi.
 


O yıllarda farklı beslenme kültürü olan yerli halk tarafından benimsenmeyen buğdaya olan talep, son yıllarda kentleşme, artan gelir düzeyi, kıtaya yapılan gıda yardımları, mutfaklarda gerçekleşen küreselleşme ve mısır gibi diğer temel ürünlerin fiyatlarındaki dalgalanmalar yüzünden artış gösterdi.

Buğdayın kendisinden çok ekmek ve makarna gibi kolay ulaşılan ve hazırlanan ürünler halk tarafından tüketilmeye başladı.

Uluslararası restoran zincirleri Afrika pazarında genişledikçe buğdaya olan ihtiyaç daha da arttı.  

Bugün Afrika ülkeleri, buğday üretimini kendi içlerinde karşılayamadıkları için diğer ülkelerden buğday satın alıyor.

Kıtadaki 54 ülkenin neredeyse yarısı, buğdayın büyük bir kısmını Rusya ve Ukrayna'dan ithal ediyor.

Bu nedenle Ukrayna'da yaşanan savaşın yol açtığı gıda krizi, Afrika'yı diğer bölgelere kıyasla daha derinden etkiledi.

Afrika'da özellikle buğday üzerinden yaşanan gıda krizine farklı çözümler aranmaya başladı.  

2050 yılında nüfusunun 2,5 milyara ulaşacağı tahmin edilen kıtanın uluslararası yardımlardan medet umması uzun vadede kalıcı bir çözüm sağlamayacak.

İthalat ise yalnızca kısa dönemli arz şoklarına karşı önlem almak için yapıldığında bir çözüm getirebilir.

Buğdayın Afrika topraklarında daha fazla miktarda yetiştirilmesi mümkün ancak bu iş bir hayli zahmetli.

Küçük ölçekli çiftçilerin çoğu sulama noktasında yağmura bel bağlıyor ve düşük teknolojiyle tarım yapıyor.

Üstelik Afrika dünyanın geri kalanına kıyasla iklim değişikliğinden iki kat fazla etkileniyor. Dolayısıyla kıtada buğday üretimi yetersiz kalıyor. 

Sömürgeci dönemden itibaren Batı'nın ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik gerçekleştirilen plantasyon tarımı da kıtanın gıda temini noktasında karşılaştığı en büyük sorunlardan biri.

Afrika kıtasında, kakao ve kahve gibi kıta içinde çok az tüketilen ancak ihraç edildiğinde yüksek gelir getiren ürünlere ağırlık verildiğinden, asıl ihtiyaç duyulan gıdalar kıta dışındaki ülkelerden tedarik ediliyor. 

Uzun vadede gıda krizini çözmenin tek yolu yüksek teknolojili bir tarım sistemi oluşturmak ve hem iklim hem de beslenme alışkanlıkları açısından doğru ürünlerin üretimine yönelmek olmalı.

Hâlihazırda Sahra Altı Afrika'nın beslenme kültürünün buğday merkezli olmaması bir avantaj.

Güneyde mısır unu, Batı Afrika'da ise kök bitkilerinin unu daha fazla tüketiliyor. 

Başta buğday olmak üzere, kıta dışından tedarik edilen gıdalara bağımlılığı azaltmak için üretimi artırmanın yanı sıra sert iklim koşullarına dayanıklı çok sayıda alternatif gıda oluşturmalı.  

Örneğin toprak altında yetiştirilen ve sert iklim koşullarıyla uyumlu olan tatlı patates, kasava ve yam gibi sebzelerin hem püresi hem de unu kullanılabiliyor. 
 

Yam Bati Afrika'da bol miktarda yetiştiriliyor Reuters.jpg
Yam, Batı Afrika'da bol miktarda yetiştiriliyor / Fotoğraf: Reuters

 

Uluslararası Patates Araştırma Merkezi (Peru) Başkanı Jan Low, besin değerleri ve lif oranı yüksek olan turuncu kabuklu tatlı patatesten elde edilen pürenin buğday ununa alternatif olarak kullanılabileceğini söylüyor.

Bu yalnız Afrika için değil, glütensiz ürün arayışı içinde olan tüm dünya için de güzel bir haber.

Bazı Afrika ülkeleri ise artan buğday fiyatlarından sonra buğday ununa sorgum, milet,  kasava ve pirinç unu katarak buğday tüketimini azaltmayı deniyor.

Afrikalı liderler yaşanan gıda krizini fırsata çevirme konusunda adımlar atabilir.

İklim krizine rağmen Afrika kendi endemik bitkilerinden, bereketli topraklarından ve genç nüfusundan destek alarak sürdürülebilir tarım çözümleri üretebilir.

Nitekim bazı Afrika ülkeleri böyle bir arayışın içine girdi bile. Nijerya ülkede yetişen protein ve lif açısından zengin "fonio" isimli tahılın pirinç ve yulaf kadar çok tüketilen bir gıda hâline gelmesini planlıyor. 
 

Uzmanlar Bati Afrika'da yetişen fonio tahılının kinoadan daha besleyici olduğunu ifade ediyor.jpg
Uzmanlar Batı Afrika'da yetişen fonio tahılının kinoadan daha besleyici olduğunu ifade ediyor / Fotoğraf: Landscape News

 

Yalnızca tarladan toplanan ürüne odaklanmanın ötesinde, hem daha kolay tüketim hem de daha uzun süreli raf ömrü sağlamak için mahsulü işlemden geçirmek de gıda kriziyle mücadele noktasında atılacak çok önemli bir adım olur.

Domatesin konservesi, yerel tahılların unu ve gevreği gibi tarım-gıda çalışmalarının planlanması, yalnızca gıda krizini önlemekle kalmayıp aynı zamanda yeni iş sahalarının oluşması ve ekonominin canlanması anlamına da geliyor.

Bununla birlikte Afrika ülkeleri yüksek tarım teknolojilerine ağırlık vererek ve çiftçileri destekleyerek kendi topraklarında ürettiği gıdaları çeşit ve miktarca artırmanın yanı sıra ürünün büyük bir kısmını kıta içinde tutmaya özen göstermeli.

Bu şekilde dışa bağımlılığı azaltmak için önemli bir adım atılmış olur.  
 

Afrika genelinde bolca tüketilen lif zengini kassava, tatlı patates ve yam kök bitkileri ve bunlardan elde edilen un, glüten ve alerjen içermiyor.jpg
Afrika genelinde bolca tüketilen lif zengini kassava, tatlı patates ve yam kök bitkileri ve bunlardan elde edilen un, glüten ve alerjen içermiyor

 

Şayet Afrikalı liderler, doğru tarım politikaları izlemeyi başarabilirse, Afrika'nın kendine yetmenin de ötesine geçip, Ukrayna-Rusya kriziyle birlikte buğdaya alternatif arayan dünya için bir tahıl ambarına dönüşmesi imkânsız değil.  

Nitekim Afrika Birliği Dönem Başkanı(2022) ve Senegal Cumhurbaşkanı olan Macky Sall "Afrika artık kendini doyurmayı öğrenmeli ve dünyayı doyurmaya da katkı sunmalı, zira bu potansiyele sahip" sözleriyle Afrika'nın üzerine düşenleri ifade etti. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre Afrika, dünyadaki ekilmemiş tarıma elverişli arazilerin yaklaşık yüzde 60'ına ev sahipliği yapıyor.

Yakın gelecekte sorgum, millet, fonio ve teff gibi Afrika'da bolca bulunan tahıllar neden sofralarımızda yer almasın ki? 

 

 

Yararlanılan kaynaklar:

https://www.africa.com/africas-processing-industry-holds-promise-for-broader-economic-growth/  https://www.e-ir.info/2022/12/14/opinion-the-war-in-ukraine-and-food-security-in-africa/     
https://www.world-grain.com/articles/11655-wheat-consumption-rising-in-africa   
https://ageconsearch.umn.edu/record/278737?ln=en   
https://www.scidev.net/sub-saharan-africa/africa-can-shift-to-sweet-potato-amid-wheat-shortage/ 
https://www.theafricareport.com/279641/nigerias-agroeknor-bets-gluten-free-fonio-can-become-global-mainstream-health-food/ 
https://www.businesslive.co.za/bloomberg/news/2022-05-08-africa-turns-to-alternatives-as-wheat-prices-soar/ 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU