O top filelerle buluştuğunda yanınızda kimin olduğuna bakmadan, sarılır ve mutluluktan ne yaptığınızı hatırlamazsınız.
Hatta o anda, stattaki herkese sarılmış olabilirsiniz. Sağcı, solcu, dindar, zengin, yoksul, eğitimli, eğitimsiz kim olduğunu bilmezsiniz ama sarılırsınız işte.
O anda birliktelik ve tek duygu sarar insanı, çünkü takımınız gol atmıştır.
İşte o an, futbolun büyülü dünyasını görürsünüz. Herkes eşittir o anda; herkes aynıdır ve herkes tek bir duygu etrafında kalır.
90 dakika boyunca dünyanın en eşitlikçi zamanını yaşar insan.
Bu yüzden futbol, sadece futbol değildir.
Tarihin en büyük felaketlerinden birini yaşadı Türkiye.
Yaşanan felaketin yarattığı acı her anında insanlarla yaşıyor.
Ve bu acı karşısında camialar ve taraftarlar, kendilerini parçaladılar yardım için.
Yıllardır para etmeyen kuru bir şampiyonluk için birbirine düşürülmüş rakip taraftarlar, el ele tutuşarak şampiyon oldular.
Bunla beraber, hafta sonu oynanan Fenerbahçe-Konyaspor ve Beşiktaş-Antalyaspor maçında, statta depremzedeler için oyuncak, atkı ve kaşkol atan taraftarlar, izleyen herkesin gözlerini yaşartırken aynı zamandan da hükümeti protesto etti.
Ve sonrasında tehditler ve hakaretler havada uçtu. Hatta seyircisiz oynamayı gündeme aldı Türkiye Futbol Federasyonu.
Sebep ise; futbola siyaset bulaştı iddiasıydı.
Beşiktaş - Antalyaspor maçı, dakika 04.17: Depremzede çocuklar için sahaya oyuncak yağdı pic.twitter.com/Za6TwdaG2B
— Independent Turkish (@TurkishIndy) February 26, 2023
Taraftarsız futbol, futbol olur mu?
Aslına bakılırsa futbola siyasetin ya da siyasetin futbola girişi yılar evvel olmuştu.
Zaten kulüplerin bu kadar borçlanmasının sebebi de sürekli siyasetten beklentilerinin olmasından dolayı idi.
O kadar kötü yönetildi kulüpler, battıkça hiçbir yaptırıma maruz kalmadılar.
Hafta sonu yaşananların belki de en dramatik tarafı, bildiri yayımlayan kulüplerin düşüncelerini açıklamasından öte, hakarete varan söylemleri oldu.
Muhattabı taraftarlar olmamasına rağmen kurumsal açıklamalarla, protesto yapan taraftarlara karşı sporun ruhu ile bağdaşmayan cümleler kullanmasıydı ki futbolun doğuşu zaten kendini ifade etmeye çalışan insanların tutkusundan kaynaklanıyordu.
İşçi, emekçi ve yoksul halkın, futbol ile var olmaya çalıştığı dönemlerde bile böyle hakaretlere maruz kalmamış taraftarlarına, sahip çıkmayan kendi yönetimleri de tarihteki yerlerini alacaktır mutlaka.
Kaldı ki protesto edilen taraftarların, depremde nasıl da yardım toplamak için çabaladığı da ortada iken.
Futbol ve tribünlerden çıkan kültürler jenerasyonları besler
Futbol, doğuşu itibari ile değerleri ve kültürleri yaşatan bir oyun olmuştur.
Çekirdeğinde emek, cömertlik, bağlılık ve gurur duyma duygusu vardır ki bunun harmanlandığı yerde tribünlerdir.
Oradan çıkan değerler bütünü, camiaları ve sayısız jenerasyonları besler.
Futbol kulüp başkanlarının, ekonomik meselesi değildir.
Futbol halktır ve taraftarsız futbol, zaten futbol değildir.
Futbol, bu yüzden sadece futbol değildir.
Futbol, taraftarın ve tutkunun kendisidir.
Zaten seyircinin alınmadığı statta oynanan oyun da futbol değil gösteriden ibaret olur sadece.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish