Zambiya'nın Çin ile imtihanı

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Zambiya'ya geldiğim ilk haftalarda en çok dikkatimi çeken şeylerden biri, hemen her yerde gördüğüm Çin marketleri, restoranları, iş yerleri ve Çinli girişimciler tarafından finanse edilen projeler oldu.

Daha evvel bir süre yaşadığım Nijerya'nın başkenti Abuja ile kıyasladığımda, Çin etkisinin Zambiya'da bir hayli belirgin olduğunu sokaklarda hâlen fark ediyorum.  

Zambiya, Çin ile ilişkileri çok eskiye dayanan Afrika ülkelerinin başında geliyor.

1964 yılında Kenneth Kaunda liderliğinde bağımsızlığını kazanan ülkenin, Çin ile olan ticari ilişkisi bağımsızlık tarihinden çok kısa bir süre sonra başladı.

1970'lere gelindiğinde ise Çin'in desteğiyle, hem okyanusa sınırı olmayan, ticaret yollarına uzak kalan Zambiya'ya hem de Çin'e katkı sağlayan Tazara (Tanzanya-Zambiya) demiryolu projesi hayata geçirildi.

Tazara (diğer adıyla Uhuru) demiryolunun daha da geliştirilmesine yönelik projeler bugün yoğun bir şekilde konuşuluyor. 


Çin'in kendisine yeni dostlar aradığını ve Afrika genelindeki yatırımlarıyla kıtayı geliştirmeyi hedeflediğini; ticaret hacmini artıracağını ve kıtaya geniş bir istihdam alanı sunarak yoksul bireylere rahat bir nefes aldıracağını düşünerek son derece iyimser bir tablo çizen ve Çin'i Batılı yatırımcılara tercih eden görüş bir kenarda dursun; gelin biz madalyonu ters çevirelim. 

1884 yılında Berlin Konferansı'yla Afrika'yı parçalayan ve acımasızca sömüren Batılı güçler gibi, bugün yaptığı yatırımlarla çok sayıda Afrika ülkesini kendisine borçlandırarak yeni bir sömürgecilik anlayışı başlatan Çin'in, Batılı ülkelere kıyasla aynı hedefe farklı yaklaşımlarla ulaşmaya çalıştığını görmekte zorlanmayız.

Elbette amaç, öncelikle ham maddelere ve değerli madenlere ulaşmak, sonra yeni pazarlara açılmak ve uzun vadede jeopolitik güç elde etmek. 

Zambiya, Kongo'nun hemen ardından dünyada en çok bakır rezervine sahip ikinci ülke.

Çin ise dünyanın en fazla bakır ithal eden ülkesi. Bugün ülkede bulunan 600'den fazla Çin şirketinin büyük çoğunluğu, bakır madenlerinin bulunduğu Copperbelt şehrinde konuşlanıyor.
 

 

Zambiyalı yetkililer ve Zambiya halkı ne düşünüyor?

Devlet Başkanı Hakainde Hichilema, Çin'in bilhassa teknoloji, tekstil, konstrüksiyon ve sağlık sahalarında sağladığı katkının çok kısa sürede gözle görülür düzeye ulaşmasının ilham verici olduğunu belirtmiş ve pandemi süresince gerek hastalığın yayılmasını önleyici materyaller gerekse aşılar ile ülkenin Zambiya'ya verdiği desteğin altını çizmişti. 

Başta devlet başkanı olmak üzere, gerek siyasi yetkililer gerek Zambiya halkı Çin'in yatırımlarının olumlu yansımalarını görmekle birlikte, bu yatırımların beraberinde getirdiği sıkıntıları ve riskleri açık bir şekilde dile getirmekten de çekinmiyor. 

Zambiya halkı yabancılara karşı son derece hoşgörülü ve misafirperver olagelmiştir.

Lakin Kenneth Kaunda'nın bir ulus devlet yaratırken, insancıl özellikleri kadar direnme gücüne ve vatan sevgisine de güvendiği bu halk, kendisine iyi niyetle yaklaşmayan her tür güce karşı ses çıkarmayı ve karşı koymayı bilmiştir.

Halkın tepkilerine kulak verilirse açıkça görülebilir ki, diğer yabancı yatırımcılarla kıyaslandığında Çinli yatırımcıların itibarı hayli düşüktür.

İnsanlar, ülkenin ekonomik anlamda Çin tarafından kontrolsüzce ele geçiriliyor olması ihtimali üzerine ciddi ciddi düşünüyor ve tartışıyor.  

Çinli yatırımcıların kolaylıkla toprak satın alabilmesi, zaten yoksul olan Zambiya halkının elinde toprak bırakmayacak düzeye ulaşabilir mi?

Temkinli adımlarla ilerleyen Zambiya Hükümeti buna izin verir mi? 

Çinli yatırımcılar sayesinde genişleyen iş sahaları ve istihdam fırsatları göz ardı edilemez; lakin yerel halk kendi işlerinin ellerinden almasından şikâyetçi.

Çinliler, haksız bir rekabete yol açarak, ikinci el kıyafet satışından sokak satıcılığına kadar, yerli halkın hâlihazırda icra ettiği iş kapılarında kendini göstermeye başladı bile. 

Nitekim geçtiğimiz haftalarda Zambiya Adalet Bakanı Given Lubinda, Çin Büyükelçisi'ne sitemde bulunmuş ve "Çinli yatırımcıların, tereciye tere satmak için değil, Zambiya halkının olanak bulamadığı sahalarda iş yapmak için gelmesi gerektiğini" ve "iki ülke arasında ekonomik ilişkideki kalitenin bu şekilde sürdürülebileceğini" söylemişti.
 

 

Ekonomist Dambisa Moyo son derece iyimser

Çin'in Zambiya'daki varlığından memnun olan ünlü Zambiyalı ekonomist Dambisa Moyo ise, Çinli yatırımcılar hakkında yapılan haberlerin yanıltıcı ve basit olduğunu, şirketlerde çalışan Afrikalıların sayısının Çinlilerden fazla olduğunu, mevcut Çinli çalışanların ise birtakım özel teknik vasıflara sahip oldukları için ülkeye getirildiklerini düşünüyor.

IMF Ölüm Yardımları (Dead Aid) isimli kitabında, Çin'in yaptığı yatırımların günün sonunda yoksul halka sağladığı faydaların altını çizen Moyo, sömürgeci Batı ülkelerini, sömürdükleri ülkeleri acınası halde bıraktıktan sonra, dönüp arkalarına bakmamakla ve yıktıklarını inşa etmemekle suçluyor. 
 

1.JPG
Fotoğraf: hrw.org

 

Peki, çok sayıda Zambiyalıya iş imkânı sunan Çin şirketlerinde çalışma koşulları nasıl?

Çinli yatırımcılar sayesinde iş imkânına kavuşan halk, ırkçılığa maruz kalmaktan ve çalışma koşullarının kölelikten farksız olmasından yakınıyor.

Bilhassa maden ocaklarında çalışan Zambiyalılar, zehirli kimyasallara maruz kalmak, uzun çalışma saatleri, aşırı sıcak, tatil hakkından mahrum bırakılmak ve ücretin gecikmesi yahut hiç ödenmemesi gibi büyük sorunlarla yüzleşiyor.

Bu gözlemler 2011 yılında İnsan Hakları İzleme Komitesi tarafından da rapor edilmişti. 

Nitekim Çin, kendi topraklarındaki Uygur Türklerine uzun yıllardır uyguladığı zulüm ve insan hakları ihlalleriyle zaten sabıkalı. 

Üstelik Çin'in Zambiya'daki yatırımlarını Çin kamu kurum ve kuruluşları üzerinden gerçekleştirmesi, gerek Zambiya şirketleri gerekse diğer çok uluslu şirketlerle ortak girişimi olanaksız kılıyor.

Çin üstlendiği projeleri kimsenin yararlanmasına fırsat vermeden tek başına ilerletiyor. 

Yapılan milyar dolarlık projeler göz doldursa da bu projelerin bir kısmından halkın direkt sağladığı bir kazanç yok. 

Diğer Afrika ülkelerine kıyasla rüşvet ve yolsuzluk sorunlarını geride bırakan Zambiya, Çinli firmaların yolsuzluk vakalarını artırmasından da rahatsız. 


Çin'in Borç Sarmalı ve Çin Merkezli (Sinocentric) Bir Dünya Düzeni

Napolyon Bonaparte'ın "Bırakın Çin uyusun, bir uyanırsa yer yerinden oynar" kehaneti gerçek mi oluyor? 

Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" projesi dünyadaki ekonomik ve jeopolitik dengeleri değiştirecek bir güce sahip görünüyor. 

Uzmanlar, Çin'in bu muazzam projeyi gerçekleştirmek için çeşitli Asya ve Afrika ülkelerine yönelik bir borç sarmalı/tuzağı politikası güttüğünü belirtiyor ve borçlarını ödeyemeyen ülkeleri, ekonomik ve politik bağımsızlıklarını tehlikeye sokacakları yönünde uyarıyor. 

Ödenmeyen borçlar, ülkedeki birtakım kıymetli varlıkların ve kurumların ipotek altına alınması anlamına geliyor.

Bunun yakın zamandaki örneği, iflas bayrağını çeken Sri Lanka oldu. Borç batağındaki ülke, limanlarından birini 99 yıllığına Çinli bir şirkete devretti. 


Zambiya büyük bir sınavdan geçiyor

Devlet Başkanı Hichilema, 2030 yılında Çin yatırımlarının 20 milyar doları bulmasını beklediğini ifade etti.  

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise yapılacak yatırımların yanı sıra, gelecek yıllarda Çin'in bilhassa yüksek kalite tarım ürünleri başta olmak üzere daha çok sayıda Zambiya ürününü ithal etmeyi planladığını belirtti.

Lakin bugün Zambiya'nın Çin'e olan borcunun 6,6 milyar doları (bu rakam kimilerince çok daha fazla) bulduğu iddiaları gündemde. Bu miktar, dış borçların yüzde 30'una denk geliyor. 

Nisan 2022 toplantılarında Dünya Bankası, Zambiya'ya mahiyeti tam belli olmasa da 560 milyon dolarlık yeni kredi vermeyi çoktan kabul etti.

IMF'nin kredi vaatleri ise çok daha fazla.  Fakat Zambiya artık daha fazla alacaklıya sahip oldu.


Çözüm olarak neler konuşuluyor?

Sömürgecilik tarihinden çıkarılan derslerin neticesinde, siyah ırka tepeden bakan Batılı güçlerden bıkan ve siyasi, ekonomik ve stratejik gelişimlerinde Çin'i bir alternatif olarak gören Afrika ülkeleri, acaba yağmurdan kaçarken doluya mı tutuldu? Her şey için geç mi kalındı?

Ülkedeki ekonomistler, Zambiya'nın uzun vadede borçların altında ezilmemek ve mevcut sorunları aşmak için Çin yönetimi ile temasları artırması, borçların birikmesini önlemek için planlanan yeni projelere daha dikkatli yaklaşması ve mevcut borçların ödenmesi için de moratoryum ilan etmesi gerektiğini dile getiriyor.

Nitekim Devlet Başkanı Hichilema da mevcut borç ile ilerlemenin zor olacağını belirterek, borç yapılandırılmasının elzem olduğunu söylemişti. 

Zambiya'nın Çin yatırımları sayesinde kazanç elde ettiği aşikâr; ancak bunun sonucunda ödeyeceği bedel çok ağır olabilir.  

Hiçbir ülke kendi çıkarlarını göz ardı edecek bir yatırımı yahut ticareti planlamaz.

Dengenin, iki ülkenin de çıkarını gözetecek bir zemine oturtulması gerekir.

Aksi takdirde Çin'in ülkedeki önemli sektörleri ele geçirmesi ve dilediğince kullanması kaçınılmaz olacaktır. 

 

 

Kaynaklar: 

https://www.lusakatimes.com/2018/07/27/how-china-slowly-colonizing-zambian-economy/ 
https://globalriskinsights.com/2020/12/the-curse-of-the-white-elephant-the-pitfalls-of-zambias-dependence-on-china/ 
https://issafrica.org/iss-today/zambia-on-the-brink-of-historic-debt-relief-deal 
https://www.reuters.com/world/africa/xi-says-china-strengthen-broaden-bilateral-ties-with-zambia-2022-05-31/ 
https://www.lusakatimes.com/2013/01/04/workers-protest-over-alleged-poor-working-conditions-and-inhuman-treatment-by-the-chinese-contractor/ 
https://www.hrw.org/news/2011/11/03/zambia-workers-detail-abuse-chinese-owned-mines 
https://www.moneyfmzambia.com/2022/09/28/zambia-commits-to-enhance-investment-trade-with-china/ 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU