Şivan Perwer'in hazin durumu

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Çok doğru söylemişler;

Allah insanı gördüğünden etmesin.

İnsan mevki, makam, para ve şöhretini kaybettiğinde feleği şaşar, psikolojisi bozulur; 'Eşekten düşmüşe benzer!' 

Bu tabir bile durumu anlatmak için az kalır.

Her Türk'ün, sadece Kürt de değil, musikişinas olan Türk, Arap, Pers, Alman, Yunan... herkesin kalbinde seçkin bir yeri olan ünlü sanatçı Şivan Perwer son yıllarda ciddi sorunlar yaşıyor.

Olur olmaz her konuda, üstüne vazife olmayan mevzularla ilgili yaptığı açıklamalar ciddi polemiklere neden oluyor.

Yakın zamanda Ezidilerle ilgili yaptığı açıklamalar, Ezideler tarafından tepkiyle karşılanmış ve Perwer, Ezidilerden özür dilemek zorunda kalmıştı.

En son Kurban Bayramı'nda yaptığı bir konuşmada;

Kurban kesmenin bir vahşet olduğunu söylemesi ve bu nedenle de Kurban Bayramı'na inanmadığını belirtmesi, kendisini candan seven Müslüman Kürtleri derinden yaraladı. 

Meselenin dini, ideolojik, psikolojik, mitolojik, etimolojik, felsefi ve tarihi yönleri ile ilgili tartışmalara girmeyeceğim.

Şivan Perwer'in bu konuyla ilgili konuşması, kendi sesinden medyada var.

Bu arada benim bu konuda konuşmama gerek bırakmayan binlerce kişinin ona verdiği cevaplar da sosyal ve görsel medyada fazlasıyla mevcut.


Bunların hepsi bahsi diğer!

Benim üzüldüğüm, Şiwan Perver gibi ilk gençlik yıllarımızdan bu yana yüreğimizin en derin kıvrımlarında yer etmiş bir sanatçının, bir dostun;

'Tükenmişlik sendromu'na girmiş olması.

Öyle bir sendrom ki maalesef bu derdin dermanı da yok.

Tez vakitte insanı götüren bir dert.

Sanatçıların en büyük sermayeleri yüreklerindeki aşktır.

Bu aşk ne kadar güçlüyse, sanatçı da o kadar güzel eserler verir.

Duygu ve düşünceler yüreğinden akmaz, adeta fışkırır.

Tıpkı 'Kine em?'deki feryat, 'Halepçe'deki hawar gibi. 


Şivan Perwer de bizim yüreğimizdeki volkandır.

Sanatçının içindeki volkan sönmeye, içindeki ateş küllenmeye başladıkça;   sanatçı da büzüşür, pörsür.

Bazıları dertlerine derman arayacaklarına sağa sola saldırmaya hırçınlaşmaya başlar.

Sözleri Hadi Özkaray'a, bestesi Şekip Ayhan Özışık'a ait Rast şarkı bu durumu çok güzel anlatır:

Saçların tarumar gözlerinde nem 
Ateşe benzerdin küle dönmüşsün
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün 
Bir eser kalmamış eski halinden 
Yazık geçmez akçe pula dönmüşsün 
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün


Uzun uzadıya dünyadan örnekler vermeye gerek yok.

Türkiye'de de geçmişte 'tükenmişlik sendromuna' yakalanmış çok sayıda sanatçı ve yazar var.

Aziz Nesin, Müjdat Gezen, Levent Kırca, Meryem Uzerli... ilk akla gelenler.

'Olacak O Kadar'ın efsane sanatçısı Levent Kırca artık eskisi gibi üretemeyince, işi gündelik politikanın dipsiz kuyularında seviyesiz polemiklerle kurtarmaya çalışmıştı.

Aziz Nesin de edebiyat tarihimize geçen yapıtlarına yenilerini ekleyemeyince ahir ömründe işi ideolojik tartışmalara dökmüştü.


Sanatçı ne yaparsa yapsın önce duygu ve düşüncelerini sanatıyla anlatmalı.

Boş ve anlamsız laflar ve polemiklerle değil.

Meryem Uzerli şöhretinin doruğundayken hiç kimseyi karalamadan, hiç kimseyle kavga etmeden çareyi kaçmakta ve uzlette bulmuştu.

Şimdilerde ise çalışıp çabalayarak tekrar eski formunu yakalamak üzere. 


Keşke bu durumdaki herkes onun kadar dürüst olabilse.

Şivan Perweruzunca bir zamandır yerinde sayıyor, patinaj yapıyor.

Bu duruma düşmesinin en önemli nedeni ise artık üretememesi.

Üretemedikçe de günlük polemiklere sığınarak gündemde kalmaya çalışması.

Buna ihtiyacı yok.

Adı sanat tarihinin en itibarlı sayfalarına çoktan yazıldı, haberi yok!

Kendini hızla aşağı çekecek tavırlar yerine, üzerinde etraflıca düşündükten sonra, gerekirse dostlarından yardım da alarak tekrar nasıl ciddi bir çıkış yapabileceğine kafa yormalı.

Hayatı boyunca ideolojik tartışmaların, örgütler arası çatışmaların dışında kalmaya çalışmış ve bunu büyük oranda da başarmış Şivan'ın tekrar kendi özüne dönmesi gerekiyor.


Sevgili Şivan; kendi kendini hırpalamanı istemiyoruz!

Çiğdem Talu'nun dediği gibi;

Herkes birşeyler aldı götürdü benden
Kimi umutlarımı
Kimi inançlarımı
Kimi en güzel duygularımı

Sen başkalarına benzeme sakın 
Hep böyle kal hep böyle kal
Hep bana yakın


Hiçbir şey yapamıyorsan Meryem Uzerli gibi uzlete çekil ve orda kal! 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU