Türkiye'nin bir dış istihbarat servisine ihtiyacı var

Gökçe Hubar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) veto yetkisine sahip beş üyesi olan Birleşik Krallık, Çin, ABD, Rusya Federasyonu ve Fransa'dan dördünün ayrı sivil dış istihbarat servisleri bulunmaktadır.

Bunlar sırasıyla; SIS (Secret Intelligence Service/MI6), CIA (Central Intellience Agency), SVR (Служба внешней разведки) ve DGSE (Direction Générale de la Sécurité Extérieure)'dir.

Çin ise sivil dış istihbarat faaliyetlerini kural olarak Devlet Güvenliği Bakanlığı vasıtasıyla icra etmektedir. 

İsrail'in MOSSAD (המוסד למודיעין ולתפקידים מיוחדים), Almanya Federal Cumhuriyeti'nin BND (Bundesnachrichtendienst), Ukrayna'nın SZRU (Служба зовнішньої розвідки України), Avustralya'nın ASIS (Australian Secret Intelligence Service), Azerbaycan'ın XKX (Xarici Kəşfiyyat Xidməti), Cezayir'in DGDSE (Direction Général de la Documentation et de la Sécurité Extérieure), Çekya'nın UZSI (Úřad pro zahraniční styky a informace), Danimarka'nın FE (Forsvarets Efterretningstjeneste), Estonya'nın Välisluureamet ve İtalya'nın AISE (Agenzia Informazioni e Sicurezza Esterna) adlı sofistike dış istihbarat servisleri mevcuttur. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şüphesiz ki bir devletin iç ve dış istihbaratı ayırarak farklı kurumlar kurması şart değildir ve birçok devletin gizli servisi her ikisine birden odaklanmaktadır.

Örneğin Litvanya'nın tek sivil istihbarat servisi olan VSD (Valstybės Saugumo Departamentas) 2021 Ulusal Tehdit Değerlendirmesi'nde düşman istihbarat ve güvenlik servisleri aktiviteleri kısmında Rusya ve Belarus'a ağırlık vermektedir.

Türkiye'de dış istihbarat büyük ölçüde MİT'in (Milli İstihbarat Teşkilatı) kontrolündedir.

MİT son yıllarda PKK, DHKP-C, IŞİD, FETÖ gibi terör örgütlerinin mensuplarına karşı başarılı operasyonlar yürütmüştür.

Fakat artık Türkiye'de ayrı bir dış istihbarat servisine duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Bunun nedenleri arasında Türkiye'nin mücadele ettiği terör örgütlerinin pek çoğunun yurt dışından sempatizan ve militan temin ederek finansal, siyasi ve askeri destek alması; jeopolitik konumu; Türkiye'nin kimi komşularının ülkedeki siyasi istikrar ve barışı tehdit etmesi; siber savunma, kontrespiyonaj ve teknolojik gelişmelerin takibi için sınır ötesinde çok iyi istihbarat ağlarının kurulması gereği gelebilir.

Fakat bir diğer neden ise; dünya politikalarına etki eden büyük devletlerin çok uzun yıllardan beri ayrı dış istihbarat servisleri teşkil etmiş olmalarıdır. 


Türkiye, bölgesindeki en sofistike gizli servislerden birine sahip olsa da küresel ölçekte zaman zaman zorluklarla sınanmaktadır.

Kimi devletler, kendi içlerindeki ulusal terör tehdidini büyük ölçüde bertaraf etmeyi başararak, uluslararası terörizm ile mücadeleye odaklanmışlardır.

Bu ise, aynı kimliği taşıyan vatandaşları değil, yurt dışı kaynaklı tehditleri tespit ve bertaraf etmeye yönelmeyi beraberinde getirmiştir.

Dolayısıyla dış istihbarat servislerini, bir devletin yurt dışına açılan gözleri ve kulakları, fakat aynı zamanda beyni ve kalbi olarak düşünebiliriz.

Bir dış istihbarat servisi, sadece takip etmekle yetinmeyip, analiz ve öngörüler yaparak siyasi karar alıcılara yol gösterebilir ve gizli faaliyetlerde bulunarak ülke menfaatine uygun eylemler icra edebilir.


Bugünkü Fransız dış istihbarat servisinin temelleri II. Dünya Savaşı'nda atılmıştır. 1 Temmuz 1940'ta General de Gaulle, André Dewavrin'den Özgür Fransa istihbarat servisini yaratmasını istemiştir. Amaç işgal altındaki topraklarda güvenilir bilgilere sahip olmaktır. 

CIA'nin öncüsü olan ve ABD'nin ilk küresel istihbarat teşkilatı olan Stratejik Hizmetler Ofisi (OSS) de II. Dünya Savaşı sırasında hayata geçirilmiştir. Savaş sona erdikten sonra, Başkan Truman 1947 Ulusal Güvenlik Yasasını imzalamıştır ve CIA kurulmuştur.

Birleşik Krallık halkını, ekonomisini ve çıkarlarını denizaşırı tehditlerden korumak için var olan SIS (MI6) ise 1909'da kurulmuştur. Servisin üç temel odak noktası vardır: 

  1. Terörle Mücadele - Birleşik Krallık'ta, denizaşırı çıkarlara karşı terörist saldırıları durdurmak ve müttefikleri desteklemek
  2. Düşman Devlet Faaliyetlerini Bozmak - düşman ve kötü niyetli devletlerden gelen tehditlerle mücadele etmek, Birleşik Krallık'ın refahını artırmak ve uluslararası ilişkileri etkilemek
  3. Siber - İngiltere'nin siber alanını teşvik etmek ve savunmak ve tehditleri azaltmak için siber uzmanlığı kullanmak.

İlk Rus sivil dış istihbarat servisi Halk Komiserleri Konseyi'ne bağlı Çeka Dış İlişkiler Departmanıdır. 20 Aralık 1920 ile 02 Haziran1922 tarihleri arasında hüküm sürmüştür. 18 Aralık 1991'den bu yana servisin ismi SVR olmuştur. 


Binlerce yıllık geçmişe sahip Türk istihbaratı da ciddi bir dış istihbarat geleneğine sahiptir.

II. Abdülhamid'in Yıldız Teşkilatı, Enver Paşa'nın Teşkilat-ı Mahsusa'sı yurt dışında önemli görevlerde bulunmuşlardır.

1926 yılında Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti (MEH/MAH) döneminde teşkilatın bir Dış İstihbarat Bölümü'nün kurulmasına karar verilmiştir.

Alman Albay Walther Nicolai'dan çeşitli konferanslar vermesi talep edilmiş, Türk istihbaratçılar Almanya'ya kursa gönderilmiştir. Ancak Mareşal Fevzi (Çakmak), bahsi geçenin çok para almasına karşın az iş yaptığına dair uyarıda bulunmuştur.

Buradaki en büyük sorun; büyük devletlerin dış istihbarat servislerini teşkil ederken yabancı uzmanlara danışmaksızın harekete geçmelerine karşın, o dönemde Türkiye'nin bu alanda bir eksiklik hissetmiş olmasıdır.


Günümüze baktığımızda, özellikle -uluslararası ilişkiler alanında doktorası olan ve yıllarca yurt dışı deneyimi bulunan- Hakan Fidan döneminde MİT'in dış dünyaya daha fazla açıldığını, dış operasyonlara ağırlık verildiğini görmekteyiz.

MİT çok sayıda kilit terör örgütü mensubunu TSK ile koordineli çalışarak etkisiz hale getirmiştir. Libya, Suriye, Irak ve Azerbaycan'da oyun-değiştirici manevralarda bulunmuştur. 


Medyada defaatle, iç istihbaratın Emniyet ve Jandarma'ya bırakıldığına, MİT'in dış istihbarata odaklanacağına dair haberler çıksa da, bunun mümkün olabilmesi için bürokratik bir devrim gerekmektedir.

Güçlü istihbarat servislerinde akademik ya da siyasi tanışıklıklara, iltimasa, kayırmacılığa dayalı birer işe alım sistemi yoktur.

Özellikle dış istihbarat servislerinde tamamen liyakate, ketumiyete, vatan sevgisi hissiyatına sahip olmaya, yaratıcı ve sıradışı düşünmeye, analitik zekaya değer verilmektedir.

Sınavlar kişiye ve isme özel yapılmamakta; herkese fırsat eşitliği tanınmaktadır. En önemlisi ise; makam, ikbal ve maaş olanakları için değil, ülke menfaatleri için çalışma arzusunda olan kişilerden istifade edilmektedir.

Türkiye'nin de SIS (MI6), DGSE, SVR, CIA, MOSSAD benzeri bir sivil dış istihbarat servisine ihtiyacı vardır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU