Emin olun, Tayvan, Avrupa'da Çin'le olan soğuk savaşını kazanıyor

Tayvan Dışişleri Bakanı, Avrupa turuyla Merkel'in görevden ayrılışından ve Çin'in bölgedeki eksikliklerinden faydalanıyor

Çek Cumhuriyeti Parlamentosu'nun üst kanadı Senato'nun başkanı Milos Vystrcil (sağda) Tayvan Dışişleri Bakanı Wu'yu karşılıyor (AP)

Çin öfkeyle izleyedursun, Tayvan, Avrupa'yla bağlarını güçlendiriyor.

Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu, bu hafta G20 zirvesi sırasında gerçekleştirilecek bir gösteriye katılacağı Roma'yla Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'yı ziyaret ediyor. Fakat Wu'nun daha önce kamuoyuna açıklanmayan bir ziyaretle AB yetkililerini görmek için Brüksel'e de gideceği yönünde haberler çıktı.

Wu, salı günü Slovakya'da, Tayvan ile Çin arasındaki herhangi bir çatışmanın "sadece Tayvan için değil, Çin ve dünyanın geri kalanı için de bir felaket" olacağı uyarısında bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Wu'nun Batı'daki liderlerin ve toplumun duymasını istediği mesaj basit: Ülkesinin Çin Taipeisi değil Tayvan olduğu.

Bu güçlü bir mesaj çünkü Çin için acı bir gerçekliğin temelini oluşturuyor. Esasen, kendi kendini yöneten demokratik adayı taciz eden rekor sayıda savaş uçağıyla bombardıman uçağına ve benzeri görülmemiş diplomatik baskıya rağmen, Avrupa'da Çin değil, Tayvan zemin kazanıyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian daha önce Wu'nun ziyaretini protesto ederek kendisinin "Tayvan'ın bağımsızlığından yana tipik bir ayrılıkçı" olduğunu söylemişti.

Lijian "Çin, bu ülkelerin Tayvan'ın bağımsızlığından yana ayrılıkçılarla iş çevirmesine şiddetle karşı çıkıyor ve ilgili ülkelerin 'tek Çin' ilkesine bağlı kalmalarını ve Tayvan'ın bağımsızlığından yana ayrılıkçıların faaliyetlerine platform sağlamamalarını talep ediyor" demişti.

Wu'nun özellikle Roma'daki bir mitinge henüz teyit edilmemiş katılımının ve Brüksel'e ziyaretinin Çin için bir kabus olması bekleniyor. Wu'nun Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'yle aynı zamanda İtalya'da bulunması bile, Tayvan'ın yüksek profilli uluslararası etkinliklere dolaylı da olsa katılabildiğine dair sembolik bir fikir taşıyacaktır.

Wu'nun Brüksel gösterisiyse Çin'e, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in görevinden ayrılmasıyla beraber AB'nin politik yaklaşımında önemli bir değişikliğin çoktan başladığını gösterecektir.

Analistler, Merkel'in Çin'e yönelik yumuşak politikalarının esasen Almanya'nın Çin'le olumlu bir ticaret dengesine sahip tek AB üyesi devlet olması gerçeğinden kaynaklandığını söylüyor.

Nottingham Üniversitesi Malezya Kampüsü'nden Çin politikası konusunda uzman doktor öğretim üyesi Benjamin Robin Barton, "AB'nin Çin politikası apaçık biçimde Almanlara büyük ölçüde uygun oldu. Fransa dahil birçok üye ülke, Çin üzerindeki Alman egemenliği konusundaki öfkelerini sineye çekti. Bu, bazı üye devletlerin neden zaman zaman sürüden ayrılırken yakalandıklarını kısmen açıklıyor" dedi.
 

Taiwan1.jpg
Tayvan Devlet Başkanı Tsai Ing-wen (sağdan ikinci) Tayvan'ın Jiadong kentinde bir savaş jetinin pistte ilerleyişini izliyor (AP)


Merkel hâlâ iktidarda olsaydı, Wu hiçbir koşulda Brüksel'e uğramazdı.

Sadece AB düzeyinde değil, Almanya'da da analistler, Merkel'in görevden ayrılmasının Çin'in Tayvan üzerindeki artan baskısına karşı daha zorlayıcı bir Alman tutumunun önünü açabileceğini tahmin ediyor.

Beklenen Brüksel ziyaretine ve Avrupa parlamentosunun güçlü desteğine rağmen, Wu'nun Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'ya yaptığı halka açık ziyaret, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle Avrupalı yasa koyucuların, blokun Tayvan'la olan ilişkileri açısından AB yöneticilerinden çok daha hızlı hareket ettiğine işaret edebilir.

Çarşamba günü AB sözcüsü, Wu'nun Brüksel'deki toplantısının "siyasi olmayacağını" söyledi. Bu, Wu'nun, AB Dış Politika Şefi Josep Borrell gibi siyasi liderlerle görüşmeyebileceği anlamına geliyor.

Haberler, 7 Avrupa Parlamentosu üyesinin Tayvanlı mevkidaşlarıyla görüşmek üzere gelecek hafta Taipei'ye seyahat edebileceğini de doğruladı.

AB'deki bu hafif bükülme, bir yanda Pekin'in Brüksel'le olan muazzam ekonomik ve mali anlaşmalarıyla, diğer yanda Orta ve Doğu Avrupa bölgesiyle olan asgari ekonomik bağı arasındaki tutarsızlıkta açıkça görülebilir.

Sebok "AB'de yönetici düzeyinde ve Batı'daki AB başkentlerinde aynı türden bir destek olmadı. Önemli bir husus şu ki, Çin'in Batı Avrupa ülkelerine doğrudan ekonomik bağımlılığı Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla kayda değer ölçüde daha yüksek. Bu nedenle dikkatli bir şekilde ilerlemek için daha fazla neden var" dedi.

Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Tayvan konusunda dizginleri bizzat daha fazla ele alarak kendi bildiklerini okuması, AB'nin Çin politikasını uzun süredir sıkıca elinde tutan Fransa ve özellikle Merkel'in yönetimindeki Almanya'yı baltalayabilir.

Barton, "(Paris ve Berlin'in AB'nin Çin politikası üzerindeki tekelinin) gelecekte değişmesini bekleyebiliriz. Paris ve Berlin, Wu'nun ziyaretini çok yakından takip edecek" dedi.

Çin'le ilgilenen Prag merkezli Uluslararası İlişkiler Derneği (AMO) Araştırma Merkezi'nden araştırma görevlisi Filip Šebok, Tayvanlı liderin ziyaretinin "Tayvan'la bu ülkeler arasındaki ikili ilişkilerdeki son gelişmelerle uyumlu olduğunu ve bu ülkeler arasındaki pandemi boyunca süren işbirliğine dayandığını, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin aşı bağışlarına karşılık Tayvan'ın, kişisel koruyucu ekipman bağışı yaptığını" söyledi.

Çin'in Orta ve Doğu Avrupa'daki stratejisi, geleneksel olarak, daha sıkı, birleşik bir Avrupa yaklaşımına karşı ekonomik faydalar elde etmek için bu ülkelerin Pekin'e karşı tarihsel rehavetini kullanmıştır. Ancak bu böl ve yönet politikası, içerikten yoksun.

Slovakya'da 2019'daki Çin yatırımları, 269 milyon dolardı (yaklaşık 2 milyar 575 milyon TL) ve bu, ülkedeki toplam doğrudan yabancı yatırımın yalnızca yüzde 1'ini temsil ediyordu. Komşu Çek Cumhuriyeti'nde, Çin Ticaret Bakanlığı aynı yıl içinde 287 milyon dolarlık (yaklaşık 2 milyar 735 milyon TL) yatırım tahmininde bulundu. Orta ve Doğu Avrupa Asya Araştırmaları Merkezi'ne göre, Pekin'e yönelik giderek daha zorlayıcı bir politika benimseyen Litvanya'da, toplam Çin yatırımı geçen yıl sadece 96 milyon dolar (yaklaşık 915 milyon TL) civarındaydı. Bu, Litvanya'nın toplam doğrudan yabancı yatırımının yaklaşık yüzde 0,4'üne tekabül ediyor.

Çin resmi verilerine göre, Çin'le tüm Orta ve Doğu Avrupa blokunun tümü arasındaki toplam ticaretse 2020'de 103 milyar dolardı (yaklaşık 980 milyar TL).

Çin Komünist Partisi'nin bölgeye para pompalama konusunda ayak diremesi, Litvanya'yı Çin'le Orta ve Doğu Avrupa bölgesi arasındaki işbirliğini teşvik etmek için 2012'de oluşturulan Çin 17+1 forumundan "ayrılıklara neden olduğu" gerekçesiyle çekilmeye sevk etti.

Orta ve Doğu Avrupa'daki Çin Gözlemcileri (CHOICE) lideri Ivana Karaskova, "Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ticari yönden Çin'e görece daha az bağımlı oldukları için AB-Çin ilişkilerinin düzgün ilerleyip ilerlememesi onlar için daha düşük bir risk faktörü olabilir, bu da onlara daha büyük bir manevra alanı sağlıyor" dedi.

Karaskova, "Fakat bu sefer konu Çin'den çok Tayvan'la ilgili çünkü üç ülkenin de Tayvan'la ticaret, kültür ve bilim işbirliğini geliştirmekten gerçek bir çıkarı var" diye belirtti.

Bunun nedeni büyük ölçüde, Wu'nun ziyaretinin, kapısının eşiğindeki devasa bir diktatörlüğe karşı duran küçük bir ulusun hikâyesini anlatarak, Çin'e karşı sabırsızlığı büyüyen ve Tayvan'ın demokratik cazibesiyle daha uyumlu hale gelen yerel bir kitleyi hedeflemesi.

Bu, Doğu Avrupa'daki pek çok kişinin aklına Sovyet baskısını getiriyor. Pekin'in uyuşuk ekonomi politikası Prag ve Bratislava'ya, sürekli Sovyetler Birliği'nin kasvetli hatıralarını anımsatan otoriter bir devi yatıştırma kafesinden kurtulma fırsatı sunmuş olabilir.

Gerçekte, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin iç siyasetlerinde yaşanan daha büyük bir değişiklik, Çin-Tayvan krizine yönelik politikanın yakın zamanda değişmesine yol açtı.

Wu'nun Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'ya yaptığı ziyaret STK'lere ve düşünce kuruluşlarına odaklanmış olsa da (programında başlangıçta hükümet yetkilileriyle toplantılar yer almıyordu) bu, Avrupalı politikacıların kendi ülkelerindeki popülerliklerini artırmalarına yardımcı olabilir.

Barton, "Küresel olarak yükselen Çin karşıtı düşünce Kovid-19'un patlak vermesinden bu yana ilgi görüyor. Demokratik Tayvan'a destek, liderlerin Dalay Lama'yla görüşmeyi tercih etmesine benzer şekilde (bu genelde Pekin'in öfkesini tetiklemesine rağmen yerel kitleler tarafından memnuniyetle karşılanıyor) siyasi puanlar kazanmanın kısa vadeli bir yolu olarak görülüyor" dedi.

Çek Cumhuriyeti Senatosu Başkanı Miloš Vystrčil geçen yıl Taipei'ye yaptığı bir ziyarette Tayvanlı yasa koyuculara "Ben bir Tayvanlıyım" dedi ve bu açıklaması Pekin'in öfkesini kışkırttı.

Ağustos ayında Çin, Vilnius'un Tayvan'ın Çin Taipeisi yerine "Tayvan" adını taşıyan AB'deki ilk diplomatik binasını açmasına izin verme hamlesi üzerine Litvanya büyükelçisini de geri çağırmıştı.

Karaskova, "Özellikle Litvanya, demokratik olmayan rejimlerle muhatap olurken siyasi ve ekonomik konuların birlikte değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor çünkü nihayetinde, demokratik olmayan rejimler daha az öngörülebilir ve onlarla yapılan işler daha kolay zarar görebilir" dedi.

Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Litvanya'nın "değerlere dayalı dış politika" baskısı, diğer üyeleri Taipie'yle daha derin ekonomik ve teknolojik ilişkiler kurmak için 16+1'den ayrılmaya ikna ederek Şi Cinping'in imza girişimlerinden biri olan 16+1'i baltalayabilir.

Fakat Wu'nun Avrupa turunun ardından Çin'in Tayvan'a olası misillemesinden endişe duyan güçler yalnızca Fransa ve Almanya olmayacak. ABD de muhtemelen kaygıyla izliyor.

Wu'nun Çin'e karşı şahin retoriği, Trump'ın Tayvan konusunda Çin'e yönelik agresif politikalarını kararlılıkla sürdüren Biden yönetimi tarafından memnuniyetle karşılanacaktır.

Fakat Biden yönetimi, ideal olarak, bu ülkelerin diplomatik olarak Pekin yerine Taipei'yi tanımamalarını güvenceye alan "tek Çin politikası" gibi asli ancak tartışmalı temel konularda Washington'la aynı rotada kalmalarını tercih edecektir.

Barton, "Biden ve ekibi, bir dereceye kadar tutarlılık olması ve hiçbir ülkenin tek başına geri dönülmeyecek bir karar vermemesi şerhiyle, müttefiklerinin Çin'i kontrol altına alma ve dengeleme konusundaki ivmeyi sürdürdüğünden emin olmak isteyecektir" dedi.



https://www.independent.co.uk/news/world

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU