Taliban'ın Afganistan'ı hızla ele geçirmesi küresel güçlerin ezberini bozdu

Borzou Daragahi, ABD ve müttefiklerinin Afgan çöküşünün hızı karşısında şaşkına döndüğünü, düşmanlar ve rakipler bu yenilgiyi memnuniyetle karşılarken onların güvenliklerini ve stratejik hesaplarını yeniden değerlendirmesi gerektiğini yazıyor

Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesi Pakistan'da manşetlere taşındı (AFP)

Taliban'ın Afganistan'ı şoke edici, yıldırım hızıyla ele geçirişi dünya meselelerini alt üst etti ve Güney Asya ve Ortadoğu'da güvenlik endişelerinin ve stratejik hesaplamaların yeniden düzenlenmesini tetikleyecek.

Müttefikler halihazırda Washington'un onlarca yıl boyunca sürdürdüğü askeri müdahalenin ardından yerel müttefiklerine kendi başlarının çaresine bakmasını söylemesinin, ABD'nin bir müttefikini daha yarı yolda bırakmasının yasını tutuyor.

Ne var ki Amerika'nın rakipleri dünyanın bunu unutmasına izin vermeyecek.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, pazar günü yaptığı açıklamada "Dünya, Washington'un bir başka tarihi deneyinin sonuçlarını dehşete kapılmış halde izliyor" ifadelerini kullandı.

Pazartesi günü itibarıyla Taliban, ülkenin dağlık merkezinde bulunan ve Şii Müslümanların çoğunlukta olduğu Hazaristan dışındaki tüm vilayetleri elinde tutmak suretiyle Afganistan'da neredeyse tüm gücü ele geçirdi ve lideri Molla Abdulgani Baradar'ı kısa süre önce İslam Emirliği adını alan ülkenin devlet başkanı ilan etmeye hazırlanıyordu.

Ülkeler Kabil'deki personelini oradan çıkarma mücadelesi verirken dünya genelindeki diplomatik sesler soğukkanlılık ve sivillerin hayatının ve mülkiyetinin korunması çağrısında bulundu. Pazartesi öğleden sonra çaresiz kalabalıkların kaçmak amacıyla kalkışa geçen tahliye uçuşlarının arkasından koşması üzerine havalimanında tüm uçuşlar askıya alındı.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından servis edilen ve Birleşik Krallık, İrlanda, Kanada ve Avustralya'nın imzalarını taşıyan bir bildiride yetkililer, yabancıların ve ülkeyi terk etmek isteyen Afganların “güvenli ve düzenli bir şekilde ayrılmalarına” imkan tanınması çağrısında bulundu.

Açıklamada, "Afganistan genelinde iktidar ve otorite konumunda olanlar insan yaşamının ve mülkiyetinin korunması, asayişin ve sivil düzenin derhal yeniden tahsis edilmesi yönünde sorumluluk (ve hesap verebilirlik) taşıyor" ifadelerine yer verildi.

Birleşik Krallık da dahil Batı'lı ülkeler ve NATO ülkeleri birbiri ardına gelen Afgan hükümetlerini destekleme çabası içinde binlerce can vermiş, yüksek miktarda mali ve beşeri kaynak yatırımında bulunmuş, ülkenin yollarını, okullarını ve hastanelerini yeniden inşa etmiş, kadınlarını ve azınlıklarını cesaretlendirmişti.

Şimdiyse kayda değer çabalarının çoğu Taliban tarafından yok edilirken çaresizce izliyorlar.

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi, "Başından beri, Afganistan'daki askeri müdahale belirsiz hedefler ve sınırlı kaynaklar nedeniyle zorluk çekti" dedi:

ABD Başkanı Biden bu kaotik sondan kısmen sorumludur. Ve Alman hükümeti kendinden utanmalıdır.

Fransız Le Monde, Taliban'ın yönetimi ele geçirmesinin Afgan devletinin zayıflığının yanı sıra ABD, NATO ve Afganistan yetkililerinin yıllardır süren göz kamaştırıcı yalanlarını ve hüsnükuruntularını ortaya koyduğunu söyledi. Gazetede "[Afgan hükümetinin] olgunlaşmış bir meyve gibi düşmesi için ABD güçlerinin mayısla temmuz arasında ülkeden çekilmesi yeterli oldu" ifadeleri kullanıldı.

Batı'nın askeri desteğine güvenen İsrail ve Ukrayna gibi ülkeler, ABD ve diğerlerinin Kabil hükümetinin çökmesine izin verişi karşısında ürktü. İsrailli eski diplomat Arthur Lenk, Twitter'da "Afganistan'daki korkunç olaylar, değişen çıkarlar ve soğuk, katı hesaplar hakkında sert ve korkutucu bir ders olmalı" dedi.

Öte yandan dünya genelinde şiddet ve aşırılık yanlısı İslamcı grupların (Somali'deki Eş-Şebab hareketi de dahil) destekçileri, Taliban'ın zaferini kendi içlerinden birinin zaferi olarak selamlayarak kutladı.

İslamcı bir militan Twitter'da "Afganistan'daki Taliban zaferinin ardından inşallah sırada Somali ve Eş-Şebab yönetiminde İslam Mahkemeleri'nin geri dönüşü var" diye yazdı.

El Kaide destekçileri sosyal medyada Kabil'deki cumhurbaşkanlığı sarayında gezinen ve Afganistan'ın "kurtuluşunu" ilan eden Taliban savaşçılarının görüntülerini paylaştı.

Suriyeli İslamcı grup Tahrir el-Şam'ın bir üyesi olan Ebu Mariya el-Kahtani, "Taliban'ın zaferi tüm Müslümanların zaferidir" dedi.

Dünyayla Taliban arasındaki görüşmelerde aracı olarak görev yapan ve yıllardır grubun liderliğine ev sahipliği yapan Katar, belki de Körfez'de Birleşik Arap Emirlikleri gibi rakiplerinin pahasına, diplomatik öneminin arttığına tanıklık edecek.

Fakat köktendinci Sünni Müslüman hareketinin uzun süredir birincil hamisi olan Pakistan, Taliban liderliğiyle en yakın ve en derin bağlarını sürekli sürdürmüştü ve muhtemelen Taliban zaferinden bölgesel olarak en fazla fayda gören taraf olacak. Pakistan, Baradar rejimine meşruiyet kazandırmaya hazır görünüyordu.

Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, "Zamanı geldiğinde Pakistan, Taliban hükümetini uluslararası konsensüs, temel gerçekler ve Pakistan'ın ulusal çıkarları doğrultusunda tanıyacak" ifadelerini kullandı.
 

Şah Mahmud Kureyşi (AP).jpg
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi (AP)


1990'larda Taliban'ın bir önceki tecessümüyle neredeyse savaşa giren İran, son yıllarda İslamcı militanlarla güçlü bağlar geliştirdi. Geçen hafta Taliban, Kabil'e yaklaşırken Kabil hükümetini desteklediği halde gruba silah ve güvenli alan sağladığı söylenen Tahran yetkililerinin İran medyasına Taliban'a atıfta bulunurken "vahşet, suç, gaddarlık ve benzeri" kelimeleri kullanmaktan kaçınmasını emrettiği bildirildi.

İran'ın kısa süre içinde görev süresi sona erecek Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif "İran barış çabalarını sürdürmeye hazır" ifadelerini içeren bir tweet paylaştı.

Afganistan'la kısa bir sınır paylaşan Çin de uzak batısını tehdit eden pan-Türkist İslamcı hareketleri barındırabileceğinden endişe ettiği Taliban'la ilişkiler kurmaya istekli olduğunu dile getirdi.

Pakistan'ın en azılı rakibi Hindistan ise Taliban'ın zaferinin kaybedeni olacak. Hindistan, bölgede Taliban'la bağları en zayıf olan güç ve çöken Kabil hükümetini güçlü bir şekilde desteklemişti.
 

Modi (Reuters).jpg
Hindistan, Taliban'ın zaferinde kaybeden olacak (Reuters)


Fakat Pakistan da İran da Taliban'ın gazabından kaçmak için sınırlarını aşacak yeni bir potansiyel mülteci dalgasına hazırlanıyor. Milyonlarca Afgan 1980'lerde başlayan savaşın parçaladığı ülkeden çıkan göç dalgalarıyla her iki ülkeye de yerleşmiş durumda. İran, yaklaşık 920 kilometrelik kurak sınırı geçen Afgan mültecileri barındırmak için üç farklı vilayette kamplar kurmaya başladı bile.

Türkiye de gelişleri giderek hızlanan yeni bir Afgan göçmen dalgasına hazırlanıyor. Tesisi korumak için oluşturulan bir anlaşmanın parçası olarak Kabil'deki havalimanında 500 kadar Türk askerinin konuşlandırıldığı bildiriliyor. Fakat bu anlaşma Taliban'ın kontrolü hızla ele geçirmesi nedeniyle şu anda belirsiz durumda.



https://www.independent.co.uk/asia/south-asia

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU