Yeni bir uzay yarışının eşiğindeyiz: Mars hakkında konuşma zamanı geldi

Mars'a gidip oradaki olası yaşamı yok etme riskine girmeli miyiz? Gezegeni sadece bilimsel keşif için korumak mı isteriz?

"Mars'la ilgili temel sorun, çok uzakta olması" (AFP)

Yeni bir uzay yarışının eşiğindeyiz ve bu sefer Mars görüş alanımızda. Ama şu anda, henüz birileri gezegene ayak basmamışken, orada ne yapmak istediğimizi tartışma şansımız var. Mars'a gidip oradaki olası yaşamı yok etme riskine girmeli miyiz? Gezegeni sadece bilimsel keşif için korumak mı isteriz? Geleceğin uzay teknolojilerinin deneme alanı olarak kullanmak istiyor muyuz? Yoksa gezegeni ele geçirip sömürmek, kırmızı topraklarında kalıcı, kendi kendine yeten koloniler mi inşa etmek istiyoruz?

1967'de Soğuk Savaş esnasında imzalanan ve uzay yolculuğu yapan tüm ülkelerin onayladığı Dış Uzay Anlaşması (OST) iki meselede çok nettir: Hiçbir ülke dünya dışı bir nesneye kısmen ya da tamamen sahip olamaz ve tüm uzay, herkesin müşterek yararınadır. OST'nin Güneş Sistemi ve muhtemelen ötesinin de sahibi olduğumuz varsayımı kibirli bir eylem olarak görülebilir. Ama Mars gökyüzündeki arka bahçemizde. Eğer Mars'ın kaderine karar verecek biri varsa, o biziz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mars'la ilgili temel sorun, çok uzakta kalması ve her mürettebatlı görevin tarihteki en riskli tedarik hattının öteki ucunda yer alacak olması. Gıda, yakıt, su, hava, aletler, yedek parçalar (her şey) ya mürettebatla birlikte gidecek ya da önden gönderilecek. Bunu yapmak son derece pahalı ve hem maliyetleri hem riskleri azaltma konusunda aşırı baskı var. Bu nedenle, gelecekte Mars için planlanan görevler büyük ölçüde, kulağa ağrı kesici adı gibi gelen Uzay Tabanlı Kaynak Kullanma (In Situ Resource Utilisation) uygulamasına bel bağlıyor.

Su hem ağır hem de sıkıştırılamıyor ama Mars su buzu bakımından zaten zengin. Oksijen, Mars atmosferinin büyük kısmını oluşturan karbondioksitin parçalanmasıyla elde edilebilir. Su ve oksijenin birleştirilmesiyle de dönüş yolculuğu için yakıt sentezlenebilir. Geçici de olsa astronotların yaşayacağı alanlar, Dünya'da doğan hassas sakinlerini daimi, kanserojen radyasyondan en iyi şekilde korumak için kalın Mars toprağı yığınlarından yapılır.

Muhtemelen kimse, Mars'ın ilk ziyaretçilerini böyle nimetlerden mahrum etmez. Ne de olsa su, yakıt ve hava hayatta kalmaları için hayati önem taşıyor. Fakat Mars'ın yüzeyini kazan, giderek daha fazla buz çıkaran, buradaki kimyasal maddeleri hayati parçalar üretmek için hammadde olarak kullanan ya da metal rezervleri için kayaları işleyen kalıcı üssün durumu ne olurdu? Bir üs, yerleşimlerin ağı haline gelecek ve hangi noktada bunlara koloni diyeceğiz? Ortak kaynakları hayatta kalmak için kullanmak, yerini ne zaman onları kişisel kazanç için suistimale bırakır?


OST anlamlı bir mecburiyet olmadan gelmiş de olsa, yeterli kolektif iradeyi gösterip imza atanların bu anlaşmayı yerine getirmesi konusunda ısrarcı olursak, geleceğimizde beklenmedik ve önemi giderek artan bir rol oynayabilir. Mars'ı korumaya gelince, 1961'den beri yürürlükte olan Antarktika Antlaşması'nın idare edilişine bakmaktan çok daha kötüsünü yapabilirdik. Bu antlaşma, toprak iddialarını bir kenara itip ekonomik faaliyeti ve militarizasyonu önleyerek kıtayı bilim için kurtardı. Tüm ilgili ülkeleri temsil eden denetim kurulları, uzlaşmaya ve yasal olarak bağlayıcı karşılıklı yükümlülüklere dayanarak anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapıyor ve faaliyetleri koordine ediyor.

Çünkü hiçbir şey yapmazsak, bugün değil, yarın değil, ama çok yakında kendiliğinden yaşanacakların kaotik ve sömürüye dayalı bir toprak işgali olacağı neredeyse kaçınılmaz. Torunlarımız ve torunlarımızın torunları bundan 100 yıl sonra geçmişe bakıp şimdi yaptığımız kötü tercihlere hayret edebilir.

Simon Morden, Elliott & Thompson'ın Eylül 2021'de yayımlayacağı The Red Planet: a Natural History of Mars (Kızıl Gezegen: Mars'ın Doğal Tarihi) kitabının yazarıdır



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU