Münif Paşa’dan "İnsan Hakları Eylem Planı"na

Doç. Dr. Umut Hacıfevzioğlu, Independent Türkçe için yazdı

Son günlerde ülkemizin siyasal gündemine oturan maddelerin başında gelen “İnsan Hakları Eylem Planı”, yeni anayasa tartışmalarıyla birlikte ele alınıyor. İnsan hakları düşüncesinin bizdeki tarihine, gelişimine bakacak olursak Tanzimat dönemine ve Münif Paşa’ya kadar uzanabiliriz. Aydınlanma tarihimizin önde gelen isimleri arasında yer alan Münif Paşa (1830-1910), Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifadesiyle, Tanzimat hareketinin tercüme yolu ile ahlak ilkelerini tartışmaya açan aydınıdır.

Münif Paşa’nın hedeflerinden biri çağdaş hukuk felsefesinin Osmanlı’ya girmesidir. Söz konusu hedefini Telhîs-i Hikmet-i Hukûk (1884) ve Hikmet-i Hukûk (1885) gibi eserleriyle Tanzimat sonrası dönemde liberal hukuk felsefesi kavrayışının Osmanlı’ya girmesinde ve tanınmasında önemli rol oynayarak gerçekleştirmiştir. Münif Paşa’nın Hikmet-i Hukûk’u, gerek yazma gerekse de matbu nüshası olan bir eserdir. İtalyan hukuk bilgini Giorgio Del Vecchi, yazma olan eserin Türkiye’de hukuk felsefesi alanında yazılmış ilk kitap olduğuna işaret eder. Hikmet-i Hukûk, Münif Paşa’nın hukuka, özgürlüğe, adalete, ahlaka, siyasete ve insana olan bakış açısını göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Kitabında ortaya koyduğu düşüncelerine bakıldığında, özgürlük, birey, toplum, doğal haklar, bireysel mülkiyet gibi kavramlara ilişkin Münif Paşa’nın liberal bakışı dikkat çeker ki bu liberal bakış aydınlanma düşüncesi geleneği temelinde gelişen özgürlük, bireysel ve doğal haklar, doğal hukuk gibi kavramların Osmanlı düşünce dünyasına girmesini olanaklı kılar. Böylelikle Osmanlılarda yüzyıllardır hüküm süren şer’î/vahyî hukuk anlayışının yanında, Münif Paşa’nın Hikmet-i Hukûk’ta ortaya koyduğu akla dayalı doğal hukuk anlayışı da hukuk literatürümüzdeki yerini alır.

Hikmet-i Hukûk’ta doğal hukukun başlıcaları yaşam hakkı, mülkiyet hakkı ve bunların gereklerinden olan diğer haklardır.  Münif Paşa burada İngiliz klasik liberal filozof John Locke’un bireysel doğal haklara ilişkin ortaya koyduğu düşüncelerini savunur görünmektedir ki Locke’un hak anlayışı İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi (1689), daha sonra Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi (1776) ve Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (1791) gibi önemli tarihsel belgelere kaynaklık etmiştir. Bugüne dönecek ve “İnsan Hakları Eylem Planı” na bakacak olursak, “Eylem Planı” nın ilk üç maddesi şöyledir:

1- İnsan, doğuştan sahip olduğu vazgeçilmez haklarıyla yaşar, devletin görevi de bu hakları korumak ve geliştirmektir.

2- İnsan onuru, bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır.

3- Dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebepler temelinde hiçbir ayrımcılık söz konusu olmaksızın, herkes hukuk önünde eşittir.

Bu maddelerde dile getirilen hak anlayışının Münif Paşa tarafından Tanzimat döneminde ortaya konulduğunu dikkate alırsak insan hakları düşüncesinin bu topraklarda kabaca 170 yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla ülkemiz insan hakları düşüncesi bağlamında, hakkı, adaleti ve özgürlükleri temel alan bir anayasa yapmak için yeterli tarihsel ve entelektüel birikime sahiptir. Bundan sonrası için iş siyaset kurumuna düşmektedir.

Münif Paşa, Hikmet-i Hukûk, çev. Gökhan Doğan, Çizgi Kitabevi.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU