Tartışma, CHP eski milletvekili Fikri Sağlar'ın türbanla ilgili ifadeleriyle başladı.
"Türbanlı bir hakimin karşısına çıktığım zaman, adaleti sağlayacağından kuşkuluyum" demişti Sağlar.
Kendi partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil, farklı cephelerden büyük tepki alınca da "eleştirilerim bir inancı aşağılamaya yönelik değil" açıklamasını yapma ihtiyacı hissetmişti.
Sağlar'ın açıklaması karşısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "onların vitrin mankenlerini de biliyoruz" söylemi, olayı bir başka boyuta taşıdı.
CHP içindeki kadınlar başta olmak üzere, siyasi tarafta özellikle Millet İttifakı'nın kadın vekilleri ya da ittifakların dışında duran kadın-erkek farklı görüşten siyasetçiler, "vitrin mankeni" ifadesine daha fazla tepki gösterdi.
Kadınları objeleştirme, ötekileştirme, aşağılama olarak yorumlandı Erdoğan'ın sözleri.
MHP'li ya da AK Partili kadın vekiller ise sessizliğini korudular!
Tepkisiz kalmayan, sosyal medya hesaplarından "vitrin mankeni değilim" diyen isimlerden biri de Fatih Belediyesi CHP Meclis Üyesi Nazmiye Akarslan Durgut'tu.
Kendisiyle hem CHP'li Fikri Sağlar'ın sözlerini hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "vitrin mankeni" ifadesini konuştum.
- Siz de tepki gösterdiniz.. İlk defa Sayın Cumhurbaşkanı'nın "vitrin mankeni" açıklamasını duyduğunuzda ilk tepkiniz ne oldu?
Hakaret olarak algıladım direk. Bende bir şey oluştu... Nasıl olur? Nasıl bir Cumhurbaşkanı, bir kadına bu şekilde 'vitrin mankeni' diyebilir. An an duygu geçişleri oldu kendi içimde. Bir meta, bir eşya… 'Vitrin mankeni' dediğinizde değersizleştirilmiş gibi…
Biz canlıyız. Bizim bir ailemiz var, evlatlarımız var. Biz topluma katkı sunan insanlarız, meslek mensuplarıyız. Hele hele bunu yeri geldiğinde mevcut AK Parti'nin genel başkanı olarak, parti içerisindeki kadınlar arasında da başörtülü kadınlarımız var, başı açık kadınlarımız var. Bizim partimizde keza öyle. Bunu siyaseten de öyle, sloganvari bir şekilde bu hakarettir. Hakaret olarak algıladım ilk.
- Peki türbanın siyasallaştırıldığını düşünüyor musunuz?
Türban noktasında, başörtüsü noktasında, inanç özgürlüğü noktasında kişiler ne isterse, sarışınmış, kızılmış, esmermiş, kılık kıyafet noktasında açıkmış, etek giymiş veya makyaj yapmış, yapmamış, başını bu şekilde bağlamış, bağlamamış, şal takmış takmamış, eşarp takmış takmamış… Bunların konuşulmasını bile üzüntüyle karşılıyorum.
Günümüz 2021 yılında tarihten de ders alarak, kadınların toplum içerisindeki hak ettikleri değeri, hak ettikleri hakları, gerçekten meslek alanında, bilim alanında, keza çocuk yetiştirme alanında, bunların imkanlarının daha ne kadar iyileştirilebileceği noktasında çalışılmasını düşünüyorum. Bu konuşmalar hiç tasvip etmediğim, bizi geriye götüren ama ileriye götürmeyen konuşmalar.
- Vitrin mankeni açıklamasından sonra siz parti içerisinde ya da diğer partilerle, diğer partilerin üyeleriyle, vekilleriyle konuya ilişkin bir istişarede bulundunuz mu?
Bu konuyla ilgili birkaç kişiyle görüştüm. Bu konunun siyaset üstü bir konu olduğunu, kılık kıyafet üstünden siyaset yapılmaması gerektiğini, özgürlükler ve eşitlikler noktasında kesinlikle konuşulmaması gerektiği ve hakaret olarak algılandığını, toplumda kadını ötekileştiren, ayrıştıran bir vasıf taşıdığını düşünerek biz yolumuza devam edeceğiz. Mağdur kadınların sesi olarak mecliste, çalıştığımız makamlarda bunu ifade edeceğiz. Kadınların sesi olmak için buradayız.
- Türban, neden söz konusu CHP olduğu zaman siyasal bir araç gibi sunuluyor? Yazdığınız bir tweette de başörtüsüyle siyaset yapmak kadına şiddeti meşrulaştırır ifadesi kullanıyorsunuz.
Bu konuda ayrıştırmak, ötekileştirmek ve nefret tohumları atmak... Biz empati kuracağız, biz müzakere edeceğiz, biz uzlaşacağız, biz ülkemizin bütünlüğünü korumak zorundayız. Bizim kurtuluşumuzun ve kuruluşumuzun destanını yazan Türk kadınları…
O zaman başı örtülü başı açık hiç konuşulacak şeyler miydi? Zübeyde annemiz de başı örtülü değil miydi? Nene Hatunlarımız, Kara Fatmalarımız hepsi bir bütün olarak biz bu inançla ülkemizi kurtarmanın gayesi içindeydik, bu mücadeleyi verdik. Kadın beşikteki çocuğunu bıraktı, cepheye gitti yeri geldi. Silah tuttu.
- AK Partili içerisindeki türbanlı kadın vekille ya da meclis üyesiyle, CHP içerisindeki başörtülü kadın vekil arasında diyalog farklılıkları var mı? Öteki gibi mi bakılıyor birbirinize?
'Vitrin mankeni' söyleminden sonra ben şahsen bir kadın olarak AK Parti'de, MHP'de ya da başka partilerde bulunan başka kadınlarında bir söz söylemesini beklerdim açıkçası. Bunlar bizim kadınlarımız. Ben siyasi tercihimi Cumhuriyet Halk Partisi'nde yapıyorum diye bu benzetmenin bana yapıştırılması veya benim gibi kadınlara yakıştırılması… AK Parti'de olunca başörtülü kadınlar bizim bacımız… Bu ayrışma o kadar acı verici ki.
- Peki siz diğer partilerden, AK Parti içerisindeki kadın vekillerle böyle bir diyaloğa giriştiniz mi?
Yok, diyaloğum olmadı. Zaten onların sosyal medya hesaplarında da "hoş görmüyoruz" ya da "hoş karşılamıyoruz" gibi bir ifade de görmedim şahsen. Takip etmedim, bakmadım da. Sadece kadın erkek ayrımı değil, biz eşitiz. Bunlar konuşulsun.
Türkiye'deki geçim sıkıntısıyla da pandemiyle de mücadele ediyoruz. Bu zorluklara rağmen çalışıyoruz. Asgari ücreti yeterli bulmuyoruz. Bu yoksulluk sınırında 200 lira daha fazla alıp 4 tane çocuğu olan bir aile nasıl geçinecek. Kadınlarımızın artık kılık kıyafetle ilgili kesinlikle bir sorunu yok. Onlar fikirle, özgürlükle, demokrasiyle, cumhuriyetle, hakla, hukukla, adaletle, ülke bütünlüğü içerisinde huzurlu, mutlu bir yaşam sürmek istiyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız bir açılışta, Kartal'da sanıyorum şehir hastanesi açılış töreninde "sembolik" de olsa bir iki tane de bayan vekilimiz de gelsin demesi de hiç hoş değildi. Oradaki kadınların da zaten buna tepki göstermesi gerekirdi. Bu anlamda da bu durumu hiç hoş karşılamıyorum. Kadına hak ettiği saygı verilmemektedir. Biz görüntü müyüz? Biz sembol müyüz?
- Tabi Sayın Fikri Sağlar'ın türbanla ilgili açıklamasını da sormak istiyorum. Tamam, Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'vitrin mankeni' açıklamasına tepkiler oldu ama Sayın Fikri Sağlar'ın türbanla ilgili açıklamaları sizler arasında, kadınlar arasında, günlük hayatınızda, birbirinizle olan diyaloglarınızda nasıl yankı buldu?
Hukukta da bu böyledir; suç veya hakaret, artık neyse, kişiyi bağlar. Bu anlamda hangi partiden olursa olsun, kesinlikle ve kesinlikle bir kadını kılık kıyafetiyle eleştirmek, onun meslek hayatında olmamasını, istihdamın içerisinde yer bulmasını engelleyecek her türlü zihniyetin karşısında duracağım.
Bizim için başörtüsü veya 'vitrin mankeni' noktasında veya mahkemelerde hakimlerin karar almaması noktasında… Kadının beyni açık, başını örtmesi, saçını örtmesiyle neden ilgileniyorsun. Beyni açık. Mukayese yeteneği var, eğitimini almış. Bu bir gösterge olabilir mi kararlarında? Olabilecek şey mi?
© The Independentturkish