2020'den 2021'e Latin Amerika

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Sergio Moraes/Reuters

Latin Amerika 2020 yılında, benzeri görülmemiş bir insani krizle karşı karşıya kaldı. Özellikle Kovid-19 salgını, bölgenin endişe verici dinamikleri üzerinde muazzam sosyal, ekonomik, politik stresler yarattı.

Dünya nüfusunun yüzde 8'ine sahip olan bölge, tüm Kovid-19 enfeksiyonlarının ve ölümlerinin yaklaşık üçte birini oluşturdu. Üstelik 2021 yılı için parlak bir senaryo öngörülmüyor.

Latin Amerika sol/sağ hükümetlerin 2020 yılı içinde aldığı politika kararları ve eylemleri, bölgenin kapasite açıklarını daraltacak veya genişletecek şekilde önümüzdeki 2021'in aylarda sağlık, ekonomik ve siyasi sonuçlarını da etkileyecektir. Çoğu ülke, 2025'e kadar ysalgın öncesi GSYİH seviyelerine ulaşamayacak.

2020 yılı Latin Amerika'da, Kovid-19'un neden olduğu yeni hoşnutsuzluk ve pandeminin şiddetlendirdiği sosyo-ekonomik sorunlardan kaynaklanan protestolar patlak verdi.

Her iki temel sorun da göz ardı edilmemelidir. Örneğin, sistemik yolsuzluk, çok boyutlu eşitsizlik ve dezenformasyon, devam eden pandemi tepkileri ve nihai aşılara ve tedavilere hızlı ve eşit erişim yeni ve eski tepkilerin oluşmasına neden oluyor/oldu. 
 

maradona.jpg
Fotoğraf: @NapoliAndNaples


2020'nin diğer bir gündemi de Arjantin ve Dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu ve politik aktivisti olan Maradona'nın ölümü oldu.

Birçok ülkede maç öncesi saygısı duruşları ve resmi açıklamalar yapıldı. Pandeminin siyasallaşması da ulusal sınırların ötesinde gerçekleşiyor.
 

maradona.jpg
Dünyaca ünlü futbolcu Diego Armando Maradona, Arjantin'de 25 Kasım’da 60 yaşında hayatını kaybetti. Maradona'nın cenazesine binlerce kişi katıldı / Fotoğraf: AFP


Özellikle aşı meselesi ve üzerinden yürüyen tartışmalar; 2020'nin sağlık kriziyle gelişen başka bir meselesi olarak 2021'e taşınıyor.

Zaten hasta olan uluslararası sistemi bozuyor.  Latin Amerika hükümetleri, ABD, AB, Çin, Rusya veya başka bir yerden potansiyel aşıları ve tedavileri değerlendirirken, en önemli hususlar sağlık ve bilime dayalı tartışmalar olarak görülüyor.

Birçok Latin Amerika ülkesi, vatandaşları için yeterli miktarda aşı elde etmek için iki yönlü bir yaklaşım -ikili ve çok taraflı ortaklık- geliştirdi.

İki taraflı olarak, Arjantin, Brezilya, Şili, Meksika ve Peru gibi ülkeler, çeşitli ilaç şirketleriyle üretim veya satın alma anlaşmaları yoluyla 286 milyondan fazla potansiyel dozu güvence altına aldı.

Çok taraflı yerli aşı üretimi tartışmaları 2021'in en önemli gündemi olarak görünüyor.
 

reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters


Siyasi baskı, ekonomik çaresizlik, şiddet ve iklim değişikliğinin etkileri, son dört yılda yaklaşık 5 milyon Venezuelalıyı ülkelerini terk etmeye zorladı; bir milyondan fazla Orta Amerikalı; 500 bin Kolombiyalı ülke içinde yerlerinden edildi.

Sadece milyonlarca göçmen acı çekmekle kalmıyor, onları kabul eden ülkeler de acı çekiyor. 

Orta Amerika ve Karayipler'de, ekonomik yıkım ve hükümet kaynaklarına olan talepler arttı. Üstelik 2020 kasırga sezonunda mevcut durum önemli ölçüde kötüleşti; Honduras, Nikaragua ve komşularını ciddi şekilde etkiledi.


Kovid-19'un Latin Amerika ekonomilerine etkisi: 2021 fırsat mı, sefalet mi olacak?

Dünyanın geri kalanında olduğu gibi, 2020 yılının hatta 21'nci yüzyılın en önemli gündemi koronavirüs pandemisi (Kovid-19) oldu. Latin Amerika'da da hem ekonomik hem de sosyal olarak ciddi acılara neden oldu.

Pandemiden önce bölgenin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) 2020'de yüzde 0,2 gibi bir iyileşme ile yüzde 1,8 oranında büyümesi bekleniyordu.

Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) son tahminine göre, salgın nedeniyle bölge ekonomisi bu yıl yüzde 8,1 oranında küçülecek.

2021'de bir toparlanma beklenirken, kapsamı sınırlı olacak ve 2021'in sonunda ekonomik çıktının koronavirüs öncesi seviyenin çok altında kalması bekleniyor.

Birleşmiş Milletler Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu (ECLAC), bölge ekonomisinin bu yıl yüzde 7,7'lik bir daralmanın ardından 2021'de yüzde 3,7 büyüyeceğini açıkladı.

Temmuz ayındaki rapor, 2020'de yüzde 9,1'lik daha derin bir daralma öngörüyordu. ECLAC, Latin Amerika ekonomisinin bu yıl koronavirüs pandemisinin neden olduğu derin bir durgunluğun ardından 2021'de büyümeye döneceğini söyledi.

ECLAC Genel Sekreteri Alicia Bárcena, şu açıklamada bulundu:

Son 120 yılın en keskin daralması olan 2020'de tahmini yüzde 7,7'lik düşüşün ardından, Latin Amerika ve Karayipler'deki GSYİH'nın ortalama yüzde 3,7 büyüyerek 2021'de toparlanacağı tahmin ediliyor. Alt-bölgesel düzeyde, Güney Amerika'nın yüzde 3,7, Orta Amerika ve Meksika'nın yüzde 3,8 ve Karayip ülkelerinin yüzde 4,2 büyüyeceği tahmin edilmektedir.


Salgından önce bile Latin Amerika, altı yılda 2019'a kadar ortalama yüzde 0,3 büyüme kaydetti. 
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA


İşsizliğin yüzde 10,7 civarında artmasının beklendiği, birçok insanın işgücünden ayrılması ve yoksulluğun hızla artması bekleniyor.

Ancak işsizlik ve yoksulluktaki artış ve eşitsizlikle birlikte on yıllardır görülen en büyük krizin bıraktığı yaralar, ülkelerdeki ekonomik faaliyetlerin toparlanmasına yol açan sonuçlarıyla birlikte gizli toplumsal gerilimleri artırabilir.

Ayrıca hem küresel hem de bölgesel iyileşmenin virüse karşı bir aşının mevcudiyetine bağlı olacaktır.

Latin Amerika'daki ekonomik büyümenin, diğer yükselen piyasalara kıyasla uzun yıllar düşük performans gösterdi.

1980'den 2020'ye kadar, kişi başına reel GSYİH'deki önemli genişleme 2003 ile 2013 arasında gerçekleşti ve büyük ölçüde Çin'in öncülüğündeki ham madde patlamasıyla beslendi.

2020 başında, yani salgın patlamadan önce, bölgenin GSYİH'sı 2020 ve 2021'de yılda yalnızca yüzde 2 oranında büyüme bekleniyordu. Bölgenin en büyük altı ekonomisi pandemiden ciddi şekilde etkilendi.
 

peru.jpg
Lima, Peru'da bir aşevi olan bir kadın. Virüs krizinin ölçeği zaten hasta olan ekonomilere büyük bir darbe indirdi / Fotoğraf: Ernesto Benavides/AFP


Özellikle de Peru (yüzde 13,9), Arjantin (yüzde 11,8)  ve Meksika (yüzde 9,0) reel GSYİH daralması yaşayacağı tahmin ediliyor.

Bunları Kolombiya (yüzde 8,2), Şili (yüzde 6,0) ve Brezilya (yüzde 5,8) izliyor.

Krizin başlangıcından bu yana IMF, Şili, Kolombiya ve Peru için sırasıyla 23,9 milyar dolar, 16,9 milyar dolar ve 11 milyar dolartutarında kredi onayladı.

Meksika'ya 61 milyar dolarkredi açtı. Arjantin zaten IMF'e 44 milyar dolar borçlu ve IMF ile uzunca süre yapılandırma görüşmesi yaptı. 

Brezilya reali yüzde 40'tan fazla düştü. Arjantin'de devalüasyon konuşuluyor para birimi pezo darbe aldı. Meksika pezosu da sert düşüş gösterdi. 

Latin Amerika'nın salgına karşı verdiği ekonomik performans, diğer gelişmekte olan ülkelerden daha olumsuz olacak.

2020 ekonomik daralması sadece Asya, Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'nın gelişmekte olan bölgelerinden daha derin olmayacak, aynı zamanda 2021 toparlanma süreci de görece zayıf olacak ve bölgeler arasındaki gelir açıklarını daha da genişletecektir.


Siyasi huzursuzluk artıyor: 'Latin Baharı' ertelendi ama bitmedi; milliyetçiliğin yerini 'ılımlı siyaset' dolduruyor

Latin Amerika, Kovid-19 yüzünden üçüncü bir 'kayıp on yıl'a doğru itiliyor. 2021, ekonomik olarak kırılgan olan bölgeyi tehlikeli bir siyasi istikrarsızlığa hazırlıyor.

Salgın, sağ/sol hükümetlerin sağlık krizine verdiği tepkilerin onlarca yıllık yapısal eksikliklerini ortaya çıkararak, benzeri görülmemiş bir insani, ekonomik ve siyasi bedel ödetiyor/ödetecek.

Latin Amerika'nın Pasifik kıyısındaki And ülkeleri Kovid-19'dan en çok etkilenenler oldu. Peru, Şili ve Ekvador nüfusa oranla en fazla ölüm ve vaka sayılarının kaydedildiği ülkeler arasında yer aldı.
 

evkador.jpg
Ekvador'da koronavirüs salgını nedeniyle morglarda yer kalmadığı için halk tarafından sokağa bırakılan ve evlerde bekletilen cesetler toplanmıştı / Fotoğraf: AFP


Her üç ülkede de, cenaze ve sağlık sistemleri iflas etti. Sağlık bakanları ya istifa etti veya görevlerinden alındı.

Ekvador ve Şili, 2019'un sonlarında ve 2020'nin başlarında iki hükümeti devirmekle tehdit eden büyük sosyal huzursuzluklara tanık oldu, Peru'daki protestolar da salgından çok önceydi; ama 2020'de Peru'da bir hafta 3 cumhurbaşkanı görev aldı.
 

peru.jpg
Peru'da çoğu genç olan protestocular, pandemi sürecinde de meydanlardaydı / Fotoğraf: AFP


Halkın hoşnutsuzluğunun salgının çok ötesine uzanmasıyla, 2021'de yapılacak olan seçimler cezalandırıcı bir ruh hali içinde olacaktır.

Özellikle ABD milliyetçi-muhafazakarları ile grift bir ilişkisi bulunan Brezilya'da Bolsonaro, Kolombiya'da Duque, El Salvador'da Bukele, Bolivya'da Anez, Meksika'da Lopez hükümetleri kendi ülkelerinde merkez sağ/solun alternatif olarak çıkmasına neden oldu.

Nitekim Bolivya genel seçimlerinde Anez seçime bile giremedi; Brezilya'da Bolsonaro ciddi bir darbe aldı bile.

Radikalizmin ve milliyetçiliğin iflas ettiği bölge de 2021 yılında Latin Amerika'da yerel ve genel seçimlerde ılımlı sağ/sol siyaset(çiler)in güç kazanacağını öngörmek zor olmasa gerek.

Latin Amerika'nın derinleşen hoşnutsuzluğunun ortasında, seçimlerin dinamikleri ve diğer önemli siyasi olaylar da değişti.

Pandeminin ilk evrelerinde, radikal ve milliyetçi eğilimler gösterse de; salgının süresinin uzamasıyla birlikte bölgede halkları, radikal değişim yerine genellikle mevcut liderler veya statüko etrafında toplandı.

Radikal ve milliyetçi yönetimler yerine ılımlı muhalefeti tercih ettiler. Buna göre, Saint Kitts ve Nevis (haziran), Trinidad ve Tobago (ağustos), Jamaika (eylül) ve Saint Vincent ve Grenadinler'de (kasım) Karayip adalarında yapılan seçimler, görevdeki ılımlı hükümetlere zafer kazandırdı.

Dominik Cumhuriyeti'nde iş dünyası yanlısı Luis Abinader'in, Guyana'da Halkın İlerleme Partisi'nin (PPP) iktidara dönüşü ve Surinam'da kanun ve düzen adayı Chan Santokhi'nin seçilmesi gibi sonuçlar doğurdu.

Bolivya'da genel, Brezilya'da iki turlu yerel ve Venezuela'da yapılan meclis seçimlerinde de ılımlı siyasetçi/adayların halklar tarafından tercih edildiğini ortaya koydu.

Radikal ve milliyetçi iktidar ve muhalefetin siyasi propagandasının geniş kitleleri harekete geçirmediği görüldü.

Özellikle Brezilya'da Bolsonaro'nun desteklediği 13 adaydan 2'sinin seçilmesi, Venezuela'da sol milliyetçi Maduro'nun yoğun teşvikine rağmen seçime katılımın yüzde 30'da kalması, Bolivya'da evanjelik Anez hükümetin seçimi kaybetmesi yukarıdaki analizimizi güçlendiren olgular oldu.


Biden'ın Latin Amerika Politikası: 2021'de 'gözyaşı ile umut' arasında bir 'seçim'

ABD Başkanı seçilen Joe Biden, Latin Amerika'ya 20'ye yakın ziyaret etmiş. Bu durum ABD'nin Latin Amerika ilişkilerinin seyri hakkında iyimserliği artıyor.

Ancak Biden'ın diplomasi alanındaki geçmiş performansının finans, enerji, şiddet, göç ve uyuşturucu ile mücadele konularında, gelecekte parlak sonuçların garantisi anlamına gelmiyor! 

Önümüzdeki yıl Şili, Ekvador, Honduras ve Peru'da başkanlık yarışları, Arjantin, Bolivya, El Salvador ve Meksika ara seçimlerle karşı karşıya kalacak.

2015'den 2019'a kadar ABD'ye yakın onlarca ülkede iktidar olan sağcı hükümetler, Kovid-19'dan ötürü eleştirilerin odağında duruyor.

Biden, Başkan Barack Obama'nın bölgedeki temsilcisiydi. Biden, ABD-Latin Amerika politikasından sorumlu iken yoksulluk içinde yaşayanlar yüzde 45'ten yüzde 30'a gerilemiş ve orta sınıf yükselmiş, yaşam standartları ve halkın beklentileri artmıştı.

Ancak Kovid-19'un yarattığı ekonomik ve politik etki, Latin Amerika ülkelerinde şimdiden ciddi bir hasar bırakıyor.

Dolayısıyla 2021 yılı ABD-Latin Amerika ülkeleri arasında ekonomi, güvenlik ve sağlık temelinde ciddi açmazları da beraberinde getiriyor.
 


Latin Amerika orta sınıfının kırılgan olduğu, ekonomiler yavaşladıkça ve durgunlaştıkça ortaya çıktı. Yoksulluk oranları 2015'ten sonra tekrar yükselmeye başladı ve Kovid-19 bu eğilimi hızlandırarak  40 milyondan fazla insanı yoksulluk sınırına sürükledi. Bu rakamın 2021'de daha da artması bekleniyor.

Ancak Biden'ın ABD-Latin Amerika ilişkilerinin başında daha az iyimserliğin olduğu konu, kuşkusuz Çin olacaktır.

Biden yönetimi, Latin Amerika ile yeniden ilişki kurmaya çalışırken, daha sıcak jeopolitik rekabetle karşı karşıya kalacak.

Çin, Latin Amerika'da ekonomik ve diplomatik adımlar attı. Son 10 yılda Arjantin, Brezilya, Şili, Peru ve Uruguay'ın bir numaralı ticaret ortağı haline geldi. Kolombiya ve Meksika'da zemin kazandı.

On milyarlarca Çin yatırımı, Brezilya elektrik şebekelerine, Arjantin otoyollarına, Meksika'nın kablosuz ağına, Peru liman terminallerine ve Bolivya lityum işleme tesislerine gitti.

Diplomatik olarak, birkaç ülke Çin'in Kuşak ve Yol girişimine katıldı. Pekin yönetimi, El Salvador, Dominik Cumhuriyeti ve Panama'yı Tayvan'la diplomatik ilişkiden uzaklaştırdı.

Buna ek olarak, Çin, Rusya, Venezuela, Küba ve İran gibi ABD'li rakipler, siyasi ve ekonomik menfaatlerini sürdürmek ve batı yarımküredeki stratejik konumlarını ABD pahasına genişletmek için yeni dinamiklerden yararlanacaklar.

Bu zorluklar bölgenin Biden yönetiminden hem  iyi hem de kötü beklentileri olacaktır.

Biden'ın Latin Amerika politikasında iyimser olan olgu; Latin Amerika ülkeleriyle ortaklık, diğer coğrafyalara oranla nispeten kolay.

ABD başkanı, Latin Amerika'nın 650 milyon insanın sempatisinden faydalanıyor. Çünkü ABD'deki Latin göçmenlerin büyük oranda desteğini aldı.

Ayrıca Latin Amerika ülkeleriyle ticareti destekliyor. Elbette Biden'ı en son tebrik et(me)miş olan Meksika ve Brezilya başkanlarının tutumu 2021'in gerilimli konuları olacaktır.


Sonuç olarak, Latin Amerika'da coronavirüs vahşice yayılıyor. 2020-Haziran ayında DSÖ, Latin Amerika'yı Kovid-19 salgınının küresel merkez üssü ilan etmişti.

2021'de de sosyal ve siyasi bir yıkıma doğru bölgeyi götürüyor. Salgın başladığı günden beri, bölge ülkeleri ekonomik ve politik sürekli bir yıkım dalgası yaşadı.

Kovid-19'a karşı mücadele uzun bir döneme dönüşürken, Latin Amerika ve dünyanın dört bir yanındaki liderler, sonraki adımlar üzerinde kafa yormalıdır.

Sürdürülen pandemi önlemleri (test etme, sosyal mesafe ve hareket kısıtlamaları) bir süre daha gelecekteki enfeksiyon dalgalarına karşı ilk savunma hattı olmaya devam edecek.

Latin Amerika daha fazla vakaya ve daha fazla ölüme maruz kaldı ve neredeyse her yerden daha büyük bir ekonomik darbe aldı.

Latin Amerika'daki bazı şeyler sabit kaldı ve hatta gelişti. Örneğin, Şiddet birçok yerde, özellikle Orta Amerika'da azaldı ve cinayet oranları Güney Amerika'nın çoğunda düz bir seyir izledi. 

Brezilya, Arjantin ve Meksika'daki kutuplaşma siyasi protestoları kışkırtıyor. Latin Amerika siyasi senaryoları, vatandaşların tüm politikacıları günlük mücadelelerinden kopuk olarak algıladıklarını gösteriyor.

Kutuplaşma, politikacılar arasında ayrım yapmalarına yardımcı olur. Ancak günün sonunda seçmenler halen sorunlarına çözüm getirebilecek politikacılar arıyor.

Özellikle karantinada rahat bir şekilde hayatta kalabilecek kadar zengin olmayan, ancak sosyal politika alacak kadar fakir olmayan nüfus (orta sınıf), göreceli olarak en sert şekilde salgından etkilendi. 

Latin Amerika'da ekonomik kriz daha da artığında sosyal ve asayiş olayları da beraberinde getirdiğinde otoriter uygulamalarda beraberinde gelecektir (yıkıcı sokak eylemleri/askeri müdahaleler).

2021'in sonlarında, ABD ve Avrupa merkezli şirketler, kendi mali durumlarını güçlendirmek ve Latin Amerika'nın kazançlı pazarlarında fırsatlar aramak için bölgedeki varlıklarını satabilir.

Buna göre, Çin devlete ait teşebbüsler ve diğer Çin firmaları, madencilik, petrol, tarım, elektrik ve telekomünikasyon dahil stratejik olarak önceliklendirilmiş sektörlerde bölgedeki varlıkların mülkiyetini önemli ölçüde artırmak için iyi bir konuma sahip olacaktır.

Elbette milliyetçiliğin düşüşe geçmesi Latin Amerika solu için önemli bir fırsat olarak duruyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU