Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları, Mardin nüfusuna kayıtlı işçilerin Sakarya'da fındık bahçelerinde çalışırken saldırıya uğramalarıyla tekrar gündeme geldi.
Her yıl başta trafik kazaları ve gayri insani çalışma koşullarıyla gündeme gelen, işçi tanımından çok, yarı köle olan bu insanlar, yoksulluk nedeniyle çoluk çocuk minibüslere doluşup, kilometrelerce yol aldıktan sonra, çadır ve barakalarda çalışmaya başlarken, zaman zaman ötekileştiriliyorlar ve nihayetinde fiziki şiddete maruz kalıyorlar.
Son olarak geçen hafta Sakarya'da saldırıya uğrarken, çekilen görüntüleri sosyal medyada paylaşılınca, mesele Ankara gündemine kısa süreliğine de olsa oturdu.
Çoğu sosyal medya kullanıcısı görüntüleri paylaşırken, mevsimlik tarım işçilerinin Kürt olmaktan kaynaklı saldırıya uğradığını yazıp çizerken, içişleri bakan yardımcısı ve aynı zamanda bakanlık sözcüsü İsmail Çataklı "Mardin Mazıdağı'ndan gelen ve 20 gündür fındık toplama işi yapan 16 tarım işçisinin geçimsiz bir işverenin tutum ve davranışlarından dolayı rahatsız olduğunu görüyoruz. Bunun üzerine işçiler ayrılmak istiyorlar ve bir tartışma başlıyor. Bu tartışma da sonrasında maalesef üzücü bir hadiseye, kavgaya dönüşüyor. Sonrasında işçiler toparlanarak memleketlerine geri dönüyorlar. Söz konusu kavgayla ilgili de kolluk kuvvetlerine ne işveren tarafından ne de işçiler tarafından herhangi bir şikayette bulunulmuyor" dedikten sonra, bazı basın yayın kuruluşlarının ve sosyal medya kullanıcılarının etnik ayrımcılık yaptıklarını söyleyerek, olay hakkında soruşturma açıldığını açıkladı.
Ama soruşturmanın düzeyi hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadı ve daha çok sosyal medya paylaşımlarını hedef alarak, meseleyi bir asayiş sorunu olarak ortaya koydu.
Saldırıya uğrayan işçiler tarafından çekildiği anlaşılan görüntülerde, özellikle genç birisinin kendinden geçmiş, kin ve nefretle, kucağında bebek bulunan kadın işçiyi yumrukladığı görülüyor.
Başka görüntülerde ise bazı kişilerin işçileri darp ettikleri, yerlerde tekmeledikleri göze çarpıyor.
Mesele bir infiale neden olmasa da, belli bir kesimde tepkiye neden oldu, tartışıldı ve gündem konusu oldu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu mesele aslında yeni bir mesele değil. Yıllardır aynı şekilde olaylar yaşanıyor, işçiler şiddete maruz kaldıktan sonra valilik emriyle ya il dışına çıkarılıyor ya da evlerine geri gönderiliyor.
Çoğu kez yazdım, yazıldı, çizildi, konuşuldu, anlatıldı; sempozyum, araştırma ve tez konusu oldu, ama sonuç ve çalışma koşulları hemen hemen aynı.
Mevsimlik tarım işçileri bir asır öncesi koşullarda çalışıyor desem abartı gelebilir size. Hak, hukukları işveren olarak kabul edilen bahçe sahipleri veya büyük çiftçilerin insafına kalmış.
Ne şikayet merci var ortada ne senet sepet ne de sosyal güvence. Her şey kişilerin vicdanına kalmış. Kuralsız çalıştırma, haklardan mahrum bırakma ve ücretlerini ödememeye kadar giden bir karmaşa.
Bu nedenle mesele kaşınmaya, provoke etmeye her zaman müsait zaten. Özellikle de çıkarlar zedelendiğinde, konu hemen farklı noktalara kayabiliyor ve sonuçta işveren meseleyi başka mecralara çekerek, sorundan hem karlı çıkıyor hem de işçiyi bertaraf ederek, kendini haklı çıkarabiliyor.
İş devam ederken ücretleri ödemiyor, gerektiğinde işçilere şiddete varan hakaretler yaşanıyor. Bunun kökeninde Kürt sorunu olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Çünkü Sakarya ve benzer illerde Kürtlere karşı bir linç zemini olduğu son yıllarda cereyan eden olaylardan anlaşılıyor.
Kâr kaygısı, daha fazla kazanç, siyasal anlayışlarla birleşince saldırılar doğal olarak ırkı temele dönüyor ve işçilere saldıranlar şiddeti meşru görerek, olayı etnik soruna çekebiliyor.
İş karakola uzandığında mevsimlik tarım işçilerine "terörist" diyerek, işin içinden sıyrılmaya çalışılıyor ve çoğunlukla da haklı görülüyor.
Sakarya'daki olayda olduğu gibi, geçimsiz, milliyetçi ve kafalarının arka planında yatan Kürt karşıtlığını ticari bir avantaja dönüştürmek isteyenler olmuştur, olacaktır.
Dolayısıyla hükümet temsilcilerinin olayları değerlendirirken, sosyal medya paylaşımlarından ziyade, işverenin tavrını sorgulaması gerekir ki, bir daha bu tür olaylar yaşanmasın.
İşçilerine şiddet uygulayan, etnik yapıları koz olarak kullananlara itibar edilmemesi, hatta bu temelde olaylara yaklaşan işverenlere soruşturma açılması gerekirken, sosyal medya paylaşımlarını hedefe koymak, gelecekte buna benzer olaylara davetiye çıkarmak anlamına gelir.
Hükümet işverenlerin kâr hırsının, ne gibi sonuçlar doğuracağını da göz önüne almak, buna göre kararlar almak zorundadır.
Son olay spesifik bir olay değil, işveren olan bahçe sahibi, işçilerin Mardinli olduğunu zaten biliyor. Yani işi yaparken, sorun yok, ürün toplarken iyi, ama iş bitimine yakın sorunların yaşanması kimin lehine sizce?
Günlerce fındık toplayacaksın, hakarete uğrayacaksın, şiddet göreceksin ve sonunda ücretini alamadan apar topar, yara bere içinde Sakarya'yı terk edeceksin!
İşveren yaptığıyla toplumda dolaşacak, işçiler ise hakkını almadan memleketine dönecek. Çünkü işveren "Bunlar terörist" diyip, işin içinden çıkacak.
Peki, bu ne kadar vicdani bir şey?
Bu ülkenin bütün dinamikleri, yurttaşları, işçileri anayasal güvence altındaysa, bu olay böyle sonuçlanmamalı. Çocuklu, işçi kadına yumruğu atan, alnının ortasından adaletin yumruğunu yemeli ki, başka olayları tetiklemesin.
Eğer meselenin Kürtlükle indirgenmesinden rahatsızsak, işçilere saldırıp, "Burası Mardin değil" diyenler etnik ayrımcılıktan yargılanmalı.
Kucağında bebeğiyle ekmek için dağda, bayırda çalışan kadın işçi bilmediği, tanımadığı bu eril yaratığa ne tür bir zarar vermiş olabilir ki, bu kadar nefretle saldırıyor?
Mevsimlik tarım işçilerinin sorunları biliniyor, Osmanlı'dan bu yana değişmez bir yazgıları var. Ve çoğu da yoksul Kürtler ve Araplardan oluşuyor. Ve yıllardır buna benzer sorunlar yaşandı, yaşanıyor.
Sigorta yok, sosyal güvence yok, güvenlik yok, hijyen yok, insanca çalışma koşulu yok. Yok, yok, yok.
Şikayet merci yok. Her şey işverenin iki dudağı arasında, vicdanına kalmış durumda. Sonuç ortada. Mevsimlik tarım işçileri, ırgat yani köle muamelesi görüyor, ötekileştiriliyor ve zaman zaman da etnik ayrımcılığa uğruyor.
Oysa mevsimlik tarım işçileri olmasa, İç Anadolu'da pancar, patates; Karadeniz'de fındık, Çukurova'da narenciye, Akdeniz'de sebze, Ege'de üzüm tarlada kalır ve çürür…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish