Ormanlarımız yanmaya devam edecek!

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Evet, olumsuz bir yaklaşım ama bu olumsuzluğa bizi iten sebepler var. 

Şimdi, bir "fikri takip" yayını ile onları hatırlatma zamanı.

Bundan tam dört yıl önce 8 Ağustos 2021 tarihinde buradan "Yeşil altın" başlığı ile bir yazı yayımlamıştık

Ülkemizde o yıla kadar ortalama 8-10 bin hektar orman yanarken, 2020 yılında 21 bin hektar orman yanmış.

2021'de ise 30 binlere ulaşmış.

İşte ta o zaman büyük yangınlardan çok daha büyük dersler çıkarmamız gerektiğini ifade etmişiz. 

Her şeyi çok açık ve net olarak konuşmamız gerektiğini ve orman politikalarımızda çok köklü değişiklikler yapmamız gerektiğini söylemişiz.

"Su akar Türk bakar" gibi, "orman yanar Türk ağlar" olmasın, demişiz. 
 


Ve şu soruları sormuştuk. 

Orman envanterimiz oluşturuldu mu? 

Var olan biyolojik ve ekonomik potansiyel ortaya çıkarıldı mı?

OGM veri temelli politika üretiyor mu? Buradan hareketle ulusal bir vizyon oluşturuldu mu?

Ormanlarımızın "Ekonomik Katma Değer" nedir? 


Bu konuda Finlandiya örneği vermiştik.

Finlandiya için ormanların "yeşil altın" olduğunu belirtmiştik.

Bunlar ve benzeri sorularımıza, başka yazarlarımız da katkıda bulunmasına rağmen ilgililerden henüz resmi bir dönüş alamadık. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Üzerinden tam 4 yıl yani 1460 gün geçti.

Ve o gün sorulan sorular, bugün daha da yakıcı hale geldi. 

Geriye dönüp baktığımızda, yalnızca uyarıların ne kadar yerinde olduğunu değil, bu 4 yılın bir fırsatlar mezarlığına dönüştüğünü de görüyoruz.

Peki, aradan geçen 4 yılda durum ne oldu?

Ulusal envanterleme çalışmaları tamamlandı mı? 

Envanter kâğıt üstünde tamam olabilir ama hâlâ sahada boş gözüküyor.

Orman geliri nerede?

27 milyar liralık bütçenin karşılığı ne?

Topraklarımızın neredeyse üçte birini kaplayan bir kurum, neden kendine yetemeyen bir yapıya dönüştü? 

Yani ormanlarımız, ekonomik anlamda kaynak değil gider kalemi, olmaya devam ediyor.

"Yeşil altın" diye verdiğimiz Finlandiya örneğini hatırlayalım.

Onlar orman ürünlerinden kişi başına 1.800 dolar gelir elde ediyorlar.

Bizde ise bu rakam hâlâ 100 doların altında!

Hâlâ orman ürünleri ithal ediyoruz! 

Orman ürünleri dış ticaretinde açık veriyoruz.

Arjantin, Ukrayna, Rusya gibi ülkelerden kereste, yonga, lifli levha ithalatımız devam ediyor. 

Kendi toprağımızdan elde ettiğimiz ağaçları yakıyoruz, orman sanayisinde ise dışa bağımlıyız.

Neden hâlâ ahşaba değil de beton ekonomisine yatırım yapıyoruz?

Finlandiya'da yapıların yüzde 40'ı ahşap.

Türkiye'de bu oran yüzde 1'in altında. 

Bunun o zaman dediğimiz gibi şimdi de tekrar söylüyoruz, beton kafaların değişmesi gerekiyor.

Değişti mi?

Hayır.

İnşaat sektörü hâlâ betonarme projelere odaklı.

Ahşap yapı teşvikleri kâğıtta kaldı.

Yeşil mimariye yönelik yasal altyapılar kurumsallaşmadı.

Yani beton ekonomisi, orman politikasına da hükmetmeye devam ediyor.

Yoksa yangınlar, artık bizi korkutmuyor mu? 

2021'de yaklaşık 30 bin hektar orman yanmış.

2023'te bu rakam 84 bin hektar ile cumhuriyet tarihimizin en büyük kaybına ulaşmış.

Bu yılın sonuna kadar Allah bilir neler olacak!

Tamam OGM'nin yangınla mücadelede erken uyarı sistemleri gelişti ama orman tipi hâlâ değiştirilmedi.

Monokültür, kolay tutuşan türler, doğal koridor eksiklikleri hâlâ mevcut.

Evet, bundan tam dört yıl önce yaptığımız ve o günlerde "karalama" olarak nitelenen eleştiriler, bugün ülke kaynaklarının nasıl heba edildiğinin belgeleri haline geldi.

O günden bu güne en büyük çabalarımızdan biri de ormanlara kimseyi sokmamak!

Ama ormanlarımız öyle korunmaz ki!

Hatta yanan orman alanlarına önceden maden işletme ruhsatı verildiğine dair söylentiler de var.

Bunların da bir an önce açıklığa kavuşturulması gerekir.

Bu tür iddialar idareye güveni sarsar. 

Fikri takip yapıyoruz. 

Ve görüyoruz ki son dört yılda orman politikamız yerinde bile saymadı.

Geriye gitti. 

Yeşil altın hâlâ toprağın altında duruyor. 

Ama biz onun üstünde beton döküp, sonra da "neden fakiriz" diye soruyoruz.

Evet, neticede , bu devran böyle devam edecekse, ormanlarımız da yanmaya devam edecektir.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU