İşte sağlık devrimi, işte sağlık ordusu, işte komutan…

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Kapitalizmin babası ABD’de, her alanda olduğu gibi sağlık alanında da “altta kalanın canı çıksın; paran yoksa öl” anlayışı geçerlidir.

Bu ülkedeki sağlık sistemi “parasız adam lüzumsuz adam” der ve parası olmayan hastalar kendi kaderlerine ve de ölüme terk edilir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Örneğin ABD’de koronavirüsten ölenlerin yüzde 62’si en parasızlar, en fakirlerdir.

ABD’deki kapitalist sistem yoksulları tedavi edecek imkanı olmadığı için değil, vicdanı olmadığı için parası olmayanları ölüme terk etmektedir.

ABD’nin ve dünyanın en zenginlerinden olan David Rockefeller’ın, 102 yaşında ölene dek altı kalp, üç ciğer, iki böbrek nakli yapılıp yaşatıldığı bilinir.

David Rockefeller 2017 yılında öldüğünde, o sırada yazarı olduğum Star gazetesinde, “Onun her şeyi vardı ama vicdanı yoktu. Ona asıl vicdan nakli gerekiyordu” diyen bir yazı yazmıştım.

ABD’nin ve dünyanın en zenginlerinden olan bu kapitalisti böyle tanımlamıştım.

ABD’deki sağlık sisteminin durumu budur da Türkiye’deki sağlık sisteminin durumu nedir?

Bu konuda bize en doğru cevabı ABD’nin sağlık sisteminin içindeki Türk doktorları, tıp insanları verebilir.

Mesela bunlardan biri olan California Üniversitesi Tıp Fakültesi hocalarından Profesör Dr. Mehmet Çilingiroğlu, ABD’nin tam tersine parasızlara da hizmet veren Türkiye’nin sağlık sistemini “sosyal devletçi” olarak değerlendiriyor. 

Profesör Dr. Mehmet Çilingiroğlu, “Sağlıkta devrim yaptı” dediği Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile Sağlık Bakanını, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunu övüyor. 

ABD’nin yanı sıra bir örnek de İngiltere’de yaşayan doktorlarımızdan, tıp insanlarımızdan verelim. 

Mesela İngiltere’de yaşayan İngiltere Türkiye Sağlıkçılar Birliği Başkanı Doktor Ali Demirbağ’ın dediklerine kulak verelim.

O da tıpkı ABD’de yaşayan Profesör Dr. Mehmet Çilingiroğlu gibi “sosyal devletçi” olarak değerlendirdiği Türkiye’nin sağlık sistemini ve başta yoğun bakım kapasitesi olmak üzere sağlık kapasitesini övüyor.

Onlar gibi yurt dışında yaşayan daha birçok tıp insanımız, Türkiye’nin sağlık sisteminin “sosyal devletçi” olduğunu belirtip, ülkemizin sağlık kapasitesini methediyor.

Onların da belirttiği gibi, ABD ve benzeri devletler parasız hastaları tedavi etmezken, Türkiye’de parası, sosyal güvencesi olmayan hastalar da tedavi olabiliyor. 

Hatta koronavirüs hastaları sadece devlet hastanelerinde değil, özel hastanelerde de ücretsiz tedavi ediliyor.

Bu arada ülkemizin Sağlık Bakanı, Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüse karşı verdiği etkin savaş nedeniyle Türkiye’ye teşekkür ettiğini söylüyor. 

Türkiye dünyada koronavirüsle en iyi savaşan ülkeler arasında gösteriliyor.

Türkiye’nin oldukça iyi yoğun bakım kapasitesine sahip olduğu kabul ediliyor. 

Ve çok uzun yıllardan beri çok iyi eğitilip yetiştirilmiş doktorlardan, hemşirelerden, kısacası sağlıkçılardan oluşan sağlık ordumuz dünya alemce takdir ediliyor.

Eczacılarımızla birlikte sağlık ordumuzun sayısı 1 milyon 100 bini aşıyor.

İşte bu sağlık ordumuz şimdilerde koronavirüse karşı bizleri korumak için göğüs göğüse bir savaş veriyor.

Başkomutan sıfatı da olan Cumhurbaşkanı, sağlık ordumuzun da başkomutanıdır. 

Sağlık Bakanı, sağlık ordumuzun genelkurmay başkanıdır. 

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı ile yardımcıları, sağlık ordumuzun kuvvet komutanlarıdır.

İl Sağlık Müdürleri, sağlık ordumuzun ordu komutanlarıdır.

Hastane başhekimleri, sağlık ordumuzun kolordu komutanlarıdır.

Sağlık ordumuzun koronavirüse karşı verdiği savaşta, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu da müstesna bir konumda bulunmaktadır.

Siyasi fikirlerine bakılmaksızın, hatta iktidara muhalif olup olmadıklarına da bakılmaksızın, sadece işinin ehli olup olmadıklarına bakılarak oluşturulan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu da komuta kademesinde yer almaktadır.

Sağlık ordumuz, en kıdemli komutanından en kıdemsiz neferine kadar alkışı hak etmektedir.

Bu arada koronavirüsle savaşta İstanbul’u ayrıca değerlendirmek gerekir. 

İstanbul bir il değil bir ülkedir.

İstanbul’un her ilçesi bir ildir.

İstanbul Ankara’dan 12,5 kat, İzmir’den 10 kat daha fazla koronavirüs vakası olan yerdir.

Böyle bir yerde koronavirüsle savaş diğer illere oranla kat kat daha fazla çaba gerektirir.

Onun içindir ki İstanbul’daki bu savaşta, başta İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü olmak üzere, sağlık ordumuzun gösterdiği olağanüstü çaba takdire şayandır.

Sonuçta sağlık ordumuz ülkenin her yerinde gece gündüz alkışlanıyorsa, gösterdikleri bu olağanüstü çabalardandır.

Millet sağlık ordumuza minnettardır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU