Burada dünya politik sistemi ve güçlerarası hiyerarşinin işleyişi hakkında çok temel hususları dikkatinize sunmak isterim.
Zira iç içe geçen erklerin etkileşimleri bugünkü politikaya nasıl etki ediyor, en azından temel hatlarıyla böylesi bir gerçeği bilmekte yarar olacak kanısındayım.
Neden?
Bazen küresel güç, başat güç, Batı sistemi, sermaye gibi konuları göz ardı edenler çıkmaktadır.
Sonuçta Türkiye'nin değerini ifade edeceğim.
Başat güçler
Başat güç ABD'nin kendine özgü güç bileşenleri, öncelikleri ve kriterleri var, politikası bunlara göre tezahür etmektedir.
ABD gücünün kaynağını, Batı medeniyetinin değerler üzerine inşa ettiği birikiminden, jeopolitiğinden, serbest piyasa koşullarından, büyük sermayedarlardan, küresel erişime imkân veren ve kendi kurduğu uluslararası sistemden alır.
ABD, akıllı güçle hareket etme pratiğine sahiptir.
ABD, Dünya Savaşları ile Soğuk Savaş'ı kazanmış, Pasifik'ten Atlantik'e bir dünya düzeni kurmuştur ve halen bu düzeni devam ettirmektedir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu noktada çok kişinin göz ardı ettiği husus, ABD'nin sermaye güçleridir.
Bu, dünyanın her noktasında yatırım yapma imkânı verir ve üstelik şartları dayatır.
ABD'yi devlet olarak görmenin yanı sıra gerçek bir küresel güçtür.
İçeride çok fazla güçlü yapı vardır.
Bunların arasında güç savaşı aynı zamanda iç politika yansımalarıyla karşımıza çıkmaktadır.
Şunu da akıldan çıkarmamak gerekir, özellikle bugünkü politik atmosferde iç politika ve dış politika iç içedir.
Eğer ABD'de bir iç politik gerginlik hususu meydana geldi ise bilin ki bunun etkisi dünyanın çok çeşitli noktalarına olacaktır.
ABD özellikle Avrupa sistemi ile entegrasyon halindedir ve benzer değerleri savunmaktadır.
Dolayısıyla Avrupa'nın gücünden de istifade eder, Avrupa da benzeri yapıyla birlikte görülebilir.
Başat güç Rusya'nın yine kendine özgü güç bileşenleri, öncelikleri ve kriterleri vardır, politikası da bunlara göre tezahür etmektedir.
Rusya gücünün kaynağını, jeopolitik avantajlarından, tarihi hırslarından, otokrasisinden, işgalciliği ve manipülasyonu kolaylayarak sürdürebildiği ilişkilerden alır.
Rusya, sert güçle hareket etme pratiğine sahiptir.
Başat güç Çin de kendine özgü değerlere sahiptir.
Dünya sahnesine çıkabilecek fırsatı bulmuştur.
Gücünün kaynağını, beşerî gücünden ve otoriter düzeninden alır.
Eksiği olan sermayeyi ilk olarak ABD'den temin etmiş, daha sonra kendi sermayesini oluşturmak için küresel ekonomik potansiyel sahibi olabilmiştir.
Uluslararası sistemin çekirdeği uluslardır.
Dünya, ulusların ağırlığını modern dönemde yeterince görmüştür ve bunun ilişkilere yansımasında haberdardır.
Uluslararası hukuk da bunun içindedir.
Ancak 70'lerden itibaren daha çok sözünü etmeye başladığımız o küresel güç ve sistem örgüsü, bugün akıl almaz boyuttaki bir birikimle, ulus devletleri ve uluslararası sistemi zorlamaktadır.
Bazen küresel güçler başka ülkelerin ve güçlerin arkasında hizalandığından gölgede kalmaları hususu, inceleyenler tarafından göz ardı edilir.
Ama neticede bugün küresel güçler çok etkin ve gün yüzüne çıkan baskınlığıyla dünya sisteminde kendini hissettirmektedir.
Yaşanan birçok çarpıklıkların ve politik bozuklukların perde arkasındaki sebebi, dünyada baskın olmaya başlayan şekilde küresel güçlerin sahne almalarıdır.
Bu en çok sermayesi, eliti ve küresel gücü çok olan ABD, Batı dünyası, oligarklar ve Çin'den çıkan yeni elitler ile ilişkilendirilmelidir.
İfade ettiğim gibi, bunların gölgede olmaları hususu analizcileri yanıltabilmektedir.
Devletleri ve ulus sistemini işaret ederek küresel güçlerin yarattıkları sorunları açıklamaya çalışma eksik sonuçlar doğurabilmektedir.
Küresel güçler, kendi güçlerinin kaynağını uluslararası sistemden ve elde ettikleri büyük sermayeden alır.
Çalışan, üreten ve tüketen bütün dünya, kırmızı, mavi ve gri taraftakilerin hepsi, bunlara hizmet ederse de iç içe geçmiş imkanlar ve çıkarlar, temel değerleri de sarsar türden etkiler üretir.
Demokrasi bağlamı olan kapitalist-Batı medeniyetinde kendi içinden çıkan küresel güçlerin zaptı veya idaresi, yine kendi değerleri ile kontrol edilebilirdir.
Demokrasilerden örneğin ABD'de, içindeki küresel güçler, kendi medeniyetine bağlı dengelerle kontrol edilebilir taraflar bulabilir.
Aslında demokrasi bunu içermektedir.
Halk idaresi, halkın içinden çıkan güçler ve buna dayalı bir politika mimarisi…
Demokrasinin üst modelinde bu vardır.
Eksik demokrasi tanımı ise ters açıklanan bir husus olabilmektedir.
Çoğunlukla uygulamadaki yanlışlara dayalı bakıp söylenen eksikler mevzu edilmemelidir.
Buradaki asıl eksiklik, sayısı çok olmadığı halde içerideki sermayedarlar ile politikacıların ilişkisinin kurulamadığı rejimlerdir.
Bu daha çok ABD ve Avrupa'nın asli aktörleri konumundaki ülkelerin dışındaki demokrasilerde görülür.
Daha çok yerel ve bölgesel iddiası olan veya olmayan mevkilerdedir.
Bugünün politikasında güçlü demokrasiler içinde küresel elitlerin demokraside dengelenebilmesi konusu önemlidir.
Ancak bu, ABD dışındakiler için aynı bakış açılarıyla anlaşılabilir bir husus olmaktan uzaktır.
Örneğin, otoriter başat güç Rusya ve Çin'de bu küresel güç husus yine kendi medeni yapılarıyla açıklanabilirdir.
Rusya'daki oligarşi temelli yapı, zaten kendi içindeki sermayedarlara dayalı bir idari yapıya dahil edilerek düşünülmelidir.
Bu sermayedarlar, Batı sermaye gücünün çalışmasına bağlanabilir halde olmasına rağmen, Rusya gibi bir jeopolitik potansiyelden aldıkları güçlerini asla kaybetmek istemezler.
Bugün Kremlin'in kendi içindeki ilişkilerinin özünde de bu çift taraflı anlayış modeli yer alır.
Çin ise beşerî yapısı sebebiyle sırtını bir komünist yapıya dayamak zorundadır kalmaktadır.
Fakat devlet yapısı dışında, dünyadaki küreselleşme eğilimi yoluyla sermaye güçlerini yükselten Çinli kapitalistler, bugün sistem veya rejim için bir sorun haline gelmektedir.
İşte bu nedenle Çin Komünist Partisi'nin başındaki Şi Cinping, daha kapalı bir rejim uygulamasını tatbik etmek lüzumunu duymaktadır.
Başka deyişle, içindeki küresel güçler, Çin rejiminin bugün en önemli sorunu halindedir.
Çin Komünist Partisi bu kritik hususu dengelemek adına politikası içinde sert gücü dikkatten uzak tutmamaktadır.
Burada küresel güçleri ifade etmemin sebebi, diğerleri açısından kategorik bir kırmızı çizgi çizmek için değildir, dünya ilişkilerini her defasında ezbere tanımlama kolaylığına kaçanların yapageldiği hataların anlamsızlığını işaret etmek içindir.
Çoğu kere, elma ile armut misali, temel ayrımları yapamamak gibi bir yanlışa kayılabilmektedir.
Uzmanlar, dünya sistemi, bozulma ve uluslararası ilişkilerdeki dengesizliklerin sonuçlarına dair eleştirilerine başlarlarken, sözlerine bir yerden girmekte, daha ikinci cümlelerindeyken kendi sözleriyle çelişebilmektedirler.
Diğer yandan günlük ortaya çıkan o kadar çok konu oluyor ki!
Bu uzmanlar bu gelişmeleri peşi sıra ortaya sürdüklerinden, buradan anlaşılan ne olmakta, biliyor musunuz; uzman popülizmi.
Yerel ve bölgesel güçler
Burada daha çok başat güçler ile küresel güçlerden söz ettim, yerel ve bölgesel güçlere henüz değinmedim.
Buna da kısaca değineyim.
Yerel ve bölgesel güçlerin, zaman zaman eksiği olur, temel güç unsurlarındaki çözümlere ve somut olarak bir desteğe ihtiyaçları olur.
Bazen de bunlar yerel ve bölgesel güçler için bir muhtaçlık hali yaratır.
Yerel ve bölgesel güçler, boğuştukları sorunlar için başat güçlerden daha fazla performans göstermek zorundadır.
Bu onların çıkarınadır.
Ortadoğu bölgesinden bölgesel güçlere bakıp nelerin etkileştiğini hemen görmeniz mümkündür.
Buradaki bölgesel güçler hangileri?
Türkiye, İran, Mısır ve İsrail.
Eğer Ortadoğu'yu (ki Ortadoğu sözcüğü bile bir Batı tasarımı ve kolay anlatma biçimidir, aslında bunun yerine Yakın Doğu dense daha iyi olacaktır) ABD gibi bir başat gücün çizdiği tarifle ele alırsanız şunu hemen anlayacaksınız:
İsrail arkasına ABD'yi aldı, ABD ve İsrail İran'ı geri püskürttü, zaten Mısır'da ABD yanlısı Sisi yönetimi var, geriye kaldı ABD'nin NATO müttefiki Türkiye…
Uzmanlar pratikte bu tür ifadeleri kullanmıyorlar mı?
Demek ki uluslararası ilişkilerin çözümlemelerinde başat ve küresel güç endeksli bir anlatım söz konusu edilmektedir.
Yerel güç bağlamına bakalım ve yine örneğimiz Ortadoğu olsun.
Suriye ve bu ülke içindeki kabileler, hatta terör örgütleri ile devlet dışı aktörler birer yerel güçtür.
Uzmanlar ilişkileri açıklarken bunlardan söz ederler.
Sorunlu dönem
Dünya politik sistemine dair taşları yerli yerine doğru koyabilirseniz okumalarınız da tutarlı olacaktır.
Bu bir hiyerarşik yapıdır.
Önemli bir nokta, bugün sistem tıkandı!
Tıkanan sistem dediğimizde neler yer almakta?
Başat güçler, AB ve Batı medeniyetinin yarattığı güç ve bunların değerleri, Rusya ve Çin gibi güçlerin yetersizliği ve bir alternatif olamayacakları, küresel güçlerin ve elitlerin bozuklukları arttırmaları, ki ahlaklı, erdemli, güven veren türden o bildiğimiz olgun yapıdan uzaklaşılması her geçen gün sorun oluşturmaktadır.
Dünya sistemi böylesi büyük buhran temelli sorunlarda hemen kendini sorgulamaya başlar.
Hatta içeride gerginlikler büyüyerek sistem döngüsündeki çevrimin hızla erozyonuna sebep olur.
Burada da kalmaz, böylesi durumlarda karşı refleksler arttığından, güvenlikçi politikalara ihtiyaç duyanların sayısı da birden artıverir.
Bugün bütün güçler tarafından savunmaya ayrılan pay giderek artmaktadır!
Başat güçler kendi dengelerini hizalayabilirler, ama ya bölgesel ve yereller ne yapacaklar?
Hiyerarşik kalkınma ve tam tersi durum, hiyerarşik çözülme…
Bunlardan birincisi oluyorken kimse itiraz etmedi.
Kalkınma, para, zenginlik…
Sitem tıkandı ve şimdi sorunlar büyüyerek artıyor!
Büyük güçler savaşlardan söz ediyor.
Acaba neden?
Yerel ve bölgesel güç içindeki uzmanlar ve politikacılar bu mevcut dünya sisteminin inşasında ne noktadaydılar?
Temel taşlarını sırtlarında taşıdılar mı, yoksa ortaya çıkan sorunların içinde ayakta kalmanın bir boğuşması içindeler miydi?
Temelleri atanlar, yükün farkında olurlar.
Diğerleri belli şekillerde bunların etrafındadırlar.
Sorunlar giderek artarken, bugünün ortaya çıkan hususlarına bağlı yerel ve bölgesel güçler rol alıyorlar, rol kapıyorlar ve varsa fırsatları kolluyorlar…
En önemli hususlar ise; yanlış tarafta kalmak ve olup biteni idrak etmeden hareket etmek olur.
Yerel ve bölgesel güçlerin dikkatinden kaçmaması gereken husus, kendi savunabilecekleri değerlerinin var olup olmamasıdır.
Biz Türkler!
Sonuç olarak bize dair birkaç cümle ifade edeyim.
Biz Türkler için tarihsel anlatımda yeri olan türden şu gerçek var, bir başat güç noktasında olabildik hem birkaç kez ve değişik coğrafyalarda.
Bu güç yapısı, bizde mevcut değerlerle var oldu.
Ayrıca dünyada bir başat güç olabilmenin bize öğrettikleri de söz konusudur.
Bütün bunları akıldan çıkarmamak gerekir.
Dolayısıyla büyük düşünmekte yarar vardır.
Bu tür büyük düşünmeyi dikkatlerde tutanlara da hakkını teslim etmek gerekmektedir.
Değerler, erdemler, refah ve güvenlik, doğru seçenekleri görebilmek, güç mücadelesinin (savaşın) yönünü ve yerini tayin edebilmek, vizyon sahibi olabilmek…
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish