Filistin'de Hristiyanlara yönelik İsrail saldırıları ve etnik temizlik: Katolik, Ortodoks ve Protestan mezhepleri bağlamında tarihsel bir değerlendirme

Hasan Köse Independent Türkçe için yazdı

Milattan önce 1683 yılına ait bu baskı, 1187 yılında Selahaddin Eyyubi (1174-1193) tarafından Kudüs'ün yeniden fethini tasvir ediyor (Rijksmuseum, Amsterdam)

Hz. Ömer (r.a.), 638 yılında Kudüs'e girdiğinde, şehirde yaşayan Hristiyanlara dinî özgürlük ve ibadet güvenliği sağlayan bir emanname ile karşılandı.

Müslümanlar, Hristiyanların kiliselerine dokunmadılar; hatta Hz. Ömer, bir kilisede namaz kılmaya davet edildiğinde, "Yarın burada namaz kıldım diyerek buraya cami yapmasınlar" diyerek teklifi reddetti.

Bu tavır, İslâm'ın inançlara saygı temelinde inşa ettiği barış siyasetinin ilk ve güçlü örneğiydi. 1

Selahaddin Eyyûbî, 1187 yılında Haçlılardan Kudüs'ü tekrar aldığında, intikam yerine adaleti seçti.

Kiliselere dokunulmadı, Hristiyan sivillere zarar verilmedi.

Selahaddin, Batı kaynaklarında bile "merhametli fatih" olarak anıldı ve bu tavır, Doğu'da Müslüman-Hristiyan ilişkilerinin temel kodlarından biri olarak kabul gördü. 2

Osmanlı Devleti ise 16'ncı yüzyıldan itibaren Kudüs'e hâkim olduğunda, "millet sistemi" çerçevesinde her mezhebe kendi dinî özerkliğini tanıdı.

Kudüs'teki kutsal mekânlar (Kutsal Kabir Kilisesi, Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı) arasında barışı gözeten ve çıkar çatışmalarını önleyen sistemler kurdu.

Kiliseler Osmanlı fermanlarıyla korunuyor, patrikhaneler hukukî statüyle işliyordu. 3

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu tarihsel arka plan, Filistin'de Müslümanlar ile Hristiyanlar arasında yüzyıllarca süren barış ve birlikte yaşama pratiğini açıkça ortaya koyuyor.

Ancak 1948'de İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte bu denge bozulmuş, hem Müslümanlara hem de Hristiyanlara yönelik sistematik baskı, sürgün ve kültürel yok etme politikaları başlamıştır.

Bu çalışma, İsrail'in özellikle Katolik, Ortodoks ve Protestan Hristiyanlara karşı uyguladığı baskıları ortaya koyarken; aynı zamanda bu cemaatlerin Filistin Müslümanları ile birlikte verdiği ortak direnişi ve tarihsel dayanışma örneklerini de ele alacaktır.


I. Ortodoks Hristiyanlara yönelik saldırılar

İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği sistematik baskı politikaları, yalnızca Müslümanları değil, Hristiyan cemaatleri de doğrudan hedef aldı.

Özellikle Kudüs ve Batı Şeria'daki Ortodoks Hristiyanlar, kiliselerine yönelik saldırılarla, manastırların kundaklanması ve din adamlarının taciz edilmesi gibi eylemlerle karşı karşıya kalıyor. 4

2002 yılında Beytüllahim'deki Ortodoks kilisesine İsrail askerlerinin sığınması ve burada ciddi tahribat yapılması, uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. 5

Ayrıca Kudüs'teki Yunan Ortodoks Patriği'nin çeşitli defalar İsrailli yerleşimciler tarafından tehdit edildiği belgelendi. 6


II. Katolik cemaate yönelik baskılar

Katolik cemaatin merkezi olan Beytüllahim ve çevresindeki Latin Katolik kurumları, özellikle İkinci İntifada sonrası büyük baskı altına girdi.

Vatikan'a bağlı okullar ve hastaneler sık sık arama, tehdit ve kısıtlama uygulamalarıyla karşılaştı. 7

2006 yılında Nazaret yakınlarında Katolik bir kiliseye düzenlenen molotof kokteyli saldırısı sonucunda, Vatikan resmî bir kınama yayımlamış; İsrail hükümeti ise olayın "marjinal bireyler" tarafından yapıldığını belirtti.

Ancak bu tür saldırılar düzenli hâle gelmiş ve çoğunlukla cezasız kaldı. 8


III. Protestan kurumlarına yönelik ihlaller

Filistin'deki Protestan cemaatleri daha az sayıda olmalarına rağmen, misyoner kökenli okullar, klinikler ve sivil toplum merkezleri üzerinden önemli bir insani destek sunuyorlar.

Ancak bu kurumlar da sık sık hem fiziksel saldırıya uğramakta hem de bürokratik kısıtlamalarla işlevsiz bırakılmaya çalışılıyor. 9

Jerusalem Evangelical Alliance gibi yapılar, tapu ve kira davalarıyla, binalarının "kamu güvenliği" gerekçesiyle tahliye edilmesiyle karşı karşıya kalıyor.

Ayrıca birçok Protestan papazın vize yenilemeleri yıllarca geciktirilmiş, bazıları ise "güvenlik tehdidi" gerekçesiyle sınır dışı edildi. 10


IV. Müslüman-Hristiyan dayanışması: Bir ortak direniş tarihi

İsrail işgalinin başlangıcından itibaren Filistin Müslüman ve Hristiyanları arasında güçlü bir dayanışma inşa edildi.

1948 ve 1967 göçlerinde Hristiyan köyleri de Müslümanlarla aynı kaderi paylaşmış, camilerle kiliseler aynı anda bombalandı. 11

Örneğin, Filistin'in ilk kadın direnişçilerinden olan Hristiyan Hind Husseini, Müslüman yetimler için Dar el-Tifl okulunu kurdu; Müslümanlar da Hristiyan hastanelerini savunmak için insan zinciri oluşturdu. 12

Son yıllarda Gazze'deki küçük Hristiyan cemaati, Müslüman komşularıyla birlikte İsrail bombardımanlarına karşı hayatlarını savundu; Kutsal Aile Kilisesi sığınma merkezi olarak Müslümanlara da kapılarını açtı. 13
 


V. Güvenlik gerekçesiyle etnik temizlik: İsrail ve Hitler'in stratejileri arasında bir paralellik

Tarihte "güvenli bölge" oluşturma iddiası çoğu zaman toplumsal mühendislik ve kitlesel ihlallerle iç içe geçti.

Nazi Almanyası döneminde Adolf Hitler, Yahudileri Alman halkı için "güvenlik tehdidi" olarak tanımlamış ve Yahudi mahallelerini boşaltarak gettolar, ardından imha kampları inşa etti.

Bu sözde güvenlik politikası milyonlarca insanın hayatına mal olmuş, Holokost felaketini doğurdu. 14

Benzer biçimde İsrail devleti de 1948'den itibaren özellikle Arap Müslüman ve Hristiyan varlığını "demografik tehdit" olarak tanımlayarak Filistin'in birçok yerinde Yahudi yerleşimleri arasında "güvenli tampon bölgeler" oluşturma stratejisi izledi.

Bu strateji, sadece askeri değil, sosyal ve etnik düzeyde bir temizlik politikası olarak uygulanıyor.

Batı Şeria'daki duvar inşaatı, 2023 ve 2024'te Gazze'deki sivil alanların bombalanması, kilise ve cami ayırt etmeksizin kültürel alanların hedef alınması; güvenlik kavramının uluslararası insan hakları hukukunun temel ilkeleriyle çeliştiğini gösteriyor.

Bu bağlamda İsrail'in uygulamaları, 1948 tarihli "Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi"nin 2'nci maddesindeki tanımı doğrudan ihlal ediyor. 15

Söz konusu maddede belirtilen, aşağıdaki fiillerin her biri, İsrail'in uygulamalarıyla örtüşüyor:

  • Belirli bir gruba mensup bireyleri öldürme,
  • Gruba fiziksel ya da zihinsel açıdan zarar verme,
  • Grubun yaşam şartlarını kasten yok edici hale getirme,
  • Grubu kısmen ya da tamamen yerinden etmeye, göçe zorlamaya yönelik eylemler.

Filistinli Hristiyan ve Müslümanların zorla yerinden edilmesi, yaşadıkları mahalle ve köylerin yıkılması, yerleşimci saldırıları nedeniyle can güvenliğinden mahrum bırakılmaları; onları kalıcı bir göçe zorluyor, kendi topraklarında sığınmacı haline getiriyor.

Bu durum, soykırımın yalnız fiziksel imha değil, "sosyal ve kültürel yok etme" biçimiyle de icra edildiğini gösteriyor.

İsrail'in bu stratejiyi yalnız Filistin'de değil, yarın Güney Kıbrıs, Lübnan, Ürdün veya Sina Yarımadası gibi bölgelerde de "güvenlik" adı altında yayılmacı şekilde uygulamaya koymayacağının hiçbir garantisi yok.

Siyonist ideolojinin teolojik değil, politik ve yayılmacı temelli oluşu; bu tehdidin bölgesel değil küresel ölçekte değerlendirilmesini gerektiriyor.


Sonuç ve çağrı

Uluslararası insan hakları belgelerinin amir hükümlerinin uygulanmasında hiçbir ulusa "güvenlik bahanesiyle" fırsat tanımayacak, askeri angajman kuralları da dâhil olmak üzere etkili kurumlar ve müdahale mekanizmaları acilen inşa edilmeli.

Güçlü bir insanlık hukuku ancak güçlü bir uluslararası ahlak, kurum ve kararlılıkla mümkündür.

 

 

Dipnotlar:

  1. Taberî, Târîh'ü'l-Ümem ve'l-Mulûk, c.3, s.609. 
  2. Ibnü'l-Esîr, el-Kâmil fi't-Târîh, c.10, s.182. 
  3. Stanford J. Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, c.1, s.312. 
  4. Kairos Palestine Document, 2009. 
  5. Human Rights Watch, Report on Bethlehem Church Siege, 2002. 
  6. BBC Middle East Archive, "Greek Orthodox Patriarch under Pressure", 2005. 
  7. Vatican Radio Archives, 2006. 
  8. Reuters, "Molotov Attack on Church in Nazareth", 2006. 
  9. Sabeel Ecumenical Liberation Theology Center, Jerusalem Reports. 
  10. Al Jazeera Arabic, "Christians Shelter Muslims in Gaza Church", 2023. 
  11. Ilan Pappé, The Ethnic Cleansing of Palestine, 2006. 
  12. Hind Husseini Foundation Records. 
  13. Associated Press, "Gaza Church Opens Doors to All", 2023. 
  14. Raul Hilberg, The Destruction of the European Jews, 1985. 
  15. United Nations, Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, 1948. 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU