ABD'nin İsrail Büyükelçisi yaptığı bir açıklamada geçen hafta Netanyahu'nun retoriğini tekrar ederek, şu cümleyi sarf etti:
Navigasyon kullanıyorsanız, cep telefonunuz varsa, çeri domates yiyorsanız, bunlar için İsrail'e teşekkür etmelisiniz.
İlk bakışta masum, hatta nükteli gibi görünen bu söz, Gazze'de yaşanan insani felaketin gölgesinde duyulduğunda ahlaki bir çöküşün göstergesi olarak yankılandı.
Çünkü Gazze'de çocuklar çeri domates değil, bir tas çorba bulamadığı için ölüyor.
Bu makalede, büyükelçinin sözlerini ahlaki, siyasi ve hukuki açıdan değerlendireceğim.
Çeri domates retoriğinin manipülasyon yönünü, Gazze'deki insani krizi, demokrasi ve insan hakları çelişkilerini, Hitler analojisini ve en nihayetinde medeniyetin ölçüsünün teknoloji değil insan onuru olduğunu tartışacağım.
Gazze'de gerçek tablo: Çocukların açlıktan ölümü
Büyükelçinin şükran çağrısını yaptığı sırada Gazze'de tarihin en ağır insani krizlerinden biri yaşanıyordu.
Somut veriler bu durumu gözler önüne seriyor:
- Ölümler: 2025 yazına gelindiğinde, Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre ölü sayısı 60 bini aştı; bunların yaklaşık üçte biri çocuktu. Reuters verilerine göre yalnızca travmatik yaralanmalardan kaynaklı ölümler 64 bin 260 kişiye ulaştı.¹
- Çocuk ölümleri: UNICEF, açlıktan ölen çocuk sayısının 700'ü geçtiğini raporladı.² WHO'ya göre Gazze Şehri'nde beş yaş altı çocukların yaklaşık yüzde 20'si akut malnütrisyon yaşıyor.³
- Kıtlık koşulları: BM kurumları, Gazze'de yarım milyondan fazla insanın IPC Faz 5, yani "katastrofik besin güvensizliği" altında yaşadığını doğruladı.⁴
- Sivillerin oranı: Al Jazeera'nın yayımladığı İsrail kaynaklı verilere göre, ölenlerin yüzde 83'ü sivildi.⁵ The Guardian'ın ACLED verilerinden yaptığı analizde, Mart 2025'ten itibaren ölen her 16 kişiden 15'inin sivil olduğu ortaya çıktı.⁶
Bu tabloya rağmen bir büyükelçinin "çeri domates ve navigasyon" üzerinden teşekkür çağrısı yapması, ahlaki çöküşün en somut örneğidir.
Çeri domates retoriği: Küçük faydayla büyük suçu örtmek
Büyükelçinin sözleri klasik bir propaganda tekniğidir.
İnsanların gündelik hayatına dokunan örnekler seçilir: Navigasyon, cep telefonu, çeri domates.
Ardından şu mantık kurulur:
Bunlar İsrail sayesinde var; o hâlde İsrail'e teşekkür borçluyuz.
Bu retorik 3 yönden çöker:
- Teknoloji suçları aklamaz. Bir devlet ya da kişi teknoloji üretiyor olabilir; ancak sivilleri katlediyorsa, bu üretim katliam meşruiyeti yaratmaz.
- Tarımsal yenilik açlığı meşru kılamaz. Çeri domates üretmek, çocukların açlıktan ölmesini haklı gösteremez.
- Navigasyon veya cep telefonu, insanların yaşam hakkını gasbetmeyi mazur gösteremez.
Bu mantığı kabul edersek, Yahudilerin ve hatta insanlığın Hitler'e, otoyollar, denizaltılar, susuz soğutma sistemleri ve roket teknolojisi için teşekkür etmesi gerekir.
Oysa hiçbir tarihçi, Nazi Almanyası'nın teknik ilerlemelerini soykırımı meşrulaştıran argümanlar olarak değerlendirmez.⁷
İsrail'in teknolojisi ve Gazze gerçeği
Büyükelçinin öne çıkardığı teknolojik katkılar -yarı iletkenler, navigasyon sistemleri, tarımsal üretim teknikleri- Gazze'deki felaketin yanında anlamsız kalır.
Çünkü Gazze halkının önünde duran engel bu teknolojiler değil, İsrail'in uyguladığı abluka ve saldırılardır.
- Ambargo: 2007'den bu yana İsrail, Gazze'ye gıda, ilaç, yakıt ve inşaat malzemelerinin girişini ciddi şekilde kısıtlıyor. "Çift kullanım" bahanesiyle bebek mamaları ve cerrahi malzemeler bile engellenebiliyor.⁸
- Altyapının çökertilmesi: Elektrik santrali, su arıtma tesisleri, fırınlar ve depolar defalarca bombalandı. Temel altyapı çöktü.⁹
- Sağlık sisteminin iflası: WHO ve PHR raporlarına göre, Gazze'de tıbbi malzeme yetersizliği yüzünden binlerce yaralı ölüme terk edildi.¹⁰
- Tarımın yok edilmesi: Seralar, tarlalar ve hayvancılık tesisleri saldırılarla tahrip edildi.¹¹
Dolayısıyla mesele şu:
İsrail teknoloji üretse de Gazze'ye girmesine izin vermiyor; gıda, ilaç ve su gibi en temel yaşam araçlarını engelliyor.
Gazzeli çocukları öldüren şey teknoloji eksikliği değil, ablukadır.
Büyükelçi Gazzeli çocukların bunları hak etmediğini söylemiş oluyor.
O zaman şu soru anlamlı hale geliyor!
Dünyada çeri domatesi başka kimler hak etmiyor?!.
Demokrasi ve halk iradesi çelişkisi
ABD ve İsrail söylemlerinde "demokrasi" kavramını sıkça kullanır.
İsrail, "Ortadoğu'daki tek demokrasi" diye övülür.
Fakat bu söylem büyük çelişkiler barındırır:
- Gazze seçimleri: 2006'da Hamas, uluslararası gözlemciler tarafından onaylanan seçimlerde halkın iradesiyle iktidara geldi. Ancak ABD ve İsrail bu sonucu kabul etmedi.¹²
- Halkın cezalandırılması: Gazze halkı seçtikleri yönetim yüzünden topluca cezalandırıldı. Abluka, bombardıman ve yıkım halk iradesini yok saymanın somut örneğidir.
- Çifte standart: ABD, bölgede halk iradesi olmayan monarşilerle (Suudi Arabistan, BAE, Ürdün) ittifak hâlinde. Demokrasi yalnızca işine geldiğinde kutsanıyor. Mısırda halkın çoğunun oyuyla iktidara gelen siyasi partiyi askeri darbe yoluyla iktidardan uzaklaştıran da ABD desteği.
İnsan hakları söyleminin seçmeciliği
ABD ve Batı, Ukrayna'da siviller zarar gördüğünde insan hakları adına uluslararası seferberlik çağrısı yapıyor.
Ancak Gazze'de:
- On binlerce sivil öldüğünde,
- Yüz binlerce insan açlıktan kıvrandığında,
- Çocuklar bir tas çorba bulamadığında,
aynı hassasiyet gösterilmiyor.
İnsan hakları evrensel bir ilke değil, çıkar odaklı seçmeci bir söylem hâline getiriliyor.
Batı kendi ürettiği "insan hakları" putunu yiyerek besleniyor.
Diplomatik çaresizliğin itirafı
Bir devlet, meşruiyetini evrensel değerlerle savunur: Hukuk, adalet, barış.
Eğer bunlar savunulamayacak hale gelirse, geriye küçük faydalar kalır: Çeri domates, navigasyon, cep telefonu.
Büyükelçinin sözleri, İsrail'in artık savunulamayacak bir pozisyona sürüklendiğinin göstergesidir.
Teknoloji üzerinden meşruiyet üretme çabası, aslında diplomatik çaresizliğin itirafıdır.
Büyükelçi ülkesinde siyasete atıldığında Yahudi lobisinin desteğini Gazzeli çocukların kanı üzerinden garanti etmeye çalışıyor gibi görünüyor.
Medeniyetin ölçüsü: Teknoloji değil insan onuru
Büyükelçinin sözleri şu mesajı veriyor:
İsrail teknoloji üretiyor, o hâlde teşekkür edin.
Ama soralım:
- Bu teknolojilerin bedeli gazetecilerin, hastanelerin, okulların, sivil yerleşim yerlerinin vurulması, çocukların açlıktan ölmesi ise ne yapacağız?
- Eğer bu bedel ödenecekse, o zaman gerçekten teknolojiyi reddetmek, Taş Devri'nde yaşamak daha medenidir. Çünkü medeniyetin ölçüsü teknoloji değil, ahlak ve hukukiliktir. Onun da temeli insan hayatına saygıdır.
Medeniyet, çeri domates, yarı iletken ya da navigasyonla değil; çocukların açlıktan ölmediği, gazetecilerin susturulmadığı, halkın iradesinin yok sayılmadığı yerde vardır.
Sonuç
Gazze'de gerçekler çıplaktır:
Çocuklar bir tas çorba bulamadığı için ölüyor.
Büyükelçinin çeri domates retoriği ise bu gerçekleri örtme çabasıdır.
Ama tarihin ve vicdanın terazisi içi boş söylemleri değil, insanların hayatını dikkate alır.
Ve bu terazide hiçbir teknoloji, hiçbir tarım yeniliği, hiçbir navigasyon sistemi bir çocuğun açlıktan ölmesini haklı gösteremez.
Çeri domates yemek, navigasyon kullanmak istemiyoruz!
Taş Devri'nde yaşayalım; daha medeni oluruz.
Dipnotlar:
1. Reuters, "How many Palestinians has Israel's Gaza offensive killed?" 24 Mart 2025.
2. UNICEF, "More than 5000 children diagnosed with malnutrition in Gaza," Mayıs 2025.
3. WHO, "Malnutrition rates reach alarming levels in Gaza," Temmuz 2025.
4. WHO, "Famine confirmed for first time in Gaza," Ağustos 2025.
5. Al Jazeera, "Israeli data shows 83 percent of Gaza war dead are civilians," Ağustos 2025.
6. The Guardian, "Civilians made up 15 of every 16 people Israel killed in Gaza since March," Eylül 2025.
7. Shirer, W. L. (1960). The Rise and Fall of the Third Reich. New York: Simon & Schuster.
8. Gisha, "Restrictions on goods entering Gaza," 2024.
9. Amnesty International, "Gaza: Israel's attacks on infrastructure," 2024.
10. Physicians for Human Rights, "Israel's restrictions on medical supplies," 2025.
11. FAO, "Impact of conflict on Gaza's agriculture," 2024.
12. Brown, N. (2010). Palestinian Politics after the Oslo Accords. University of California Press.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish